Gönderen Konu: Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?  (Okunma sayısı 28809 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı zulfikar

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 10
    • http://www.seida.net
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« : 28 Aralık 2004, 20:48:35 »

MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN MI?
Tasavvuf ve manevi terbiyeden kaçanlar, meşhur bir sözle uyarılırlar: “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır.” Büyük veli Beyazid-i Bistamî (K.S.)’ye ait bu söz, doğrusu hassas bir konuya işaret ediyor. Öyle ya; eğer bu ifade dinî bir delile dayanıyorsa, gerçek bir mürşidin talebesi olmayan herkesin durumu yeniden gözden geçirilmeye muhtaç....

Eğer bir tecrübe ve gözleme dayanıyorsa, tecrübe bir ilimdir, ve bir hakikat payı aranması gerekir. Bu sık kullanılan ifade, “bir mürşidin elinden tutanlar şeytanın elinden kurtulmuş mu oldular? Biz öyle şeyhleri gördük ki, şeytanı hiç aratmıyorlar! Hem iyi de olsa şeyh bir peygamber mi ki, ona uymayanlar iflâh olmasın? Biz Kur’an ve Sünnet’ten başkasına uymayız” itirazıyla karşılanagelmiştir. Bu meselenin iç yüzünü incelemek için şüphesiz en doğru yol, konuyu yanılmaz iki şahidin, yani Kur’an ve Sünnet’in ölçülerine göre ele almak... Önce şunu belirtelim ki tasavvuf ehli, mürşid deyince gerçekten kendisine uyulmaya layık bir Allah dostunu kasdederler. Gerçek mürşid alimdir, ariftir, takva ve edebte zirvedir, nur ve feyiz sahibidir. Ayrıca insan terbiyesinde ehliyetli ve irşad işinde izinlidir. Hz. Peygamber (A.S.)’in vârisidir. Çünkü kendisi terbiye olmamış bir kimsenin başkasını terbiye edemeyeceği açıktır. İkinci olarak, mürşid deyince tek bir insan değil, o insanının etrafında toplanmış, gönlünü ve yönünü Allah’a çevirmiş bir cemaat akla gelmelidir. Çünkü gerçek mürşid, takva yolunda bir imamdır ve kendisine uyanlar için emin bir rehberdir. Böyle bir mürşidin elinden tutan kimse, aynı zamanda birçok mümin kardeşiyle Allah yolunda el ele tutmuş demektir. Şeytana karşı bu ne büyük bir kuvvet ve ne sağlam bir siperdir! Kâmil mürşidden kaçmak, böyle bir cematten uzaklaşmak ve dini yalnız başına yaşamaya çalışmak demektir. Bu ise ne kadar zevksiz bir iş ve desteksiz bir gidiştir! Tasavvuf, topluca tevbe etmek, birlikte zikretmek, şeytanlara karşı birleşmek, hak için birbirini desteklemek ve cemaat halinde Allah yolunda yürümektir. Kur’an’ın ve Rasulullah’ın uyarıları “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır” sözü, Hz. Kur’an’a aykırı değildir; aksine birçok ayet tarafından desteklenmektedir. Çünkü, tek başına kalan bir kimesenin insan ve cin şeytanlarına yem olacağına Kur’an’daki pek çok ayet işaret etmektedir. Allahu Tealâ, kendi yolunda topluca hareket etmemizi emrediyor. Parçalanmayı, dağılmayı, tek başına kalmayı yasaklıyor (Al-i İmran/102-103). Bunun, düşmanlar karşısında zayıflık ve mağlubiyet sebebi olacağını belirtiyor (Enfal/46). Cenab-ı Hak hepimizi gerçek takvaya çağırıyor ve bunun için sadık kullarla beraber olmamızı istiyor (Tevbe/119). Allah’ın zikrinden kaçanların şeytanın kucağına düştüğünü de Kur’an-ı Kerim şöyle ifade ediyor: “Her kim Rahman olan Allah’ın zikrinden gafil kalırsa, biz ona bir şeytan musallat ederiz; o şeytan ondan hiç ayrılmaz. Bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar, onlar ise kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (Zuhruf/36-37) “Rehberi olmayanın, tek başına kalanın rehberi şeytandır” sözü, bir çok hadis-i şerifin ortak manasını da ifade etmektedir. Şöyle ki, Rasulullah (A.S.) Efendimiz, şeytanın insan kurdu olduğunu, herkese pusu kurduğunu ve cemaattan ayrılan, tek başına kalan kimseyi kolayca yuttuğunu haber veriyor. İşte Rahmet Peygamberi’nin uyarıları: “Şeytan insan kurdudur; sürüden ayrılan, tek başına kalan koyunu dağdaki kurt nasıl kaparsa, cemaatten ayrılan kimseyi de şeytan öylece kapar.” (Ahmed, Tabaranî) “Sizin cemaat halinde bulunmanız gerekir. Ayrılıktan, tek başına kalmaktan sakının. Şüphesiz şeytan tek başına kalanla beraberdir. O, (Allah için beraber olan) iki kişiden uzak durur.” (Tirmizî, Ahmed, Hakim) “Şüphesiz Allahu Tealâ, ümmetimi sapık fikir ve fitne üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet ve desteği) cemaatin üzerindedir. Kim cemaattan ayrılırsa ateşe düşer.” (Tirmizî, Tabaranî) Bu mealdeki hadislerin ortak manası ve uyarısı şudur: Dini tek başına yaşamaya kalkmayın. Allah yolunda birlik olun, alimlere uyun, takva üzere giden cemaata sımsıkı yapışın. Tek başına kalanın kalbini şeytan sarar, yolundan alıkoyar ve kolayca zarara sokar. Bu düşmana karşı birlik kalesine girin, Allah sevgisini siper edinin ve ölene kadar böyle gidin. Emniyetiniz budur. Şu halde “başında bir rehberi olmayanın rehberi şeytandır” sözü Kur’an ve Sünnet’e aykırı değildir. Tecrübeler de onu desteklemektedir. Bir üstada gitmeden, alim bir rehberi bulunmadan, peygamberlerden başka kâmil olan kimse yoktur. Maddi sanat ve fenlerde de durum aynıdır. Başında bir usta olmadan hiçbir çırak, kolay kolay usta olamaz. Arifler demişlerdir ki: “Kendi başına büyüyen ağaç yaprak açar, fakat meyve vermez. Verse de meyvesi yenmez. Bir edeb ehlini görmeyen gerçek edeb nedir bilmez. Bildikleri de kendisine yetmez.” Kur’an ve Sünnet’i rehberle yaşamak Bazıları, “Biz Kur’an ve sünnete uyduktan sonra niye sapıtalım ki? Bizim emniyetimiz mürşide değil, Kur’an ve Sünnet’e uymaktır. Mürşide ve müridlerine lazım olan da bu değil mi?” diye soruyorlar. Evet, hepimiz içimiz ve dışımızla ilahi hükümlere uymakla mükellefiz. Kâmil mürşidlerin bundan başka bir hedefi yoktur. Bütün mesele, her durumda Kur’an ve Sünnet çizgisinde giden Allah adamı olabilmektir. Buna ihsan makamında kulluk denir. Acaba bunun en güzel yolu nedir? Sadece okumak mı, yoksa yolu bilene uymak mı? Mesafesi uzun, engelleri çok, tehlikeleri fazla, her yanı gizli düşmanlarla çevrili bir yolu, sadece tarifle mi gitmek emniyetlidir, yoksa yolu bilen bir rehberle mi? Bu yol, insanın benliğini aşıp hakikatına ulaşma yoludur. Bu yoldaki en büyük engel insanın nefsidir. Bu yol, Alemlerin Rabbi’ne gerçekten kul olma yoludur. Onun etrafı düşmanlarla doludur. Yalnız gidilmez, yol çok uzundur. Şeytandan yakayı sıyırmak mümkün mü? Kur’an-ı Hakim bildiriyor ki, şeytan, ölene kadar hiç kimseden elini çekmez, ümidini kesmez, Bunun için yemini vardır (Sa’d/80-83). O peygamberlere bile hile yapmak ister, ancak Allah’ın nuru onu engeller (Hac/52). Kâmil mürşidler şeytanın baş düşmanıdır; onlara yanaşmak ister, karşısında yine ilahi nuru bulur; siner, kaçar. Çünkü, onlar Alemlerin Rabbi’ne teslim olmuşlardır. O da onları özel himayesine almıştır (Nahl/99, İsra/65). Şeytanın şerrinden peygamberler ve veliler ancak Allah’ın yardımıyla emin oldular. Yolu bir kere Mekke’ye, beş defa tekkeye uğrayan bir müslüman ondan kurtulduğunu nasıl düşünebilir? Mürid, Allah’a yönelen kimse demektir. Şeytan en fazla bu kimselerle uğraşır. Bunun için her yolu dener. En iyi yaptığı iş vesvese vermektir. Açıkça günaha sokamadığı müridi, yaptığı hayırlı amelleri ile azdırmaya çalışır. Ancak, mürşidine ve cemaatine bağlı sadık bir müridin bir tane şeytanı varsa, binlerce dostu ve yardımcısı mevcuttur. Onların bereketiyle hastalığını anlar, ilacına koşar. Ancak, kalbini değil cebini düşünen, din değil dünya derdine düşen, niyeti sakat olduğu halde sadık görünen kimseler, şeytanın maskarası, müslümanların yüzkarasıdır. Bunlar mürşid değil şeytandır, mürid değil, münafıktır. Ve onlar bizim konumuz dışındadır. Tek başına hakikatı arayan kimse yorulur, çoğu zaman şeytanın oyuncağı olur. Şeytan bu insana açıktan günah işletemez ise, yaptığı hayırlara yönelir. Bu yolla mümini zarara sokmaya çalışır, bunu da genelde başarır. Şeytan ilim sahiplerine daha çok gizli günahları işletir. Onu gösteriş, kin, kibir, hased, gaflet, eşyaya aşırı muhabbet, makam hırsı, kendini beğenme, ameli ile övünme, insanları küçük görme gibi tesbiti güç, tedavisi zor günahlara daldırır. Başında bir mürşidi, çevresinde kendisini uyaracak kardeşleri olmayan kimse, asıl halini anlamadan ve bir çaresine bakamadan ölür gider. Sonuçta insan ağlar, şeytan güler.
Dilaver Selvi
kaynak menzil.net
onsuzluk Kervanı,peşinizde ben,
Üç ayakla seken topal köpeğim! '
Bastığınız yeri taş taş öpeyim.
Bir kırıntı yeter kereminizden!
Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben...

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #1 : 12 Mart 2005, 23:29:15 »
Bu yazilari okuyan bir kimse hangi düsünce ile artik tasavvufun gereksizligini düsünür???
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Re: ..
« Yanıtla #2 : 24 Nisan 2005, 23:57:47 »
Alıntı yapılan: "drtasavvuf"
Sırat-ı Müstakiym’e ulaşmaksa gördünüz ki mürşide ulaşmadan gerçekleşemiyor


Evet her sey rabita yapiyor. rabita yapmayan bir varlik düsünebilirmisiniz.Rabitada bir vasita ile olur Allaha ulasmak ve kisinin nefsini anlamasi o vasitaya baglidir. Rabbim hakiki vasitayi bulmayi nasip eylesin.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı efe09

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #3 : 24 Nisan 2005, 23:59:47 »
<< AMIN >>
u dünyanın cefasından, sefasına nöbet gelmez.
Gâfil olma ilme çalış, geçen zaman geri gelmez...

Çevrimdışı mars

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 256
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #4 : 25 Nisan 2005, 13:03:35 »
Öz-67 hocamız demişki:

Alıntı

 Rabbim hakiki vasitayi bulmayi nasip eylesin


Amin cümlemize inşaAllah

Çevrimdışı mahmud_sami

  • okur
  • *
  • İleti: 62
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #5 : 31 Ağustos 2005, 00:00:58 »
Selamün Aleyküm Arkadaşlar bu konuya acizane olarak bir kaç ilave yapma istedim.Umarım kabalık etmiş olam...

Bâyezid Bistâmî’ye atfedilen bu söz, eski tasavvuf kitaplarımızdan itibaren hemen bütün kaynaklarda yer almaktadır. Buradaki “şeyh” kelimesi mutlak manada mürşid demektir. Bütün uygulamalı ilimlerde o ilmin öğrenilmesi, bir üstad aracılığı ile olur. O konuya dair eserleri okumak, o ilmi öğrenmek için yetmez. Meselâ İslâmî ilimlerden “Kırâat” uygulamalı bir ilim olduğundan fem–i muhsin”den (yetkili ağız) öğrenilir. Tecvid ve kıraat kitapları okunarak kurrâ olunamaz. Marangozluk, kaportacılık gibi çağdaş işler, futbol gibi oyunlar bile mutlaka bir ustadan öğrenilir. Futbol kitabı yazan biri, iyi bir futbolcu olmayabilir. Marangozluğun kitabını yazan da öyle. Hatta Tıp Fakültesini bitiren kimse nasıl bir uzmanın yanında ihtisas görmeden uzman olamaz ve olmaya kalkıştığında insanları canından ederse, aynı şekilde bir üstadın yanında tasavvufi eğitim görmeden kendi kendine sufilik etmeye kalkışan bir kimse mutlaka yanılır ve şeytanın oyuncağı haline gelir. Bu sözde şeyhsizlikten maksad da tasavvuf ilminin şeyhsiz öğrenilip uygulanamayacağıdır. Yoksa herkesin mutlaka bir şeyhe bağlanması anlamına gelmez.
ŞARET OLSA YOL SAPTIRMAZ,BİLGİ OLSA SÖZ SAPTIRMAZ.

Çevrimdışı mahmud_sami

  • okur
  • *
  • İleti: 62
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #6 : 31 Ağustos 2005, 00:03:21 »
Bu arada yamayı unutum.Bu ifadeyi yazarken fakir acizanenin tasvvuf düşmanı falan olduğunu da zannetmeyin.Fakir de Nakşibendiyenin seyyidiye koluna intisaplıdır.

Rabbimsevdiği kulları tanımayı ve onları gereği gibi sevemyi ve de onlara layıkıyla bende olmayı nasip etsin...Amin
ŞARET OLSA YOL SAPTIRMAZ,BİLGİ OLSA SÖZ SAPTIRMAZ.

Çevrimdışı mehmet70

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #7 : 05 Eylül 2005, 23:15:32 »
Hepinizden Allah razıolsun bütün kardeşlerin yazısını okudum ve mükemmelll...
Ben  de diyorum ULEMA_İ VERASETUL ENBİYA  
Sevgi, selam muhabbet ve dua ile
n Büyük Kabadayılık Efendiliktir.

Çevrimdışı neco

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 20
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #8 : 07 Eylül 2005, 19:02:12 »
Allah RAZI OLSUN ÖZ-67 KARDEŞ MÜKEMMEL BİR KONU Allah BBİZLERE ZAMANIN MÜKEMMİLİNE SIMSIKI SARILMAYI VE ONLARIN ŞEFAATLERİNE NAİL EYLESİN
HİZMETTE MUVAFFAKİYET OLSUNDA VARSIN YERİMİZ CAMİNİN PABUÇLUĞU OLSUN

Çevrimdışı Mstfx67

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 354
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #9 : 08 Eylül 2005, 01:27:38 »
Allah razi olsun
 8)
BA$KASININ AYIBINI SÖYLEMEYi DÜSÜNDÜGÜN ZAMAN NEFSININ AYIBINI hATIRLA!!!

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
şeyhi olmayanın şeyhi şeytanmı?
« Yanıtla #10 : 08 Eylül 2005, 01:40:46 »
Arkadaşlar,kardeşler:Ya ben sizleri anlayamıyorum .Ya da ben hiç bir şey bilmiyorum.
 Ben mürşidi ,Kur'an,
Ben mürşidi ,Resulullah'ın (asm) sünneti olarak biliyorum.
Bir müslümanın ,Bir mürşid -i Kamil'e bağlı olarak islamı yaşaması ve kainatı algılaması ,o Mürşid in terakki ettiği ölçüde ,kainatı algılaması demektir.
Halbuki insan,esfelesafilinden,Ala -i İlliyyin derecesine kadar yükselebilir.
Tabiidir ki en yüksek mertebe olan Ala -i illiyyin derecesine Resulullah(asm)efendimiz yükselmiştir.
Bu terakki ve yükseliş,müslümanın nefsini öldürmesi ilede gerçekleşmez.
Nefis insani bir özelliktir ve insan olmanın bir vasfıdır.Eğer nefis olmazsa , insan insan olmaz melek olur.Halbuki insan meleklerden de üstün bir yaratıktır.
Bu üstünlük müslümanın nefsini öldürmesi ile değil,nefsini kontrol altına alabilmesi ile mümkündür.
Unutmayalım ki :bizler üçbeş dakikalık nefsin sonucunda yaratılmışız.
Yeme,içme ,giyinme,kuşanma,edinme insani özelliklerdir.Ve bu istek ve arzuların kontrol altına alınması , illa ki bir Mürşide bağlı olarak ,kontrol edilebilir demek doğru olmaz.Müslüman Doğrudan Kur'an a ve sünnet -i Resulullah'a (asm) bağlı olabilir bu da mümkün dür ve olması gerekende odur kanaatindeyim.
Mürşid'i olmayanın mürşidi şeytandır gibi imalı ve doğrudan sözlere kesinlikle katılamam.Ve doğru da değildir.Ayrıca zülfikarın yazısında bazı hadisler tekerleme yapılarak yorumlanmış.Hem şöyle yazıyor'''''''''''''(
terbiyesinde ehliyetli ve irşad işinde izinlidir. Hz. Peygamber (A.S.)’in vârisidir. Çünkü kendisi terbiye olmamış bir kimsenin başkasını terbiye edemeyeceği açıktır. İkinci olarak, mürşid deyince tek bir insan değil, o insanının etrafında toplanmış, gönlünü ve yönünü Allah’a çevirmiş bir cemaat akla gelmelidir Gerçek mürşid alimdir, ariftir, takva ve edebte zirvedir, nur ve feyiz sahibidir. Ayrıca insan. Çünkü gerçek mürşid, takva yolunda bir imamdır ve kendisine uyanlar için emin bir rehberdir'''''''''')ACABA EHLİYETLİ VE VAZİFELİ OLUŞUNUN ÖLÇÜSÜ NEDİR
''Kişinin mürşidini istemesi ,mürşidine ulaşması aslırır'' Deniliyor.
Kişinin (müslümanın) vazifesi EMR -İ BİL MAĞRUF,NEHY -İ ANİL MÜNKERDİR.
(Allah'ın emrini tutup,nehy ettiklerinden kaçmaktır.) O da Kur'an da mevcuttur.
Efendim ''herşey Allah'ı rabıta yapıyor''. Tabiri yanlıştır.
Zerreden,kainata ve alemlere varıncaya kadar,meczub bir mevlevi gibi döner,lisan -ı hal ile Allah'ı tespih ederler.Müslüman zaten lisan -ı hal ile Allah'ı tespih etmektedir.Dil ilede tespih etmek zorunluluğu vardır. Ama mevlevi gibi dönme zorunluluğu yoktur.(bu bir misaldi)
İnsan her nefesinde Allah'ı lisan -ı hali ile zikreder (hu)der.Bu olayı düşünmesi ,fikr etmesi, tefekkürdür.(bir saat tefekkür.....) gibi.
........Vereset'ül Enbiya doğrudur.Ancak farklı yorumluyorsunuz.Her mürit kendi mürşidini en büyük telakki ediyor .yanlış olan budur.(Benim meslek ve meşrebim en doğrudur.En güzeldir diyor) Diğerine yanlıştır da diyebiliyor.Bunu diyebilme yetkisi yoktur.
.........Kısacası doğrudan doğruya Kur'an a ve sünnet -i Resulullah'a (asm) sarılmak en doğrusudur diye düşünüyorum.
Tasavvuf gereksiz değildir ama ,zorunlu da değildir.
...................................................................Yanlış düşünceden Allah'a sığınırım.
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #11 : 08 Eylül 2005, 01:44:38 »
Alıntı

Mürşid'i olmayanın mürşidi şeytandır gibi imalı ve doğrudan sözlere kesinlikle katılamam.Ve doğru da değildir


 :x

Çevrimdışı dihancioglu

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 244
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #12 : 08 Eylül 2005, 03:44:26 »
yusufum kardeşim Yaklaşımınız, açıklamalarınız çok açık net.

 :x ( doğrudan doğruya Kur'an a ve sünnet -i Resulullah'a (asm) sarılmak en doğrusudur.) En doğru olanın bu olduğuna inanıyorum bende. Mürşid olan zatlarımızında bizlere yol göstermelerinde faidesi olduğu kanısındayım.

Rabbim kuran'ın ışığında,Resulullah'ın (asm) efendimizin rehberliğinde doğruyu ve doğru yolu cümlemize  göstersin
Of eşrafından 80 yıllık bir M E K T U P

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #13 : 08 Eylül 2005, 15:56:21 »
Ben doğru olduğuna bilerek inandığım şeylerin açıklamasını yaptım.Arkadaşlarımın islami görüş ve fikirlerine de saygım vardır .
gurbetçi ve bilim kardeşimin de aynı görüşte olmasına da sevindim.
Ayrıca mürşid lerin.Kutubların.Kub -u Azamların Müceddit ve müçtehid olarak gönderilen Büyük zatların(Allah'ın (cc) rahmeti üzerlerine olsun) Dağılmakta ve bozulmakta olan islam toplumlarını toparlayıcı,yol gösterici,istikamet verici olarak kabul etmekteyim.ve buna inanmaktayım.
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #14 : 08 Eylül 2005, 20:34:02 »
Bâyezid Bistâmî’ye atfedilen bu söz, eski tasavvuf kitaplarımızdan itibaren hemen bütün kaynaklarda yer almaktadır. Buradaki “şeyh” kelimesi mutlak manada mürşid demektir. Bütün uygulamalı ilimlerde o ilmin öğrenilmesi, bir üstad aracılığı ile olur. O konuya dair eserleri okumak, o ilmi öğrenmek için yetmez. Meselâ İslâmî ilimlerden “Kırâat” uygulamalı bir ilim olduğundan fem–i muhsin”den (yetkili ağız) öğrenilir. Tecvid ve kıraat kitapları okunarak kurrâ olunamaz. Marangozluk, kaportacılık gibi çağdaş işler, futbol gibi oyunlar bile mutlaka bir ustadan öğrenilir. Futbol kitabı yazan biri, iyi bir futbolcu olmayabilir. Marangozluğun kitabını yazan da öyle. Hatta Tıp Fakültesini bitiren kimse nasıl bir uzmanın yanında ihtisas görmeden uzman olamaz ve olmaya kalkıştığında insanları canından ederse, aynı şekilde bir üstadın yanında tasavvufi eğitim görmeden kendi kendine sufilik etmeye kalkışan bir kimse mutlaka yanılır ve şeytanın oyuncağı haline gelir. Bu sözde şeyhsizlikten maksad da tasavvuf ilminin şeyhsiz öğrenilip uygulanamayacağıdır. Yoksa herkesin mutlaka bir şeyhe bağlanması anlamına gelmez.[/b][/quote]




mahmud saminin bu yazisi yusufumun yazdigina aslinda güzel bir cevap...

Ama islam aleminde bu konuda fikirler muhtelif... Allame Taftazani hazretleri bile tasavvuf ehli degilmis.. Herkesin bir Imami Azam bir Imami Gazali kadar tasavvufun lüzûmunu idrak etmesini bekleyemeyiz.

Tasavvuf neticede bir nasip isidir... Tasavvufta dogru seyhi nasil anlayacagiz? Bu yola merak saran onun sartlarini da kitablardan bulur, hayatta gördüügü seyhlere tatbik eeder..

Mekruhlar, haramlar ve bidatlerle mesgul olmayan, ehli sünnet cizgisinden kil kadar taviz vermeyen bir mürsidi, bazi özellikleriyle ehli tanir...

Hakiki bir mürsidi bulamayip hakiki bir mürsid zu'muyla baglanan, ama hakiki mürsdiyne de ta'n etmeyen bir kisi hakiki mürsidlerden feyz alir, iyi niyetine binaen diye duymustum...

Hazreti Allahkullari seriattan hesaba cekecektir, tarikatten degil...
Zaten hic kimse tasavvuf olmazsa olmaz diye zorlamiyor. Ama seriatin faydasini görebilmek de tarikata baglidir... ilim amel ve ihlastan ücüncüyü tarikatsiz tahsil imkansizdir...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident