Gönderen Konu: Kur-ân-ı Kerîm de sûrelerin sıralanışı nasil belirlenmistir?  (Okunma sayısı 9757 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Aczifanii

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4

“Kur’ân-ı Kerîm’de sûrelerin sıralanışı neye göre belirlenmiştir? Neden iniş sırasına göre diziliş olmamıştır?

Noktasından virgülüne, tertibinden dizilişine Kur’ân-ı Kerîm ile ilgili olarak soracağımız her sorunun muhatabı doğrudan vahiy sahibidir. Neden şöyledir, neden böyledir, niçin şu âyet şu âyetten önce gelmiştir...vs. tarzında sorulacak her soru, karşısında, doğrudan, vahiy sahibi olan Cenâb-ı Feyyâz-ı Mutlak’ın yüksek irâdesini bulur.

Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm ilk âyetinden son âyetine kadar hiç şüphe yok ki, vahiy mahsûlüdür. Hiçbir yönü, hiçbir niteliği, hiçbir tertibi, hiçbir düzeni yoktur ki—hâşâ—vahiy harici bir parmak karıştırılmakla ortaya konmuş olsun. Kur’ân-ı Kerîm âyetleri, Peygamber Efendimizin (asm) Peygamberlik süresi olan yirmi üç yıl zarfında ihtiyaç vaki oldukça nazil olmuş; nazil oldukça da bizzat Hazret-i Cebrail (as) tarafından inen âyetin hangi sûrenin hangi âyeti bulunduğu söylenmiştir. Meselâ ilk inen beş âyetin, Kur’ân’ın 96. Sûresinin girişine yerleştirilmesi tamamen vahiy eseridir. On dokuz âyetten müteşekkil olan Alak Sûresinin (96. sûre) diğer âyetleri de, daha sonra yine Mekke döneminde nazil olmuştur. Bir gün bir sûrenin bir âyeti, bir başka gün bir başka sûrenin bir başka âyeti ihtiyaç ortaya çıktıkça nazil oluyordu. Peygamber Efendimiz (asm) her âyeti vahiyden aldığı işâret ile zihnen kendi yerine koyuyor ve böylece hâfızasına alıyordu. Sahabeler de her âyeti ve sûreyi, nazil oldukça, yerli yerinde ezberliyorlardı.

Cebrâil Aleyhisselâm her Ramazan ayında iniyor, o ana kadar Cenâb-ı Hak’tan indirdiği Kur’ân âyetlerini, Peygamber Efendimizle (asm) mukabele ediyorlar, yani karşılıklı okuyorlardı. Böylece o ana kadar inen âyetler Peygamber Efendimizin (asm) nezih dimağında pekiştirilmiş oluyordu. Bu mukabele Peygamber Efendimizin (asm) son senesinde ikişer defa yapıldı. Peygamber Efendimiz (asm) bundan, o sene içinde görevinin sona ereceğini sezmişti. Kur’ân âyetlerinin nüzûlü tamamlandığında, tamam birer Kur’ân, âyet ve sûreleriyle yerli yerince, gerek Peygamber Efendimizin (asm), gerekse O’nun sâdık sahabelerinin (ra) pâk zihinlerine yerleşmiş bulunuyordu. Ayrıca ceylan derilerine ve sâir sayfalara da aynı sıra ve tertip üzere yazılmıştı.

Nitekim inen son âyet de, Mâide Sûresinin (5. sûre) üçüncü âyetidir. Bu âyette Cenâb-ı Hak: “Bu gün size dîninizi kemâle erdirdim. Üzerinize olan nîmetimi tamamladım. Din olarak sizin için İslâmiyeti seçtim” buyurur. O sene içinde Peygamber Efendimiz (asm) dâr-ı bekâya irtihal buyurduğunda, Kur’ân-ı Kerîm bütün âyetleriyle birlikte, bu günkü sırasıyla, birçok sahabenin ezberinde mevcut idi.

A’ dan Z’ye mucize olan, her biçimiyle vahye dayanan ve vahye dayalı estetiğini bin dört yüz küsûr yıldan beri muhafaza eden, kıyâmete kadar da muhafaza edeceği vaad edilen tek İlâhî ve Semâvî Kitap Kur’ân-ı Hakîm’dir. Kur’ân-ı Kerîm’in sayfalarında Allah’ın isimlerinin belirli bir tenasüp ve uygunluk içinde geçtiğini belirten Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, bu tesbitini Kur’ân’ın tertibinin, sûrelerinin ve âyetlerinin sıralanışının da vahye dayalı olduğu hususuna delil olarak sunar ve Kur’ân-ı Kerîm’deki tevâfuklara işâret eder. Meselâ Allah lâfzının karşı karşıya gelen sayfalarda veya yaprağın iki yüzündeki sayfalarda aded itibariyle genellikle birbiriyle uygun düştüğünü, bunun ise Kur’ân’ın sayfa düzeninin vahye dayalı olduğuna bir delil teşkil ettiğini bildirir.1

Üstad Saîd Nursî Hazretleri Kur’ân’ın sayfalandırma sisteminin, yine Kur’ân’ın kendi içindeki ölçülere dayandığını beyan eder. Kur’ân’da her sayfa sonunda âyetler bitiyor. Kur’ân’ın bir sayfa ölçüsü, müdâyene (borçlanma) âyeti diye bilinen Bakara Sûresinin 282. âyetidir. Ki bu âyet tam bir sayfadır ve Kur’ân’ın her bir sayfası için bu âyet birer ölçü olarak alınmıştır. Kur’ân’ın satırlarının ölçüsü ise, yine Kur’ân’dan İhlâs Sûresi veya Kevser Sûresidir. Ki bu sûreler de birer satırdan ibârettir.

DUÂ: Allah’ım! Bizi Kur’ân’ın feyzinden mahrum bırakma! Bizi Kur’ân’ın nûrundan uzakta tutma! Bizi Kur’ân hidâyetinin kucağından alma! Bize Kur’ân’ın îmân esaslarını anlama zenginliği lütfet!

Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Dipnot:

1- Mektûbât, s. 183;
« Son Düzenleme: 09 Mart 2009, 13:06:27 Gönderen: moderatör »