Gönderen Konu: Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır...  (Okunma sayısı 4577 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır...
« : 02 Mart 2011, 06:13:09 »

İnsan, ruh ve bedenden meydana gelen bir varlıktır. Bunlardan her ikisinin de ihtiyacı karşılanır, tatmin edilirse insan huzurlu olur. Bu sağlanamazsa insan sıkıntı ve huzursuzluktan kurtulamaz. Günümüzde bedenin ihtiyacı fazlasıyla karşılanıyor, fakat ruhun ihtiyacı karşılanmadığı için huzursuzluk had safhadadır.

BARIŞ VE SÜKÛNET...

Ruhun en önemli ihtiyacı; gerçek bir din ve doğru bir imandır. Bunu sağlayamadığı müddetçe insan kendini boşlukta hisseder. Bu açığı kapatmanın yollarını arar. Teknoloji yönünden en ileri, en gelişmiş milletlere mensûb insanlar bile, bu ihtiyâcı tatmîn için, türlü türlü sapık düşüncelere, uydurma fikirlere bağlanmışlardır. Akıl almaz çılgınlıklar yapılmıştır. Örneğin Jim Jones adlı sapık bir papaz, kendine bağladığı yüzlerce kişinin kendilerini öldürmelerini istemiştir.

Hâlbuki bu insanlar, İslâmı tanısalardı, Müslüman olsalardı, “Barış ve sükûnet, selâmet, Allaha teslîm olmak” demek olan İslâm dîni, onlara aradıkları gönül rahatlığını verecekti. Böyle sapıklıklara, vahşetlere düşmeyeceklerdi.

Ne yazık ki, biz Müslümanlar dînimizi dünyaya gereği gibi anlatamıyoruz. Bunda, bizim de dînimize tam bağlı olmamamızın ve onun emirlerine tam uymamamızın tesîri vardır. İslâm dînini anlatacak bir kimsenin önce kendisinin bizzat örnek bir Müslüman olması lazımdır. Böyle doğru ve dürüst hareket edersek, bizi gören ve başka bir dîne bağlı olan kimseler, bize hayran kalacak ve Müslüman olmakla şerefleneceklerdir...

Mesela, 1960’lı yıllarda kapılarını Türklere açan Avrupa’da, bugün altı milyonun üzerinde Türk yaşamaktadır. Altı milyon deyip geçmeyin, bugün altı milyonun altında nüfusu olan dünyada pek çok devlet var. Eğer bu kadar insan, dînimizi iyi bilen, dînimizin güzel ahlâkı ile ahlâklanan, yaşayışıyla, çalışmasıyla, kısacası her haliyle dört dörtlük Müslüman olsaydı inanın bugün Avrupa’nın çehresi değişirdi.

Fakat biz ne yaptık, bırakın iyi örnek olmayı tam tersine kötü örnek olduk. Avrupa’nın nezdinde, Türk kelimesi ile Müslüman kelimesi eş anlamlıdır. Dolayısıyla dîni bilsin bilmesin, eğer bir kimse Türk ise Müslümandır, İslâmı temsil etmektedir. Böyle kimseler sebebiyle Avrupalı İslâmiyetten soğudu. Bugün de dış güçler, dünyaya İslamiyeti kötü göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Terör hareketlerinin perde arkasında da bunlar var.

İslamiyetin, bütün dünyaya kılıç zoruyla yayıldığı zannedilmesin. O, bilakis örnek insanlar vâsıtasıyla yayıldı. Osmanlılar bir yeri fethedince, kimseyi Müslüman olmaya zorlamazlar, Anadolu’dan oralara Müslüman aileler yerleştirirlerdi. Bu örnek insanların vasıtasıyla, yerli halk İslâmiyeti, İslâmın güzel ahlâkını, adâletini tanır, kısa zamanda Müslüman olurlardı. Bosna’nın, Arnavutluk’un kısacası Balkanlar’daki yerli halkın Müslüman olmaları hep böyle olmuştur.

Hattâ Anadolu’nun Müslümanlaşması da böyle olmuştur. Çeşitli yerlerden, Türkistan’dan, Horasan’dan gelen Alperenler, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar gidip yerleşmişler, sessiz sedâsız yaşayışları ile yerli halka İslâmı sevdirmişlerdir. Asırlar önce Anadolu’nun tamamı gayri müslim idi. Bugün yüzde 99’u Müslüman. Müslüman olmayanlar, öldürülmediğine göre, bir yerlere sürgün olmadıklarına göre, bu yerli halk ne oldu? Büyük çoğunluğu kendiliğinden Müslüman oldu.

Biz, hakîkî bir Müslümana yakışır bir tarzda hareket edersek, Müslümanların adedi daha çok artacak, çoğaldıkça, dünyada yanlış i’tikâdlar, inanışlar azalacak ve insanlık arzûladığı barış ve sükûna, rahat ve huzûra kavuşacaktır.

Ne demişler; “Lisan-i hâl, lisan-ı kalden entaktır”, yani, hareketlerimiz, sözlerimizden daha fazla tesir eder.

Bu bir hayâl değildir, görülmüş, tecrübe edilmiştir. Osmanlılar, İslâm ahlâkı ile örnek hayatlarıyla, üç kıt’aya yayılıp, çeşitli inançtaki, dildeki, ırktaki, renkteki insanları 6 asır rahat ve huzur içinde yaşatmadılar mı?..

Mehmet Oruç

Çevrimdışı teksir

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 201
  • O mâhiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Ynt: Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır...
« Yanıtla #1 : 02 Mart 2011, 23:53:54 »
tskkrler cok guzel bir konu. Insani bir an bile olsun dusunduruyor.
Dogru magrifet kimlikdeki islam yazisi degil. Magrifet ahiret kimligindeki islam yazisi.

SHT (KS) su sozu geldi aklima. Benim evlatlarimin dilleri sussada halleri islami konusur....

Hz mevla cumlemizi  hakkiyla islami yasayanlardan eylesin.
atilma dur, suhan-i ehl-i hali anlamadan
cevaba etme tasaddi suali anlamadan.
                                                 naci!

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır...
« Yanıtla #2 : 29 Ağustos 2011, 01:08:18 »
Teşekkürler isra
〰〰〰〰🐠