FORUM AKTİVİTELERİMİZ > HAFTANIN MEVZUU ARŞİVİ

Kur'an-ı Kerimi Okumanın Fazileti [11 Şubat 2008]

(1/7) > >>

SadakatNet:



 
Hafta:    16


Mevzu: Kur'an-ı Kerimi Okumanın Fazileti


Daha fazla araştırmalarınızı bekliyoruz..

Miftahulkuluub:
Bir Hadîs-i Şeriflerinde Peygamber Efendimiz(sav):
“Kur’an okumaya mahir olan, şerefli ve itaatkâr sefir(-i sübhânî olan melek) ler ile beraberdir. Kur’ân’ı kendine güçlük verdiği halde(yani okumakta zorlandığı halde), heceleyerek okuyan kimse için iki (türlü) sevab vardır.” buyurmaktadırlar.

Bu hadîs-i Şerifte belirtilen iki türlü  sevâbın bir kısmı çekilen zahmetlere karşılık olarak verilmekte; diğeri, okunan âyet ve harf sayısına göre ihsan olunmaktadır. Çünkü “Kim Allah(cc)’ın kitabından bir harf okursa buna mukâbil kendisi için bir hasene vardır. Bir hasene, on misli (sevâba denk) tir.” buyurulmaktadır.

müteallim:
 Sehl ibn Sa'd şöyle demiştir: Bir kadın Rasûlullah'a geldi de:

— Yâ RasûlAllah! Ben nefsimi sana hibe etmek için geldim, dedi.

Rasûlullah kadına baktı. Bakışı yukarıya kaldırıp doğrulttu, sonra başını aşağıya indirdi. Kadın, Peygamber'in kendisi hakkında her-hangibir hüküm vermediğini görünce oturdu. Müteakiben Peygam­ber'in sahâbîlerinden bir kimse ayağa kalktı da:

— Yâ RasûlAllah! Eğer Sen'in bu kadına ihtiyâcın yoksa, beni onunla evlendir, dedi.

Rasûlullah (S) ona:

—  "(Mehr olacak) birşeyin var mı?" diye sordu. O zât:

—  Hayır vAllahi yâ RasûlAllah (yoktur), dedi. Rasûlullah:

—  "Akrabanın yanına git de bak, birşey bulacak mısın?" bu­yurdu.

Bunun üzerine o zât gitti, sonra dönüp geldi de:

—  Hayır vAllahi yâ RasûlAllah, hiçbirşey bulamadım, dedi. Rasûlullah:

—  "Bak, velev demirden bir yüzük olsun (bul)" buyurdu. O zât yine gitti, sonra dönüp geldi de:

— Hayır yâ RasûlAllah, demirden bir yüzük de bulamadım. Ve-Iâkin şu izârım (belden aşağı örten ihramım) var. -Sehl: Onun ridâsi, yânî belden yukarısını örten ihramı yoktu, dedi.- Bunun yarısı onun olsun, dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah:

—  "İzârınla ne yapabilirsin; onu sen giyersen kadının üstünde ondan birşey bulunmaz, açıkta kalır; kadın giyerse senin üzerinde on­dan birşey kalmaz, sen çıplak kalırsın" buyurdu.

Adamcağız bulunduğu yere oturdu. Bu oturuşu uzayınca da ni­hayet kalkıp (üzüntülü hâlde) gitti. Rasûlullah bu zâtın (hüzünlü ve ümîdsiz) arkasını çevirip gittiğini görünce, onun geri getirilmesini em­retti. O zât çağırıldı. Geldiği zaman:

—  "Kur'ân'dan senin ezberinde ne var?" diye sordu.

— Ezberimde şu sûre, şu sûre, şu sûre var! diye birtakım sûreler saydı.

Rasûlullah ona:

—  "Sen bu sûreleri ezberinden okuyor musun?" diye sordu O zât:

—  Evet (okuyorum), dedi. Rasûlullah:

—  "Öyleyse git, Kur'ân 'dan ezberindeki sûrelerle seni bu kadı­na mâlik kıldım" buyurdu

müteallim:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن إسحاق بن عبد الله بن أبي طلحة أن أبا مرة مولى عقيل بن أبي طالب أخبره عن أبي واقد الليثي أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بينما هو جالس في المسجد والناس معه إذ أقبل ثلاثة نفر فأقبل اثنان إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم وذهب واحد قال فوقفا على رسول الله صلى الله عليه وسلم فأما أحدهما فرأى فرجة في الحلقة فجلس فيها وأما الآخر فجلس خلفهم وأما الثالث فأدبر ذاهبا فلما فرغ رسول الله صلى الله عليه وسلم قال ألا أخبركم عن النفر الثلاثة أما أحدهم فأوى إلى الله فآواه الله وأما الآخر فاستحيا فاستحيا الله منه وأما الآخر فأعرض فأعرض الله عنه

buhari serif ilim bahsi

حدثنا إسماعيل قال حدثني أخي عن بن أبي ذئب عن سعيد المقبري عن أبي هريرة قال حفظت من رسول الله صلى الله عليه وسلم وعاءين فأما أحدهما فبثثته وأما الآخر فلو بثثته قطع هذا البلعوم

حدثنا هدبة بن خالد أبو خالد حدثنا همام حدثنا قتادة حدثنا أنس بن مالك عن أبي موسى الأشعري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال مثل الذي يقرأ القرآن كالأترجة طعمها طيب وريحها طيب والذي لا يقرأ القرآن كالتمرة طعمها طيب ولا ريح لها ومثل الفاجر الذي يقرأ القرآن كمثل الريحانة ريحها طيب وطعمها مر ومثل الفاجر الذي لا يقرأ القرآن كمثل الحنظلة طعمها مر ولا ريح لها

حدثنا أبو اليمان أخبرنا شعيب عن الزهري قال حدثني سالم بن عبد الله أن عبد الله بن عمر رضى الله تعالى عنهما قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول لا حسد إلا على اثنتين رجل آتاه الله الكتاب وقام به آناء الليل ورجل أعطاه الله مالا فهو يتصدق به آناء الليل والنهار

enfa:
 Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

"Kim Kur'an-i Kerim okur da sonra başka birisinin kendinden daha faziletli bir seye nail olduğunu sanirsa. Allah'in ululuğunu küçümsemiş olur."
Yine Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

"Ümmetimin en faziletli ibadeti. Kur'ân okumaktir."

"En hayiriliniz, ilim öğrenip bildiğini baskalarina öğreteninizdîr."

Peygamber'imiz «Demir nasil paslanirsa kalbler de paslanir» buyurdu. Sahâbiler «Onun cilâsi nedir» diye sordular. Peygamber'imiz «Kur*ân-i Kerîm okumak ve ölümü hatirlamaktir.» diye buyurdular.
Fudayl ibni iyaz buyurur:

«Kur'ân´i Kerim´i taşiyan, İslâm'in sancağini taşiyandir. Binaenaleyh oynayan ile oynamamasi yanilan ile yanilmamasi ve boş söz konuşan ile boş lâf konuşmamasi, bunu Kur'ân'i Kerim´i tazim için yapmasi gerekir.

Kim «Haşr (59)» sûresinin son âyetlerini sabahleyin okur ve o gün ölürse alnina şehid mührü vurulur. Ayni âyetleri akşam okuyup sabaha kadar ölürse yine alnina şehid mührü vurulur.» ilmin ve âlimlerin faziletine gelince, bu mevzuda hadisler çoktur.

Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

-Allah, kimin iyiliğini dilerse onu dinde fakih yaparak ona rüsdünü ilham eder.

"Alimler, peygamberlerin vârisleridirler."

Halbuki peygamberlikten daha üstün bir mertebe olmadiği malûmdur. Bu rütbeye mirasçi olmak şerefinden daha büyük bir şeref yoktur.

«Mü'minlerin en faziletlisi o âlim kimsedir ki, kendisine ihtiyaç duyulduğu zaman faydali olur ve kendisine müracâat edilmediği zaman da gönül zenginliği île davranir.»

« Peygamberlik derecesine en yakin kimseler, âlimler ile mücâhidlerdir.» Çünki âlimler peygamberlerin getirdiği tebliği halka sunarlar. Mücâhidler de peygamberlerin getirdiği tebliğ uğruna kiliçlari ile savaş verirler.

Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

«Hiç şüphesiz, bir kabilenin ölmesi, bir âlimin ölümünden daha az önemlidir.»

"Kiyamet Günü âlimlerin mürekkebi şehidlerin kani ile tartilir.»

"Son duraği Cennet oluncaya kadar, âlim ilme doymaz."

"Ümmetimin helak olmasi, iki şey yüzünden olur. İlmi terketmek ve mal toplamak."

«Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyici ol, ya da ilmi sevenlerden ol. Beşinci olma; yâni ilimden hoşlanmayanlardan olma ki, helak olmayasin.»

«İlmîn mâruz kalabileceği âfet, kendini beğenmişliktir.»

Ehli Hikmetin misâllerindendir: «Kim baş olmak amaci ile ilim öğrenirse başari şansini ve siyasi te'sirini kaybeder.»

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«Yer yüzünde boşuboşuna büyüklük taslayanlarin idrâklerini âyetlerimden saptiracagim.»

(A´raf - 146)

İmâm-: Şâfii buyurur ki;

«Kim Kur'ân´i Kerim öğrenirse değeri yükselir. Kim fikih öğrenirse önemi artar ve kim hadis öğrenirse inandirma gücü artar. Kim matematik öğrenirse görüsü çoğalir. Kim az bilinen gerçekleri öğrenirse huyu yumuşar. Kim izzeti nefis sahibi olmazsa ilmi ona fayda vermez.»

Hasan Ibni Ali der ki:

«Kim âlimler ile cok düşüp kalkarsa, dilinin baği çözülür. Zihnindeki bulanikliklari giderme imkânina kavuşur. Nefsinde beliren gelişme hoşuna gider. Bildiklerine karşi güveni artar ve öğrendiklerini dile getirmede cesaret kazanir.» Peygamber'imiz ((s.a.v.).) buyuruyor ki:

"Cehaletten daha ağir fakirlik olamaz."

Mukaşefetül Kulub

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek