Gönderen Konu: Miras meselesi  (Okunma sayısı 7163 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı korkmaz

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 23
Miras meselesi
« : 16 Haziran 2012, 13:11:14 »

[color=pur
ple][/color]Buradaki dini konularda bilgisi olanlardan dine göre cevaplamalarini rica ediyoruz.

Kayin peder sagliginda mirasi iki ogluna vermis vermeside aslinda gönül rizasiyla degil mecburiyetden bana baksinlar niyetiyle izine gittigimde bana dediki oglum ben bir hata yapdim gel tapuya gidek bu yanlisdan dönek dedi bende dedimki kizinla git simdi beni orada gören olursa almanyada karnini doyuramamisda hanim malinin pesine düsmüs derler dedim. saten diger kizlar gitmisler tapuya onlarda bisey yapamamislar.aslinda kayin biraderlerin durumuda iyi birisi polis biriside elektrik kurumundan iyi yerde ?su anki degeri mirasin 300.000tl civarinda 3 tane kiza bisey vermediler.iyiliklede almak mümkün degil.hanima diyorum bana yazili yetki ver senin namina ben alam mafya usulü normal sartlarda mümkün degil  bu evde tokatin almus kazasinda bu mirasi mafya usulü almamizda dinen bir sakincasi varmi yoksa alamiyoruz bu esnada yaralanma ölümde olabilir simdiden kesdirmek cok zor.acilen fetvanizi bekliyoruz. hem kel hemde fodullar bizi birde tehdit ediyorlar lütfen acilen cevaplarinizi bekliyoruz. selamlar

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #1 : 16 Haziran 2012, 16:07:32 »
Dini usule göre cevap yazin diyorsunuz, Mafya usulu Miras alayim diyorsunjz. Bu hükümetin "Kürtaja yasaka, Genel eve müsade" etmesi gibi oldu...
Neyse ...

Çevrimdışı osmanlı

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 379
  • Okula hayır, Açık lise kolejlerine evet.
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #2 : 16 Haziran 2012, 16:29:03 »
Şahsen ben kendi aileme ait malıma üçüncü şahısların karışmasına karşıyım. Ayrıca hanımın da malına karışmam, karışmadım. Karıştırmadımda... Tavsiyem sizde hanım malından medet ummayın. Allahın izni ile.
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #3 : 16 Haziran 2012, 17:48:06 »
Dini usule göre cevap yazin diyorsunuz, Mafya usulu Miras alayim diyorsunjz. Bu hükümetin "Kürtaja yasaka, Genel eve müsade" etmesi gibi oldu...
Neyse ...

http://www.sadakat.net/forum/islami_sorulariniz_ve_cevaplari/miras_paylasimi-t49792.0.html



http://www.sadakat.net/forum/islami_sorulariniz_ve_cevaplari/miras-t50072.0.html
« Son Düzenleme: 17 Haziran 2012, 00:19:45 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #4 : 16 Haziran 2012, 21:40:39 »
Bu meselede tartışılacak hiçbir nokta yok. Çünkü kayınpeder sağlığında tüm mirasını vermiş.Gönül rızası ile değil desenizde bakılmak belasına vermiş. Yani kimse başına silah dayamamış. Eğer silah veya ölüm veya yaralanma ile tehdit edildiyse verilen mirası geri almaya çalışmak doğru olur ancak mirasın verilmesi hatır için veya bakılmak için veya oğlu çok istediği için istemeye istemeye razı gelmiş olsa bile bu rızadır.

 Yani sizin kayınpederiniz vefat ettiği zaman terekesi yoktur. Yani mirası yoktur ki siz mirastan pay almaya çalışasınız.

Kayınpederinizin vazgeçmesi pişman olması da hiçbir şeyi değiştirmez. Verilen mal geri alınmaz.



Ayriyetten mafya usulu hak aramak ister miras için olsun ister verdiğiniz bir borç için olsun caiz değildir. Tamam sizin canınız yanmış olabilir ama islamiyet her zaman toplumu ve toplumun gelecekteki halini düşüneceği için herkesin kendi başına hak (şiddet ile) aramasını yasaklamıştır.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı korkmaz

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 23
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #5 : 07 Temmuz 2012, 14:51:36 »
[color=pur
ple][/color]Buradaki dini konularda bilgisi olanlardan dine göre cevaplamalarini rica ediyoruz.

Kayin peder sagliginda mirasi iki ogluna vermis vermeside aslinda gönül rizasiyla degil mecburiyetden bana baksinlar niyetiyle izine gittigimde bana dediki oglum ben bir hata yapdim gel tapuya gidek bu yanlisdan dönek dedi bende dedimki kizinla git simdi beni orada gören olursa almanyada karnini doyuramamisda hanim malinin pesine düsmüs derler dedim. saten diger kizlar gitmisler tapuya onlarda bisey yapamamislar.aslinda kayin biraderlerin durumuda iyi birisi polis biriside elektrik kurumundan iyi yerde ?su anki degeri mirasin 300.000tl civarinda 3 tane kiza bisey vermediler.iyiliklede almak mümkün degil.hanima diyorum bana yazili yetki ver senin namina ben alam mafya usulü normal sartlarda mümkün degil  bu evde tokatin almus kazasinda bu mirasi mafya usulü almamizda dinen bir sakincasi varmi yoksa alamiyoruz bu esnada yaralanma ölümde olabilir simdiden kesdirmek cok zor.acilen fetvanizi bekliyoruz. hem kel hemde fodullar bizi birde tehdit ediyorlar lütfen acilen cevaplarinizi bekliyoruz. selamlar

Çevrimdışı korkmaz

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 23
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #6 : 07 Temmuz 2012, 15:55:15 »
verdiginiz yanit hicde tatmin edici degil,bana islami delillerle ayet hadis delilleriyle yanit verin ben bana göre sana göre ona göre buna göreye göre yanit ve fetva isdemiyorum.benim mirasa ihtiyacim yok ama diger kizlarin asir derecede var saten miras evinde kaliyor kizlardan birisi?baska yere gidecek durumuda yok ayrica saten simdiye kadarda biz yardim ettik gerek evde kalmasi gerekse maddi konularda.rizayi babdan bizede razi etselerdi tabiki bunu kendimizden ziyade kurs yapiliyor o kazaya oraya verecekdik.33yildiri yurt disinda calisiyoruz AllahA sükür hanimda bende emekliym sadece kendimizi kurtarmak önemli degil ben bu soruyu bizlere benzer binlerce insan var bunlarada cevap olsun diyede sordum.ayrica, hakiki dosda tesekkür ediyorum cok güzel bir cevap paylasmisyazmis mirasla konu hakkinda,+biraz daha nazik misal vermiye davet ediyorum sizi, o verdiginiz misalde o dediginizde olmaz cünki önlemini onlar alirlar.yan gelip yatmazlar.

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #7 : 08 Temmuz 2012, 20:17:37 »
 Yapılan Bağıştan Dönmenin Ve Onu Satın Almanın Hükmü


207. Hz. Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

"(Bir defasında) atı (mı), Allah yolunda (kullanması için bir kimse­ye sadaka olarak) vermiştim/bindirmiştim. (Sadaka olarak verdiği) at, bu kişinin yanında (yeterince bakım gösterilmediği için değerini) yitir­mişti. Bu sebeple de o kişi, bu atı ucuz bir fiyatla satacağını zannede­rek bu atı ondan satın almak istedim. Dolayısıyla Resulullah (s.a.v)'e, (bu atı satın alıp alamayacağımı) sordum. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

(Bu atı,) satın alma! Bu atı sana bir dirhem karşılığında verse bi­le artık yapmış olduğunu sadakana (bir daha) dönme! Çünkü verdiği sadakayı (geri satın almaya) dönen kimse, kustuğunu (tekrar yemeye) dönen kimse gibidir' buyurdu. [24]

Konu ile ilgili bir rivayette İse şu ifade yer almaktadır:

Verdiği sadakayı (satın almaya geri) dönen kimse, kustuğunu (tekrar yemeye) dönen köpek gibidir.[25]

Bu hadisfin bu şekildeki metinlerinji; Buhârî, Müslim ile Nesâî rivayet etmiştir.

Ebu Davud'un rivayetinde ise Abdullah ibn Ömer şöyle der:

Ömer ibnü'l-Hattâb (r.a), bir atını, Allah yolunda (kullanılması için) sa­daka (olarak) vermişti. [26] Daha sonra (onu satılırken görüp) onu satın almak istemişti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v)'e, (sadaka olarak verdiği atını) sa­tın alıp alamayacağını sordu. Resulullah (s.a.v):

Onu satın alma! Sadakana dönme' buyurdu.[27] Tirmizî'de, bu hadisi, bu rivayet benzer bir şekilde nakletmiştir.

Nesâî'de, bu hadisi, buna benzer bir şekilde nakledip bu rivayette, Sadakana dönme!" ifadesi yer almaktadır.[28] Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diğer bir rivayeti şu şekildedir:

Ömer, bir atını, Allah yolunda (kullanılması için) sadaka (olarak) ver­mişti. Daha sonra o atın satıldığını gördü. Bu atı satın almak istedi. Sonra Resulullah (s.a.v)'e gidip bu atı satın alamayacağım sordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Sadakana dönme!' buyurdu.[29]



2. Verilen Sadakadan Ve Bağıştan Dönmenin Haram Olması


208. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir:

Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

(Şu) kötülük sıfatı, biz (müslümanlar)a yakışmaz: Yaptığı bağışı (satın almaya geri) dönen kişi, kustuğunu (tekrar yemeye) dönen kö­pek gibidir.[30]

Konu ile ilgili başka bir rivayette şu ifade yer almaktadır:

(Sadakasından dönen kimsenin misali,) kusup sonra da kusmuğuna dö­nerek onu yiyen köpeği misali[31] gibidir.[32]

Bu hadis(in bu şekildeki metinlerin)i; Buhârî, Müslşim, Tirmizî ile Nesâî rivayet etmiştir.

Ebu Davud'un konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir:

"Bağışından dönen kimse, kusmuğunu (tekrar yutan) kimse gibidir.[33] Katâde der ki:

"Biz, kusmuğu ancak haram olarak biliriz.[34]



3. Bağışta Bulunan Kimsenin, Bağış Esnasında Bazı Çocuklarına, Diğerlerinden Daha Çok Mal Vermesi Sebebiyle Üstün Tutmasının Mekruh Olması


209. Nu'mân ibn Beş îr (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir:

Nu'mân'ın babası (Beşîr), Nu'mân'ı, Resulullah (s.a.v) in yanına getirip:

Ben, bu oğlum Nu'mân'a bir köle verdim' dedi. Resulullah (s.a.v):

Çocuklarının hepsine bunun benzerini verdin mi?' diye sordu. Be­şîr:

Hayır (vermedim)' diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Öyleyse (Nu'mân'a verdiğin) köleyi (ondan) geri al' buyurdu.[35] Konu ile ilgili bir rivayet ise şu şekildedir:

Babam (Beşîr), malının bir kısmını bana sadaka (olarak) verdi. Bunun üzerine annem Amra bint. Ravâha:

Resulullah (s.a.v)'i şahit göstermedikçe, (buna) razı olmam' dedi.

Bunun üzerine babam (Beşîr), sadakama şahit tutmak için beni Pey­gamber (s.a.v)'e götürdü. Resulullah (s.a.v), babama:

Bunu, bütün çocuklarına yaptın mı?' diye sordu. Babam:

Hayır (yapmadım)' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Allah'tan korkun! Çocuklarınız arasında adaletli davranın! [36] buyurdu.

Bunun üzerine babam geri dönüp (verdiği) o sadakayı geri aldı.[37]

Yine konu ile ilgili başka bir rivayetin devamında, şu ifade yer almakta­dır:

Resulullah (s.a.v):

Ey Beşîr! Bundan başka çocuğun var mı?' diye sordu. Beşîr:

Evet (var)1 diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Buna yaptığın kadar hepsine bağışta bulundun mu?' diye sordu.

Hayır (yapmadım)' diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah

O halde beni (buna) şahit tutma! Çünkü ben, adaletli olmayan bir şeye şahitlik yapmam' buyurdu.[38]

Yine konu ile ilgili diğer bir rivayet şu ifade yer almaktadır:

Resulullah (s.a.v), (babam Beşîr'e):

Öyleyse buna, benden başkasını şahit tut!1 buyurdu. Daha sonra da:

Sana iyilik yapma hususunda (bütün) çocuklarının eşit olmaları seni sevindirmez mi?1 diye sordu. Beşîr:

Evet (isterim)' diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Öyleyse böyle yapma!' buyurdu.[39]

Bu hadisin bu şekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir. Yine Müslim'in konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:

Babası, ona, bir köle vermişti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), Nu'-mân'a:

Bu köle de nedir?' diye sordu. Nu'mân:

Onu, bana, babam verdi' dedi. Peygamber (s.a.v), (babası Beşîr'e):

Bunu, bütün kardeşlerine de buna verdiğin gibi verdin mi?1 diye sordu. Beşîr:

Hayır (vermedim)' diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), {Beşîr'e):

Öyleyse onu (ondan) geri al' buyurdu.[40]

Tirmizî ile Nesâî, bu hadisi, birinci rivayet gibi nakledip Nesâî'nin riva­yetinde, "Onu (almak için) geri dön" ifadesi yer almaktadır.[41]

Ebu Dâvud ile Nesâî ise, bu hadisi, Müslim'in bir rivayetine uygun bir şekilde nakletm işlerdir.[42]

Muğîre'nin rivayetinde ise şu ifade yer almaktadır:

Babam (Beşîr), bana, bir mal (bir rivayette: bir köle) bağışladı. An­nem Amra bint. Ravâha, (babam Beşîr'e):

Resulullah (s.a.v)'e git. Onu, bu bağışa şahit tut' dedi. Babam, Resulullah (s.a.v)'e gidip ona olayı anlatıp:

Ben oğlum Nu'mân'a bir mal bağışladım. Fakat (Numânın anne­si) Amra, buna, şahit tutmamı istedi1 dedi. Resulullah (s.a.v):

Senin başka çocuğun var mı?' buyurdu. Babam:

Evet (var)' dedi. Resulullah (s.a.v):

Hepsine, Nu'mân'a verdiğin gibi mal verdin mi?' buyurdu. Babam:

Hayır (vermedim)' dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Bu, zulümdür ( bir rivayette ise: Bu, zorlamadır). Buna, benden başkasını şahit tut' buyurdu.[43] (Resululiah:)

İyilik ve lütufta hepsinin eşit olmalan seni sevinidirmez mi?' (bu­yurdu). Babam:

Evet' dedi. Resulullah (s.a.v):

Buna, benden başkasını şahit tut' buyurdu.[44] Mücâlid'in rivayetinde ise, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

Sana iyilk yapmaları, senin onlar üzerindeki hakkın olduğun gibi, arala­rında adaletli davranman da onların senin üzerindeki haklarıdır.[45]

Yine Ebu Davud'un bir rivayetinde, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmak­tadır:

Çocuklarınız arasında adaletli davramnın, oğullarınız arasında adaletli davranın.[46]

Nesâî'de, (Ebu Davud'un) bu rivayetini nakletm iştir. [47] Yine Nesâî'nin başka bir rivayetinde şu husus yer almaktadır:

Nu'mân'm babası (Beşîr), Nu'mân'ı, Peygamber (s.a.v)'in yanına getirip sadece (oğlu) Nu'mân'a verdiği hediye hususunda (kendisine) şahit olmasını (Peygamber'den) istedi. Resulullah (s.a.v):

Ona verdiğin gibi, bütün çocuklarına da verdin mi?' diye sordu. Beşîr:

Hayır' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Öyleyse ben, hiçbir şeye şahitlik yapmam. Sana karşı iyilik yap­ma hususunda (bütün) çocuklarının eşit olmaları seni sevindirmez mi?' buyurdu. Beşîr:

Evet' dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Öyleyse böyle yapma!' buyurdu.[48]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diğer bir rivayeti şu şekildedir:

Nu'mân'm annesi Amra bint. Ravâha, Nu'mân'ın babası (Beşîr)'den; malından bir miktarını, oğluna bağışlamasını istedi. Fakat Nu'mân'm babası (Beşîr), bunu (ağırdan alıp) bir sene geciktirdi. Sonra fikrini değiştirip oğluna (malından) bir şeyler verdi. (Hanımı) Amra:

(Buna,) Resulullah (s.a.v)'i şahit tutmadıkça razı olmam' dedi. Bunun üzerine (Nu'mân'ın babası Beşîr, Resulullah'a gelip ona:)

Ey Allah'ın resulü! Bu çocuğun annesi Amra bint. Ravâha, bu çocuğa yaptığım bağış hususunda beni uğraştırıyor?' dedi. Resulullah (s.a.v):

Ey Beşîr! Bundan başka çocuğun var mı?' diye sordu. Beşîr:

Evet (var)' dedi. Resulullah (s.a.v):

Bu oğluna verdiğin gibi, bütün çocuklarına da verdin mi?' buyur­du. Beşîr:

Hayır' dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Öyleyse beni buna şahit tutma. Çünkü ben, adaletli olmayan bir şeye şahitlik yapmam1 buyurdu.[49]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili başka bir rivayeti şu şekildedir:

Beşîr, Peygamber (s.a.v)'e gelip (ona):

Ey Allah'ın resulü! Eşim Amra bint. Ravâha, oğluna bir sadaka vermemi istedi. (Fakat) buna, seni şahit tutmamı istedi' dedi. Peygam­ber (s.a.v), ona:

Bundan başka çocukların var mı?' diye sordu. Beşîr:

Evet (var)' diye cevap verdi. Peygamber (s.a.v):

Buna verdiğin gibi, onlara da verdin mi?1 buyurdu. Beşîr:

Hayır (vermedim)1 dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v):

Beni, adil olmayan bir şeye şahit tutma!' buyurdu.[50]

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[23] Hibe: Kelime olarak "bağışlamak, lütfetmek, vermek" anlamına gelkmektedir. Terim ola­rak İse; bir malın bedelsiz olarak bir başkasına temlik edilmesini konu alan anlaşmadır. Kur'an'da hukukî anlamda hibeden söz eden bir ayet bulunmamakla birlikte geniş kap­samlı bir terim olan "sadaka" kelimesi, teberru ve hibeyi de içine almaktadır. Hibe akdinin hukukî hükümleri; kısmen Hz. Peygamber (s.a.v)'in bu konuyla ilgili hadis­lerine ve geniş çapta ise İslam hukukçularının yorum ve görüşlerine dayanır. İslam Hukukunda hibe akdi, genelde, 'bir malın bedel şart koşmaksizın temliki" olarak tanımlanır. Hukuk ekollerinin bu tanıma yaptıkları bazı ilaveler ve ifade değişiklikleri hi­beyi; vasiyet, vakıf, ibra gibi benzeri hukukî işlemlerden ayırmaya yöneliktir. B.k.z. Komisyon, İlmihal, T.D.V, 2/393 (ç)

[24] Buhârî,Zekat 59, Vesayâ 31; Müslim, Hibât 3-4 (1621); Ebu Dâvud, Zekat 10 (1593); Tirmizî, Zekat 32 (668); Nesâi, Zekat 100; İbn Mâce, Hibât 5; Ahmed b. Hanbel, 1/25

[25] Buhârî, Hibe 29, Cihad 136; Müslim, Hibât 1, 2 (1620)

[26] Kastallânî (ö. 311/923)'nin, İbn Sa'd (ö. 230/844)'ın Tabakât" adlı eserinden naklen ifadesine göre; Hz. Ömer'in sadaka olarak verdiği bu aün adı, "Verd" olup Temim ed-Dârî, bu atı Hz. Peygamber [s.a.v)'e hediye etmişti. Hz. Peygamber (s.a.v)'de, bu atı, Hz. Ömer'e vermişti.

İbn Hacer (ö. 852/1447); Hz. Ömer'in, kendisine o ab sadaka olarak verdiği gazinin adı­nın bilinemediği söyler.

Her ne kadar Hz. Ömer'in, bu atı vakfettiğini söyleyenler varsa da, hadiste geçen "sada­kana dönme" ifadesi, Hz. Ömer'in, aü vakfetmediğine delil gösterilmiştir. Bir kimsenin vermiş olduğu sadakayı aynı şahıstan satın almasının hükmüne gelince, cumhur, bunun mekruh olduğunu söylemiştir. Bu hadisteki yasaklama, tenzihen mekruh içindir

Nevevî (ö. 676/1277}'ye göre; bir malı sadaka, zekat, kefaret ve adak gibi ibadet niyetiyle veren bir kimsenin aynı malı aynı şahıstan satın alması mekruhtur. Hibe yada başka bir yolla onu kabul edip kendi iradesiyle mülkiyetine geçilmesi de böyledir. Ayrıca sadaka olarak verilen o malı ajan şahıs, onu, bir başkasına satsa yada devretse, sonra sadakayı veren kimse onu , üçüncü şahıstan satın alsa, bu, mekruh olmayıp caizdir. (ç)

[27] Ebu Dâvud, Zekat 10 {1593}

[28] Nesâî, Zekat 100

[29] Nesâî, Zekat 100

[30] Buhârî, Hibe 14, 30, HayI 13; Müslim, Hibât 5-8 (1622); Ebu Dâvud, İcâre 81 (3538); Tirmizî, Büyü1 62 (1298); Nesâî, Hibe 2; İbn Mâce, Sadakat 1 (2391); Ahmed b. Hanbel, 1/217

[31] Hadis; mutlak olarak ve herhangi bir ayırım yapmadan, hibe eden kişinin hibesinden dönemeyeceğine delalet etmektedir.

Hanefi fikıhçilanndan Tahâvî (ö. 321/933), hibeden dönmenin, kusmuğu yulmaya ben­zetilmesinin, bunun haram olmasını gerektirdiği, fakat başka bir hadisteki hibeden dön­meyi köpeğin kusmuğunu geri yutmasına benzeten ifadenin bu hükmü ters çevirdiğini söyler. Çünkü köpek mükellef değildir. Dolayısıyka köpeğin kusmuğumu yutması caiz olmaz. Öyleyse buna benzetilen şey (=hibeden dönmek) haram olmaz. Hz. Peygamber (s.a.v)'in, hibeden dönmeyi men etmesi, tenzihen mekruh olduğuna delalet eder. (ç)

[32] Müslim, Hibât 5 (1622)

[33] Ebu Dâvud, İcâre 81 (3538)

[34] Ebu Dâvud, İcâre 81 (3538)

[35] Buhârî, Hibe 12,13, Şehâdât 9; Müslim, Hibât 9-18 (1623); Ebu Dâvud, İcâre 83 (3542, 3543, 3544, 3545); Tirmizî, Ahkâm 30 (1367); Nesâî, Nuhl 1; İbn Mâce, Hibât 1 (2375); Ahmed b. Hanbeİ, 4/270

[36] İslam alimleri, babanın, sağlığında çocuklarından bir kısmına mal bağışlayıp bir kısmını mahrum etmenin caiz olup olmadığı konusunda İhtilaf etmişlerdir.

1. Babanın, çocuklarından bir kısmını ayırıp bir kısmına mal bağışlaması batıl olup geçer­liliği yoktur. İmam Ahmed ile bazı alimler, bu görüştedir.

2. Babanın, bazı çocuklarına, bu şekilde hibe bulunması caizdir. Yalnız mekruhtur. Baba­nın mal bağışlaması hususunda çocuklarına eşit davranması mendubtur. İmam Şafiî, İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed, Ebu Hanîfe ile bazı alimler de bu görüştedirler. Bu alimler, konumuzla ilgili hadisi, mendub olmakla yorumlamışlardır.

Ayrıca bu hadis, bizej bir konuda hakimi şahit tutmanın vacip değil, caiz olduğunu, hibe­ye sadaka denilebileceğini ve çocuğun yararına annenin söz hakkı olduğuna gör^ermek-tedir. (ç)

[37] Müslim, Hibât 13 (1623)

[38] Müslim, Hibât 14 (1623)

[39] Müslim, Hibât 17 (1623)

[40] Müslim, Hibât 12 (1623}

[41] Nesâî, Nuhll

[42] Ebu Dâvud, İcâre 83 (3543); Nesâî, Nuhl 1; Müslim, Hibât 12 (1623)

[43] Ebu Dâvud, İcâre 83 (3542)

[44] Ebu Dâvud, İcâre 83 (3542)

[45] Ebu Dâvud, İcâre 83 (3542)

[46] Ebu Dâvud, İcâre 83 (3544)

[47] Nesâî, Nuhll

[48] Nesâî, Nuhl 1

[49] Nesâî, Nuhl 1

[50] Nesâî, Nuhl 1
Şatibi
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Miras meselesi
« Yanıtla #8 : 08 Temmuz 2012, 20:22:14 »
yukarıdaki mesajda babanın evladına sağlığında mal hibe etmesinin değişik tariklerden gelen rivayetleri yazılmış. Ve neticesinde ulema tarafından hadis yorumlanmış. Ahmet bin Hanbel haric fakihlerin ekseriyeti BAbanın evlatlarına karşı adil olmalarının güzel fakat vacip olmadığı kanaatine varmıştır.


Ayrıca mesajınızdaki " aldığım parayı kurs inşaatına vereceğim " ifadesi, İslami hükümlerden çooooook uzak bir ifadedir.

Bir alışveriş veya ticaretin doğru veya yanlış olması onun nerede harcanacağına göre değil nasıl kazanılacağına göredir.

(helal kazanılmış bir para haramda harcanırsa harcanan para haram olmaz. Yapılan şey haram olur. Mesela bir adam helalinden para kazansa ve onunla içki içse ; içki içmek için kazandığı para helalinden kazandığı müddetçe helaldir. ama o parayla içki içtiği zaman Haram olan şey para kazanmak değil içki içmek olur. )


جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ