Gönderen Konu: Kolay Zayıflama: Tıp Nobeli Almak İster misiniz?  (Okunma sayısı 4135 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kolay Zayıflama: Tıp Nobeli Almak İster misiniz?
« : 22 Ağustos 2008, 22:10:43 »

tıp nobeli

Tıp Nobeli almak ister misiniz? Ve aynı anda dolar milyarderi olmak?. Zayıflamanın kolay bir yolunu buluverin!

İnsanlığın nefes nefese çözümünü beklediği öyle sağlık sorunları var ki, bunlara çözüm bulanlara Nobel de, servet de garanti. Gelişmiş ülkelerin birinci sağlık problemi sigara; ikincisi şişmanlık. Sigara tiryakiliğine son vermede epey yol alındı. Son yirmi yıl içinde meselâ ABD'de 50 milyon kişi sigarayı bıraktı.

Fakat zayıflamada aynı başarı bir türlü sağlanamadı. ABD Millî Sağlık ve Beslenme İncelemesi Taraması'na (National Health and Nutrition Examination Survey) göre 97 milyon Amerikalı obez veya kilolu. Fazla kiloya genellikle yüksek tansiyon, yüksek kan kolesterolü ve tip 2 diabet eşlik ediyor. ABD'de şişmanlık kaynaklı hastalıkların yıllık maliyeti 100 milyar dolara yaklaşmakta.*

Tabiî, problemin büyüklüğüyle orantılı dev bir araştırma faaliyeti var. Her yıl bu konuya milyonlarca dolar araştırma fonu ayrılıyor, bu paralarla çok sayıda araştırma yapılıyor ve "Nasıl zayıflamalı?" sorusuna cevaplar bulunuyor. Beliren ana çözüm: Yaşam tarzı değişikliği. Sonra bu çözümün geniş kitlelere ve tek tek insanlara nasıl uygulanacağının tıbbî protokolleri hazırlanıyor; tıp- psikoloji- beslenme ve egzersiz uzmanlarına duyuruluyor ve uzman kliniklerin uygulamalarına ışık tutuyor.

Tedavi protokolleri hazırlanırken meta- analiz denilen bir yöntem uygulanır. Yapılan araştırmaların kalitesi ve vardıkları sonuçların güvenilirliği uzman heyetlerce sınıflandırılır. Meta-analize, "araştırmaların araştırılması" diyebiliriz

1998'de ABD Millî Sağlık Enstitüleri'nin hazırlayıp yayınladığı Clinical Guidelines on the Identification, Evaluation, and Treatment of Overweight and Obesity in Adults (Yetişkinlerde Kiloluluk ve Şişmanlığın Tanımı, Değerlendirilmesi ve Tedavisi) raporu.

Özetler: 17 yıl boyunca binlerce kişide yapılan deney ve gözlemler, yukarıda anlatılan süzgeçten geçirildikten sonra kliniklerde uygulamaya alınıyor.

Şüphesiz, "komşumun teyzesi lahana çorbasıyla iki haftada on beş kilo vermiş" gibi raporlardan biraz daha bilimsel bir yaklaşım bu! Ama, "her şeyi yiyerek ve yorucu egzersizler yapmadan kolay kilo kontrolü", "iki haftada garantili on beş santim incelme", "masajla yağlarınızı dağıtıp incecik oluverin" gibi müthiş keşiflerde bulunanlar için Nobel ödülü ve dolar milyarderliği yolları hâlâ açık!

dr.pozitif
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
25 Yaşından Sonra Şişmanlık Başlıyor
« Yanıtla #1 : 29 Eylül 2010, 02:41:20 »
 
Metabolizma hızı düşünce, diyet yapılsa bile kilo vermek zorlaşıyor.
 
Dinlenme durumunda, organların çalışması, vücut ısısının korunması gibi yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesi için gerekli olan zorunlu enerji harcamasına 'metabolizma hızı' deniyor... İlerleyen yaşla birlikte kortizol ve diğer adrenal hormonlar artarken, bazal metabolizma hızı düşüyor. Obezite sıklığı ise artıyor.Kızartma yemeyin

Peki, 25 Yaşından İtibaren Formda Kalmak İçin Neler Yapmak Gerekiyor?

Sık aralıklarla, azar azar beslenmek, her ne sebeple olursa olsun öğün atlamamak, aşırı tuz, şeker ve yağ içeren besinlerden kaçınmak şart. Tabii ki sigara ve alkolden uzak durmak gerekiyor. Diyette bol su ve sıvı gıdalar tüketmek, lif içeren (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebze ve meyveler gibi) besinlerin tüketimine ağırlık vermek formda kalmak adına önemli. Yiyecekleri kızartmak yerine; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlamak gerekiyor.

Ayrıca Egzersiz Yapmak da Gerekiyor mu?

Kilo fazlalığı olsun olması herkesin fiziksel aktivitesini artırması sayısız fayda sağlar. Dünya Sağlık Örgütü formda kalabilmek adına haftada 100, yaşam süresi ve kalitesini artırmak için 150; kilo verebilmek için 250 dakika orta seviyede aktivite yapılmasını şart koşuyor.

Diyete Başlamadan Önce Yapılması Gereken Testler Hangileri?

Şeker, kolesterol değerleri, karaciğer enzimleri, böbrek fonksiyonları, kan sayımı gibi parametrelerin yanında insülin değerleri (açlık, tokluk), tiroid veya seks hormonları gibi ölçümler gerekebilir. Diyetisyende vücut bileşim analizi cihazı ile kişinin yağ, kas, su oranını ve ideal ağırlığını saptayabilir, metabolizma hızını ölçebilir.

Dahiliye uzmanı veya endokrinolog tarafından yapılacak klinik muayenenin ardından elde edilen kan tahlil sonuçları yorumlanır ve kişi kendine uygun diyet programına alınır.
Tartının üzerine çıktığınız zaman diyet yaptığınız halde kilo vermediğinizi görürseniz, paniğekapılmayın...

25 yaşınüstündeyseniz, yediklerinize dikkat etme zamanınız geldi demektir.

Bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle yapılan diyetler ciddi sorunlara yol açabilir. Herhangi bir diyete başlamadan önce şeker, kolesterol değerleri, kan sayımı, tiroid fonksiyonları gibi sağlık kontrollerinden geçmek şart.

Öğün Atlamak Zarar Veriyor

En sık yapılan diyet hatası; öğün atlayarak ve sürekli açkalarak kilo vermeye çalışılması oluyor. Diyet ürünlerinin aşırı tüketimi, kepekli ürünlerin düşük enerji içerdiğinin zannedilmesi de çok sık tekrarlanan hatalar arasında yer alıyor.

Spor yapmadan kilo verilebileceği inancı da hâlâ geçerliliğini koruyor ama bu çok yanlış bir inanç! Büyüme, gelişme çağında ya da emzirme döneminde sürekli aç bırakan diyetlerle kilo vermeye çalışmak da yarardan çok zarar getirir.

Diyet konusunda çıkan her habere de inanmamak gerekiyor. Biraz araştırma yapmak ve zayıflamak için uzmanlara danışmak çok önemli.

Sadece Diyet Yeterli Olmaz

Zayıflama programı kişiye özel ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandıracak özellikte olmalı. Aksi takdirde kısa vadede sonuç alınabilir ama uzun vadede Sorun Tekrar Edebilir.

Özellikle günümüzde gittikçe yaygınlaşan obezite sorununun tedavisinde sadece diyet yapmak yeterli olmaz; beraberinde ciddi bir egzersiz programı uygulamak ve hatta yaşam tarzında değişiklik yapmak da gerekir.

Kısa mesafelerde taşıt kullanılmaması, bina içinde asansör yerine merdiven tercih edilmesi, alışverişe tok karnına çıkılması, her lokmadan sonra çatal ve kaşığın tabağa bırakılması önemli.

Tabağa fazla yemek alınmaması gibi davranış değişiklikleri de hayata geçirilmeli. Bu küçük değişiklikler bile ciddi farklar oluşturabilir.
 
hastane.com.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Günde 6 öğün yemek doğru mu?
« Yanıtla #2 : 01 Kasım 2010, 21:25:04 »
Günde 6 öğün yemek doğru mu?

Yıllardan beri uzmanlardan duymaya alıştığımız diyet tavsiyesi ''Günlük gıdanızı 6 öğüne bölerek, az ve sık yiyin.'' bir efsaneden mi ibaret? 

Şimdiye kadar günlük kalori alımını 6 öğüne yaymanın, metabolizmayı harekete geçirerek kalori yakılmasını hızlandırdığına inanılırdı. Çünkü geçmişte yapılan bazı araştırmalar bunu destekler nitelikteydi. Oysa gözden kaçan bir nokta vardı.

Bu deneyler çok ağır 3 öğünle, neredeyse bir düzine atıştırmalık öğünlerin kıyaslanması yoluyla yapılıyordu. Bu durum da yanıltıcı olabiliyordu.

Oysa İngiliz Beslenme Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmada bu tezi yerle bir edecek nitelikte. Buna göre düşük kalorili katı birdiyetuygulayan şişman erkek ve kadınlardan 2 grup seçilerek 8 hafta boyunca gözlendi. Bu iki grup aynı miktarda kalori alırken, bir grup 3 öğün diğer grup ise 6 öğün yedi.

8 haftanın sonunda bu iki grup da eşit oranda ve büyük miktarda kilo verdi. Gruplar arasında kilo kaybı, iştah kontrolü ve salgılanan hormonlar açısından bir fark bulunamadı. Daha sonra yapılan bir çok çalışmada da aynı sonuçlara ulaşıldı.

Kısacası yapılan son araştırmalarda günde 6 öğün yemek yemenin metabolizmayı hızlandırması ile ilgili herhangi bir kanıt bulunamadı. Böylelikle bu tez de doğru bilinen yanlışlar arasında yerini almış oldu.

zaman
〰〰〰〰🐠