Gönderen Konu: Kurbağanın ömrü “vakvak”la, insanın ömrü “lâklak”la...  (Okunma sayısı 5058 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892

Kanal sahibi dostuma, neden magazin programlarına yer verdiğini, bu şekilde milletin vaktini çaldığını, kul hakkına girdiğini söyleyince, ellerini iki yana açtı:
“Ne yapayım” dedi, “millet en çok bunları seyrediyor.”
Yani?..
Filan şarkıcı filanla beraber geziyormuş…
Falanın feşmekânla aşkı bitmiş, filankesle çıkmaya başlamış…
Şu oyuncu yeni bir araba almış, hız denemesi yapmış…
Sarhoşken otomobil süren bu oyuncunun ehliyetine el konmuş…
Evliliklerini bir ay bile sürdüremeyenler…
Boşandıkları halde birlikte oturanlar…
İhanet edenler, kavga edenler, kaza yapanlar…
Söylentiler, dedikodular, envai çeşit yakıştırmalar.
Tümüne ilgisiz dursanız bile, hayat ve ahret açısından hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz (hatta kazanacağınız) bir sürü ıvır-zıvır…
“Millet bunları izliyor.”
Yani hayatımızdan hiçbir iz taşımayan hayatları seyredip oyalanıyoruz.
Bunlara bir de siyaset sahnesindeki çeşitlemeleri ekleyin bakalım…
Sanat ve siyaset dünyasıyla ilgili olarak yaptığımız gevezelikleri de katın…
Sonra bir an hayatınıza kabir kapısından bir bakın!..
Göreceksiniz ki, başkalarını sorgulamaktan, yargılamaktan ve eleştirmekten, kendimizi sorgulamaya, yargılamaya, eleştirmeye vakit kalmamış…
İlgisiz şeylerle uğraşmaktan, uğraşmamız gereken şeylerle ilgilenememişiz…
Nihayet ömür bitmiş, mum sönmüş, kabre gitmişiz…
Ne hissediyorsunuz?
Neşe mi, sevinç mi, mutluluk mu, yoksa derin bir pişmanlık mı?
Kendinize acıma mı?
Yıkım mı?
Hepsi iç içe olmalı.
Peki bu ne hal?..
Bu ne gaflet?..
Bu ne vurdumduymazlık?..
Nasılsa bir gün ölmeyecek miyiz?
Bu ne gamsızlık yahu?
Gerçek şu ki, hepimiz her gün ölüyoruz, ama her günümüzü “malayâniyat”la geçiriyoruz.
O sanatçı, bu şarkıcı…
Şu politikacı, bu politikacı…
Her gece beş saat televizyon…
Bu saatleri biriktirebilseydik, kim bilir nasıl bereketli bir ömrümüz olurdu!
Saçıp savuruyoruz…
Başkalarının sanal hayatını merak uğruna, kendi gerçek hayatımızdan vazgeçiyoruz.
Başka bir deyişle her günümüzün en kıymetli saatlerini çöpe atıyoruz.
Hiç düşünmüyoruz ki, hayat, yersiz ve gereksiz meraklara kurban edilebilecek kadar uzun ve değersiz değildir.
Kendi hayatımızı bile bile değersizleştiriyoruz.
Bile bile tüketiyoruz…
Tüketirken, tükendiğimizi fark etmeden…
Keşke vakit varken pişman olup, gereksizliklere zaman harcamayacağımıza karar verebilsek.

Yavuz Bahadıroğlu - Yeni Akit
habervaktim.com
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı v_u_s_l_a_t

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 17
hayatımızı yansıtan guzel bır paylaşım sagol lika....''malesef çamurlaşan dünyamızda,açan çiçekleri göremiyoruz..''

Çevrimdışı Emir-ül Bahr

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 231
Nefsani hazların akımı hedonizm ve mahsulü aymazlığın, insanları dönme dolap gibi döndürüp her günün sonunda aynı yere getirdiği zamanın statükosun da sistemin dışına çıkmayı, bu hipnozdan kurtulmayı başaran bir insan gafletten uyanmak için en büyük adımı atmış demektir.
Gönlünün idrakını duyacaksın
Gönlünü şiirlere, sazlara söyleteceksin
Bütün bunlara söyletemeyecek sırların varsa
Susacaksın...

Hz. Mevlana

mazhar

  • Ziyaretçi
"Başkalarının sanal hayatını merak uğruna, kendi gerçek hayatımızdan vazgeçiyoruz.
Başka bir deyişle her günümüzün en kıymetli saatlerini çöpe atıyoruz."



Herkesin aslı gizlidir,mayası her neyse söz ve davranışın da  onu açıklar.

(H.Z) ALİ    (k.v.)