Gönderen Konu: Maddi ve manevi hastalıklarımız!..  (Okunma sayısı 3245 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Maddi ve manevi hastalıklarımız!..
« : 14 Ekim 2010, 06:20:19 »

Hastalıklar iki türlüdür: Birisi bedenimizde meydana gelen “maddi” hastalıklardır. Diğeri ise “manevi” kalp hastalıklarıdır.

Her iki hastalık da tedaviye muhtaçtır. Tedavi olunmaz ise müzminleşir, büyük sıkıntılara sebep olur. Mikropları tespit edilip yok edilmedikçe tedavisi zorlaşır...

Bedenî hastalığımızı çabuk fark ederiz ve hemen vakit geçirmeden tedavi olmaya çalışırız. Halsizlik, iştahsızlık bunun en açık belirtileridir.
Hastalık halinde çok sevdiğimiz yemekler, tadına doyamadığımız meyveler bize acı gelmeye başlar! Yemek bile istemeyiz.

Hane halkının ısrarı üzerine aldığımız bir lokma bile bize acı gelir. O zaman hasta olduğumuzu anlarız. Yoksa biz o yemekleri ve o meyveleri büyük bir zevkle yerdik. Ne kadar da hoşumuza giderdi...

Sıhhatimize kavuştuğumuzda da yine aynı lezzeti almaya başlarız...

MUKAYESE KABUL ETMEZ!..

Aynen bunun gibi; ibadetlerimizden lezzet alamıyorsak, biz manen hastayız, demektir. İbadetlerde o kadar büyük lezzet vardır ki, tarif edilemez! Bunu ancak tadanlar bilir. Hiç bal yememiş birine balı nasıl tarif edersiniz?

Manevi hastalığımızın tedavisi, bedenî hastalığın tedavisinden çok daha önemlidir. Birisi, üç günlük dünya hayatımızla; diğeri ise ebedi hayatımızla ilgilidir. Hayâl gibi, rüya gibi bir hayatla, sonsuz, ebedi bir hayat nasıl mukayese edilebilir!..

Manen hasta olmayıp, ibadetlerinden lezzet alanlardan biri, Ebu Süleyman Dârâni rahmetullahi aleyhtir. Bu zat buyuruyor ki: “Namazlardaki, hele gece namazlarındaki lezzet olmasaydı, kendimi dünyadan zevk almış saymayacaktım.”

Kıldığı namazlardan ne kadar büyük lezzet almış ki; diğer lezzetleri unutmuştur. O da bizim gibi güzel yemekler yemiş, içmiş, güzel yerlerde dolaşmış, fakat bütün bunlar bir hiç olup gitmiştir. Ve ilave ediyor: Eğer Rabbim aldığım bu tadı ibadetlerime karşılık saysa ve dese ki: Ey kulum! Sen bana “ibadet” ettin, ben de sana bu kadar “lezzet” verdim. Bu durumda ben Rabbime borçlu kalırım...

Namazlardan nasıl lezzet alınmaz? Yerde ve gökte ne varsa hepsini ve bütün kâinatı yoktan var eden ve dilediği anda da yok etmeye muktedir olan Rabbimizin huzurunda duruyoruz. O’nunla konuşuyoruz. O’na hitap ediyoruz...

Bütün namazlarda okunması vacip olan Fatiha suresinde diyoruz ki, meâlen: “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden medet umarız.”

ŞEREFLERİN EN BÜYÜĞÜ...

Makâmı, mevkii yüksek birisiyle görüşmek oldukça zordur. Randevular, iltimaslar gerekir. Böyle bir görüşme vâki olunca iftihâr vesilesi yapılır. “Falanca ile görüştüm!..” diyerek pay çıkarılır.

Fakat o görüşmesiyle şereflendiğimiz kişi de bizim gibi topraktan yaratılmıştır. Tekrar toprak olmaya mahkumdur. Rabbimizin huzurunda durup O’na hitâp etme “şerefi” ve “makâmı” ne kadar yüksektir! Dünyanın hiçbir “makamı” bu “şerefi” insana kazandıramaz.

Teşehhütte de Sevgili Peygamberimize hitap etme şerefine nail oluyoruz. O’na selâm veriyoruz.

Biz, kendiliğimizden bu makâma çıkmıyoruz. Dâvet olunmuşuz. Rabbimizin huzurunda O’nun daveti ile bulunmak cennetten bile daha üstündür.
Büyüklerden biri şöyle buyuruyor: “Ben namaz kılmayı cennete girmeye tercih ederim. Çünkü, namaz kılmamı Rabbim istiyor. Cennete girmeyi ise nefsim istiyor. Rabbimin istediğini nefsimin istediğine tercih ederim.”

Ebu Medyen hazretleri vefât edeceği zaman çok ağlar, sebebini sorarlar; “yoksa ölümden mi korkuyorsun?”

O da “hayır” diye cevap verir: “Ben öldükten sonra namaz kılanlar olacak fakat ben içlerinde bulunamayacağım. Oruç tutanlar olacak yine ben içlerinde olamayacağım. İşte ben bunlara ağlıyorum” demiştir...

Mânevi hastalıklarımızın hangileri olduğunu ve onlardan kurtulma çarelerini mânevi tabiplerimiz bize açıklamışlardır.

M.Said Arvas

Çevrimdışı cennet_nuru

  • Cennet ucuz değil Cehennem dahi lüzumsuz değil...
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 485
  • Her nefesimi SANA yönelmiş dualar eyle ...
    • sadakat.net
Ynt: Maddi ve manevi hastalıklarımız!..
« Yanıtla #1 : 14 Ekim 2010, 12:26:50 »
Büyüklerden biri şöyle buyuruyor: “Ben namaz kılmayı cennete girmeye tercih ederim. Çünkü, namaz kılmamı Rabbim istiyor. Cennete girmeyi ise nefsim istiyor. Rabbimin istediğini nefsimin istediğine tercih ederim.”

Ne kadar doğru bir söz çok güzel bir paylaşm İsra Allah razı olsun ...
O göremediğin koskoca derya gönlümdür...Gördüğün sahil ise dilim...Kıyılarıma vuran dalgalara şaşırma...!!Onlar aşktan gel-git'im...Beni kendinde,kendimde arama...Ben hem bende hem sende bir gizim...!!Beni Mecnun'dan Leyla'dan sorma...!!Ben sadece MEVLA'dan bir izim ... !!!