İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) edep ve ahlâkın canlı misaliydi. Hassasiyet ve ince ruh O’nunla kemâl bulmuştu. Düzen ve intizam numunesiydi. Zeka ve dirayeti gıbta ettirecek mertebedeydi.
Kolay değildi, O, âlemlerin efendisiydi...
O doğruluğun timsaliydi. Umumun emniyet ve güven kaynağıydı. Kuvvetli bir azim ve irade sahibiydi. Sabır ve sebat ilkesiydi. Vakar ve tevazu zirvesiydi.
Kolay değildi, O, âlemlerin en faziletlisiydi...
Zorluk ve meşakkat azığıydı. Medeni cesaret ve şecaat sembolüydü. Sadelik kıstası, dürüstlük prensibiydi. Yalana asla prim vermeyen, zalimlere başkaldıran bir rahmet müjdesiydi.
Kolay değildi, O, âlemlerin nişanesiydi.
Güler yüzü, tatlı ve fasih sözü benimsedi. Nazik tabiatı, hassasiyeti ve müşfikliği yeğledi. Kaba ve çirkin söz ve davranışlardan uzak durdu. Kimsenin yüzüne ayıbını vurmadı. Kimsenin kalbini kırmayıp, kimseyi utandırmadı.
Kolay değildi, O, âlemlerin en müşfiğiydi...
Sarsılmaz bir azimle yola koyuldu. İhlas kuvvetiydi. Hareketi kat’i idi. Mefkuresi uğrunda asla taviz vermedi. Dik yokuşlar, sarp engeller, yıkılmaz duvarların karşısında dikilmesine aldırmadı. O azimliydi, cehdiyle, mücadelesiyle engelleri bir bir aştı. Yeise düşmedi, korkuya kapılmadı, ölümünü ölümsüzlük bilerek sarsılmaz bir inançla, sarsılmaz bir aşkla zafere ulaştı, mutlakiyete vasıl oldu ve cihanşümul İslâm inancını yüreklere, belleklere nakşetti.
Kolay değildi, O, alemlerin en ferasetlisiydi...
Davası uğrunda karşılaştığı amansız felâketlere karşı çetin bir mukavemet sergiledi. Şecaatin yüksek bir meziyet olduğunu deklâre etti. Vakarı elden bırakmazken, mütevazılığı ilke edindi. Mazlumlara, mağdurlara, sömürülenlere el verdi, arka çıktı, sömürenlere meydan okudu.
Hakkı müdafaadan hiç vazgeçmedi. Utanmayı ölçü edindi. Hayayı faziletin nişanesi kabul etti. Sadeliği meziyet telakki etti. Fakirin, yoksulun dostu oldu. Hiç kimseye kaba muamele etmedi. Emniyet ve istikamet O’nun şahsında anlam buldu. Nezaket O’nun şahsında ulaşılmaz bir zirveye ulaştı. Sözde sebat, davranışta sebat, yaşayışta sebat biricik şiarıydı..
Kolay değildi, O, âlemlerin en seciyelisiydi...
Takva yarışında hiç kimse O’nunla boy ölçüşemedi. Hakkı müdafaa ederken müstebitlere aman vermedi. Zengin, fakir, köle, efendi, beyaz, siyah ayrımını kaldırdı. Müsavatı genel prensip edindi. Adalet gayesiydi. Cömertlik özelliğiydi. Hak bilirlik süsüydü. Ahlâk ve fazilet karakteriydi.
O, aynı zamanda nezaket ve şefkat yarışçısıydı. Yetimlere, dullara, kimsesizlere, yaşlılara ihtimam gösteren emin bir sığınaktı. Komşuluk ve komşu hakları vecibesiydi.
Kolay değildi, O, âlemlerin en cömertiydi...
Hasılı, O örnektir, önderdir. Hem de önderlerin en güzeli, en gözdesi... Acı tatlı hayatın bütün safhalarından geçen bir önder. “Öksüzlük beşiğinden ikbal ve azametin en yüksek eşiğine kadar hayat yolunu takip eden bir önder...”
O, insanlığın en yüksek kemal noktası. Hakkı yerine getirme hususunda yakın ile uzağı bir tutan, meşvereti pek seven, dünyaya karşı zühd ve iffeti iltizam eyleyen; hürriyet ve hukuku temin eden, bireysel ve toplumsal hayatta onlara önderlik edecek bir şâhika...
O, hayatı boyunca emniyet ve istikameti ile ün salmış bir tacir,
O, evine bağlı bir aile reisi,
O, eşlerine muhabbetle davranan bir koca,
O, çocuklarına şefkatli bir baba,
O, fesahat ve belagati ile herkese tesir eden bir hatip,
O, insanlığa hakikatta önderlik eden birmürşit,
O, müminleri küfre karşı sevk ve idare eden bir kumandan,
O, düşmanlarla mütareke ve muahede imzalarken geleceği gören bir siyasi,
O, hakkı ve adaleti ikame eden bir idareci...
O biricik önderimiz, rehberimiz, yol göstericimiz.
O Allah’tan sonra en sevdiğimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammedimizdir...