Gönderen Konu: Muhammed Abduh  (Okunma sayısı 11716 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Muhammed Abduh
« : 27 Ekim 2005, 01:31:44 »

Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi, "Rabbul-Alemin Allahu teala ve Enbiya-ı Kiram Mevacehesinde Aklın, İlmin ve Alemin Mevkii" kitabında diyor ki:

Şeyh (Abduh yani), El-Ezheri din sahasındaki sarsılmaz vukufundan sarsıp ayırmış, mensubinini, bu suretle la-diniliğe doğru geniş hatvelerle yürütümüştür. Fakat dinsizlere, dindarlığa doğru bir hatve bile attıramamıştır. İstad Cemaleddin Efgani vasıtasıyla, El-Ezher'e MASONLUĞU idhal eden de odur.

İnşaAllah zaman zaman buraya devam nakil yapacağız. Mustafa Sabri Efendi, osmanlının son şeyhulislamı olup, Mısır El-Ezher'de profesörlük yapmış, bu sapıkları yakinen tanımaktadır.
« Son Düzenleme: 24 Mart 2010, 05:09:03 Gönderen: İsra »
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
MUHAMMED ABDUH
« Yanıtla #1 : 27 Ekim 2005, 01:44:30 »
insAllah Allah razi olsun

Çevrimdışı Mstfx67

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 354
MUHAMMED ABDUH
« Yanıtla #2 : 29 Ekim 2005, 00:45:19 »
insAllah
BA$KASININ AYIBINI SÖYLEMEYi DÜSÜNDÜGÜN ZAMAN NEFSININ AYIBINI hATIRLA!!!

Çevrimdışı fırka-i naciye

  • okur
  • *
  • İleti: 51
    • http://www.dinibilgiler.org
Abduh kimdir ?
« Yanıtla #3 : 03 Şubat 2007, 17:13:16 »
Muhammed Abduh, 1849'da Mısır'da doğdu. 1905'te yine burada öldü. 1899'da ingilizlerin desteği ile Mısır müftüsü oldu. Müftülüğü hiçbir zaman Osmanlı Devleti'nin tasdikinden geçmemiştir.

• Cemâleddin Efgânî'nin tesiriyle dinde reformcu bir görüş benimsedi. İbn-i Teymiye'nin Ehl-i Sünnet'e aykırı fikirlerine sıkı bir bağlılığı yardı.
• Avrupalı müsteşriklerin ve felsefî fikir ve yorumlarla yazılmış kitapların tesirinde kaldı.

• islâm âlimlerinin nakli (kitap ve sünneti) esas alan, aklı naklin hizmetine yeren yolundan ayrılarak dînî meselelerde kendi düşüncelerine göre konuşmaya ve hüküm vermeye başladı.

• Yazdığı yazıların Arap milliyetçiliği fikirlerinin uyan-dırılmasında büyük tesiri oldu. Bu şekilde Mısır ile bazı Arap ülkelerinin Osmanlı Devleti'nden ayrılmasında -kısmen de olsa- rol oynamıştır.

• Hocası Efgânî gibi mason olup masonluğun Ezher'e girmesini temin etti.

• Mezheb imamlarını taklit etmeyi bırakıp serbest bir akılla hareket edilmesini istedi ve mezhepsizliği körükledi.

• Âyet-i kerîmelere, batılılaşmaya uyacak şekilde kendi aklına göre mânâ vererek Ehl-i Sünnet âlimlerine muhâlefet etti.

• R1 Sûresi (âyet 3)'nde bildirilen ebâbil kuşlarına "sivrisinek", attıkları taşlara "mikrop" dedi.

• Zilzâl Sûresi'nin 7. âyetindeki "Zerre ağırlığında hayır yapan, karşılığına kavuşur." meâlindeki âyet-i kerîmeyi tefsir ederken; "Müslüman olsun, kâfir olsun, sâlih (iyi) amel işleyen herkes Cennet'e girecektir." diyerek Ehl-i Sünnet âlimlerinden ayrıldı.

• Nisâ Sûresl'nin 157 ve 158. âyetleri ile göğe çıkarıldığı bildirilen Hz, İsâ'nın öldüğünü ve rûhunun göğe çıka-rıldığını iddiâ etti.

• Reformcu fikirler!, Selefîlik adıyla talebeleri ve sevenleri tarafından günümüze kadar devâm ettirilmiştir. Bugün, mezhepleri birleştirmek ve mezhep sâhibi âlimler gibi dinde kendilerini yetkili görmek, Abduh ve hayranlarının en bâriz husûsiyetlerindendir.
"Mezhepsizlik Dinsizliğe Köprüdür." [ Zahid-ül-kevseri ]

Çevrimdışı ibn-ihacib

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 23
diyanetten masonik ve katolik suyu karışmış tefsire 300 bin
« Yanıtla #4 : 07 Şubat 2007, 00:26:28 »
Devlet Bakanı Mehmet Aydın, “Kur’an Yolu Türkçe Meali ve Tefsir”i isimli 5 ciltlik eser için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, Hayrettin Karaman,

İ. Kafi Dönmez, Mustafa Çağırıcı ve Sadrettin Gümüş’e 2001 yılında brüt 300 bin dolar ödendiğini bildirdi. Gazetemiz yaklaşık 4 ay önce Osmanlıya karşı Arabi isyanlarını başlatıp Mısır’ı İngilizlere peşkeş çeken M. Abduh ve Kahire Mason Locası Reisi C. Efgani’nin görüşlerinin yeraldığı tefsire dikkat çekmişti. Aydın, İstanbul Bağımsız Milletvekili Emin Şirin’in sorularını yanıtladı.

Bu tefsirin yazarlarıyla Diyanet’in yaptığı sözleşmede, Diyanet’in görüşünü temsil edecek bir eserin hazırlanmasının istenmediğini kaydeden Bakan Aydın, 300 bin dolar verilen tefsirin kişisel görüşler içermesinin kaçınılmaz olduğunu ve Diyanet’in bu tür yorumlardan birisini seçerek resmi görüş olarak sunmasının mümkün olmadığını açıkladı. Aydın, tefsiri hazırlayan Prof.Dr. Hayrettin Karaman, Prof.Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof.Dr. Mustafa Çağırıcı ve Prof.Dr. Sadrettin Gümüş’e 11 Mayıs 2001 tarihinde yapılan sözleşmeyle 300 bin dolarlık brüt ücretin ödendiğini kaydetti.

5 ay önce dikkat çekmiştik

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Emin Koç, Diyanet’in hazırlattığı tefsire 21–22 Ekim 2004 günkü Yenimesaj gazetemizdeki makalelerinde dikkat çekmiş ve şu vahim gerçeklerin altını çizmişti: “...Diyanet İşleri Başkanlığı, Hicaz bölgesini Osmanlı’dan kopartmak üzere İngilizler tarafından kafalanmış ve görevlendirilmiş Cemalettin Efgani, Muhammed Abduh ve Reşit Rıza “masonik troyka”sının “Menar tefsiri”nin adeta özetlenmiş haline II. Vatikan Konsili’nin 1965’te karar altına aldığı “dinlerarası diyalog” elbisesi giydirilmiş tarzını, AB sürecinin “çağdaş tefsir”i olarak piyasaya sürdü.

İran Esedâbâd doğumlu Cemaleddin Efganî, İngiliz belgelerine göre “tanrıya inanma” şartı koşan İskoç Mason Locası’na üye iken, buradan “tanrısızlık” ithamıyla kovulmuş, o da “tanrı tanımazlık”ın makbul sayıldığı Fransız Grand Orient Locası’na reis olmuştur (Bkz. Alaaddin Yalçınkaya, Cemaleddin Efgani, İstanbul 1991, Osmanlı Yayınları, s. 131–132; Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgani Hakkında Makaleler, İstanbul 1416/1996, s. 21, dipnot: 36). Efgani, aynı zamanda Kahire Mason locasını kurdu ve oranın reisi oldu...

Efgani’nin talebesi olan Muhammed Abduh ise Mısır doğumlu. Abduh gibilerinin kimler tarafından destek gördüğüne dair zamanında İngiltere’nin Mısır sömürge valisi Lord Cromer’in söylediği şu söz ibretliktir: “Kuşkusuz İslâmî reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh’un çizdiği yolda ümit vaadediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa’nın her türlü yardım ve teşviklerine lâyıktırlar” (M. Muhammed Hüseyin, Modernizmin İslâm Dünyasına Girişi, (Trc. S. Özel), İstanbul 1986, İnsan Yayınları, s. 91–92 (Cromer’in 1905 yıllığının 7. maddesinden naklen).

Mısır’ı İngilizlere satan kadro

Abduh, Osmanlı’ya karşı Urabi veya A’rabi Paşa isyanında elebaşı ve fetvacıbaşı rolü de üstlenerek Mısır’ın İngiliz birlikleri tarafından 1300/1882 yılında işgal edilmesine ciddi katkılar sağladı. Efganî’nin reisliğini yaptığı Kahire Mason Locası üyeleri, İngilizlerle işbirliği hâlinde faâliyette bulunuyordu. Abduh’a üç yıllık sürgün cezası verildi (Bkz. M. Zeki İşcan, M. Abduh’un Dini ve Siyasi Görüşleri, AÜSBE, gayr–ı matbu doktora tezi, Erzurum, 1997)...

İlginçtir; bugün “Vatikan’ın dinlerarası diyaloguna en uygun kaynak ve zemin” (Bkz., Yeni Asya, 16 Ekim 2004, sayı 12407) olarak kullanılan risalelerin müellifi Said–i Nursi, Mardin’de Cemaleddin Efgani’nin “siyasette muktesit meslek”i ondan öğrendim (Beyanat ve Tenvirler, s. 105) dediği talebesiyle görüşüp fikirleri hakkında bilgi sahibi olmuş, İttihad–ı İslam’da seleflerini sayarken, Efgani’nin ismini de zikretmiştir (Tarihçe–i Hayat, s. 39, 5 yeniasya.org.tr

20. asrın İngilizlerinin kurtlar masasındaki Osmanlı’yı tahayyül edin; Hicaz bölgesinde Vehhabiliğin kurucusu Muhammed Abdülvehhap, Mısır–Suriye’de masonik troyka Efgani, Abduh ve Reşit Rıza, Anadolu’da ise “Hristiyan şehit” (Bkz. S. Nursi, Kastamonu Lahikası, s. 79) kavramını türeten ve “misyonerler ve Hristiyan ruhanileriyle ittifakı öneren” (Bkz. Emirdağ Lahikası, Emirdağ Lahikası, s. 139; Lemalar, 20. Lema, 1. n, 2. s.) diyalogcu Said–i Nursi... Fikirleri ve akaidleri birbirlerine oldukça yakın. Sizce de ilginç bir tesadüf değil mi?

Temel dayanak “masonik troyka”nın Menar’ı

Diyanet’in, dört akademisyene hazırlattığı ve AB sürecinde kendisiyle İslam’ın güncellenmesi nümayişleri yaptığı “çağdaş meal ve tefsir”in en temel kaynağı işte bu Abduh ve Rıza’nın ortak çalışması olan “Menar tefsiri”dir...

Özellikle Hz. Muhammed’e iman etmenin cennetlik olmak için şart olup olmadığı, Ehl–i Kitab’ın Hz. Muhammed’i kabul ve ikrar etmeden cennete girip giremeyeceği, Kur’an–ı Kerim’in Ehl–i Kitab’ın küfürde olduğuna dair hükümlerinin yumuşatılması, İslam’dan dönenlere (mürted) ilişkin “ilahi müeyyide”lerin hafifletilmesi gibi konularda Katoliklerin 1965’teki II. Vatikan Konsili’nde karar altına aldıkları “dinlerarası diyalog misyonu”na uygun hükümler ihdas etmede Abduh–Rıza’nın Menar’ı kaynak ve dayanak olarak kullanılmıştır (Bkz. Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Heyet, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları, Ankara, c. 1, s. 68, 69, 197, 199, 233)...

Diyanetin bu “çağdaş tefsir”ininden şunu okuyun bakalım ne anlayacaksınız: “...Bazı çağdaş müfessirler, yahudiler ve hristiyanlarla Sabiîler’in kurtuluşa erebilmeleri için İslam ümmetine dahil olmaları gerektiği şeklinde bir şartın ayetin metninde yer almadığını; sadece a) şirkten uzak olarak Allah’a iman etmek, b) ahiret gününe inanmak, c) salih amel işlemek şeklinde üç temel şart ortaya konduğunu dikkate alarak bu üç şartı yerine getiren diğer din mensuplarının da cennete girebileceklerini savunmuşlardır (Reşit Rıza, 1, 333–335; Ateş, 1, 174–175; a. mlf., “Cennet Kimsenin tekelinde değildir”, İslamî Araştırmalar, III/1, s. 7–24). Nisa Suresinin 123–124. ayetleri de bu görüşü destekler mahiyettedir...” (Bkz. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Heyet, I/69) Bu, imanla ilgi bir hüküm... İnsanlığın ebedi hayatını ilgilendiren bir itikadî konu... Basit bir iş değil... “Son peygamber Hz. Muhammed’i devre dışı bırakarak, O’na inanmadan cennetlik olmanın mümkün olduğu” şeklinde böyle bir “itikadî hükmü” kim uyduruyor? İngiliz maskarası ve masonik çömez Reşit Rıza ve mason M. Abduh... Diyanet de milletimize bunu pazarlıyor.

Mason M. Abduh ve Reşit Rıza, İngilizler namına böyle hükümler uydurabilirler; ama Diyanet, İslam ve ilim namına bunu pazarlayamaz...

Diyanet “AB uyumlu çağdaş tefsir”inde Reşit Rıza’nın uydurmalarını maalesef pazarlamaya şöyle devam ediyor: “62. ayette ise hiçbir ayırım gözetmeden yahudiler diğer Ehl–i Kitap gruplarıyla birlikte zikredilerek, bunlar arasında Allah’a ve ahiret gününe inanıp hayırlı işler yapanların kurtuluşa erecekleri ifade buyurulmuştur (Reşit Rıza, I, 334)” (Bkz. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Heyet, I/69).

Katolik gölgesi düşüyor ve Vatikan “vaftiz suyu” karıştırılıyor çağdaş tefsire... Böylece bakınız Diyanet nerelere sürükleniyor; “çağdaş tefsir” aziz milletimizi hangi papazın ve kilisenin eşiğine sürüklüyor?

Çağdaş tefsirden aynen aktaralım: “1960’lı yıllarda gerçekleştirilen II. Vatikan Konsili belgelerinde İslamiyet’le ilgili resmî Katolik tavrının –yeterli olmamakla birlikte– önemli ölçüde yumuşadığı, müslümanların Allah ve ahiret inancıyla ibadet ve ahlaka dair anlayış ve uygulamalarından övgüyle söz edildiği görülmektedir. Bu durum hristiyan dünyasının İslamiyet hakkında daha samimi ve sağlıklı bir yaklaşım geliştirmeye yöneldiği şeklinde değerlendirilebilir. Bu noktada konumuz olan ayetin çok açık ve net ifadelerle uhrevi kurtuluşun kapsamına getirdiği genişliği bir defa daha hatırlatmakta yarar vardır: İman edenler; yahudilerden, hristiyanlardan ve Sabiîler’den Allah’a ve ahiret gününe inanıp salih amel işleyenler için rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyecekler” (Bkz. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Heyet, I/69)...

Bu masonik ve Katolik suyu karışmış “çağdaş tefsir” derhal toplatılmalı, milli ve dini bütünlüğümüzle oynanmamalıdır.”
« Son Düzenleme: 24 Aralık 2009, 21:06:55 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı afka

  • okur
  • *
  • İleti: 96
Abduh kimdir ?
« Yanıtla #5 : 11 Şubat 2007, 11:41:02 »
Bunlar dini içten zedelmeye çalışan müslüman(!) oryantalistler
« Son Düzenleme: 26 Aralık 2009, 16:33:22 Gönderen: afka »
Sünnet, "Asrı Saadeti" çağa taşımaktır

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Abduh kimdir ?
« Yanıtla #6 : 24 Aralık 2009, 17:40:42 »
Teşekkür ederiz.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Dinde reformda Abduh Ekolü’nün rolü!..
« Yanıtla #7 : 24 Mart 2010, 05:08:05 »
Sık sık; dinde reform, dinde yenilik, dinde güncelleme, dinde değişiklik yapılmak istendiğinden bahsediyoruz. Bu düşünceyi İslam dünyasına yayan Muhammed Abduh ve onun ekolüdür. Bunun için bu ekolü ve fikirlerini ve perde arkasında kimlerin bulunduğunu iyi bilmemiz lazımdır...

Avrupalı İslam karşıtları, asırlardır güç kullananak yaptıkları mücadelede istedikleri neticeyi alamayınca mücadele metotlarında değişikliğe gitmeye karar verdiler. Asırlardır Müslümanların birlik ve beraberliğini sağlayan, Ehl-i sünnet mezheplere ve âlimlere ve bunların kitaplarına itimadın devam etmesi halinde İslama bir zarar veremeyeceklerini anlamışlardı.

KALE İÇERİDEN FETHEDİLİYOR

Bunun için öncelikleri Ehl-i sünnet âlimlerinin koyduğu esasları yıkmakla işe başladılar. Bu yıkım işini de ancak Müslümanların içinden birileri yapabileceği için, içeriden adam ayartmaya, satın almaya ve Müslüman kılığında kendi casuslarını yetiştirmeye yöneldiler. Bu işin öncülüğünü yapan da İngilizlerdi.

İslam âlemindeki dinde reform hareketleri hep İngiliz sömürge idâreleri altındaki ülkelerde filizlenmiştir. Bu hareketin belli başlı öncüleri Afganistan’da Cemâleddin Efganî (1839-1897); Mısır’da Muhammed Abduh (1849-1905) ile Reşîd Rızâ (1865-1935); Hindistan’da Sir Seyyid Ahmed Han (1817-1898), Şiblî Nûmânî (1857-1914) Pakistan’da Muhammed İkbâl (1877-1938) olmuştur.

Bu zararlı, yıkıcı akımın yayılmasında en etkili olan Muhammed Abduh’tur. Hocası, üstadı olan Cemaleddin Efgani ile Paris’te ve daha sonra Beyrut’ta Urvetu’l-Vüska adlı dergiyi çıkarttılar. Derginin, İslam dünyasında Arap milliyetçiliği fikirlerinin uyandırılmasında, Osmanlıdan ayrılmalarında büyük tesiri oldu.

Daha sonra Abduh, reformcu fikirlerinden dolayı İngilizlerin desteği ile Mısır Baş Müftülüğü’ne atandı. Mısır Baş Müftüsü olarak edindiği etkin konum sayesinde dinde reform fikirlerini sadece Mısır’da değil, tüm İslam dünyasına yaydı.

Bütün bunlar, kendi gayretiyle değil dış desteklerle olmuştur. Beyrut mason locası başkanı Hannâ Ebî Râşid 1961’de yayınladığı (Dâire-tül-me’ârif-ül-masoniyye) kitabında bu desteği şöyle ifade etmektedir: “Cemâleddîn-i Efgânî, Mısırda mason locası reîsi idi. Âlimlerden ve devlet adamlarından üç yüze yakın üyesi vardı. Ondan sonra, üstâd Muhammed Abduh reîs oldu. Abduh, büyük bir mason idi. Bunun, masonluk ruhunu Arab memleketlerine yaydığını kimse inkâr edemez.”

ETKİ ALANI GENİŞ...

Abduh Ekolü’nün fikirleri bütün İslam ülkelerini etkisi altına almıştı. Çünkü, her türlü propaganda ve istismar yolu kullanıldığı için bilerek veya bilmeyerek çok kimse bu fikirlere büyük ilgi gösterdi. H. Mehmet İmamoğlu, “İslam Modernizminin Öncüleri ve Kur’an Yorumları” adlı makalesinde her kesimde görülen bu ilgiyi şöyle ifade ediyor: “Efgani’nin fikirleri, Muhammed Abduh vasıtasıyla İslam dünyasında yayılmıştır. Batıcı, Türkçü, İslamcı olarak farklı ideolojilere mensup birçok Osmanlı münevveri onun sohbet ve yazılarından, ya doğrudan yahut da dolaylı olarak faydalanmış ve etkilenmişlerdir.

Bazı Yeni Osmanlılar, Jön-Türkler, M. Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu gibi Türkçüler, Mehmet Akif gibi ‘İslamcılar.’ Abdullah Cevdet gibi dinsizler, Seyyid Bey, Şemseddin Günaltay gibi değişimci/yenilikçi şahıslar bunlar arasındadır. Mesela Cemâleddin Efgani hakkında eski başbakanlardan Şemseddin Günaltay, ‘Şeyh, Peygamber kadar şâyân-ı hürmet; ona itiraz edenler Ebu Cehil kadar lânete müstehaktır’ demiştir.”

Listeye; Mevdudi, S.Kutup, Hamidullah ve Fazlurranman’ı da ilave etmezsek, bunlara haksızlık etmiş oluruz.

Bugün Abduh Ekolü değişik fikir akımlarına mensup hemen bütün Türkiye aydınlarını tesiri altına almıştır. Dini yayınlarda bu fikirlere geniş yer verilmektedir.

Mehmet Oruç

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
‘Abduh Ekolü’nün reformist fikirleri
« Yanıtla #8 : 24 Mart 2010, 05:16:49 »
İslam âleminde büyük ilgi gören, İslamiyette reform yaparak, kendi aklına göre İslam adı altında bir inanç sistemi kurmaya yönelik Abduh Ekolü’nden bahsetmiştik. Bugün ilahiyat camiasının büyük ekseriyeti maalesef bu ekolün fikirlerini savunur. Peki bu fikirlerin esası nedir?

Bunu şöyle özetleyebiliriz: Vahyi, peygamberi dışlayarak iman ve ibadette aklı, felsefeyi esas almak ve Hristiyan ve Yahudileri temize çıkartarak onların da Cennete gideceğini savunmak. Abduh’a göre; akıl, nassın, peygamberin yardımı olmaksızın iyiyi kötüden ayırabilir.
Efgani ve Abduh Ekolü, İbn-i Sina ve Farabi gibi felsefenin küfründe boğulmuş filozofların düşüncelerini esas alarak İslamiyeti yeniden yorumlamaya çalışır. İslamı, Batı’nın değerleri ile yorumlayarak, ilahi din olmaktan çıkartıp Hristiyanlıkta yaptıkları gibi beşerî bir din haline getirmek ister.

DİNİ KISA AKLI İLE YORUMLADI

Abduh’un asırlardır Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerini bir kenara bırakarak dini kendi kısa aklı ile yaptığı yorumlara birkaç örnek verecek olursak:

Fil suresinde bildirilen Ebabil kuşlarına “sivrisinek”, attıkları taşlara “mikrop” der. Musa aleyhisselamın asası ile denizi yarma mucizesini med ve cezir hadisesidir diye tevil eder. Ayet-i kerime ile göğe çıkarıldığı bildirilen hazret-i İsa’nın öldüğünü ve ruhunun göğe çıkarıldığını iddia eder. Menâr mecmuasında, “Kur’ân, Âdem’in hâlihazırdaki bütün insanların babası olmadığına ve ilk topraktan yaratılanın da o olmadığına işaret eder... Darwin’in görüşleri, Kur’ân tefsirinde kolayca uygulanabilir” der.

Abduh ve Reşid Rıza’nın çıkarttıkları “Menâr” dergisi, “İslâm yalnız Kur’ân’dır” isimli bir makale yayınlayarak, hadîslere hiç gerek olmadığı fikrini savunmuştur.

Abduh Ekolü’nün, Batı hayranlığı, Hristiyanlığı ve Yahudiliği sevdirme, onları hoş gösterme fikirleri de dikkati çekecek kadar öndedir: Örneğin, Zilzal suresindeki “Zerre ağırlığında hayır yapan, karşılığına kavuşur” mealindeki ayet-i kerimeyi tefsir ederken; “Müslüman olsun, kâfir olsun, salih (iyi) amel işleyen herkes Cennet’e girecektir” diyerek Ehl-i sünnet âlimlerinden ayrıldı.

“İslâmiyet ve Nasrâniyye” kitabında, “Bütün dinler birdir. Dış görünüşleri değişiktir” diyerek neshedilmiş Yahudi ve Hristiyanlığı son din olan İslam dini ile aynı konuma getirmiştir. Londra’da, bir papaza yazdığı mektûbda, “İslâmiyet ve Hristiyanlık gibi iki büyük dînin el ele vererek kucaklaşmasını beklerim. O zaman, Tevrât ve İncîl ve Kur’an birbirlerini destekleyen kitaplar olarak her yerde okunur ve her milletçe saygı görür” demiştir. Müslümanların Tevrât ve İncîl okuyacakları zamanı beklemekte olduğunu ifâde etmiştir.

MAKSADI HALKI DİNSİZLEŞTİRMEK!

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi de, Abduh ile ilgili şunları söyler: “Abduh’un tuttuğu bozuk yolun hülasası şudur: Ehl-i sünnet itikadı üzere tedrisat yapmasıyla tanınmış olan Ezher Üniversitesini karıştırıp Ezherlilerin çoğunu adım adım dinsizlere yaklaştırmış, ama dinsizleri bir adım bile dine, yaklaştırmamıştır. Hocası Cemaleddin Efgani vasıtasıyla Ezher’e masonluğu sokan odur” (Mevkıfu’l-Akl ve’l-ilm ve’l-Alem)

Müslümanları Hristiyanlara yaklaştırma çalışmaları ile öne çıkan R. Arnaldez, Ehl-i sünnet bir Müslümana diyaloğu kabul ettirmenin pratikte imkânsız olduğunu, bu inancın tahrip edilmesi gerektiğini söyledikten sonra, İslami esasları, nakil ile değil, akıl ile anlamayı bir metod haline dönüştürmüş Vehhabi, Selefi anlayışının temsilcisi olan “Abduh ekolü”nün hakim kılınması hâlinde, dinler arası diyaloğun oldukça kolaylaşacağını ifade etmektedir.( R. Arnaldez: Contidions dun avee İslam)

O dönemin İngiliz Mısır sömürge valisi Lord Cromer’in şu sözleri de manidardır: İslâmî reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh’un çizdiği yolda ümit vaat ediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa’nın her türlü yardım ve teşviklerine lâyıktırlar.” (Abduh ve diğer reformcular hakkında geniş bilgi için Hakikat Kitabevi’nin “Faideli Bilgiler” kitabına bakılmalıdır!)

Mehmet Oruç

Çevrimdışı sofimirza68

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
Ynt: Muhammed Abduh
« Yanıtla #9 : 24 Mart 2010, 13:15:50 »
s.a.mehmet akif gibi ve MUHAMMED ikbal gibi şahısların bu bnezetmelerle ne alakası var onu anlayamadım.
sizin mehmet akif dediğiniz şahıs osmanlı parçalanmasın diye arap bedevileriyle kabile kabile görüşen insandır.
MUHAMMED  ikbal ve pakistan halkının bugün bu topraklar üzerinde bağımsız bir şekilde yaşamamızdaki katkıları ise aşikardır.tarihte vardır.siz bunun gibi insanları bu benzetmelerle isnad edemezsiniz.konya da yaşayanınız varsa tahir körükçü hocamıza( hocalarından biriside ladikli ahmet ağ dırki o da 40 lardandır.) sorabilirsiniz.
selam ve dua ile.A.E.O . . .

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Muhammed Abduh
« Yanıtla #10 : 24 Mart 2010, 19:30:18 »
aleyküm selam


muhammed ikbal

İkbal, Pakistan’ın millî şairidir. 1905’te öğrenim için gittiği Avrupa’da üç yıl kaldı ve düşüncelerinde büyük değişiklikler oldu. 1908’de Lahor’a dönerek Felsefe ve İngiliz Edebiyatı öğretmenliği yaptı.

1923’te İngilizler kendisine “Sir” ünvanı verdi. Bu arada, meşhur şarkiyatçı İngiliz Sir Thomas Arnold ile tanıştı, kurduğu yakın dostluk İkbal’in düşüncesini etkiledi. Onun tavsiyesi üzerine Avrupa’ya gidip, burada felsefecilerden ders gördü. Bütün bunlar İkbal’in üzerinde büyük tesir yaptı. Ehl-i sünnet âlimlerinin tuttuğu doğru yolu bırakıp, Batılı müsteşriklerin metotlarına kaymasına sebep oldu.

İslâmiyet karşısında felsefe ve aklı ön planda tutan bu metotlar, İkbal’in düşünce ve fikirlerini de şekillendirerek, din konusunda kendine mahsus ve İslâm âlimleri tarafından reddedilen görüşler öne sürmesi neticesini de beraberinde getirdi.

İkbal’in İslâmda dinî düşüncenin yeniden kuruluşu adıyla tanınan, 1928’de Madras İslâm Derneğinin kurslarındaki konuşmaları, reformcu görüşlerle doludur. Onun bu reformcu görüşleri, İslamiyet’in nakil yoluna ters oluşu sebebiyle, âlimlerce kabul görmedi.

Eserlerinde, Abduh ve Efgani gibi mason reformcuların fikirlerine genişçe yer verdi. İkbal’in şahsiyetinin en önemli taraflarından biri de, İngilizlerin arzusuna uygun olarak, bağımsız Pakistan’ın kuruluşu için yaptığı çalışmalarıdır.

İngilizler, Pakistan’ı Hindistan’dan ayırıp küçük lokma hâlinde yutmak istiyorlardı. İkbal, 1931 ve 1932’de Londra’da yapılan toplantılara delege olarak çağrıldı ve burada da aynı fikri destekler konuşmalar yaptı. Yazdığı makale ve mektuplarda da ısrarla aynı fikri işledi.

İkbal, Cinnah’a yazdığı mektuplarda; İngiliz hükümetinin, Hindistan Müslümanlarının Pakistan adı altında ayrı bir devlet kurmalarını istediğini belirtti. İkbal’in bu çalışmaları, takdirle karşılanıp bağımsızlığın sembol şahsiyeti sayıldı.

Ölümünden 9 yıl sonra 1947’de Pakistan bağımsızlığına kavuştu. Bu bağımsızlık, Hindistan’da bir türlü tam hâkimiyet kuramayan İngilizlerin, Müslümanları parçalayarak hem Pakistan’a, hem de Hindistan’a daha kolay hâkim olmak için takip ettikleri bir siyasetin neticesidir.

 (Y. Rehber Ans.)

m.akif ersoy

Mehmed Âkif milletini ve dînini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sâhip, şâir tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebî bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şâiridir. İstiklâl Marşı şâiri olması bakımından da “Millî Şâir” ismini almıştır. Ancak rastgele edindiği din bilgileriyle, zamânının ve çağın dertlerine şahsî fikirleriyle çâre aramaya kalkışması bâzı hatâlara düşmesine sebep olmuştur.

Bunun yanında Sultan İknci Abdülhamîd Hanın memleket için yaptıklarını anlamayıp onun şanına yakışmayacak iftiralarda bulunması; sicilli mason Mısır Müftüsü Muhammed Abduh’u övmesi; bir çalgıcının seslerini nidâ-yı ilâhîye benzetmesi beğenilmiyen belli başlı hususlarıdır.

Ahmed Dâvudoğlu, “Dîni Tâmir Dâvâsında Din Tahribcileri” kitabında diğer reformcular gibi, ilhâmını doğrudan doğruya Kur’ân-ı kerîmden almak istediğini bildirmektedir.

yeni rehber ansiklopedisi
« Son Düzenleme: 24 Mart 2010, 19:54:19 Gönderen: İsra »

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Muhammed Abduh
« Yanıtla #11 : 26 Mart 2010, 11:42:40 »
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Muhammed Abduh
« Yanıtla #12 : 21 Temmuz 2010, 06:15:12 »
Bu gibi yazıları hem okumalı hem de okutmalı.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Muhammed Abduh
« Yanıtla #13 : 09 Kasım 2010, 21:37:57 »
rica ederim

Çevrimdışı el-kemter

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Ynt: Muhammed Abduh
« Yanıtla #14 : 14 Ocak 2011, 23:44:49 »
Esselamu aleykum!Bu yazilardan cok faydalandim,Allah razi olsun!InsaAllah boyle gercekleri yazmaya devam edelim!Allah bizi Ehl-i Sunnet cizgisinden ayirmasin!