Kutb'ül-Aktab(Kutuplar kutbu..), Gavs-ü Azam(En büyük gavs..),
Kutb-ü Ulâ(İlk kutup..) ve Diğer Kutublar
1
Kutb'ül-Aktab(Kutuplar kutbu..)
Üstün hizmet sayılan kutuplar kutbu olma görevi, Allah tarafından her asırda tek değerli zata verilir. Tek kişiye havale edilir, tek kişiye bırakılır. Bundan sonra o, Yüce Sübhanın lütfü ile, o kimse, Allah'ın halifesi olur.
İki cihanın yönetimi bizzat kendisine ihsan edilir; onları dilediği gibi yönetir.
Gavs-ü Azam(En büyük gavs..)
Bu değerli zat, kutuplar kutbunun emrindedir. Bu zat da, her ne kadar muktedir, yönetme yetkisinde güçlü olsa da; destur almadan, ne dil oynatabilir, ne de bir şeye el atabilir. İzinsiz karışmaz.
Kutb-ü Ulâ(İlk kutup..)
Diğer kutupların ilki demektir.
Üçler
Buraya kadar anlatılan zatlar, halk arasında "üçler.." diye anlatılan değerli zatlardır. Yani İlki kutuplar kutbu, ikincisi en büyük gavs, üçüncüsü de ilk kutuptur.
Diğer kutuplar
Yediler, kırklar..
Bunların da her biri kutub olup ancak, Allah'ın ihsanı ile kutuplar kutbuna hizmetçi olmuşlardır. Bunların her biri, haline göre bir yere memur edilmiştir.
Meselâ:
İlk kutup Bağdad, Şam, Halep beldelerde tasarruf ederler. Diğer kutuplar da, hallerine göre birer ikişer yerlerde tasarruf eder.. Oraları yönetirler. Hatta, kâfirlerin ülkelerini dahi yönetirler. Ancak, bunların tasarrufu, yönemi kutuplar kutbunun emri ile olmaktadır. Zira, kutuplar kutbunun tasarrufu dışında kalan iki cihan içinde hiç bir şey yoktur. Bütün eşyayı, bütün ehlüllahı kuşatmıştır. İki cihanda iyi kötü her ne olursa, onun bilmesi, dilemesi, kalbinin hareket etmesi ile olur; o anlarda, memurları gereken ne ise onu yaparlar.
Kutuplar tasarruf ederken:
"Her biri, yönetmeye memur oldukları yerde dururlar ve öyle tasarruf ederler." gibi bir mana anlaşılmamalıdır. Zira, durum aslında böyle değildir. Kendisi İstanbul'da olabilir; görevi de Hindistan'dadır. O anda, Hindistan'daki görevini yerine getirir. Onlara göre, uzak yakın aynıdır.
Yüzler, Üç Yüzler, Yedi Yüzler, Binler
Bunlar da, Allah tarafından kutuplar kutbunun ve diğer kutupların hizmetlerini görmeye memurlardır.
Üç Binler, Beş Binler, Yedi Binler, On Binler
Bunların kâmil ve mükemmili olsa dahi, yönetim işlerine karışmaz.
Bu anlatılanlarla beraber, her bir asırda, bir rivayete göre "Yüz yirmi dört bin tane" Allah'ın velîsi vardır.
Kıyamet gününe kadar, bu mevcudlar hiç eksik olmaz.
Miftahü'l-Kulûb / Muhammed Nurî Şemseddin Nakşibendî (k.s)
(Kalplerin Anahtarı)