Yaratıcı kainatı, bütün kozmozu içindekilerle beraber belli bir plan, nizam ve intizam içinde insanlar istifade etsin diye yaratmış ve ‘Hiç düşünmez misiniz?’ diye de ilahi kitabında bir mesaj vermiştir.
Mesaja kulak vererek düşündüğümüzde güneşin, ayın, yıldızların tesadüfen hareket etmedikleri, hepsinin bir gayeye hizmet ettiği dünya bilimince kanıtlanmış ve izah edilmiştir. Kozmik yönden ay ve güneşin çekim kuvvetlerinin hareketlerinden istifade ederek, insanımıza verilen mesajı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Kozmik beden temizliği olarak sizinle paylaştığımız bu arınma metodu yılda iki defa ve her ay ayın belli hareketlerine göre uygulanmakta ve insanlığın istifadesi sağlanmaktadır.
Detoks-lavman yaparak maddi kirlerden de arınıp hücrelerimizi gençleştirebilir, sağlıklı mutlu bir yaşama geçebiliriz. Evimizde sitemizde bildirilen günlerde uygulayacağımız ve hiçbir yan etkisi, bizlere artı bir maliyeti olmayan, herkesin tek başına evinde uygulayabileceği bir metottur.
Dünyada çok uygulanan ancak Türkiye’de son 3 yıldır ekibimiz tarafından tavsiye edilip, uygulanan ve geçen yıl yaklaşık 1 milyon kişinin uyguladığı başta kalın barsak, karaciğer, safra kesesi olmakla kalp, damar böbrek, dalak, akciğerler, pankreas gibi hayati organlara faydalı tesir gösteren uygulamamızın neticelerini bizlere üşenmeden ve çekinmeden adlarıyla mail yazan 10000’lerce kişiden öğrenmiş bulunuyoruz. Bu da bizim gayretimizi arttırmış, örneklerini görebileceğimiz, insanlarımızın istek ve talepleri doğrultusunda tekrar uygulamayı yapıyoruz.
Aslında bu arınma-detoks-lavman olarak adlandırdığımız metot batıda yıllardır uygulanma alanı bulmuş, doğuda hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu metotlardan maalesef yıllardır ülkemizdeki insanlarımızın haberi her ne sebeple ise olmamıştır. Bunun neden, niçin ve nasıl, neye göre böyle olduğunu sizin takdirlerinize bırakıyoruz. Yalnız burada sizi düşünmeye sevk ederek dünya da ilaç tüketen ve teknik görüntüleme cihazlarından (MR, ultrason, tomografi vs.)şifa bulmaya çalışan ülkelerin en önünde yer aldığımızı bildirmek istiyorum…
Ramazan ayı rahmet ayı olarak bildirilmiştir. Ramazanda tutulan oruç içinde, ‘Oruç tut, sıhhat bul’ denilmiştir. Dünyanın bütün ülkelerinde başta oruç maksat edilmekle adları farklı olan pek çok diyet metodu, detoks, lavman ve su oruçları ile ilgili kitaplar ve yayınlanan dergi ve görsel programlar, yüzlerce olmasına rağmen ülkemizde maalesef bir elin parmaklarını geçmeyen oranda olup, bunlarda derleme eserlerdir. Yine Kozmik Bilim olarak sizi düşünmeye davet ediyoruz; dünyanın başta ABD, Avrupa ve Asya’nın her ülkesinde bu İntegratif-Tamamlayıcı-Bütünsel tıbbi metotları konunun uzmanları (doktor, fizyoterapist, diyetisyen, biyolog, eczacı vs.) tarafından araştırılıp, yayınlanıp halkın hizmetine yazılı ve görsel medyada sunulduğu halde neden ülkemizde bu konular, bu mütehassıs gruplar tarafından araştırılmaz, kitaplaştırılmaz ve televizyonlarda bırakın konuşmayı, karşı çıkılır. Bu necip milletin bu cihangir evlatları ne zaman kendi öz icatlarını, buluşlarını ve araştırmalarını dünyaya duyurup bizde varız diyecekler. Yoksa ‘batı çalacak biz oynayacak mıyız?’. Anlayana bu sözde çok mesaj var. Bilhassa sözümüz inançlı, imanlı, vatan, millet ve bayrağa toz kondurmayan aydınlarımıza…
Onlar lütfen bir daha düşünsünler. Ülkemizdeki maddi ve manevi hastalıklar giderek artmaktadır. Hem de yüksek teknolojiyle ters orantılı olarak. Burada da düşünsünler. Neden bunların ürettiklerini biz tüketiyoruz ve neden biz hiçbir şey üretemiyoruz. Atalarımızsa tıp, fizik, astronomi, matematik gibi sahalarda batıdaki bugün istifade edilen ve bizimde aynen, araştırmadan ve insanlığa fayda ve zararları irdelenmeden aldığımız ve halkımıza hiçbir araştırma yapmadan uyguladığımız o teknolojilerin ilk kâşifleri değiller miydi? Araştırma yapamayanlara biz bir kapı açalım. Ve ibretle okuyalım ve duyuralım.
1.Kan dolaşımını 16. yüzyılda Michael Servitus buldu dense de, bundan 300 yıl önce Müslüman, Türk alimi İbn-i Nefis(1208-1288) bulmuş ve kalbin bütün detaylarını ve kan dolaşımını bir eserinde anlatmıştır.
2.Anesteziyi 1850 yılında Junken tarafından bulunup, kullanılmış dense de Sabit bin Kurra (835-902) Harran üniversitesinde ilk denemelerini yaparak tıp sahasında bir ilke imza atmıştır.
3.Atomla ilgili ilk çalışma İngiliz fizikçi John Dalton(1766-1844) ve Alman fizikçi Otto Hahn(1779-1868) tarafından bulunduğu, ancak bugün Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulunan Harran üniversitesinin ulunduğu alanda çalışmalarını yürüten o zamanın Harran üniversitesi rektörü Müslüman kimyacı Cabir Bin Hayyan(721-815)Kozmik Biliminde sizlerle paylaştığı ‘atomda yani maddeni en küçük parçasında dahi yoğun bir enerji yüklüdür, bu enerji parçalanabilir ve ortaya çok farklı ve güçlü enerjiler çıkar. Bu da pek çok şehri yerle bir edebilir . bu da Allah’ın gücünün bir işaretidir’ diyerek atomla ilgili ilk çalışmayı başlatmıştır.
4.Verem hakkında Dr. Robert Koch’a 1905 yılında vereme yol açan mikrobu bulduğundan dolayı Nobel mükafatı verilirken Osmanlı Türk bilim adamı Abbas Vesim bin Abdurrahman 150 yıl önce verem mikrobu, bulaşma yolları ve tedavisiyle ilgili Dr. Koch’un hocalarının kendisini sık sık ziyaret ettiğini lütfen literatürü tarayıp öğrensinler.
5.Göz Katarakt ameliyatı ilk olarak 1846 yılında Dr. Blanchet tarafından yapıldığı söylense de Kuran’dan ilham alan Hz. Yakub’un perde inmiş gözüne Hz. Yusuf’un gömleğini sürünce görmeye başlaması hadisesinden yola çıkarak araştırmalarda bulunan Ebu’l Kasım Ammar bin Ali Mevsili(950-1010) yazdığı Kitabu’l-Müntehab adlı kitap Avrupa’da sahasındaki en iyi tıp kitabı kabul edilmiş ve yaşadığı yıllarda pek çok katarakt ameliyatı yapmıştır. Hem de bugün batıdan 800 yıl önce.
Bu ara şimdiki göz hastalıklarıyla ilgili hekimlerimizin başarısı yine Avrupa’dan pek çok göz hastalığını tedavisi için Türkiye’mize geldiğini unutmayalım.
Temennimiz diğer tıp sahalarında da Türk hekimleri aynı başarıyı yakalamaları, ilaç ve eczacılıkta da teslimiyet ve taklitten kurtularak, yeni icat ve metotlarıyla atalarımıza layık olmayı temenni ederiz.
Burada tıp sahasında ve insanla ilgili pek çok buluşun İslam dünyasında keşfolunduğu, Selçuklu ve Osmanlı bilim adamlarının buna çok büyük katkıları bulunduğunu birkaç misalle ortaya koymaya çalıştık.
Daha ki, kimya sahasında Razi’nin, tıp sahasında İbn-i Sina’nın kitaplarının Avrupa’da ders kitabı olarak okutulduğu ve adlarının pek çok enstitüye verildiğini burada belirtmek isterim. Mesela İbn-i Sina’nın Fransa’da pek çok araştırma enstitüsünde adını bulunduğunu biliyor muydunuz?
Değerli Kozmik Bilim şuurunda olan aziz milletimiz,
Yukarıda size birkaç sözle anlatmak istediğimiz yüreğimizdeki sancılardan sadece birkaç hüzün dolu sayfaydı. Bu necip milletin daha pek çok yaraları var ama nedense mesuliyet sahibi insanlar bunun idrakinde bir türlü olamıyorlar. Bazı gerçekleri aklı gözüne inenlere anlatmakta çok zorlanıyoruz. Hatta bazen tenkit bile alıp, insanların bize şüpheyle baktıklarını müşahede ediyoruz. Bizce bunun sebebi insanlığın astrolojik boyutta Kozmik alemde bir tesir altında bulunduğu, şuur ve kontrollerini tam sağlayamadığı, buna sebepte başta medya, yenilen gıdalar ve dünyamızdaki uygulanan asimilasyon metotlarının etkili olduğu kanaatıdır.
Astrolojik boyutta 2005’de başlayan temizlenme ve ayrıştırma süreci 2008 şubatında Omega boyutunda gerçekleşecek ve artık dünyamız Yaşam Enerjisi kitabında Hocamız Prof. Dr. Ahmet Maranki’nin de belirttiği gibi dünyamıza layık ve seçilmiş ve tarafları belirlenmiş yolcularıyla beklenen güzel ve müjdeli günlere doğru yoluna devam edecektir. Bu yolculardan olmak temennisiyle…
KAYNAKLAR:
İslam Öncüleri Ansiklopedisi
Ş. Döğen Müslüman İlim Adamları, Yeni Asya Neşriyat 2004
İslam Dünyasının Mucitleri, sayı 2005 Focus Dergisi
M. Bayraktar İslamda Bilim ve teknoloji Tarihi TDVV yayınları 2000
Önce Onlar Bulmuştu, sayı 343 Ağustos 2007 Sızıntı Dergisi
KOBİK