Gönderen Konu: Böbrek taşına karşı limonata  (Okunma sayısı 8395 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Böbrek taşına karşı limonata
« : 29 Nisan 2010, 03:17:21 »

İtalyan La Stampa gazetesinde yer alan habere göre, San Diego’daki California Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, limonatanın böbrek taşlarının oluşumuna karşı önleyici olduğunu ortaya koydu.

Bol miktarda sıvı tüketmenin zaten böbrek taşı oluşumunu engellemek açısından önemli olduğunu vurgulayan Roger L. Sur ve ekibi, özellikle de limonatanın, içerdiği bol miktardaki sitrat sayesinde böbrek taşına karşı etkili olduğunu belirtti.

İki litre suya yaklaşık 113 gram limon suyu katan araştırmacılar, elde ettikleri limonatayı her gün bir grup böbrek taşı hastasına içirdi.

Araştırmacılar, zamanla bu kişilerdeki böbrek taşı oluşumu oranının 1,00’dan 0,13’e gerilediğini gözlemledi.

Böbrek taşı rahatsızlığı çekmiş kişilerde 5-10 yıl içinde tekrar taş oluşması olasılığının yüzde 50 olduğuna dikkati çeken bilim adamları, araştırma sonuçlarının bu açıdan önem taşıdığını da sözlerine ekledi.

Kaynak: AA
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Böbrek taşına karşı limonata
« Yanıtla #1 : 06 Mayıs 2011, 09:45:04 »
Böbrek sancısı böbrekteki sinirden dir.Hareket ettği zaman sahibini hasta eder.Bu hastalığı  ılık su ve bal şerbeti ile tedavi ediniz.!

C.sağir2/10

Hadis-i Şerif.
« Son Düzenleme: 23 Eylül 2012, 14:45:56 Gönderen: mazhar »

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Böbrek taşına karşı limonata
« Yanıtla #2 : 23 Eylül 2012, 14:50:33 »
BÖBREK TAŞLARI:


Amerika Birleşik Devletleri’nde hastaneye yatan her 1000 hastanın l’inde yatış nedeni böbrek taşıdır. Yapılan otopsilerde ise taş vakalarına % 1 sıklıkta rastlanmıştır. Buna göre böbrek taşlarının daha genel bir yaklaşımla idrar yolları taşlarının büyük bir bölümü sessizdir. Yani hastayı rahatsız edici herhangi bir belirti ortaya çıkarmaz. Kimyasal yapılarına göre, birbirinden farklı böbrek taşlarına rastlanabilir. Kimyasal yapısı “Kalsiyum oksalat”, “Kalsiyum fosfat”, “Amon-yumürat”, “Sodyum ürat”, “Ürik asit”, “Sistin”, “Ksantin”, “Kalsiyum karbonat”, “Amonyum fosfat” ve “Magnezyum fosfat” olan taşlar vardır. Kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, amonyum fosfat, magnezyum fosfat, kalsiyum oksalat taşlarını, çekilen basit bir böbrek röntgeninde görmek olasıdır.
 
Diğer taşların görülebilmesi için “întravenöz piyelografi” [1VP] denilen özel bir yöntemle, böbreklerin röntgeninin çekilmesi gerekmektedir. % 80 vakada böbrek taşı tek tarafta oluşur. Sağ böbrekte daha sık taş oluşmaktadır. Erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha sık olarak böbrek taşma rastlanmaktadır. % 60 vakada böbrekte tek bir taş bulunmaktadır. Böbrek taşı 0.5 cm ‘den 5 cm ‘ye kadar büyüklükte olabilmektedir.İdrar içinde ürat, fosfat, oksalat gibi kristalloid-îer erimiş durumdadır. Normalde idrar yolları idrar ile ıslanmaz. Ancak idrar yollarında gelişecek olan bir iltihap, buraların idrarla ıslanabilmesine yol açar.

Islanabilen bu anormal yüzeylere ise idrar içindeki kristalloidler çökmeye ye böylece taş oluşmaya başlar. Üre, azot, salisilik asit gibi idrar içinde bulunabilen bazı maddeler, “Hidrotrop madde-ler”dir. Bu maddeler kristalloidlerin idrar içinde erirliklerini artırırlar, dolayısıyla da bu kristalloidlerin çöküp taş oluşturmalarına engel olurlar. İdrar içinde “Nükleik asit”, “Kondroitin sülfürik asit” gibi kolloidler bulunmaktadır. Bu kolloidle-rin yokluğunda böbrek taşlan oluşmaktadır. İdrar içindeki kristalloidlerin normalden fazla yoğunlukta bulunmaları ya da kişinin su kaybı nedeniyle yoğun idrar çıkarması, böbrek taşlarına hazırlayıcı bir etkendir. İdrar alkali olduğunda fosfat taşları oluşur, asit idrarlarda ise böbreklerde sistin ve ürat taşları oluşur. Böbrek taşı vakalarının % 4′üniin nedeni ise “Gut” hastalığıdır. Taş vakalarının % 5′inde ise ailesel eğilim saptanmaktadır.
 


A vitamini eksikliği,

idrar yollarındaki darlıkların yol açtığı idrar akışı yavaşlaması, uzun süre yatalak olmak, kronik kemik iltihaplan, hiperparatiroıdizm, D vitamini fazlalığı böbrek taşlarının oluşumuna yol açan çeşitli etkenlerdir. Böbrek taşları genellikle böbrek kaliksleri içinde oluşurlar. Böbrek taşı idrar akışı ile dışa atılma yoluna girdiğinde, idrar yollarını herhangi bir bölgeden tıkayabilir. Bunun sonucu olarak da tıkanmanın gerisinde idrar birikebilir. Bu durum da böbrek ve idrar yollarında infeksiyonların oluşmasına yol açabi-bilir. Taş, idrar yolları içinde hareket ederken kanamaya da yol açabilir.Böbrek taşlarının büyük bir çoğunluğu hastayı rahatsız etmez. Beürti verdiğinde ise, en önemli belirtiler “Ağrı” ve “Hematüri”dir. Ağrı, böbrek taşının idrar yolları içinde ilerlemesi sonucu idrar yollarında gelişen spazma bağlıdır. Ağrı küt olabileceği gibi, “Kolik” denilen çok şiddetli, batıcı bir ağrı özelliğinde de olabilir, Koük ağrısı çok şiddetlidir, hasta kıvranır, yüzü solar, ter döker. Ağrı bütün karına yayılabilir. Bulantı ve kusma ağrı sonucu gelişebilir. Taşın idrar yollarını zedelemesi sonucu idrarda kan çıkabilir [hematüri).
 
Böbrek taşlarının neden olduğu ağrı atakları sırasında, hastaya morfin ya da benzeri ağrı kesicilerinin ve spazm çözücü ilaçların verilmesi, ağrının dindirilmesi bakımından yararlı olmaktadır. Hastanın fazla miktarda su içmesi, idrar akımını artıracağından, taşın düşmesini kolaylaştırabilir. Kendiliğinden düşmeyen ve hasta için tehlikeli olabilecek böbrek taşlarının ise cerrahi yöntemlerle çıkartılması gerekir. Etten ve sıvıdan zengin, karbonhidrattan ise oldukça fakir bir diet ve’ günde bir saat kadar yürümek ya da düzenli olarak spor yapmaki böbrek taşlarına karşı değerli bir önleyicidir.Böbrek taşlan olağan koşullarda id­rarda çözünmüş maddelerin çökelerek sert birikinti parçacıkları oluşturmasıyla ortaya çıkar. Böbrek taşı oluşumuna yol açan bu maddelerin başlıcalan tirat, ok­salat ve kalsiyum fosfat gibi bileşikler­dir.
 
Taşın oluşum yerine göre değişen hastalık belirtileri ortaya çıkabilir. Taşlar böbrek çanaklarına (kaliks) ya da havu­zuna (pelvis) yerleşebilir. Ayrıca siyek (üretra), idrar kesesi ve idrar borularında da (üreter) bulunabilirler. Böbrek taşlan sayılarına, bulundukları yerlere ve kim­yasal yapılarına göre sınıflandırılmakta­dır. Az sayıda ve küçükseler yuvarlak,idrar kesesi taşlannda olduğu gibi çok sayıda ve birbirlerine sürtünüyorlarsa köşelidirler. İri olmaları böbrek çanağı ve havuzu gibi boşluklarda oluştuklarını gösterir. Boyutlan ise çok küçük olan­lardan bütün böbrek boşluğunu doldura­cak iriliğe ulaşanlara kadar değişir.

NEDENLERİ

 Böbrek taşlan bazen bir metabolizma bozukluğuna bağlı olarak gelişir, bazen de kalıtsal yolla ortaya çıkar. Taşın oluşma nedeni idrar yoğunluğunun art­ması ya da çözünmüş maddelerin idrar­da aşırı miktarda bulunmasıdır.Taş oluşumuna yol açan metaboliz­ma hastalıkları için böbrek kaynaklı asi-doz (asitlİk düzeyinin yükselmesi), ka­lıtsal hastalıklar için ise sistinüri (sistin gibi gibi amino asitlerin idrarda aşırı artması) Örnek olarak verilebilir. Ama böbrek taşı olgularının yüzde 70-80′e varan bölümünde kesin bir neden göste­rilemez. Taş oluşumu genellikle kalıtsal ve başka bazı belirleyici etkenlere bağ­lanır. Bunlar arasında idrarda kristalleş­me eğilimi olan maddelerin bulunması;idrar akışının bir engel yüzünden dur­ması; idrarın asittik (pH) derecesinin değişmesi, idrar yollanrıın iltihaplanma­sı gibi çökelti oluşturacak maddelere uygun fiziksel ve kimyasal ortamın ha­zırlanması; çevrelerinde çökelmeyi ko­laylaştıracak bir öz oluşturan bakteri, hücre artıkları gibi maddelerin varlığı sayılabilir.Kendi başına taş oluşumuna neden olan tek hastalık birincil hiperparatiroidizmdir. (paratiroit bezinin aşın çalış­ması). Kanda ve idrarda kalsiyum düze­yinin artması kalsiyum fosfat taşlarının oluşmasına uygun ortamı hazırlar. Kal­siyum taşlan ise bütün böbrek taşlarının yüzde 50-80′ini oluşturur.
 
En sık görülen böbrek taşlan grimsi kırmızı renkli kalsiyum oksalattan olu­şur. Bunu beyaz renkli kalsiyum fosfat ve sarımsı kahverengi kalsiyum ürat taş­lan izler. Gut (damla) hastalan gibi id-rarlannın asit derecesi yüksek olanlarda kahverengi ürik asit taşlanna oldukça sık (bölgelere göre yüzde 5-33)rastlanır. Ender görülenlerler arasında ise yeşi­limsi sistin ve sarımsı kahverengi ksan-tin taşları sayılabilir.Böbrek havuzunda oluşan taş, çok büyük değilse, idrar borusu yoluyla id­rar kesesine iner. Burada prostat büyü­mesi gibi idrar çıkarmayı güçleştiren koşullar oluşmuşsa, daha da irileşebilir ya da idrarla birlikte keseden atılır. Öte yandan böbrek taşları idrar kesesine in­meden böbrek havuzu ağzında ya da id­rar borusunda takılıp kalabilir. Bu du­rumda bazen böbrek tıkanıklığı ortaya çıkabilir.

GÖRÜLME SIKLIĞI

 Böbrek taşı erkeklerde kadınlara oranla en az üç kat daha yaygındır. En çok 30-50 yaşlar arasında görülür.Hastalığın coğrafi dağılımı düzen­sizdir. Mısır, Çin, Rusya, Galler, Mada­gaskar, ABD’nin güneydoğu kesimleri ve Türkiye’ de böbrek taşı olgulanna ol­dukça sık rastlanırken Hindistan’ın gü­ney, Çin’in kuzey kesimleri, İrlanda ve Güney Amerika’da böbrek taşı olguları hemen hemen hiç görülmez.Bu dağılım hastalığın oluşumunda beslenme, iklim ve jeolojik etkenlerin önemli olduğuna ilişkin kuramlan tam olarak desteklememektedir.

BELİRTİLERİ

 Böbrek taşı uzun süre belirti vermeyebi­lir ya da son derece önemsiz yakınmala­ra yol açar. Değişik şiddette ağrı ile id­rarın kumlu çıkmaya başlaması böbrek taşım düşündürür. Hastalığın temel be­lirtisi “böbrek koliği” denen tipik sancı­dır. Bu birden başlayan şiddetli ağn nö­betlerine, içinde taş bulunan idrar boru­su duvarının spazm biçiminde kasılma-lan ya da taşla tıkanmış böbrek havuzu­nun gerilmesi aniden başlayan şiddetli ağn nöbetlerine yol açar. Önceleri ara­lıklı gelen, daha sonra süreklilik kaza­nan sancılar genellikle ilk olarak bel bölgesinde duyumsanır. Buradan idrar yollan boyunca yayılan ağn makat çev­resinde, erkekte erbezleri ve kamış ba­şında, kadınlarda büyük dudaklarda, ayrıca kasık, uyluk içi ve bazen göğüs altı ve kürek kemiklerinde görülür. Ağrının en şiddetli olduğu dönemde huzursuz­luk, bunaltı, soğuk ter, bel kaslarında kasılma, bulantı ve kusma görülür. Has­ta taş düşürüyorsa, taşm dar siyek (üretra) kanalından geçerken yarattığı ağn son derece şiddetlidir. Taş düşürüldük­ten hemen sonra hasta rahatlar ve ortaya çıkmış olan bütün belirtiler kaybolur.
 
Ağn sırasında çıkanlan idrar miktarı az ve belirgin biçimde kanlıdır. Taşın böb­rek havuzuna dönmesi ya da idrar kese­sine inmesiyle belirtiler hafifler.Belde hafif bir dolgunluk duygusun­dan başka yakınmaya yol açmayan iri böbrek taşlan da olabilir. Bu çelişkili durumun nedeni büyük taşlann böbre­ğin bir bölgesinde hareket edemeyecek biçimde sıkışmış olmasıdır. Bu olgular­da kesin tanı koymak her zaman kolay olmaz.


İNCELEMELER

Günümüzde tanıya götürecek yeterlilik­te inceleme yöntemleri vardır. Önemli olan ağnlı dönemi yaşamadan gerekli önlemlerin alınmasıdır. Temel tanı yön­temlerinden biri radyolojik incelemedir. Hastalann yaklaşık yüzde 80′inde taşlar kalsiyum tuzlarından (fosfat, oksalat, karbonat) oluşur. Kalsiyum taşları rönt­gen ışınlarını geçirmediğinden çekilen filmlerde kolayca belirlenir. Röntgen ışınlarım geçiren ürat, ksantin ve mag-nezyum-amonyum fosfat taşlarını sap­tamak için idrar yollanna kontrast mad­de verilmesi gerekir. Bu dolaylı yönte­min bir uygulaması hızla kandan böb­reklere geçecek kontrast maddenin da­mardan verilmesidir. Röntgen ışınlarını engelleyen kontrast madde aracılığıyla idrar yollan görünür duruma gelirken, böbrek taşlarının bulunduğu yerler kontrast maddenin dolduramadığı alan­lar olarak kalır. Bu yöntemin iki adı vardır: İntravenöz (damar yoluyla) ürografi adı görüntülemeye yardımcı maddenin damara verilmesinden, “inen ürografi” adı ise kontrast maddenin kandan böbreklere doğru inmesinden kaynaklanır. İnen Ürografinin yeterli bilgi sağlayamadığı durumlarda klinik belirtiler ve laboratuvar verileri böbrek taşını düşündürüyorsa “çıkan ürografiye” başvurulur. Bu yöntemde kontrast maddeyi damar yerine doğrudan idrar yollarına vermek için siyekten sokulan bir boru (kateter) kullanılır.
 
Karın ultrasonografisi, röntgen ışın­larını geçirsin ya da geçirmesin, çapı yarım santimetre kadar olan küçük taş­ların bile yerini kesin biçimde belirle-yebilen bir yöntemdir. Ama bu yöntem­le idrar borusundaki taşlar ve idrar yol­larında taşın yol açtığı değişiklikler ya da taş oluşumunu hazırlayan yapısal özellikler belirlenemez. Ultrasonografı hastaya zarar vermemesi ve uygulama kolaylığı nedeniyle özellikle belirtisizDolguların tanısında oldukça yararlı bir yöntemdir. Laboratuvar incelemeleri de hastalığın tanısında büyük önem taşır. İdrarda kan aranması, idrarın asit dere­cesinin belirlenmesi, kanda kalsiyum ve ürik asit düzeylerinin ölçülmesi tanı için değer taşıyan incelemelerdir. Taşla­rın tedaviye yönelik kimyasal analizi ve idrar kültürü de çok önemlidir.
 Kontrast maddenin kullanılmadığı dolaysız radyografik incelemede taş kuş­kusu uyandıran lekeler, ürografi yoluyla ayrıntılı biçimde saptanabilir. Bu yön­tem sayesinde taşın yeri, böbrek ve idrar yollarının işlevlerine etkisi anlaşılmakla kalmaz, taşsız böbreğin işlevlerine iliş­kin daha ayrıntılı bilgiler elde edilir.
 KOMPLİKASYONLAR

 Böbrek ve idrar borusu taşlarından kay­naklanan komplikasyonlar, yani taşa bağlı ek bozukluklar sık görülür. Büyük taşlar idrar birikmesine yol açarak böb­rek havuzu ve çanaklarında genişleme­ye (hidronefroz), zamanla mikroplan­manın başlamasıyla böbrek iltihabına (piyelonefrit), daha sonra da böbrek do­kusunun apse sonucu yıkıma uğraması­na (piyonefroz) neden olur. Bu kompli­kasyonlar yavaş bir gelişme göstermesi­ne karşın, böbrek yetmezliğiyle sonuç­lanan kronik piyelonefrit kaçınılmazdır
 
TEDAVİ
 Böbrek taşının tedavisi üç aşamada ya­pılır: Ağrı tedavisi; taş oluşumuna ze­min hazırlayan ya da yol açan genel ko­şulların tedavisi; böbrek işlevlerini bo­zan ve/ya da sürekli ağrı yapan taşların cerrahi tedavisi. Sancı biçiminde başla­yan şiddetli ağrı sıcak uygulamasıyla ya da spazm çözücü, iltihap ve ağrı giderici ilaçlarla dindirilmeye çalışılır.
 
BÖBREK TAŞI TEDAVİSİNDE YENİ YÖNTEMLER
 
Yeni geliştirilen yöntemler böbrek ve idrar yollarındaki taşların cerrahi teda­visinde büyük ilerleme sağladı. İsveç’ te bulunan ve özellikle Almanya ve İn­giltere’de daha da geliştirilen perkütan litotripsi adh yöntem geleneksel cerrahi tedavi yöntemlerine göre önemli üstün­lükler taşımaktadır. Deride açılan bir delikten böbrek taşlarının alınmasını olanaklı kılan bu yöntem, kullanılan ay­gıtların basit, uygulamanın hızlı ve da­ha masrafsız, sonuçlanıl son derece olumlu olması nedeniyle birçok ülkede yaygın biçimde kullanılmaya başlamış­tır. Üstelik geleneksel tedavinin ameli­yat sonrası ağrılı dönemi ve hastanede uzun süre kalma gibi istenmeyen so­nuçlan da bu yeni yöntemle aşılmıştır.Perkütan litotripsi yönteminde, önce deriden sokulan nefroskop adlı bir ay­gıtla böbrek boşluklarına ulaşılarak taş­ların görülmesi sağlanır. Taşlar yanm santimetreyi aşmayan çaptaysa aygıtta bulunan penslerle dışarı çekilir. Daha büyük taşlar ses dalgalanya parçalan­dıktan sonra bir pompayla emilir. Bu yöntem yerel ya da genel anestezi kul­lanılarak uygulanabilir. Hastalar girişi­min ilk gününden başlayarak ayağa kal­kıp yemek yiyebilirler.
 


Deriye giriş ye­rine bir bant yapıştırmaktan başka bir önleme gerek bırakmayan bu yöntemde hasta 3-4 gün sonra hastaneden taburcu edilir.Böbrek taşımn bir başka tedavisi de taşların vücut dışında yaratılan sesüstü ultrason dalgalarla ufalanıp idrar yolla­rından atılmasıdır. Bu yöntem safra taşı tedavisinde de kullanılır. Ultrasonla taş kırma tedavisinin hastayı ve uzmanı zor duruma düşüren komplikasyonlan, ek olarak litotripsinin de kullanılmasını gerektirir. Önce litotripsi, sonra ultra­sonla taş kırma yönteminden yararlan­ma birçok nedenden ötürü daha uygun görülmektedir.En sert taşlar bile deriden girilerek uygulanan yöntemle parçalanabilir. Bu­nu izleyen taş kırmayla böbrek taşlan-nın kesin biçimde tedavisi gerçekleşmiş olur. Bu iki yöntem hasta anestezi altındayken birlikte uygulanabilir. Böbrek taşlarının çıkarılmasına yönelik bütün girişimlerin başansı taşın boyuttan, bi­çimi, sertliği ve yerine; ayrıca idrar yol­larının darlık, Ödem ve eğrilik gibi özel­liklerine bağlıdır.

CERRAHİ TEDAVİ

 Cerrahi tedavi günümüzde çok sınırlı olarak uygulanır. Daha çok böbrek taşı­nın özellikleri nedeniyle litotripsi ve ultrasonla taş kırma yöntemi uygulana­mayan olgularda kullanılır. Öte yandan taş kırma yöntemi, cerrahi girişim son­rasında boşaltım sisteminde kalan, en­feksiyona ve yeni çökelmelere yol açan taşların çıkarılmasında çok yararlıdır. Ameliyat sonrası kalan taşların şok dal­galarıyla “temizlenmesi” cerrahi girişim ile bütün taşların çıkarılma zorunlulu­ğunu ortadan kaldırmış, tersi durumlar­da doğacak sorunları büyük ölçüde çöz­müştür.
 KORUNMA
 Bütün taş türlerinin zamanla yemden oluşması sık görülen bir durumdur. Kal­siyum taşı olgularının yüzde 20-30′unda bir yıl içinde yinelenme görülmektedir. Bu nedenle bütün böbHc taşı hastala­rında ayrıntılı incelemeerin yapılması zorunludur. Böylece birincil hiperpara-tiroidizm, böbrek kaynaklı asidoz, sisti-nüri ve enfeksiyon gibi belirli bir hasta­lığa bağlı olarak gelişen böbrek taşı ol­guları saptanmalı tıbbi ve cerrahi tedavi buna göre yürütülmelidir.
 
Böbrek taşı tanısında ultrasonografi gibi hastaya zarar vermeyen tanı yön­temleri başka amaçlar için de kullanıla­bilir. Bazı durumlarda böbrek taşları, yoğun tedavi gerektiren ağır bir genel hastalığın ilk belirtisi olabilir.Böbrek taşı bir yandan iş saati kaybı, doktor ve ilaç masrafları, ultrasonografi ve cerrahi tedavi harcamaları gibi hasta­ya ekonomik ve sosyal yük getirirken, bir yandan da dayanılmaz sancılar ve enfeksiyonlarla zor bir dönem yaşatır. .Ultrasonla taş kırma ile tedavinin birkaç kez uygulanması sonucu böbrek işlevlerinin uzun dönemde nasıl etkile­neceği iyi bilinmemektedir. Ama yapılan araştırmalarda böbrek taşı hastaları­nın yüzde 70′i aşan bölümünde özel bir işlev bozukluğuna rastlanmamıştır. Kalsiyum ve ürik asit atılımında artış, idrar asitliğinin yükselmesi gibi idrar bozuklukları laboratuvar incelemeleriy­le ortaya çıkarılabilmektedir.
 
Laboratuvar incelemelerinde elde edilen bilgilerin ışığında metabolizma bozukluklarına yönelik tedaviler uygu­lanabilir. Ama bu tedavilerin böbrek ta­şı oluşumunu önleyici etki yaptığı he­nüz kesin olarak kanıtlanamamıştı.
 Unutulmaması gereken iki önemli nokta vardır:
 
1) Olguların yüzde 60′ım aşan bölümünde hastaların bol sıvı al­masıyla böbrek taşı oluşumu Önlenebi­lir: 24 saatte 1,5-2 İt idrar çıkarmak için en az 3-4 İt sıvı alınması böbrek taşlarının önlenmesinde çok yararlıdır. Sıvı alımının kısıtlandığı kalp yetmezliği, yüksek tansiyon gibi du­rumlarda bu yöntem uygulanamaz. Ay­rıca kalsiyum, oksalat ve pürince zen­gin besinlerden kaçınmak gerekir. Böbrek taşı yavaş gelişmesinin do sonucu olarak kronik bir hastalıktır. Hastanın sürekli olarak doktor deneti­minde kalması yararlıdır. Nedeni bilin­meyen böbrek taşı olgularında idrarda ortaya çıkan yüksek kalsiyum düzeyi idrar söktürücü (diüretik) ilaçlar yardı­mıyla denetlenebilir. Bu uygulamayla birlikte tuz alımı azaltılarak sodyumun tedaviyi engelleyici etkisi giderilir. İd­rarında ürik asit ve oksalat düzeyi yük­selmiş hastalarda 24 saatte 300 mg allo-purinol verilmesi oldukça yararlıdır.
www.sağlik-im
« Son Düzenleme: 23 Eylül 2012, 14:56:26 Gönderen: mazhar »

Çevrimdışı osmanlı

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 379
  • Okula hayır, Açık lise kolejlerine evet.
Ynt: Böbrek taşına karşı limonata
« Yanıtla #3 : 24 Eylül 2012, 11:37:29 »
kalsiyumoskalat, daha ziyade 0 RH (-) kan grubunda çok olmaktadır. Sebebi ise kalsiyumlu ve oskalatlı yiyecek/içeceklerin beraber tüketildiğinde az su içilmesi. Mesela kahvaltıda peynir ve çayı beraber yiyip,içmek.
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Böbrek Taşı En Kolay ve Ağrısız Bir Biçimde Nasıl Düşer?
« Yanıtla #4 : 03 Ocak 2016, 17:29:59 »
Böbrek Taşı En Kolay ve Ağrısız Bir Biçimde Nasıl Düşer?

Eksikliğini hissettiğim konulardan biriydi böbrek taşının doğal tedavisi. Biliyorum ki ağrısının tarifi mümkün değil ve bu ağrıyla yaşamak çok zor. Yani aslında çok daha önce yer bulmalıydı bu konu blogta.
Ben bu kez öyle saatlerce, günlerce süren araştırmalar yapmadan yazacağım. Bildiğim ve çevremde tecrübe edilmiş en kolay, en ağrısız yöntemi… 
Fakat öncesinde biraz bilgi vermek, önemli birkaç husustan bahsetmek istiyorum böbrek taşlarıyla ilgili. Elbette, kıymetli hekimlerin yayınladığı makalelerden derleyerek.

Böbrek taşı nedir?



Böbrek taşı; böbrek kanalları içerisinde oluşan mineral içerikli sert kitlelerdir. Oldukça sık görülmekle birlikte erkeklerde kadınlara oranla üç kat fazla rastlanır.

Böbrek taşı neden olur?
Hangi etkenlerden dolayı oluştuğu ve oluşum mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Fakat, ailevi yatkınlık, doğuştan idrar yolları anomalileri ve bazı sistemik hastalıklar (Gut, Sistinüri vb.) neden olabilir.

Böbrek taşı oluşumunu artıran faktörler nelerdir?
Genetik Faktörler
Aile taş öyküsü ve kişisel öykü
Yaş cinsiyet ve ırk: Böbrek taşı hastalığı çoğunlukla 30-50 yaş aralığında ve erkeklerde daha fazla görülür.
Gün içerisinde yeterince sıvı almamak
Az hareket etmek ya da hareketsizlik
Diyet

Böbrek taşının belirtileri nelerdir?
Değişik şiddette ağrılar
Bulantı / Kusma
İdrarda kan

Böbrek taşı olan kişi ne yapmalıdır? Böbrek taşı oluşumu nasıl önlenir?
Her gün bol su tüketmeli. Özellikle yaz aylarında buna çok daha fazla dikkat etmeli.
Çay, kahve ve asitli içeceklerden mümkün olduğunca uzak durmalı.
Limonatadaki sitrat böbrek taşına karşı etkili olduğundan, sıvı gereksiniminin bir bölümünü limonata şeklinde alabilir.
Tuz tüketimini kısıtlamalı.

Düzenli bir biçimde egzersiz veya yürüyüş yapmalı,
Ani kilo kayıplarından kaçınmalı,

Çevremde böbrek taşlarıyla ilgili en çok konuşulanlardan yola çıkarak derlediğim bu bilgilerin bizim için yeterli olduğunu düşündüğümden daha fazla detaya girmiyorum.

Şimdi çok basit bir biçimde hazırlanabilen, uzun süreli kullanım gerektirmeyen ve daha da önemlisi böbrek taşını ağrısız, acısız, yani siz hissetmeden düşürecek olan bu karışımın nasıl hazırlandığına geçelim.


2-3 adet limonu temiz bir şekilde yıkayıp halkalar halinde dilimliyoruz. Sonra bu dilimleri küp küp doğrayarak daha da küçültüp cam bir kavanoza aktarıyoruz. (Doğrama sırasında limonun suyu akar ve kaybolursa ayrı bir limonu sıkıp suyunu ilave edin mutlaka.) Üzerine 1 su bardağı zeytinyağı ilave edip ağzını temiz bir kumaş parçası ile kapatıyoruz. Kumaşla kapatıyoruz, çünkü karışımın hava alması gerekiyor fakat bu esnada içerisine girme ihtimali olan çöp ve tozu engellememiz gerekiyor.



Ben sizin için hazırlayıp fotoğraflamaya çalıştım, daha anlaşılır olması için. (Üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz) Bunu muhtemelen sos olarak kullanacağım:)

Bu karışımı gece hazırlıyoruz ve sabaha kadar dışarıda bekletiyoruz. Eskilerin dediği gibi ayazda bekletmek gerekiyor yani.

Sabah kahvaltı etmeden en az yarım saat önce yağ ve limonu karıştırarak kaşık kaşık yiyiyoruz. Bu kısmı biraz zor gibi görünse de limon zeytinyağının ağırlığını alıyor. Fakat dediğim gibi sürekli karıştırarak yenmeli. Zor olmadığını göreceksiniz, midesi hassas biri olarak tecrübeme güvenin:)

Yarım saat ya da bir saat sonra afiyetle edin kahvaltınızı.

Bu uygulamayı birkaç gün tekrarlıyoruz. Süre taşın büyüklüğü ile doğru orantılı.Genellikle ikinci gün olmakla birlikte 1-3 gün içerisinde böbrek taşı düşüyor. Bu süre içerisinde idrarınızı sürekli kontrol etmenizi öneririm. Ağrı hissetmeyeceğiniz için taşın düşüp düşmediğinden emin olmak istersiniz muhtemelen.

Küçük bir ilave: Alternatif bir yöntem ararsanız yeni yazımı incelemenizi öneririm. fakat bu yöntem taşı düşürmez, eritir!  Tabi bu süreçte kendiliğinden de düşebilir. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Yukarıda derlediğim bilgi ve önerilerin dışında ben de birkaç şey söylemek istiyorum.

1-Bol bol su için!

2-Tuzdan uzak durun!
 
3-Herhangi bir nedenle uzun yürüyüşlere ya da spora zaman ayıramıyorsanız en azından birkaç dakikalık hafif hareketlerden oluşan

4- Şimdilik şiddetli ağrılarınız yoksa bile, şu an sizi zora sokmuyorsa bile son ana kadar beklemeyin. O an geldiğinde pişmanlık duymayın!

Önemli bulduğum farklı hususlar hatırlarsam yazıma ilave edeceğim. Taşla mücadele zordur biliyorum ama imkansız değildir.

Eğer “benim böbreklerimdeki taşlar büyük, bu yöntem bende işe yaramaz” gibi bir düşünceye kapıldıysanız hemen silin o düşünceyi zihninizden. Çünkü en kısa zamanda safra kesesi taşları ile ilgili yazacağım yazım sizler için de önemli olacak.

Son olarak; sıradan bir hasta değilseniz, özel ve acil bir durumunuz varsa lütfen alternatif yöntemlerle zaman kaybetmeyin. Bu, hayatınızı tehlikeye sokabilir.



Safra Kesesi Taşı Ve Polipten Nasıl Kurtuluruz? << tıklayın!  (Böbrek taşları için de kullanılan bir yöntemdir. Hatta çıkış noktası böbrek taşlarıdır.)

Kendinize iyi bakın!
Sevgiyle ve sağlıkla kalın!

http://kozmikbakim.blogspot.com/2014/11/bobrek-tas-en-kolay-ve-agrsz-bir.html