Gönderen Konu: Mısır'da Ramazan  (Okunma sayısı 2821 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Mısır'da Ramazan
« : 09 Eylül 2013, 17:58:21 »

Mısır'da Ramazan



İslam coğrafyasında farklı bir heyecanın yaşandığı, cömertliğin ve paylaşmanın güzelliğinin türlü biçimlerde ortaya çıktığı, bütün Müslümanların tuttukları oruçlarla nefislerini terbiye ettikleri aydır Ramazan. Birçok İslam ülkesinin farklı adetleri Ramazan’a ayrı güzellikler katar. Kimi ülkelerde bu aya has ekmekler fırınlarda pişirilirken, kimilerinde birtakım özel meşrubatlar her köşe başında satılmaktadır. Teravih ve itikaf gibi ibadetler, sokak aralarında ve meydanlarda iftar çadırları, türlü ikramlar, geniş ailelerle yapılan iftarlar ve hediyeleşmeler gibi birçok adet bu ayı bütün Müslümanlar için özel kılmaktadır.

Mısır da Ramazan’ın heyecanla beklendiği ve coşkuyla yaşandığı ülkelerden birisidir. Ne var ki, bu seneki Ramazan ayına ülkede yaşanan siyasi gerginlikler damgasını vurmuş, Mısırlılar bu sene biraz buruk bir Ramazan geçirmiş olmasına rağmen başkent Kahire’nin nüfusu yoğun kenar mahallelerinde ve ülkenin birçok şehrinde bu mübarek ay eski geleneklerin sürdürülüp modernliğin dayatmalarına meydan okurcasına yaşanmıştır.

Ramazan’a yaklaşırken Kahire’nin her köşesinde hazırlıkların başladığına şahit olursunuz. Birçok Mısırlı, apartmanlarını ve sokaklarını türlü ışıklarla donatarak normalde loş bir görüntüsü olan şehri aydınlatırlar. Yine aynı şekilde pencerelerde ve balkonlara fanus yerleştirme geleneğini devam ettirirler.1 Bu fanusların satıldığı Ramazan için özel olarak kurulan tezgâhların görüntüsü ise masallardaki gibidir adeta.2

Pazarlarda alışverişler yoğunlaşır, marketlerde kuyruklar uzamaya başlar, tatlıcıların tezgâhları sokaklara doğru genişler, meşrubat satıcıları köşe başlarında belirir, televizyonlarda Ramazan programlarının reklamları yayınlanmaya başlar. Ramazan’a yaklaşıyor olmanın heyecanı, yapılan bütün sohbetlerde öne çıkar ve inananlar bir nevi bu ayı karşılamaya kendilerini hazırlarlar. Ramazan-ı Şerifte hayat tarzında başlı başına bir değişim olur. Mısır’da çalışma saatleri azalırken ibadet ve tefekkür saatleri artar; dünyevi meşgaleler geri plana atılırken, ruhen ve bedenen daha dingin bir hale girilir.

Ramazan Gelenekleri

Türkiye’den bir gün sonra hilalin görülmesi ile Ramazan ayının başladığı ilan edilince ilk akşamın teravih namazı için camilere akın eder Mısırlılar. Hoparlörlerle sokaklara yayılan Mısır makamında Kur’an tilavetleri ile kılınan teravih namazları hanımları ve çocukları da camilere çeker. Kimi camilerde teravih namazları hatimle kılınır.

Ramazan’ın ilk günüyle birlikte Kahire’de heyecanlı bir iftar bekleyişi başlar. Özellikle öğle saatlerinde mahallelerin işlek caddelerindeki seyyar satıcılar demirhindi, subye ve kerkedi gibi geleneksel içecekleri satarlar.3 30 kuruş kadar ucuz bir fiyata alabileceğiniz 250 gramlık poşetler iftar öncesi evlerine yetişen Mısırlıların ellerinde beliriverir. Yine bazı sokaklarda ve apartman önlerinde büyüklü küçüklü iftar masaları kurulur ve burada fakirler iftara davet edilirler. Akşam ezanının okunması ile birlikte de önce camilerden gelen kamet sesleri ile namaz kılınır, daha sonra da normalde sesin hiç eksik olmadığı sokaklara sessizlik iner, müminler iftarlarını açarlar.

Mısır’daki bir gelenek ise iftar vakti halen evine yetişmekte olan veya yollardaki kişilerin oruçlarını açmalarını sağlar. Hatırlayacağımız üzere Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde “Bir oruçlunun orucunu açmasına vesile olan, o orucun sevabının aynısını alır.” buyurmuştur. Bunun bilincinde olan Mısırlılar sokak başlarında, caddelerde ve hatta trafiğin yoğun olduğu ana yollarda ellerinde karton kutularla, meyve sularıyla, hurmalarla veya bisküvilerle bekleşirler. Yoldan geçen taksilerdeki sürücülere oruçlarını açmaları için bir nevi “iftariyelik” ikram ederler. Bu ince geleneği daha güzel yapan ise yine dinimizde yer alan “sağ elin verdiğini, sol elin bilmemesi” ilkesinin tam olarak uygulanıyor olmasıdır. Nitekim o iftariyelikleri kardeşlerine sunanlar, karşılarındakinin kim olduğunu bilmeden, içinden gelerek verirler. İftar vakitlerinin bir başka geleneği de Mescid-i Hüseyin civarındaki restoranlarda bu aya mahsus çıkan iftar menüleridir. Kahireliler için İstanbul’daki Sultanahmet Camisi civarındaki Ramazan organizasyonlarına benzetilebilecek olan bu Hazreti Hüseyin Camisi civarı akşam saatlerinde dolar ve sahura kadar yoğunluk eksilmez. İftarın ardından teravihler kılınır, sohbetler edilir ve nihayetinde sahur yapılarak evlere dönülür. Maddi imkanı olmayanlar ise Hazreti Hüseyin Camisi içerisinde kurulan sofralarda hayırsever Müslümanların sundukları iftar sofralarında oruçlarını açarlar. Bu sofralar bir metre genişliğinde ve onlarca metre uzunluğundaki kâğıttan sofra bezinin üzerinde iki taraflı yerleştirilen iftariyelikler ve yemek taslarından oluşur. Kılınan akşam namazının ardından tencereler içerisinde gelen yemekler sırayla dağıtılır.

Ramazan akşamları her kesimden Mısırlı için farklı anlamlara geliyor diyebiliriz. Daha dini bütün kesimler teravih namazları için camilere akın ederken, bazıları ise bu aya özel kurulan panayır gibi yerlerde vakit geçirirler. Özellikle Mescid-i Hüseyin civarında bu tür yerlere rastlamak mümkündür. Yine benzer şekilde bazı Mısırlılar ise normal günlerde yoğun bir biçimde tükettikleri nargileyi içememenin etkisiyle olsa gerek akşamları kahvelere doluşuverirler. Bunun yanında bu ayla bütünleşen bir diğer lüzumsuz gelenekse televizyon dizileri ve programlarıdır. Pek de faydalı bir muhtevası olmamasına rağmen, Mısır’da diziler tabiri caizse Ramazan ayına mahsustur. Bütün yıl boyunca özellikle Türk dizileri gösteren televizyonlar Ramazan’da sadece bu ay için çekilen ve 30 bölümden oluşan dizileri yayınlarlar. Ancak yayına giren dizilerin birçoğu mevzu ve muhteva olarak bu ayın kutsallığı ile bağdaşmasa da özellikle Mısırlı bayanlar için akşam saatlerini geçirmenin en yaygın yoludur. Gece yarısını geçen saatlere kadar süren dizilerle birlikte yarışma, eğlence ve dini programlar da Mısır’ın televizyon kanallarında yer alırlar.

Bereket ve Cömertlik Ayı

Mısır’da geçirilen Ramazan ayının bıraktığı en önemli iz maddi imkânlarının yerinde olmamasına rağmen Mısırlıların en cömert hallerine şahit olunmasıdır. Tabiri caizse iki dilim ekmeği olan bir inanan sırf din kardeşi olduğunuz için sizi sofrasına davet eder ve rızkını sizinle paylaşır. Bu yüzden iftara yakın bir saatte halen dışarıda iseniz dolaşırken bile hiç tanımadığınız Mısırlılar sizi iftara davet edebilir. Mesela İslami hassasiyeti daha yoğun olan Mısırlıların darbe karşıtı gösterileri sürdürdüğü Adeviye Meydanı’nı ziyaret ettiğimde neredeyse konuştuğum herkes beni kendileriyle iftar yapmaya davet ettiler. Hâlbuki güç şartlar altında, Mısır’ın kavurucu yaz sıcağında, askerî yönetimin tehdidi gölgesinde barışçıl protestolar gerçekleştiren bu Mısırlıların ellerinde iftarlarını açmak için iki parça ekmek, hurma poşetleri ve su şişelerinden başka hiçbir şeyleri yok. O insanların sizi iftara davet ettiklerindeki samimiyeti ise başka hiçbir şeyde yok. Diğer geleneksel güzelliklerinin yanında bu samimi ve cömertçe davranışlar da İslam aleminin bu mübarek ayının Mısır’da tam manasıyla yaşanmaya çalışıldığının bir işaretidir.

Dipnotlar:

1- The Fatimid lantern: A Ramadan legacy, Egypt Independent, 29 July 2013.
2- Thoraia Abou Bakr, The tradition of Ramadan lanterns, Daily News Egypt, 14 July 2013
3- Ahmed Khalifa, Quenching the thirst of Ramadan, Daily News Egypt, 7 August 2012.



İsmail Numan TELCİ | 05 Eylül 2013 | İnsan ve Hayat Dergisi