Gönderen Konu: maksut ve imami azam ebu Hanife  (Okunma sayısı 8947 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
maksut ve imami azam ebu Hanife
« : 06 Temmuz 2005, 23:11:56 »

Magsudun musannifi hanefi mezhebimizin imami, imami azam hazretleridir.Allah kendilerinden razi olsun sefaatina nail eylesin.

Hicri 80 de dünyaya gelmis hicri 150 senesinde vefat etmiustir.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Evfacan

  • Moderatör
  • araştırmacı
  • *****
  • İleti: 441
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #1 : 17 Temmuz 2005, 03:05:20 »
AMIN;
Yiğit yaralı olur - Yine dağ gibi durur

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #2 : 07 Ağustos 2005, 18:30:30 »
İsmi Numan...
Hicri 80 senesinde Küfe'de doğdu, 150 senesinde 70 yaşlarında yine Küfe'de vefat etti.
Numan: Bedeni ayakta tutan, hayata sebep olan kan demektir. Lâle çiçeğinede numan denir.
Babasının adı Sabittir. Sabit Rh.A gençliğinde ahlâkı temiz, takvâ ve zühd ehli, ilim sahibi, nur yüzlü hâlis mü'mindi....
İşte Ebu Hanife böylesine verâ ve iffet sahibi bir soydan gelmiştir.
Babası Sabit Hz.leri oğlu Numan'ı Hz.Ali R.a.'ın huzuruna götürdü. Ve İmam-ı Azam hakkında büyük dua ve teveccüh almağa sebep oldu. Bu duanın bereketini beklerdi.
Büyükler meclisine meraklı olan İmam, ticaretle uğraşırken, onların sohbeti gönlünü uyardı. Çarşıyı pazarı bıraktı, kendini ilme verdi. Kelâm ilminde zirveye vardı.
Ehl-i Sünnet itikadını yaymak için Basra'ya bazan da başka şehirlere gider, icabında oralarda bir seneden fazla kaldığı olurdu.
Sonra fıkıh hocası Hammad'ın derslerine devamla ondan öğrendiklerini hıfz etti.
Hâsılı: Tefsir, Hadis ve diğer bütün ilimlerde, emsalsiz kemâle ermiş, ilmi hakikatleri derinliğine bilen, müşkilleri halleden, keskin zekâ sahibiydi...
Küfe'li biri Hz.İmam'ın bir kıyasına itirazla,
-"İlk kıyası yapan iblistir" demişti. Hz.İmam,
-Ey filan, iblis fasit kıyasla ilâhi emre karşı geldi; kâfir oldu. Bizim kıyasımız emr-i İlâhiye uymaktır. Zira kıyastan kastımız, Kur'an-ı Kerim'e, Sünneti Rasul'e, Sahabe ve Tâbiin'in imamlarına dürüst surette tâbi olmaktır. Yani biz tâbi olmak talebindeyiz. Onun etrafında dolaşıyoruz. Nasıl bizi iblisle kıyaslarsınız? buyurdu. Adam uyandı, tevbe etti ve Hz.İmam'a hayır duada bulundu.... Hz.imam;
-"Hiç bir mevzuda re'yimize uymak için kimseyi zorlamayız. Kabule icbar etmeyiz. Daha sağlam delil bulan, daha güzel re'yi olan söylesin, bizde kabul edelim" sözleriyle güzel beyanda bulunmuş ve bütün dünyaya ilmi bir meydan okuma hâli göstermiştir.

Hz.İmam güzel yüzlü idi, güzel elbise giyerdi.
Üç çeşit elbisesi olur, en kıymetlisini namazda giyerdi. Biri siyah renkli yedi adet takkesi vardı.

Şüpheli sözlerden sakınır, dünya adamlarından uzak durur, ilmini ve malını talebelerinden esirgemezdi. İbadete son derece düşkün, Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif'lerde kapalı olan kısımları kıyasla çözer, müşkilleri hallederdi.

-"Beni görene, beni göreni görene müjdeler olsun" Hadis-i Şeif'ine mazhar olmuş; Sahabei Güzin'den bir kaç zâtla görüşmüştü.

Diğer bir Hadis-i Şerif'de:
-"İnsanların hayırlısı, benim asrımda olanlardır. Sonra ikinci asır, sonra üçüncü asırdakiler" buyuruluyor. Bu itibarla Hz.İmam Tâbiin devrinde fetva vermek şerefine sahipti.
Zamanında alimlerin en müşkil mes'elelerini halletmiş, kimsenin ulaşamadığı maddi ve manevi şöhrete nâil olmuştur.

Mezhebi diğer mezheplerden ziyade yayıldı, her hususta, tâbileri çoğaldı. Ticari kazancından, kendi ihtiyacından başka diğer ehl-i ilmin ve talebe-i ulumun ihtiyacına sarfederdi.

Son haccında malının yarısını Kâbe'de hizmet edenlere bağışladı.
Hac'da Kâ'be-i Muazzamanın içine girdi; Kur'an-ı Kerim'in yarısını bir ayağı üzerinde, yarısını da diğer ayağı üzerinde okuyarak iki rek'at namaz kıldıktan sonra, kemâli mahfiyyet ve zilletle Allahü Teala'ya iltica ve niyazda bulundu ve Allahü Teala'dan hitab-ı izzet geldi:
-"Ey Ebu Hanife: taat ve niyazın kabul olundu. Kıyamete kadar seni ve senin mezhebinde (yolundan) gidenleri mağfiret eyledim" buyuruldu.

Yaz günlerinde öğle-ikindi arasında, kışın gecenin evvelinde biraz uyur, diğer vakitlerini ilim öğretmek ve ibadet etmekle geçirirdi.
Ders arkadaşı İmam-ı Mis'ar, yatsı abdestiyle sabah namazı kıldığını işitti. İnanmayıp, araştırmak kastıyla yatsıyı İmam-ı Azam ile kıldı. Bir hayli mescitte kaldıktan sonra Hz.İmam'ın papuçları üzerine km taneleri ile işaret koyup çıltı. Sabah erken gelip işaretleri yerinde gördü. Böyle üç gün tecrübeden sonar:
-"Ya İmam! Ben sana süi zan ettim, beni affet" diye özür beyan etti.
Hz.İmam:
-"Sen, bana değil Allahü Tealaya süi zan ettin. Kendini Ona affettir. Bu bir emanettir, taşıyoruz" buyurdu...

Ne faydasız söz söylediği görülmüş, ne de boş vakit geçirdiği...

Bir dostu:
-"Niçin istirahat etmezsiniz?" demişti.
-"Fenalığın büyüğü, vaktini faydasız geçirmektir" buyurdular.

Faydasız söz edenlere:
-"Bırakın boş lafları, gelin bir mes'ele halledelim de bizi rahmetle yâd etsinler" buyururdu.

Kaderin bilinmeyen esrârı: Hapishanede bir çok cefalardan sonra zehirlenerek şehit edildi.


Kaynak: İslam Büyükleri


Mevlam şefeatlerine nail aylesin...
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #3 : 09 Ağustos 2005, 19:42:51 »
İmam-ı Azam Hz.leri ilim meclisinde olduğu gibi insanları idarede de bir numune idi. Yıllarca insanlarla haşru neşr olması ona çok şeyler öğretmiş ve insanların nasıl idare edileceği hususunda bir lider durumuna getirmişti. Talebelerinden Yusuf b. Halid Semti'ye icazet verdikten sonra Basra'ya gönderirken söyledikleri her insanın bilip-tatbik etmesi lazım gelen hususlardır.
İmam-ı Azam'ın VASİYETİ şöyledir:
"Bilmiş ol ki, insanlarla iyi geçinmezsen, onlar sana düşman kesilirler, velev ki anan baban bile olsa senden hoşlanmazlar. Akrabandan olmıyan bir cemaatle iyi geçinirsen sana ana-baba olurlar. Şimdi gözümün önünden şöyle geçiyorsun: Basra'ya gidiyorsun, onlarla muhalefete başlıyorsun, aralarına karışmıyorsun. Sen onları terk ediyorsun, onlarda seni terk ediyorlar. Sen onlara sövüyorsun, onlarda seni dalâlette sayıyorlar. Böyle yaparsan bu hem sana, hem bize leke olur. Onlardan kaçmak istersin. Bu akıl işi değildir. Zira hoş geçinmek gereken yerde müdârât yapmıyan akıllı sayılmaz... Basra'ya girdiğin zaman insanlar seni karşılar ve ziyaret ederler. Senin kadrini bilirler. Herkese mertebesine göre itibar et. Şeref ehline ikramda bulun. İlim ehlini büyük tanı. Üstadlara hürmet göster. Gençlere latife yap. Avamla yakından görüş. Facirlere müdârât göster. Hayırlı kimselerle arkadaşlık yap. Sultana lâkayıtlık gösterme, kimseyi hakir görme. Mürüvette kusur etme, sırrını kimseye açma. Denemedikce kimsenin dostluğuna güvenme. Alçak ve hasis kimselerle dost olma. Hoşa gitmeyen bir şeye alışma. Sefihlerle düşüp kalkma. Hoş geçin. Sabırlı ve mütehammil ol. Güzel ahlaklı, geniş yürekli, derya gönüllü ol. Elbisen temiz ve yeni olsun. Güzel kokular kullan... Yemek yedirmekte çok cömert ol, herkesi doyur, bahil ve cimri kimse asla başa geçip efendi olamaz. Halkın ahvâlini araştırıp öğrenen adamların olsun. Bir fitne ve fesat duydun mu onu islâha koş. Bir yerde salaha yüz tutmuş iyi işler duydun mu onlarıda artır. Seni ziyaret edenleri de etmeyenleri de sen ziyaret et. Sana ister iyilik yapsınlar ister kötülük, sen herkese daima iyilik yap. Her vakit iyilikte bulun. Affet, bazı şeylere göz yum. Sana eziyet veren şeyi terk et, hakkı yerine getirmeye çalış. Arkadaşlarından hastalananları kendin ziyaret et. Göremediklerinin ahvalini soruştur. Sana gelmiyenlerle sen alâkadar ol... Elinden geldiği kadar insanlara sevgi göster. Herkese selam ver, isterse aşağı kimseler olsun, başkalarıyla bir mecliste toplanır veya bir mescitte beraber bulunurda aranızda bazı mes'eleler münakaşa edilirse ve senin bildiğine muhalif bir şey söylerlerse sen onlara muhalefet gösterme. Şayet sana da sorarlarsa onların bildiği gibi haber ver, sonra bu hususta şöyle başka kavil de vardır, delili şudur, diyerek kendi bildiğini söyle, böylelikle seni de dinlerler ve senin ilimde dereceni anlarlar. Eğer bu kimin kavli diye sorarlarsa bazı fukahanın kavli de. Bu hal böylece devam ederse alışırlar, senin kadrini bilirler ve senin mevkiin yükselir. Sana gelenlerin hepsine bir nev'i ilim göster, her biri senden birşey bellemiş olsun. Onlara kıymetli bilgiler ver, ehemmiyetsiz şeylerle uğraşma. Onlarla arkadaş gibi ol. Hatta bazan şaka yollu lâtifeler bile yap. Zira dostluk ve samimiyet ilme devamı sağlar. Onlara ara sıra yemek yedir, onların hacetlerini gör. Kadirlerini bil. Kusurlarına göz yum. Onlara yumuşak davran, hoş muamele et. Onlardan hiç birine can sıkıntısı ve bezginlik gösterme. Kendini onlaradan biri imiş gibi tut.  İnsanlara onların yapmağa alışık olmadıkları bir şeyi teklif etme. Onların beğendikleri şeyi sen de beğen. Onlara daima iyi niyet göster. Doğruluk yap. Kibiri bir yana bırak. Sana gadretseler de sen onlara gadretme. Sana hıyanet etseler de, sen emaneti yerine getir. Vefadan ayrılma. Takvaya sarıl. Her din erbabına muaşeretleri erbabınca muaşerette bulun."


Kaynak: Büyük Dini Hikâyeler
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #4 : 10 Ağustos 2005, 01:29:34 »
Paylasdiginiz icin tesekkür eder devamini talep ederiz.Allah razi olsun.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #5 : 10 Ağustos 2005, 13:19:30 »
masAllah cok guzel ..

Allah imamımıza ictihadlerine uygun davranabilmeyi hepimize nasip etsin.

Sefaatlerinde mahrum etmesin insAllah.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #6 : 11 Ağustos 2005, 00:56:25 »
AMIN.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı trhn

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 114
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #7 : 11 Ağustos 2005, 01:19:30 »
İmam'ı Azam  Hazretlerinin hakkını ödeyebilmek için her gün bir fatiha üç ihlas'ı şerif okuyup ruhaniyetine hediye etmeliyiz.
MUHABBETTEN MUHAMMED OLDU HASIL
MUHAMMEDSİZ MUHABBETTEN NE HASIL

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #8 : 11 Ağustos 2005, 16:35:20 »
evet ozellikle bizler ders okurken baslangıcta onu da hatırımızda bulundurmalıyız.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #9 : 12 Ağustos 2005, 17:53:09 »
Alıntı

Allah imamımıza ictihadlerine uygun davranabilmeyi hepimize nasip etsin.

Sefaatlerinde mahrum etmesin insAllah.


Amin...Amin...Amin...
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #10 : 12 Ağustos 2005, 17:57:32 »
zambak kardesim bir sey soracagım: Bu bilgileri nereden buldunuz?

Eğer varsa diğer musannıfların da hayatlarını bu sekilde yazalım.Bizlerde sizn sayenizde öğrenmiş oluruz.

Allah razı olsun bilgileriniz için.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #11 : 12 Ağustos 2005, 18:25:47 »
Bir dehri, yani (kâinatı yaratan Haalık Teala'yı inkâr eden; bu alem böyle gelmiş, böyle devam eder, diyen) kâfir, bu mevzuda meşhur alimleri mağlup etmiş, iş Hammad Hazretlerine kalmış. O da endişeliydi. Bir rüya gördü:
"Bir domuz bir ağacın dallarını yiyor, gövdesi kalıyor. Gövdenin içinden bir arslan çıkıyor ve domuzu parçalıyor...." Hammad Hz.leri bu rüyayı talebesi Ebu Hanife'ye endişe ile anlattı. Hz. İmam:
"Domuz , o dehri. Ağacın kolları, yenilen alimler. Gövdesi, sizsiniz. Ondan çıkan aslan, bu talebeniz, benim. Ve Allah-ü Teala'nın yardımı ile onu perişan edeceğim" dedi. Sonra toplantıya gittiler. Dehri kürsüde, Hz.İmam karşısında... Lâkin Dehri onu hakir gördü ve "Bu çocuk mu bana cevap verecek" diye küçümseyerek sordu:

-"Var olan bir şeyin evveli ve sonu olmamak mümkünmü?"

Hz. İmam:

-Birden evvel hangi sayı vardı?"

Dehri:

-"Birden önce birşey yoktur."

Hz. İmam:

-Peki mecazi bir'den önce birşey olmayınca, hakiki bir olan Vahid-i Mutlak'tan önce nasıl birşey olur?"

Dehri tekrar:

-"O hakiki bir dediğin, yüzü hangi tarafadır? Zira herşeyin bir ciheti vardır."

Ebu Hanife Hz.leri:

-Mun yanınca ışığı hangi tarafta görünür?"

Dehri:

"Her tarafa aynıdır."

Hz. İmam:

-"Mecazi nur olan ışık böyle olunca, kâinatı yoktan yaratan, yedi kudretiyle idare eden, ay ve güneşi, cümle mevcudâtı aydınlatan Allah-ü Azimüşşân'ın sıfatları nasıl olur?"

Dehri tekrar:

-"Her var olanın bir yeri, mekânı olur: O'nun yeri neresidir?"

Hz. İmam:

-"Bir kazan sütün yağı neresindedir?"

Dehri:

-"Hiç bir yerine mahsus değildir."

Hz. İmam:

-"Yoktan yaratılan bir şeyin hâli böyle olunca; gökleri, yerleri, cümle cihanı yaratan, Hay ve Bâki olan Hak Teâla'nın hâli nasıl inkâr edilir" dedi.

Dehri tekrar:

-"Şimdi O, ne işle meşguldür?"

Ebu Hanife Hz.leri:

"Sen bana suallerini hep kürsüden sordun. Şimdi sen in, ben oraya çıkıp cevap vereyim" dedi. Dehri indi, İmam-ı Azam Hz.leri çıktı ve:

-"Kürsüden, senin gibi müşebbih (Allahü Tealayı diğer varlıklara benzeten) kâfiri indirip, benim gibi muvahhid (Hak Tealayı tenzih ve takdis eden kişiyi) çıkardı" dedi ve o her an kâînata tasarruf etmektedir (S. Rahman 30) Ayeti kerimesini okudu. Dehri vurulmuşa döndü; mağlup ve maskara oldu, söz bulamadı. Kalabalık hücum etti, gebertti, canı Cehenneme gitti...


Ebu Hanife Hazretlerine çocuk denecek yaşta iken, ilâhi lütufla verilen ilmi ledünni böyle olunca, kemal bulduğu hâli düşünmek, yüce kıymetini anlamağa kâfidir.


Kaynak: İslam Büyükleri
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #12 : 12 Ağustos 2005, 18:42:12 »
muallim demişki:
Alıntı

zambak kardesim bir sey soracagım: Bu bilgileri nereden buldunuz?

Yazdığım yazıların kaynaklarını altına yazıyorum sahih kaynaklar...
Alıntı

Eğer varsa diğer musannıfların da hayatlarını bu sekilde yazalım.Bizlerde sizn sayenizde öğrenmiş oluruz.

Allah razı olsun bilgileriniz için.

Estağfirullah inşaAllah zaman buldukca yazmaya çalışırım... Ama pek kitaplarımızda geçmiyo Alimlerimizin hayatları.
Mevlam cümlemizden razı olsun inşaAllah...
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

Çevrimdışı talebe bilal 10

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 33
maksut ve imami azam ebu Hanife
« Yanıtla #13 : 14 Mart 2006, 01:11:45 »
:x
uy madin mi s.. tek düsündü evlat lari