Gönderen Konu: Malumat deryası  (Okunma sayısı 68978 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Amerikaya müdahele
« Yanıtla #30 : 09 Temmuz 2009, 14:05:57 »

Sultan II. Abdülhamit Han cemiyet adâbına uygun olmayan gösterilerin yasaklanması için Amerika’ya nota gönderir.

San Francisco konsolosumuzdan, Washington’daki büyük elçimize verilen ve büyük elçi tarafından 6 Nisan 1894’te İstanbul’a gönderilen rapordaki cevap şöyledir. iki hafta önceki “Cemiyet adabına aykırı olduğu gerekçesiyle şikayetiniz kabul edilerek 24 Mart 1894’te San Francisco fuarı içinde açılan Şark çarşısındaki tiyatro kapatılarak muhakeme edilmek üzere rakkaseler tevkif edilmiştir.”
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Kanuninin mektubu
« Yanıtla #31 : 09 Temmuz 2009, 14:06:34 »
Zigetvar Savaşı’na giden Kanuni Sultan Süleyman oradan Ebussu’ud efendiye gönderdiği mektupla Şeyhül İslâm’dan dua istediği. Mektubu şöyledir;

 “Halde haldaşım, sinde sindaşım.

Tarik-i hakda yoldaşım, ahiret karındaşım.

Molla Ebussu’ud hazretlerine,

Duâ’yı bîhad iblâğından sonra

Nedür hâliniz?

Ve nicedür mizâc-ı lâzimü’l-imtizâcınız?

Sıhhat ve afiyette misiniz?

Hak Teâla hızânei hafiyesinden

Kemâl-i sıhhat ve nihâyet-i selâmet müyesser eyleye...

Allah-ü Teâlâ’nın ihsanı ile, lutuflarınızdan niyaz olunur ki mübârek vakitlerde, muhlislerinizi şerefli kalplerinizden çıkarmayınız. Bizim için duâ buyurunuz ki, yere batasıca kafirler hezimete uğrayıp, bütün islam orduları mansûr ve muzaffer olup, Allâh-ü tealanın rızasına kavuşalar... Duâlarınızı, yine duâlarınızı bekleyen, Hak Teâlâ’nın kulu Süleymân-ı bî riyâ."
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Adabı muaşeret
« Yanıtla #32 : 09 Temmuz 2009, 14:07:12 »
ÂDÂB-I MUÂŞERET

Selâmlaşmak, selamı yaymak da müslümanın edeplerindendir. Bu münâsebetle müslüman, müslüman kardeşi ile buluştuğunda ve ayrılırken selâm vermelidir.

Kimsenin olmadığı eve veya herhangi bir mekana girerken de “Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhi’s-sâlihiyn” diyerek selam verilmelidir.

Yine iki müslüman buluştuklarında müsâfaha etmelidir, uzun bir ayrılıktan sonra buluşmuşlar ise göğüs gögüse kucaklaşabilirler.

Müslüman, müslüman kardeşine hakâret etmemeli, kaş-göz hareketleri yapmamalı, lakâp takıp alay etmemelidir, kibirlenip böbürlenmemeli, mütevâzı (alçak gönüllü) olmalıdır.

Müslüman gittiği meclislere temiz elbise ile gitmeli, yaşlı ve kendisinden daha bilgili kimselerden daha yukarıda oturmamalıdır. Daha evvel gelmiş ise sonra gelen yaşlı ve bilgililere ihtiyaç var ise yerini vermelidir. Kimseyi kaldırarak kendisine yer açmaya çalışmamalıdır.

Konuşulanları dinlemeli, dinlediğini hâli ile belli etmelidir. Büyüklerin ve hocaların gelişine ayağa kalkarak, hürmet göstermelidir.

Müslümanlar komşuluğun ne demek olduğunu bilmeli, komşuluk haklarını yerine getirmelidir. Ve her Müslüman komşusunu kendisinden her husûsta emin kılmalıdır. Zira hakîkî mümin, mümin kardeşini kendisinden gelecek her türlü zarardan ve ezâdan emin kılan kimsedir.

Müslüman başkasının evine izinsiz girmemeli, izin alıp selâm verdikten sonra girmelidir. Ev sahipleri ile beraber olduğu zaman da adâba riâyet etmeli, ev içerisinde mütecessis hareket etmemeli, birbirine nikahı düşen insanlarla, yani namahremleri ile bir arada oturmamalıdır.

Hatta bir ailenin çocukları, (bulûğ çağına girmemiş olsalar bile) ebeveynin hususi odalarına izinsiz girmemelidirler.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Hafızayı kuvvetlendirmek için
« Yanıtla #33 : 09 Temmuz 2009, 14:07:57 »
Hâfızayı kuvvetlendiren ve ezberlemeyi kolaylaştıran sebepler:

1- Az yemek,

2- Çok tekrar etmek,

3- Geceleri namaz kılmak ve ibâdet etmek,

4- Salât-ü selâmı çokça okumak,

5- Kur’ân-ı Kerîm’i çok okumak,

6- Bütün günahlardan el çekmek,

7- Misvâk kullanmak,

8- Her sabah aç karnına bal yemek,

9- Her gün aç karnına besmeleyle yirmibir tane kuru üzüm yemek, (Mârifetnâme)
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Evladın vazifeleri
« Yanıtla #34 : 09 Temmuz 2009, 14:09:00 »
EVLÂDIN VAZİFELERİ

Allâhü Teâlâ, Kur’ân’ı Kerim’de kendisine ibâdeti emretti. Kendisine ibâdetten sonra ana ve babaya itâati bildirdi. İnsanın varlığının hakîkî sebebi Allahü Teâlâ’nın yaratması, zâhirî sebebi de ana ve babasıdır.

Evlâdın ana ve babasına karşı vazifelerinden bazıları şunlardır;

1) Onların yiyeceklerini ve içeceklerini temin etmek,

2) Giyeceklerini temin etmek,

3) Hizmete muhtaç iseler onların hizmetini görmek,

4) Kendisini çağırdıkları zaman hemen yanına gitmek,

5) Günah olmayan emirlerini yerine getirmek,

6) Onlarla konuşurken yumuşak konuşmak,

7) Onları isimleriyle çağırmamak,

8) Onlarla beraber yürürken arkalarından gitmek,

9) Kendisi için istediğini onlar için de istemek, istemediğini onlar için de istememek,

10) Kendisi için dua ettiğin de, onlar içinde, af ve mağfiret dilemek.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Nezaket
« Yanıtla #35 : 09 Temmuz 2009, 14:09:29 »
NEZÂKET

Nezâket ve zarâfet insan rûhunda bulunan güzel hislerin hâriçteki tezâhürüdür ki muhâtapların kalbine (az-çok) mutlakâ te’sîr ve nüfûz eder. Nezâket en katı yürekli insanlara bile tesir eder. Nitekim Mevlâmız Mûsâ ve Hârun (Aleyhimesselâma) meâlen şöyle buyurur: “Firavn’a gidiniz çünkü o pek azdı. Varında ona –belki dinler vaya korkar diye– yumuşak dille söyleyin. (Sûre-i Tâhâ, 44)

Nezâketin tesîri içten ve samîmî olmasına bağlıdır. Gösteriş için yapılan nezâket, sun’î çiçeklerden daha tarâvetsizdir. Nezâketsiz kimselerle konuşmak ise insana ızdırab verir.

Kaba ve haşin bir kimse çok güzel şeyler de anlatsa kendisini dinletemez. Anlattıkları insanlarda müsbet tesîr yapmaz. Etrafındakiler dağılır, gider.

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamberimize hitâben şöyle buyurur meâlen: “...Habîbim) Sen katı kalpli, haşin (bir kimse) olsaydın senin etrafından dağılıp giderlerdi...” (Sûre-i Âl-i İmrân, 159)

Peygamberimiz -kim olursa olsun- birisiyle konuşurken ona yüzünü döner, konuşanın sözünü kesmeyip, sonuna kadar dinlerdi. Hatem-i Tayy’ın oğlu Adiy gelince onun altına minder koydurmuş, bu nezâketten memnun olan Adiyy müslüman olmuştu.

v SELMÂN-I FÂRİSÎ (R.A)’NİN NASÎHATİ

“Allah bir kulun kötülüğünü, helâk olmasını dilediğinde ondan hayâ duygusunu çeker. Bunun için böyle birinin hiç kimse tarafından sevilmediğini görürsün. Sevilmeyen birisi de acıma hissinden yoksun bırakılır, kaba ve sert olur. Kaba ve sert adamdan da emânete riâyet hissi alınır. Emânet hissi alınanı da hâin bulursun. Kişi hain olunca da boynundan İslâm bağı çıkarılır. Artık bu kimse lânete uğramış, herkesçe lânetlenmiştir.”

İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
9 mükafat
« Yanıtla #36 : 09 Temmuz 2009, 23:20:52 »
DOKUZ İKRAM

Hz. Osman (r.a.) buyurdu ki: “Beş vakit namazı muntazam zamanında kılan kimseye Allahü Teâlâ (c.c.) dokuz ikramda bulunur”;

1) Cenab-ı Hak onu sever.

2) Bedeni sıhhatli olur.

3) Melekler onu muhafaza ederler.

4) Evinde bereket olur.

5) Yüzü, salih kimselerin sîmâsı gibi olur.

6) Allah (c.c.) onun kalbini yumuşatır.

7) Sırat’ı şimşek gibi geçer.

8) Hak Teâlâ, onu cehennem ateşinden korur, iyi kimselere komşu eder.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Cehenneme karşı kalkan
« Yanıtla #37 : 10 Temmuz 2009, 12:26:58 »

Ebû Hüreyre (r.a.) rivâyet ediyor:
Bir gün Resûlüllah (s.a.v.) yanımıza çıkageldi ve;
— Kalkanınızı alın! buyurdu. Biz,
— Gelen bir düşman sebebiyle mi? dedik. Bunun üzerine o,
— Cehenneme karşı kalkanınızı alın. ‘Sübhânallâh, elhamdülillâh, lâ ilâhe illAllah ve Allâhü ekber’ deyin. Çünkü bunlar, kıyâmet günü söyleyenin önünden, ardından yürümek ve onu korumak üzere gelirler. Bunlar, (Kur’ân'ın haber verdiği) ‘Bâki kalan sâlih ameller’dir, buyurdu. (Taberânî, Mu‘cemü's-Sağîr, 1/282)
Kur’ân-ı Kerim'de, ‘Bâki kalan sâlih ameller’in fazileti şöyle bildirilir:
“Allah, doğru yolu kabul edenlerin hidâyetini artırır. Bâki kalan sâlih ameller ise, Rabbinin nezdinde hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de âkıbetçe daha hayırlıdır.” (S. Meryem, 76)
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Duanın tesiri üzerine bir araştırma
« Yanıtla #38 : 10 Temmuz 2009, 12:38:04 »

1997 yılı başlarında bazı gazetelere akseden haberlere göre, İngiliz bilim adamları duânın gücünü ölçmek maksadıyla geniş ve muhtevâlı bir araştırma başlatmışlar. İngiliz fizik profesörü Russel Stannard tarafından yürütülen araştırma, kalp ameliyatı geçirecek 600 hasta üzerinde ve 3 ayrı hastanede yapılıyor. Önce hastalar 3 gruba ayrılıyor. Gruplardan ikisine, “Kendilerine duâ edilebileceği” söyleniyor. Üçüncü gruba ise, “Kendileri için mutlaka duâ edileceği” ifade ediliyor.
Araştırmanın ikinci merhalesinde, kendilerine duâ edilebileceği söylenen iki gruptan birine dûa edilip diğerine edilmiyeceği; Üçüncü gruba ise, yine mutlaka duâ edileceği bildiriliyor.
Duânın hastalar üzerindeki psikosomotik (yani, rûhî sebeplerle meydana gelen bedenî rahatsızlıklar üzerindeki) tesirini ölçmek için yapılan bu araştırmanın neticesi, duânın tesirini gözle görülür bir şekilde ortaya koymuştur.
Prof. Stannard, daha önce de, on kişi üzerinde pilot araştırma yaptırmış... O zamanki araştırmada da ortaya çıkan netice; duâ eden ve kendisi için duâ edildiğini bilen hastaların daha çabuk iyileştiği yönündedir. (Basın)
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Ne sen söylemiş ol ne biz duymuş olalım
« Yanıtla #39 : 10 Temmuz 2009, 12:44:50 »
DR. MAZHAR OSMAN'DAN BİR HÂTIRA
Bir gün Dr. Mazhar Osman, İsmet Paşa'ya, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi'nin çok dolu olmasından dert yanarak şöyle demiş:
— Bizim hastanelerde yer kalmadı. Çok hasta var. Aslında bunların çoğu bizim hastamız da değiller. Eskiden tekkeler vardı. Şeyhler vardı. Onlar bu hastalara nefes eder, iyileşirlerdi. Siz tekkeleri kapattınız, hastaları çoğalttınız. Bu hastalar bizlik hastalar değil. Şimdi madem ki tekkeleri kapattınız, şunu yapın hiç olmazsa;
Dergâhları kapatılan bu şeyh efendileri imtihan ederek, onlardan birer-ikişer-üçer kişi veriniz hastanelerimize. Hastanede yatan hastaların dörtte üçü iyileşir çıkar o zaman.
İsmet Paşa, anlatılanları dinlemiş, dinlemiş;
— Söyleyeceklerin bitti mi? diye sormuş.
Mazhar Osman da,
— Evet bitti, deyince, İsmet Paşa şu cevabı vermiş:
— Ne bunu sen söylemiş ol, ne de biz bunu duymuş olalım! (Mustafa Özdamar, Güzel İnsanlar)
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
beş şey"
« Yanıtla #40 : 10 Temmuz 2009, 12:54:23 »
BEŞ ÖLÇÜ

Mücâhid (r.a.) İbni Abbas (r.a.)’dan şu öğütleri ve ölçüleri nakleder:

“— Şu beş şeyin çok sayıda görülmüş faydaları var:

1. Seninle alâkalı olmayan şeyi konuşma. Çünkü o lüzumsuzdur.

2. Seninle alâkalı sözü de yeri gelmedikçe söyleme. Çünkü nice kişiler kendileri ile ilgili sözü yersiz söylemeleri sebebi ile ayıplanmıştır.

3. Ağır başlı kişi ile ve cahil kendini bilmez ile münâkaşaya tutuşma. Şüphesiz ağırbaşlı olan sana darılır. Cahil de sana eziyet eder.

4. Mü’min kardeşin senden uzakta olduğunda, seni nasıl anmasını istiyorsan, sen de onu o şekilde an. Seni hoş görmesini istediğin şeyden sen de onu hoş gör.

5. Hayrını, şerrini bilip ona göre davran.”

İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Sen namaz kılmış olmadın
« Yanıtla #41 : 15 Temmuz 2009, 23:44:13 »
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, bir gün mescitte ashâbıyla birlikte otururken, ismi Hallad olan, dîni yeni öğrenmiş bir bedevî zât girdi. Rükû ve secdesini tam yapmadığı bir namaz kıldı.
Sonra huzura gelerek selâm verdi. Resûlüllah Efendimiz selâmını aldı ve “Dön namazını tekrar kıl” buyurdu.

O zât dönerek, önceki kıldığı gibi namazını tekrar kıldı. Resûl-i Zîşân (s.a.v.), “Dön tekrar kıl; çünkü sen, namaz kılmış olmadın!” buyurdu. Bu hâl üç defa tekerrür edince Hallad (r.a.), ‘Yâ Resûllüllah! Seni hak ile gönderen Allâh’a yemin olsun ki, ancak bu kadar biliyorum, doğrusunu bana öğretir misin?’ dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.),

“Namaz kılmak isteyince güzelce abdest al, kıbleye dön, iftitah tekbirini al, kolayına geldiği kadar Kur’an oku, sonra rükûa varıp (â’zâların ve mafsalların) sükûnet buluncaya kadar dur. Sonra başın büsbütün doğruluncaya kadar ayakta kal, sonra secdeye varıp mutmain oluncaya kadar dur, başını kaldırıp hareketsiz kalıncaya kadar otur. Bunları bütün namazlarda böylece yaparsan namazın tam olur, bundan neyi eksiltirsen namazı eksiltmiş olursun” buyurdu. (Buhârî, Ezan 122)

Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz Hz. Enes (r.a.)’e nasîhat ederken bir defasında, “Ey Enes! Rükû edince elinle dizlerini sıkı tut, parmaklarını birbirinden ayır, dirseklerin yanlarına yapıştırma, rükûdan doğrulunca bütün â’zâlarını tam olarak yerine getir. Zira Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde rükû ve secde arasında bellerini tam doğrultmayanlara kıymet vermez” buyurmuştur. (Mecmau’z-Zevâid, 1/271-2) Ve yine buyurmuşlardır ki: “Namaz kıldığın zaman nefsine, (ömrüne) vedâ eden (ve Allâh’a yönelen) kimse gibi namaz kıl.” (İbn-i Mâce, Zühd 15)
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
KUR’AN OKUYANLAR KAÇ KISMA AYRILIR?
« Yanıtla #42 : 21 Temmuz 2009, 14:18:23 »
“Kur’an okumakta insanlar üç kısma ayrılır:

1. Dili hareket eder; fakat neler söylediğinden, kalbinin haberi yoktur.

2. Başkasından duyup dinler gibi, dilinin okuduğunu kalbi dinler ve anlar. İşte bunlar ashâb-ı yemîndir (kıyâmet günü amel defterini sağ taraflarından alacak olanlardır); yani bu derece, ebrâr (iyiler) zümresinin derecesidir.

3. Kalpleri dillerine değil, dilleri kalplerine tâbi  ve ona tercüman olur. Bu da mukarreblerin (Allâh’a yakın olan velîlerin) makamıdır. Binâenaleyh lisânın kalbe hocalık etmesiyle, kalbin emrinde olup ona tercümanlık etmesi arasındaki fark, cidden büyüktür.”


(İmâm Gazâlî k.s. İhyâu Ulûmiddîn)
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
İbadetler aslında birer şükürdür!
« Yanıtla #43 : 21 Temmuz 2009, 14:26:21 »
“Allah Teâlâ, nimetlerin ihsân edicisidir. Nimetlere nâil olanın, onları verene şükretmesi gerekir. İbâdet de, Allâh’ın nimetlerine karşı bir şükürdür.”
(Şah Veliyyullâhi’d-Dehlevî k.s., Huccetullâhi’l-Bâliğa, 1/143)

Bir başka ifadeyle; ibâdet, insanın gerek en güzel bir biçimde yaratılmış bulunmasından ve gerek hiçbir emek ve hakkı geçmeden en kıymetli ve en hassas iç ve dış uzuvlara nâil olmasından dolayı Hâlik’ına (Yaratan’ına) bir şükürdür. Nimete şükür ise, aklen ve şer‘an farzdır. Nasıl farz olmasın ki; insan, gördüğü en küçük bir iyiliği bile, karşılıksız, teşekkürsüz bırakmak istemez.

Hadîs-i şerifte,

“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allâh’a da şükretmez”

(Buhârî, Edebü’l-Müfred, s. 65) buyurulmuştur.


Başta peygamberler (aleyhimü’s-salavâtü ve’t-teslîmât ve alâ Nebiyyinâ hâssa) olmak üzere, bütün insanlar ve cinler, Allâh’a kulluk ve ibâdet için yaratılmışlardır. (S. Zâriyât, 56) Her ümmete de, “Allâh’a ibâdet ediniz...”
(S. Ahzâb, 56)
diye teblîğâtta bulunan bir peygamber gönderilmiştir. İnsanların, Allâh’a ibâdetleri olmasa, Allah katında ne değerleri kalır? (S. Furkân, 77)
Binâenaleyh, ibâdetten müstesnâ kılınan, muaf tutulan hiç bir kul yoktur. Hatta Allah Teâlâ’nın ve meleklerin, kendisine salât ettikleri (S. Ahzâb, 56) en sevgili kulu olan Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz de, “Sana ölüm gelinceye kadar Rabb’ine ibâdet et” (S. Hıcr, 99) emrine muhâtap olmuştur. Mübârek rûhunu, Rabb’ine teslim ettiği güne kadar da farz ve nâfile ibâdetlerini aşk ve şevk ile edâ ve îfadan geri kalmamıştır.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Kitaplarla dostluk
« Yanıtla #44 : 22 Temmuz 2009, 23:26:53 »
Batılı meşhur yazarlardan Michel de Montaigne, “Denemeler” isimli kitabında şöyle diyor:

“İki alış-veriş, yani dostluk ve aşk tesadüflere ve başkalarına bağlıdır. Biri, kolay kolay aramakla bulunmaz... Öteki, yaşlandıkça solar gider. Onun için her ikisi de hayatımı doldurup doyuramazdı.
“Üçüncü alış-veriş, kitaplarla kurduğum dostluktur ki, daha sağlam ve daha çok bizimdir. Ötekilerin başka üstünlükleri vardır, ama bu üçüncüsü daha devamlı, daha kolayca ve daha çok faydalıdır. Ömür boyu yanıbaşımda, her yerde elimin altındadır.
“Kitaplar, yaşlılığımda ve yalnızlığımda beni avutur. Sıkıntılı bir âvâreliğin baskısından beni kurtarır; hoşlanmadığım kişilerin havasından, dilediğim zaman beni ayırıverirler. Fazla ağır basmadıkları, gücümü aşmadıkları zaman acılarımı törpülerler. Rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için, kitaplara müracaat etmekten iyisi yoktur. Hemen beni kendine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar.
“... Onları aramadığım zaman da hiç kızmaz, beni her zaman aynı yüzle karşılarlar.”
Kısacası, okumayı öğrenmemiz, onu hayatımızın bir parçası yapmamız gerekiyor. Zira okumayı öğrenmeden ne tefekkürü öğrenebilir, ne de düşündüklerimizi doğru-dürüst ifade edebiliriz. Hâl böyle olunca, ilim ve medeniyet sâhasında tekâmül de, terakkî de mümkün olmaz.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."