Gönderen Konu: Bu Yazı Hayatınızı Değiştirecek!  (Okunma sayısı 3401 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bu Yazı Hayatınızı Değiştirecek!
« : 02 Mart 2011, 12:25:37 »

Bu Yazı Hayatınızı Değiştirecek!

Bu kitap hayatınızı değiştirecek, "İçinizdeki devi uyandırın", "Hayatınıza enerji katın", "Hayatın mükemmel sırları", "Bu kitapla tekrar hayatı keşfedeceksiniz" gibi sözleri çok duyar olduk. Ama ücret garantili kitap kampanyasını da duyunca ne söyleyeceğimizi şaşırdık. Her kitabın okuyucusuna mutlaka tesiri olur ancak bu tesirin abartılarak pazarlama malzemesi haline getirilmesi ne kadar doğrudur? Zira büyük umutlarla bu kitapları alanların hayal kırıklığı "okuma"sanatına tesir etmez mi?
Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz bir kavram, "Kişisel Gelişim". Her köşeden başını uzatıp  sahte bir gülümseme ile "Sizi zengin edeceğim", "Daha zeki olacaksınız", "Konuşamayanlar yanıma toplansın" diyen, akıllıların kullandığı bir uygulama. Pek çok yazar da bu alanda kitaplar ve makaleler hazırlarken, kendisine "kişisel gelişimci", "uzman" demeyi de ihmal etmiyor. Televizyonlarda programlar yapmak, seminerler vermek, internette siteler kurmak hatta sadece bu alanda süreli yayınlar yapmak da insanların gözünü daha iyi boyamak için farklı yollar. Burada bizim aklımıza "kişisel gelişim" psikolojik bir kavram mı, yoksa çok kimsenin nemalandığı ekonomik bir pazar mı, sorusu aklımıza geliyor.

Nedir Bu Kişisel Gelişim?

Kişisel gelişim kavramını elimize aldığımızda sanayi devrimi sonrası yalnızlaşan, içine kapanan batı toplumunun çaresizliği ile karşılaşıyoruz. Çevresi ile iletişim kuramayan, maddi olarak rahatlamış ancak ruh dünyasında açlık çeken bir toplum. Bu açlık, doğal olarak batı entelektüellerini değişik arayışlara sürükledi. Öncelikle batı felsefesini Hıristiyanlık değerleri ile bütünleştirmeyi denediler. Ancak inanç dünyası tahrip edilmiş, manevi bağları koparılmış bir toplum, dini değerleri pek de dikkate almadı. Daha kalıcı, daha tesirli bir düşünceye ihtiyaç vardı. İşte tam bu noktada batı, doğu düşüncesini keşfetti. Özellikle kozmopolit yapıya sahip olan Amerika"da yazarlar değişik kültürlerin kazandırdığı tecrübeyi, felsefeye dönüştürmekte daha mahir davrandılar. Hinduizm ve Budizm düşüncesini merkeze alarak uzak doğu felsefesinden değişik  noktaları kullanmanın tüm sorunları çözeceğini düşünerek kişisel gelişim kavramını şekillendirdiler. Ve bu düşünceyi satılacak bir araç haline getirerek bütün dünyaya pazarlamayı başardılar.
Bu düşüncenin ürünü olan bir kitap, bir dönem epey popüler oldu ve kitap gündemini meşgul etti: "Ferrari'sini Satan Bilge". Bu kitabı ilk gördüğümde aklıma ilk gelen "Anlatılmak istenen ağırlıklardan kurtulmak ise neden Ferrari satılıyor. Parayla daha iyisi de alınabilir. Ama lüks bir araçtan kurtulmak isteniyor ise işin arkasındaki yalancılık kişiyi bilge yapar mı idi." Kitap daha içindeki felsefeyi bile incelemeden isminden kaybetmeye mahkûm gibi geldi bana. Kitabı inceleyince isminin bilge olmak için Ferrari gibi önemli bir şeyden vazgeçmenin şart olmasından geldiğinden dem vurulmuş olduğunu gördüm. Ortada vazgeçilen bir şeyin olmadığını görünce "sahte bilgelik" zihnimde netleşmeye başladı. Kitabı okuyanlar (Sözde) başarı hikâyeleri, küçük budizm öğretileri ve biraz da kullanılmış bilgelik hayalleriyle avunma hüznüyle karşılaşabilirler.

Ferdi Tekâmül

Bu tür kitaplar genelde bireyi merkeze alan, hayatı daha yaşanabilir kılmayı hedefleyen insanı daha mutlu, daha huzurlu yapmayı vadeden eserlerdir. (olacağı şüpheli) Fayda hedefleri ise dünya ile sınırlıdır. Hâlbuki gelişim süreklilik arz eden bir kavramdır. Üstelik insanlar için sadece dünyalık bir gelişim yeterli değildir. Öyle ise kişisel gelişim kavramı her şeyi ile doğru olsa bile insana yeter olduğunu söylemek doğru olmaz. İslam, insanın dünyada iken çeşitli aşamalardan geçerek kendini geliştirmesini maddeten ve manen bir yerde takılıp kalmamasını emreden bir dindir. İnsanın sürekli bir tekâmül halinde olması gerekmektedir. Bu duruma ferdi tekâmül denilebilir.
Ferdi tekâmülü anlatan onlarca eser atalarımız tarafından kaleme alınmıştır. Doğu toplumlarının daha çok iç alemlerine dönük olduğunu kabul eden batının ilim adamları ferdi tekâmül alanında yazılan eserlerin de hakkını vereceklerdir. Hakkı verilmesi gereken çalışmalardan birisi de İmam Gazali Hazretleri tarafından yazılan Kimya-ı Saadet isimli eserdir.
 
Bu eser günümüz insanının sıkıntılarına ilaç niteliğinde reçeteler sunmakta, ferdi tekâmülünü yapmak isteyenlere kılavuzluk yapmaktadır.  Kitabın bu kadar tesirli olmasının sebebi yazıldığı dönemin ve o dönemin problemlerinin günümüze çok benzemesidir. İmam-ı Gazali Hazretleri bidat adı verilen bazı hareketlerin toplumda yaygınlaştığı bu dönemde İhya-u Ulumiddin isimli eserini yazarak öncelikle bidatlere bir savaş açmıştır. Yine bu dönemde yoğun bir şekilde yunan felsefesi İslam dünyasında yer bulmuş ve yaygınlaşmıştır. İmam-ı Gazali Hazretleri bu düşüncelerin İsla-mi düşünce süzgecinden geçmesinin şart olduğunu belirtmiş ve alternatif felsefe ve mantık düşüncesini talebeleri ile beraber oluşturmuştur. Burada en dikkat çekici durum, eleştirmenin yeterli olmadığı, eleştirilen şeyin yerine bir alternatifin ikame edilmesi gerektiğinin vurgulanmasıdır.

Bu dönemde İslam coğrafyasının genişlemesiyle birçok farklı kültür ile iletişim kurulmuştur. Bu etkileşim sonucunda bazı yabancı örf ve adetler günlük hayatta yer bulmaya başlamış, toplum bir yozlaşmanın eşiğine gelmiştir. İmam-ı Gazali Hazretleri bu yozlaşmaya dur demek için günlük hayatı düzenleyen, toplum değerlerini İslami prensipler ışığında tekrar inşa eden çalışmalar yapmıştır. Kimya-ı Saadet bu eserlerin en önemlisidir. İmam-ı Gazali Hazretleri eserinde oluşturmak istediği model toplumun ictimaî niteliklerinin özetini çıkartmaktadır.

Bu özelliklerinden dolayı eserin tekrar tekrar okunmasını tavsiye ediyorum.

Hilmi AYGÜN - insanvehayat.com




Çevrimdışı insirah

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1090
Ynt: Bu Yazı Hayatınızı Değiştirecek!
« Yanıtla #1 : 03 Mart 2011, 07:56:35 »
Allah razı olsun kardeşim.
İnsan Allah'a yönelince, sıkıntı yaşadığı anlarda tevekkül,sabır,şükrettiği zaman o insandan en mutlusu olamaz.
Olaylara islam bakış açısıyla baktığımızda; şerde hayır görürüz ve en önemlisi Allah'tan gelen şeye razı göstermektir.Yüce Allah bizi böyle yaşamayı nasip etsin...
Hayat başladığı noktaya, bittiğinde geri döner! Hayatta her şey noktayla başlar, noktayla biter... Sümeyra Denizli

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Bu Yazı Hayatınızı Değiştirecek!
« Yanıtla #2 : 29 Ağustos 2011, 01:07:46 »
Teşekkür ederiz
〰〰〰〰🐠