SİNİRLİ VE ÖFKELİ OLMAMAK
1 - 5 - 2003 FAZiLET TAKViMi
Öfke, insanda bulunan bir kuvvettir ki mûtedîl orta derecede olanı şecâat cesâret, ifrat aşırı derecede olanı tehevvür, tefrît derecede normalin altı olanı ise korkaklıktır.
Tehevvür, insanın bir işe, sonunu düşünmeden pervasızca, hiddet ve şiddetle saldırmasıdır ki, çoğu kere kötülükle neticelenir.
Fert ve cemiyet için çok zararlı olan bu öfkeyi yenen kimseleri medh için Cenâb-ı Hak yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de (Al-i İmran, 134) meâlen şöyle buyuruyor:
O müttekıler ki bollukta ve darlıkta infak ederler ve kızdıkları zaman öfkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını affedicidirler. Allah da muhsinleri sever. (Hak Dîni Kur’ân Dili 2/1175)
Rasûlüllah Efendimiz de: “Kuvvetli kimse güreşte hasmını yenen değildir. Asıl kuvvetli, sinirlendiği zaman nefsine mâlik olabilen kişidir” buyururlar. (Münâvi, Feyz-ül Kadir 5/358/7577)
Öfkeye kapılan bir kimseye bunu yenebilmesi için Peygamberimiz’in tavsiyesi şudur: “Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Şayet gazabı geçmezse yanı üzere uzansın.”(Feyz-ül Kadir 1/407/869)
Diğer bir hadîs-i şerîflerinde de: “Sizden biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın.”, buyurmuşlardır. (İhyâ 3/217)
“Öfke ile kalkan zarar ile oturur”sözünü atalarımız boşuna söylememişler. Zarar deyince akla dünyevî ve uhrevî her iki zarar gelir. Öfkeli insanların etraflarına nasıl zarar verdikleri, insanların kalplerini nasıl kırdıkları ve cemiyet içerisinde telâfîsi imkânsız yaralar açtıkları açıktır.
Rasûlüllah Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyuruyor: “Bir kimse, lisânını tutarsa Allâhü Teâlâ onun utanacak şeylerini örter. Gazabını tutarsa, kıyâmet günü Allâhü Teâlâ azabını ondan çeker. Bir kimse, Allâhü Teâlâ’ya yalvarırsa, Allâhü Teâlâ yalvarmasını kabûl eder.” (İmam-ı Rabbani, Mektubat 1/98)
“Akıl ve îmân kemâl bulursa, insan, öfkesine sâhib olur; hased ve kibre esîr olmaktan kurtulur.”
Öfkenin aşırı olanından sakınmamız lâzım geldiğini anlatmaya çalıştık. Yoksa öfkelenmemek, hissiz ve hassâsiyetsiz olmak değildir.