SADAKAT MEDRESESİ > MEDRESE SALONU

Kitapların Musannıfları

(1/9) > >>

Mahi:
 :onlysadakat


Emsile’nin musannıfı: Çocuklardan ilk iman eden ve Peygamberimiz’in (s.a.v) amcasının oğlu, Hulefa-i Raşidin’in dördüncüsü ve Hz. Allâh’ın kendisine “Arslanım” diye hitab ettiği Hz. Ali KeremAllâhu Veche’dir.

اَسَدُ اللهِ غَالِبِ : Galib olan Allâhı’ın Arslanı’dır. “KeremAllâhu veche” ifadesi ise dua olup Allâh yüzünü güzel kılsın demektir. Sebebi ise Hz. Ali Efendimiz bir defa bile olsun dönüp putlara bakmamıştır.

“Emsile” mufâale bâbından ikinci mastar olup,  مَاثَلَ يُمَاثِلُ مُمَاثَلَةً وَمِثَالً وَمِيثَالً -  مِثَالٌ مِثَالَانِ اَمْثِلَةٌ olarak tasrif olunur.

Misal lügatte: Benzeticiye ve kavâidi kulliye'yi izah eden kelimelere denir.

Kavâidi külliye: Kendisinde “kül” edatı bulunan ve her yerde geçerli bir kaidedir.

Misal ıstılahta:  مَاتَغَ يَّرَ صِيغَةُ مُفْرَدِهِ وَ ضَمِيرِهِ لِتَغَيُّرِ الْمَعَانِ

Manası: Manaların değişmesi için müfredin ve zamirin sîgası değişen şeydir.

Emsile “İlm-i sarf”tan bahseder.

İlmi sarfın tağrifi: Ve huve ilmün yüğrafü bihi ehvalü’l-kelimetil arabîyyeti min haysül iğlâli ve’l-idğâmi.

Manası: İglâl ve idgâm cihetinden arabî olan kelimelerin halleri kendisi ile bilinen ilimdir.

İlmi sarfın mevzuu: Huvel kelimetü’l-arabîyyetü min haysül iglâli vel idğâmi.

Manası: İğlal ve idğâm cihetinden arabça kelimelerdir.

İlmi sarfin gayesi: Elihtirâzü anilhata'i fil iğlâli vel idğâmi.

Manası: İğlâl ve idğâmdaki hatadan kaçınmaktır.

Kibâri Kelam: İnnes sarfe ummul ulumi ven-nahvu ebühâ.

Manası: Muhakkak sarf; ilimlerin anası, nahiv ise babasıdır.

Emsile-i muhtelifenin tağrifi: Mehtelefe siygatü fil maddeti ve’l-heyeti.

Manası: Siğasi madde ve hey’ette muhtelif olandır. (nasara yensuru, nasran... ilâ ahir gibi)

Emsile-i muttaridenin tağrifi: Madderade siğatü fil maddeti vel heyeti.

Manası: Siğasi madde ve hey’ette muttehid olandır. (nasara, nasaraa, nasaru.. .ila ahir gibi )

Madde’den murad: Harf

Hey’ettten murad: Görünüş, şekil

Muttehidden murad: Bir olandır.

Musannif hazretlerinin nasara ile başlamasının 3 sebebi vardır;

1- Hazreti Ali Efendimiz bu kitabı yazarken Hazreti Allâh’tan yardım beklediği içindir.

2- Hazreti Ali Efendimiz yardım etmesini çok sevdiği ve tavsiye ettiği için.

3- Emsile kitabi diğer kitapları öğrenmeye yardımcı olacağı için.

Ebu’l-Faruk Silistrevi (k.s.) Hazretlerine suâl olunmuş niçin Nasara ile başlandı da, ketebe ile başlanmadı?

Ebu’l-Faruk Silistrevi (k.s.) Hazretleri de; “Çünkü yardım etmek yazmakdan daha hayırlıdır” buyurmuşlardır.

Nasara’nın Nun’u: Nuru ilahiyye’ye, Sad’í: Sabri ilahiyyeye, Rı’sı: Riza’i ilahiyeye delalet eder.

“Nasara”nin “yensuru” uzerine tekattüm etmesinin 3 sebebi vardır:

1-Mazi geçmişe, Muzarî geleceğe delalet eder. Geçmiş gelecekten mukaddemdir.
2-Mazi tahkike, Muzârî teşkike delalet eder. Tahkik, teşkikden evladır.
3-Mazi mücerrettir. Muzârî mezîdun fihdir. Mücerred, mezîdun fihden mukaddemdir.


Fili muzârî’nin mastar uzerine tekaddüm etmesi:

Zira fili muzârî bazı kere mastara amil olur. Amil ise mâmülden eşreftir. Ve yahut fili muzârî fiildir. Fiil ise amelde muttefekun aleyhdir. Mastar ise istikakda asaleti muhtelefun fihdir. Böyle olunca muttefekun aleyhin muhtelefun fih üzerine takdimi elyakdır.

Mastarın muzârî ve meçhulü yoktur:
Eğer mastar İsmi fail manasına gelirse mâlum, İsmi meful manasına gelirse meçhul mastardır. Çünkü İsmi fail mâlum, İsmi meful meçhul fiil gibi  amel eder. Mesela: (Zeydun adlun ve adiyfun) gibi, bimâna (Zeydun aadilun ve aadûfun) dur.

Mastarın İsmi fail üzerine takaddüm etmesi:
Zira mastar muştakun minh, İsmi fail ise müştakdır. Muştağun minh ise muştakdan mukaddemdir.

Fehuve naasirun deki fe, fe-i tefri'iyyedir.

Fe-i tefri'iyye medhulunun fer'i olduğuna delalet eder.

Fe nin duhulunun sebebi:
1- İsmi fail, fili muzârîden, fili muzârî maziden, mazide mastardan muştakdir. Böyle olunca bunların küllüsüi ya bizzat ya bilvasıta asıldır. İsmi fail ise feridir.

2- Failden fiil sadır olduktan sonra İsmi fail ile vasıflanır. O zaman fiil asıl, İsmi fail fer'idir.

Veya fe-i atıfda  mufredi cümle üzerine atıf caiz olmadığı için hüve gelmiştir.

Nefî ile nehîy arasindaki fark:
1-   Nefi birşeyin olmadığını haber verir, nehîy ise bir şeyin olmamasını talep eder. O zaman nefi ihbari, nehi ise inşaidir.
2-   Nefi olan la yensuru daki la amil değildir. Nehi olan la yensur daki la amili semaidendir.

“Mensarun” aslında 3 vecih idi fakat sığaları aynı olduğu için bir vezin olmuştur. Hazez zamaan, Hazel mekaan, Hazel fiil. Bunlarin manaları kelimenin siyak ve sebakından anlaşılır.

İsmi alet eser ile müesser arasında vasıtadır:
Mesela: "kalem" müesser olan kişi ile eser olan mektup arasında vasıtadır. Ama kalem mif’alun vezninde olmadığı için İsmi alet değildir.
İsmi alet ziyade bablarda cemî hurûfu muhafaza mümkün olmadığından ziyade bablardan gelmez. Lazım fiilinde gelmez. Zira her İsmi aletin bir eseri vardır, yani her fiil mefule tecavüz eder ki lazım fiilde yoktur.

İsmi tesğirin vezinleri:
Sülasi’de: fuaylun, Rubaî’de: fuayilun, Humasîde: fuayiylundur.
Mesela: kelemun-kuleymun, defterun-dufeyterun, mektuubun-mukeytiybun gibi.

Allâhü Teala’nın, enbiyanın isimlerinde ve umuru muazzamada tesğır cari olmaz. Çünkü küçüklük acziyet ifade eder. Eğer İsmi tesgirin mukebberi İsmi fail veya İsmi meful olursa müennesi gelir ve manası yardım edici bir ercik, yardım olunmuş bir ercik olur. Eğer mukebberi mastar olursa müennesi gelmez ve manası yardım etmecik olur.

Mubâlağa İsmi fail ile İsmi tefdilin arasındaki fark:
Mübâlağa İsmi failde Mübâlağalık kendi nefsindedir. Gayra nisbetle değildir. İsmi tafdılde ise gayra nisbetle mübâlağalık vardır.
Mesela: Zeydun efdalu min amrin gibi ki, zeyd amra nisbetle faziletlidir.

Lem ve lemmâ yani cahdi mutlak ve müstağrak:
Lafzen muzârî, mağnen mazidirler. Lem ve lemma dahil oldukları muzârîyi maziye çevirip maziyi nefi ederler.

Gâib: Mütekellim ve muhatab olmayan, velev ki hakkında konuştuğun kişi ile aynı odada veya yanında olsun karşında olmadığı müddetçe o hakkında konuştuğun kişi gâiptir.

İsmi fail: Ziyade bablarda İsmi fail sırf 6 sığa ile gelir 10 olarak değil.



                
EMSİLE
Muhtelife olur, Muttaride olur. Muhtelife; fiil olur isim olur. Fiil de ihbâri olur inşaî olur.

İhbâri: 1- Mazi                      İnşaî:  1- Emri gaib
          2- Muzârî                              2- Nehyi gaib
          3- Cahdi mutlak                      3- Emri hâzır
          4- Cahdi müstağrak                 4- Nehyi hâzır
          5- Nefî hal                             5- Fili taaccüp evvel
          6- Nefi istikbal                        6- fili taaccüp sânî
          7- Te’kidi nefî istikbal


İhbâri; müspet olur menfi olur.
Müsbet: 1- Mazi                  Menfî:    1- Cahdi mutlak
             2- Muzârî                             2- Cahdi müstağrak
                                                      3- Nefi hal
                                                      4- Nefi istikbal
                                                      5- Te’kidi nefi istikbal


İnşâî: taleb olur gayr-i taleb olur.
Taleb: 1- Emri gaib                  Gayri taleb: 1- Fili taaccüp evvel
          2- Nehyi gaib                                  2- Fili taaccüp sânî
          3- Emri hâzır
          4- Nehyi hâzır

Taleb: husulünü taleb olur terkini taleb olur.
Husulunu taleb: 1- Emri gâib            Terkini taleb: 1- Nehyi gaib
                        2- Emri hâzır                           2- Nehyi hâzır

İsim “müştak” olur, “câmid” olur, “sıfat” olur, “gayr-i sıfat” olur.
Müştak: 1- İsmi fail               Câmid: 1- mastar
            2- İsmi meful                      2- mastar mimi
            3- İsmi zaman                     3- İsmi alet
            4- İsmi mekan                     4- mastar Binâi merrah
            5- İsmi tefdil                       5- mastar Binâi nevi
            6- Mübâlağa İsmi fail             6- İsmi tesgir
                                                    7- İsmi mensub

Sıfat:  1- İsmi fail               Gayri sifat: 1- mastar
           2- İsmi meful                  2- Mastar mimi
           3- Mübâlağa İsmi fail        3- İsmi zaman
           4- İsmi tefdil                   4- İsmi mekan
                                               5- İsmi alet
                                               6- Mastar Binâi merra
                                               7- Mastar Binâi nevi
                                               8- İsmi tesğir
                                               9- İsmi mensub

Muttaride; “mâlum” olur, “meçhul” olur.

Mahi:
Binâ'nın musannıfı: Ebu Cafer Ahmedübnü Abdullah Sermarî Hazretleridir. Binâ; Sülasi mücerredin 2. Babından sırafun vezninde mastar olup “benâ – yebnî – binâen” olarak tasrif olunur. İkinci babtan olduğuna ayeti kerimeden delil ise; “Ya haman-u ibni li sahran lealli” dir.

Manası; Ey haman! Sen bizim için bir binâ binâ et.

Hadis-i Şeriften delilimiz; “Yebnillahü beyten fil cenneti”.

Manası; Hz. Allâh Cennete beyti binâ eder.

Binâ ilm-i sarftan bahseder.

İlmi sarfın tağrifi: Ve huve ilmun yuğrafu bihi ehvalul kelimetil arabîyyeti min haysul iğlâli ve'l-idğâmi.

Manası: İğlâl ve idğam cihetinden arabî olan kelimelerin halleri kendisi ile bilinen ilimdir.

İlmi sarfın mevzuu: Huvel kelimetul arabîyyetu min haysul iğlâli vel idğami.

Manası: İğlal ve idğâm cihetinden arabça kelimelerdir.

İlmi sarfin gayesi: El-ihtirâzü anil hata'i fil iğlâli ve’l-idğâmi.

Manası: İğlal ve idğâmdaki hatadan kaçınmaktır.

Binâ’nın tarifi; Ve hiye ibaratün an adedi hurufil kelimetil mürettebet mea harekatiha ve sukuniha biğtibaril vaz’i.

Manası; Vaz’i itibari ile hareke ve sükunleri ile beraber tertip olunmuş kelimenin harflerinin adedinden ibarettir.

Binâ’nın Mevzuu; Ebniyyetü kelimil arabîyyetü eymevedduha ve eczauha

Manası; Arapça kelimelerin Binâları yani maddeleri ve cüzleridir.

Binâ’nın Gayesi;  Mağfiratü ahvalil ebniyyeti hatta yuğteraza anil hatai fi edai meaniha.

Manası; Kelimelerin manalarının edadaki hatadan kaçınmak için Binâlarının hallerini bilmektir.

Yani bir kelimeye mana verirken orada yanlış mana vermemek için onun hangi babdan olduğunu bilmektir.

Mahi:
Maksut’un musannıfı; İmam-ı Azam Ebû Hanife Hazretleridir. Hicrî 80’de Kûfe’de doğmuş ve Hicrî 150’de de Bağdat’ta vefat etmiştir.

Azâm denmesi; Bilmediği şeylerde sukut ettiği içindir. Zira Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde “A’zamü’l-ibadâtissukût” buyurmuşlardır.

Manası; İbadetlerin en büyüğü sukuttur.

Hanefî denmesi; Hanefi isminde bir kızı olduğu için değildir. Bunun 3 sebebi vardır;

Birincisi; Takva sahibi olduğu içindir. İmam-ı Azam hazretleri bir rivayete göre 40 sene yatsı namazının abdesti ile sabah namazı kılmıştır. Diğer bir rivayette ise sabah namazının 1. rekâtında 15 cüz 2. rekâtında 15 cüz okuyarak kuranı kerim hatmetmiştir. Bir sünneti terk ettiği için 40 senelik ibadetini kaza etmiştir.

İkincisi; Ulum-i arabîyye ve ulum-i şeriyyeyi cem ettiği içindir. Kendisine “Bu kadar ilmi nasıl elde ettiniz?” diye sual edildiğinde “Kitabıma ve hocama olan saygımdan hürmetimden” diye cevap vermiştir.

Üçüncüsü; Hanefi hokka ve divit manasınadır. Hokkasını divitine batırıp ilimleri yazdığı için Hanefi denmiştir.

“Maksut” Sülasi mücerredin 2. Babından İsmi meful olup “kasede – yeksidü – kasden - fehüve kasidün -  vezake maksudun” olarak tasrif olunur.

2. Babdan olduğuna delil Lokman Sûresindeki “Vagsit fî meşyike vağzuz min savtike” ayeti kerimesidir.

Maksut; ilm-i sarftan bahseder.

İlmi sarfın tağrifi: Ve huve ilmun yuğrafu bihi ehvalul kelimetil arabîyyeti min haysul iğlâli vel idğâmi.

Manası: İğlâl ve idgam cihetinden arabî olan kelimelerin halleri kendisi ile bilinen ilimdir.

Mesela; “Gavele” kelimesinin iğlâl yapılıp “Gâle” olması, “Medede” kelimesinin idğâm yapılıp “Medde” olması ilmi sarf sebebi ile bilinen ilimdir.

Mevzuu: Ebniyyetül kelimil arabîyyeti eymevadduha ve evzauha.

Manası: Arapça kelimelerin Binâlarıdır. Yani maddeleri ve cüzleridir.

Maddelerden murat harekât ve sekenât. Cüzlerinden murat fiilerdir.

Gayesi;  Mağfiratü ahvalil ebniyyeti hatta yuğteraza anil hatai fi edai meaniha.

Manası; Kelimelerin manalarının edadaki hatadan kaçınmak için Binâlarının  hallerini bilmektir. Mesela;  “Kerume” iyi oldu manasındadır. “Ekrame” ikram etti manasınadır. “Kerume”ye ikram etti, “ekrame”ye ise iyi oldu manasını vermek gibi bir hatadan kaçınmaktır.

Mahi:
Avâmil’in musannıfı; İmam-ı Birgüvi Hazretleridir. İmam-ı Birgüvi H. 929 tarihinde Balıkesir’in Kepsut kazasının Tekke köyünde dünyaya gelmiş, Hicri 981 tarihinde İzmir’in ödemiş kazasının “Birge” nahiyesinde dar’ul-fenadan dar’ul-bekaya  irtihal etmiştir.

Bir kitaba başlamanda önce yedi şeyi bilmek gerekir. Üçü Vacib’ül İstiğmal, dördü ise Caiz’ül İstiğmaldir.

Vacip olanlar;
1- Besmele
2- Hamdele
3- Salvele (Salâvat-ı Şerife)

Caiz olanlar;
1- İsm-i Kitap  (Kitap ismi)
2- Fenni Kitap  (Kitabın içeriği, sarf v.s.)
3- Tâdâlı Fusül  (Fasıllar)
4- Tebyîni Garaz  (Maksadını Beyan).

İsmi kitap; Kitabımızın ismidir ki; Avâmil'dir. Avâmil sülasi mücerredin 4. Babından İsm-i fail cemi müennes mükessara olup, “ve Avâmilü” olarak tasrif olunur.

Fenni Kitap; Kitabımızın bahsettiği şeylerdir. Kitabımız ilm-i Nahivden bahseder.

Tedailül fusul; Fasılların adedini bilmektir. Avâmil üç kısımdır. Amil Mamul İğrab.

Tebyini Garaz; Garazımızın beyanıdır Garazımız evvela Hz Allâh’ın rızasını talep etmektir.

İlmi Nahvin Tarifi; Vehüve ilmün yüğrafü ahvalül kelimetil arabîyyeti min haysül iğrabi vel binâi

Manası; İğrab ve binâ haysiyetinden olduğu halde Arapça kelimelerin ahvali kendisi ile bilinen ilimdir.

İlmi nahvin Mevzuu; Vehiye kelimetü’l-arabîyyetü vakıatü fil kelami.

Manası; Kelamda vaki olan Arapça kelimelerdir.

Nahvin Gayesi;  İhtirazu anil hatai fil iğrabı vel Binâi
Manası; İğrab ve Binâdaki hatadan kaçınmaktır.

Mahi:
 İzhar’ın musannıfı; İmam-ı Birgüvi Hazretleridir. İmam-ı Birgüvi h. 929 tarihinde Balıkesir’in Kepsut kazasının Tekke köyünde dünyaya gelmiş, Hicri 981 tarihinde İzmir’in ödemiş kazasının “Birge” nahiyesinde dar’ul fenadan dar’ul bekaya  irtihal etmiştir.

İzhar; “İfal” babından mastar olup “Ezhara – yüzhirü – izheran” olarak tasrif olunur.

İzhar; ilm-i nahivden bahseder.

İlmi Nahvin Tarifi; Vehüve ilmün yüğrafü ahvalül kelimetil arabîyyeti min haysül iğrabi ve'l-binâi.

Manası; İğrab ve Binâ haysiyetinden olduğu halde Arapça kelmelerin ahvali kendisi ile bilinen ilimdir.

Mevzuu; Vehiye kelimetül arabîyyetü vakıatü fil kelami.

Manası; Kelamda vaki olan Arapça kelimelerdir.

Gayesi;  İhtirazu anil hatai fil iğrabı vel binâi.

Manası; İğrab ve Binâdaki hatadan kaçınmaktır.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek