Gönderen Konu: Hekim Gözüyle Oruç  (Okunma sayısı 2860 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hekim Gözüyle Oruç
« : 26 Haziran 2013, 11:25:10 »


İnsanoğlu var olduğundan beri dinî bir vecibe olarak “oruç” da vardır. İnanmayan bir kişi, orucu anlamamışsa orucun vücuda eziyet olduğunu düşünebilir. Hâlbuki oruç, aç kalıp bedene eziyet vermek değil, fizikî ve manevi bir temizliğe vesiledir.

Asrımızda batılı hayat tarzına imreniş, dinden ve dinî hassasiyetlerden uzaklaşmayı da beraberinde getirmiştir. Kimi insanlar oruç tutmamayı özgürlük, orucu faydasız olarak düşünmekte, ancak diğer yandan da fazla kilolarını vermek için bilimsel dayanaktan yoksun, çok düşük kalorili, dengesiz diyetlere umut bağlamakta, hatta günlerce aç, susuz kalıp, dengesiz diyet programlarına uymaktadırlar. Orucun kilo kontrolü ve kan  yağları üzerine olumlu etkileri vardır. Oruçta düzenli ve yeterli beslenme durumu söz konusu iken tam açlık ve sıkı zayıflama diyetlerinde ihtiyacın altında temel besin alımı olduğu için negatif bir enerji dengesi meydana gelir. Bu nedenle sıkı diyetlerle zayıflamak isteyen kişilerde, ani ölümlere yol açan elektrolit bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Diğer yandan bu tür diyetler “ketozis” denilen yağların oksidasyonu ile ortaya çıkan  artıkların kanda artışına ve vücutta metabolik olarak bozulmaya yol açarlar. Oruçta ise bu durumlar gözlenmez. Diğer yandan, “artık maddeleri” zararsız hale getirip vücuttan uzaklaştırmaya yarayan karaciğer ve sindirim sistemi de oruçta dinlenme dönemine girer. Hücrelere kendini yenileme ve zararlı atıklardan kurtulmak için yeterli zaman tanınmış olur. Ayrıca pankreasa da 10-14 saatlik dinlenme periyotları ile önemli bir dinlenme imkânı sağlanmış olur. Sağlıklı insanda sık sık beslenme pankreastan sürekli olarak insülin salınımını uyarır, pankreası yorar. Ağız yoluyla alınan karbonhidrat içerikli besinler, içerdikleri karbonhidrat değeri oranında pankreastan insülin salınımına neden olur. Fazla miktarda basit karbonhidrat (beyaz unla yapılmış yiyecekler, beyaz pirinç, çay şekeri içeren gıdalar) almak, kan şekerini hızla yükselterek daha fazla insülin salınımına yol açar. İnsülin ise daha çok  acıkmayı sağlar ve bir kısır döngü oluşur. Çok acıkmamak için sahurda fazla yemek, daha çok insülin salgılatarak aslında daha çok acıkmaya yol açar. Kompleks karbonhidratlar (tam buğday ürünleri, sebze, meyve) ise yavaş sindirilerek kan şekerinde daha yavaş değişimlere neden olurlar. Proteinler
de daha çabuk doymamızı ve daha uzun süre acıkmadan durabilmeyi sağlar.

Gıdaların emiliminden sonraki 5-6 saat öncelikle karaciğerdeki şeker (glikojen) depoları kan şekeri düzeyi en uygun seviyeye düşer. Daha sonra  kaslardaki glikojen depolarından stres hormonu (kortizol) etkisi ile kan şeker düzeyi ayarlanır. 16 saatten sonra ise protein ve laktat gibi maddelerden glukoz üretimi başlar.


Haber Merkezi | 01 Ağustos 2011 | İnsan ve Hayat Dergisi