Gönderen Konu: Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?  (Okunma sayısı 29061 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #30 : 16 Eylül 2005, 08:46:15 »

Cok dogru... :x
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı abdullah64

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 11
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #31 : 17 Eylül 2005, 16:15:23 »
Alıntı yapılan: "Miftahulkuluub"
Bu konu çok derin bir konu.Mürşide bağlı olmayan, yada kendi hali ile islamı yaşamaya çalışanlar ilk başta olumsuz gibi bakabileckler, kendilerinin şeyhlerinin şeytan olduğunu düşünecekler bu yüzdende olumsuz tenkit ve sorularla (hangi ayette hadiste böyle bir şey anlatılıyor ki vs.) konuya yaklaşacaklardır.
Bu söz ne ayet nede bir hadistir.Beyazısı Beyatazıdı Besmi k.s hazretlerine ait bir sözdür,ama bu zat kendi kafasından uydurmuştur tevehhümüde akla gelmemelidir.Zira bu meyandaski ayet ve hadislerden çıkardığı sözü çok güzel bir şekilde ifade etmiştir.
Konuyu açan arkadaşın dr dilaver selviden naklettiği yazı son derece anlaşılır bir izah tarzı ile bu durumu ifade etmektedir.Onun üzerine bir şeyler yazmayı kerih görüyorum.


    http://www.sadakat.net/tasavvuf/seyhiolmayanin.htm sadakat net. tasavvuf bahçesinde açıklama mevcut.

          Aslında anlaşılamayacak bir konu değil. Şöyle ki;

                Zamanda anlaşılamayan neden şeyh siz kabul görmüyoruz oluşudur.

                Bu şuna benziyor cemaatle kılanan namaz ile ferdi kılınan namazın arasındaki bir fark olup olmadığıdır.

              İslamı yani inancını yaşamak için illa biad şartmıdır sorusu sorulmalı ?
              Evet insanın dinini yaşaması için illa biad etmesi lazım.  
   
   Bugün bu kargaşa ve karmaşada müslümanların birliğinden söz edilemiyorsa eğer; Bunun nedenlerinin biride biat tan mahrum kalmaktır.

                Dünyevi organizasyonlar hiç bir zaman dini mübin islamın öngörüsünde değildir ve bir müslümana cevap veremez. Çünkü ali düşünce ve menfaatlerden yoksundur. Genelde dünya yaşamı ile ilgilidir ve karşılık beklenir. Onun için bir müslümanı tatmin edemez. Etmeside beklenemez. Çünkü insan başlanğıçta tatminsiz, doymak bilmeyen bir canlıdır. Onun eğitilmesi ve doyurulması lazımdır. Buda ancak ve ancak bilfiil yaşayarak mümkündür.                  

                Bir müslümanın dinini yaşayabilmesi için kötü hasletleri iyileri ile değiştirmesi gerekmektedir.

                 Hadis ve ayetlerle sabittir; rıza ve cennet elbet liyakat ve ehliyet ile kazanılacaktır.

                Şimdi kim diyebilir ki; ilkokul mezunundan cumhurbaşkanı seçilir diye kimi seçmişler şimdiye kadar.

                 Ehli olan makamına ulaşır. Ehli olmayan ise makamı için bir rehbere ihtiyac duyacaktır. Nerede görülmüş varılması istenen makam yada mevkiye kendi çabası ile ulaşanı. Ulaşmış olanlar var denirse şunu söylemek lazım; Onlar ulaşanlara kerih gözle yada hakir gererekmi bakıyorlardı. Şeyh yada cemaat karşıtı mı idiler yoksa övgülerini, sevgilerini dile getirmemişlermiydi.? Üveysi tabir dahi ulaşmış olanların irşadı ile olmuştur.

               Kanunla sabit olduğu halde seçilmeyenler için o yüksek makama mevcut hali ile ulaşacağını zannetmek biraz gülünç değilmi? Olamaz diyemeyiz fakat o menzil için sevgi ve hoşgörü sahibi olmayanı o makama layık görmemekte yanlış değildir herhalde.          İrşad sız menzile varmak mümkün değildir.    

          Eğer bilgi ile olsaydı Ehli sünnet imamlarının, tasavvuf büyüklerinin şeyhlere ihtiyacı olmazdı. İmam Gazali zamanının allamesi, İmam ı Azam ve diğer leri, hiçbirisi saygı ve sevgiden ödün vermemiştir. Saygısızlık yapanı ise tedrisatında gören varmı acaba.    

  Bunları başarabilmek içinse cemaat mensubu olmak lazımdır. Her cemaatinse illa bir lideri yada şeyh i olması doğaldır.

             Cemaatsiz ve şeyh siz olurmu? Oluuuuuur! Ama illa sevmek lazım. İlla övmek lazım. Yermek le yada sövmekle mümkün değil.
iz abdest almayı okuya okuya değil,abdest alanların eline su döke döke öğrendik...

                                               Arif Nihat Asya

Çevrimdışı mehmet70

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
Re: şeyhi olmayanın şeyhi şeytanmı?
« Yanıtla #32 : 20 Eylül 2005, 22:00:45 »
Alıntı yapılan: "yusufum"
Arkadaşlar,kardeşler:Ya ben sizleri anlayamıyorum .Ya da ben hiç bir şey bilmiyorum.
 Ben mürşidi ,Kur'an,
Ben mürşidi ,Resulullah'ın (asm) sünneti olarak biliyorum.
Bir müslümanın ,Bir mürşid -i Kamil'e bağlı olarak islamı yaşaması ve kainatı algılaması ,o Mürşid in terakki ettiği ölçüde ,kainatı algılaması demektir.
Halbuki insan,esfelesafilinden,Ala -i İlliyyin derecesine kadar yükselebilir.
Tabiidir ki en yüksek mertebe olan Ala -i illiyyin derecesine Resulullah(asm)efendimiz yükselmiştir.
Bu terakki ve yükseliş,müslümanın nefsini öldürmesi ilede gerçekleşmez.
Nefis insani bir özelliktir ve insan olmanın bir vasfıdır.Eğer nefis olmazsa , insan insan olmaz melek olur.Halbuki insan meleklerden de üstün bir yaratıktır.
Bu üstünlük müslümanın nefsini öldürmesi ile değil,nefsini kontrol altına alabilmesi ile mümkündür.
Unutmayalım ki :bizler üçbeş dakikalık nefsin sonucunda yaratılmışız.
Yeme,içme ,giyinme,kuşanma,edinme insani özelliklerdir.Ve bu istek ve arzuların kontrol altına alınması , illa ki bir Mürşide bağlı olarak ,kontrol edilebilir demek doğru olmaz.Müslüman Doğrudan Kur'an a ve sünnet -i Resulullah'a (asm) bağlı olabilir bu da mümkün dür ve olması gerekende odur kanaatindeyim.
Mürşid'i olmayanın mürşidi şeytandır gibi imalı ve doğrudan sözlere kesinlikle katılamam.Ve doğru da değildir.Ayrıca zülfikarın yazısında bazı hadisler tekerleme yapılarak yorumlanmış.Hem şöyle yazıyor'''''''''''''(
terbiyesinde ehliyetli ve irşad işinde izinlidir. Hz. Peygamber (A.S.)’in vârisidir. Çünkü kendisi terbiye olmamış bir kimsenin başkasını terbiye edemeyeceği açıktır. İkinci olarak, mürşid deyince tek bir insan değil, o insanının etrafında toplanmış, gönlünü ve yönünü Allah’a çevirmiş bir cemaat akla gelmelidir Gerçek mürşid alimdir, ariftir, takva ve edebte zirvedir, nur ve feyiz sahibidir. Ayrıca insan. Çünkü gerçek mürşid, takva yolunda bir imamdır ve kendisine uyanlar için emin bir rehberdir'''''''''')ACABA EHLİYETLİ VE VAZİFELİ OLUŞUNUN ÖLÇÜSÜ NEDİR
''Kişinin mürşidini istemesi ,mürşidine ulaşması aslırır'' Deniliyor.
Kişinin (müslümanın) vazifesi EMR -İ BİL MAĞRUF,NEHY -İ ANİL MÜNKERDİR.
(Allah'ın emrini tutup,nehy ettiklerinden kaçmaktır.) O da Kur'an da mevcuttur.
Efendim ''herşey Allah'ı rabıta yapıyor''. Tabiri yanlıştır.
Zerreden,kainata ve alemlere varıncaya kadar,meczub bir mevlevi gibi döner,lisan -ı hal ile Allah'ı tespih ederler.Müslüman zaten lisan -ı hal ile Allah'ı tespih etmektedir.Dil ilede tespih etmek zorunluluğu vardır. Ama mevlevi gibi dönme zorunluluğu yoktur.(bu bir misaldi)
İnsan her nefesinde Allah'ı lisan -ı hali ile zikreder (hu)der.Bu olayı düşünmesi ,fikr etmesi, tefekkürdür.(bir saat tefekkür.....) gibi.
........Vereset'ül Enbiya doğrudur.Ancak farklı yorumluyorsunuz.Her mürit kendi mürşidini en büyük telakki ediyor .yanlış olan budur.(Benim meslek ve meşrebim en doğrudur.En güzeldir diyor) Diğerine yanlıştır da diyebiliyor.Bunu diyebilme yetkisi yoktur.
.........Kısacası doğrudan doğruya Kur'an a ve sünnet -i Resulullah'a (asm) sarılmak en doğrusudur diye düşünüyorum.
Tasavvuf gereksiz değildir ama ,zorunlu da değildir.
...................................................................Yanlış düşünceden Allah'a sığınırım.


     Sevgili kardeşim siz heralde bir mezhebe bağlısınızdır umarım...
Eğer bağlıysanız ...... Ne gerek var efendim  Siz kurandan sünnetten bir şeyler çıkarın yaşayın....

    Bizler zayıfız efenim, biz bir mezhebe de uyarız Allah dostlarına da ...

 Bu gün yeryüzünde Allah dostu olan kullar yıllarını hatta ömrünü adıyor.

 Her işin bir ustası var; kabul ederseniz. Allahu Teala lütuf ve ihsan sahibidir. Senin benim gibi Aklı evvellere ibret olsun, peygamber misali yol gösterici olsun,soyut olan kavramları yaşayarak somuta indirgesin ,görünen baz örnek olsun diye .... Bu na mütenahi kullarını yaratmıştır.

   Size bir soru sormak istiyorum..
Allahu Teala nın ADL (adalet ) sıfatı var. Peki Ashabı kiram kainatın biriciğini gördü, hep onun yanındaydılar,her ne yaşadı ise gördüler, Ve ben 1400 sene sonra dünyaya geldim .. Hani adalet ben de peygamber isterim diyemem değil mi ? böyle bir hakkımızda yok. Peki o zaman adalet nerede,Allahın adaleti..........
     İşte ADALET; bizde onun varisine uyarız adalet yerine gelir...

Bakın Tasavvuf yaşanmış tecrübelerin diğer kuşaklara, Allaha yaklaşmada örnek kabul edilir... Bu gün bile yaşanan bir olayın açıklaması yoksa, hukukta yaşanan emsal bulurlar ve aynı kararı verirler.

    Efenim, bir kimse istanbuldan Ankaraya gitmek istiyorsa, hiç Antalyadan dolaşıp da Ankaraya gelir mi   ?   EEE gelir ve extradan bir depo benzin yakar ama Ankaraya ulaşır....
   İşte bizim konuşmamız buna benziyor hazır bilinen yol varken Antalyalarda işin ne mübarek....... Herşey hazır lokma yemene ve yaşamana bak.. Yemek ve tatlı yapmaya uğraşma hayat kısa ... Bizler bildiklerimizi uygulamaya kalksak belki ömrümüz yetmez.
 Bizler evvela elimizde hazır olan yemekleri yersek hem haram olan ısraftan korunuruz hem de biliyosunuz, O sizin zaman ve mekan mefhumunuzun şu an çaresi yok . Zaman nakit sermeyedir çabuk bitiyor..

  Bizim kimseyi bir şeylere inandırmak gibi bir telaşımız yoktur. Bizim yaşayıp az çok istifade ettiğimiz konular olduğu için konuşuyoruz. Halbuki siz hiç bal tatmamışsınız ve bize diyosunuz ki bal şöyle acıdır veya tatlıdır.  Siz ihtisas alanı olan  ve yaşamaya çalışan kardeşlere ders vermeniz de zaten usluba terstir.
 Tasavvufu yaşamadığınız halde  Tasavvuf ehline bir şeyler söyleme cüretine nasıl girersiniz.  Arif olan yeri geldiği yerde susmasını bilmeli...
n Büyük Kabadayılık Efendiliktir.

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #33 : 19 Ekim 2005, 03:05:43 »
mahmud_sami kardes demis ki:

"Bâyezid Bistâmî’ye atfedilen bu söz, eski tasavvuf kitaplarımızdan itibaren hemen bütün kaynaklarda yer almaktadır... Bu sözde şeyhsizlikten maksad da tasavvuf ilminin şeyhsiz öğrenilip uygulanamayacağıdır. Yoksa herkesin mutlaka bir şeyhe bağlanması anlamına gelmez."

Birkac kez okuyup dogru anlamaya calistim. "Men lem yekün seyhehü fe seyhehu seytanün" cümlesi ile kasdedilen "Tasavvuf ilminin şeyhsiz öğrenilip uygulanamayacağıdır. Yoksa herkesin mutlaka bir şeyhe bağlanması anlamına gelmez" seklinde denmis. Bu ise kafaya göre yorumdur ve yanlisdir.

Esrefoglu Rumi (ks) hazretleri "Müzekkin Nüfus" isimli eserinde bu ibareyi nakleder, Sultanul-arifiyne aittir der ve ardindan "Seyhlere uymak ve onlari sevmek, ve her kisiye bir mürsid edinmek ve onun edebi ile edeplenmek gerektir" buyurur. Eger ibare diger türlü manaya isaret olsaydi, büyükler de bunu mutlaka öyle aciklarlardir. Ruhul-Beyan tefsiri ve Mektubat da dahi baska aciklama sekli yoktur.

Büyüklerin eserlerin "Mürsidi Kamilin Lüzumu" hakkinda bircok ibare vardir. Hatta Esrefoglu Rumi (ks) buyurur ki, "Adem (as)'dan bu yana bütün veliler ve hak dostlari hep bu yolda yürümüslerdir. Hicbiri seyhsiz cikamamislardir. Mürsitsiz ve seyhsiz yürüyebileceklerini zannedenler sonunda kuskuya düstüler ve imansiz olarak cehenneme gittiler."

Imami Azam Ebu hanife dahi bu sebeble "Levlessenetan leheken-Numan" buyurdu.

Lütfen, her nekadar zahirde aciklama dogru gibi gözükse de, büyüklerin rabitas olmayan müslümanlar icin SURI MÜSLÜMAN tabirini kullandiklarini gözönünde bulundurarak, ibarenin mutlak manada seyhe tabi olmanin lüzumu hakkinda oldugunu teslim edelim. Bunca mürsidi kamil öyle anlamis, bizim farkli yorumlamamiz yola ters düser.

Selam ve dua ile..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #34 : 19 Ekim 2005, 03:47:45 »
Alıntı

Adem (as)'dan bu yana bütün veliler ve hak dostlari hep bu yolda yürümüslerdir. Hicbiri seyhsiz cikamamislardir. Mürsitsiz ve seyhsiz yürüyebileceklerini zannedenler sonunda kuskuya düstüler ve imansiz olarak cehenneme gittiler."


Tekrar tartışmanın içine girmek istemiyorum.Çünkü faydasız olduğuna inanıyorum.
Ama bu gibi tabirleri buraya taşımanın da faydasız olduğunu tekrar belirtmek  isterim.Herkes Kur'an ı kendi meşrebine göre yorumlamasın
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #35 : 19 Ekim 2005, 04:10:50 »
"Herkes Kur'an ı kendi meşrebine göre yorumlamasın"

Bu sadece Kuran-i Kerim icin degildir, umumidir. Büyüklerin sözlerini anlamaktan aciz biz kullar, yine diger büyüklerin aciklamasi ile bunlara vakif oluyoruz. Bakin bu sebebledir ki, Ibni Arabi (ks) gibilerinin eserlerini okumak yasaklanmistir. Onlarin sözlerinin de, tipki bizim yukarda Esrefoglu Rumi (ks) hazretlerinden iktibasla yaptigimiz gibi aciklanmis haline ihtiyac vardir. Ibni Arabi'nin eserleri ile ilgili ahkami Ibni Abidin'in Reddul-Muhtar kitabindan okuyabilirsiniz.

Büyükler kiyamete kadar baki bir kaideyi bize yüzyillar önce bildirmis, her yeni gelen bu kaideyi destekleyici izahatta bulunmustur. Bize artik bunun aksini iddia etmek düsmez. Nasil ki ser-i nas'da ezmanin tagayyürü ile ahkam tagayyür etmez, tasavvufi kaideler de zamanin degismesi ile, hele hele tasavvufla alakasi olmayanlarin beyanati sebebiyle degismez. Tasavvuf, tarikat seriatin devami, hakikatin kapisidir. Tarikat tabii ki islamin kendisidir. Bir parcasi, hatta önemli bir parcasidir. Tasavvufun lüzumsuzlugunu bildirmek, 4 katli binanin 2. katina lüzum yok demek olur.

Hele bu zamanda tasavvufa daha cok ihtiyac vardir. Tasavvufa lüzum yok diyenlerin halini gördükce illede. Büyükler maneviyata intisabi olmayana ilim vermekten daima cekinmisler, genelde korktuklari da baslarina gelmis. Ortada kac tane mezhepsiz varsa, mürsidi olmayan taifedendir. Dine yönelik reformlar da (ehli sünnet bildiklerimiz icin de gecerli) tasavvufu geri planda tutanlarin efali arasinda. Zaten söyle ehli sünnet dünyasini tetkik ederseniz, birkac istisna disinda tasavvuf erbabi olmayan bir ehli sünnet müdafisi bulamazsiniz. Vehhabilere ilk cevaplari nasilki bu erbab verdi ise, rafizilere ilk darbeyi de onlar vurmustur.

Selam ve dua ile..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #36 : 19 Ekim 2005, 21:05:42 »
Alıntı

Ibni Arabi (ks) gibilerinin eserlerini okumak yasaklanmistir. Onlarin sözlerinin de, tipki bizim yukarda Esrefoglu Rumi (ks) hazretlerinden iktibasla yaptigimiz gibi aciklanmis haline ihtiyac vardir. Ibni Arabi'nin eserleri ile ilgili ahkami Ibni Abidin'in Reddul-Muhtar kitabindan okuyabilirsiniz


İbni Arabinin eserlerini yasaklayan ,İbni Abidin bu yetkiyi nerden almıştır gibi bir soru akla geliyor.
Hep tasavvufi bir çerçeveden bakarsanız ,diğer müslümanları cehenneme atarsınız.
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #37 : 19 Ekim 2005, 21:39:37 »
yusufum abi,

büyük bir bilgi yanlisi sözkonusu gibi:

Ibni Abidin, Hanefi mezhebinin en büyük fikih kitabini yazmis zattir. Mutasavvifadan degildir. Belki o da bir tarikata müntesiptir bilinmez, lakin tasavvuf degil, fikih ulemasindan ma'duddur..

Ibni A'rabi hazretleri ise tasavvuf ulemasindandir. Onun sözlerini izahatsiz olarak okumak caiz degildir dediyse, Ibni Abidin,

bir bildigi vardir derim ben...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #38 : 20 Ekim 2005, 01:21:34 »
Alıntı yapılan: "pamfilya"
yusufum abi,

büyük bir bilgi yanlisi sözkonusu gibi:

Ibni Abidin, Hanefi mezhebinin en büyük fikih kitabini yazmis zattir. Mutasavvifadan degildir. Belki o da bir tarikata müntesiptir bilinmez, lakin tasavvuf degil, fikih ulemasindan ma'duddur..

Ibni A'rabi hazretleri ise tasavvuf ulemasindandir. Onun sözlerini izahatsiz olarak okumak caiz degildir dediyse, Ibni Abidin,

bir bildigi vardir derim ben...



İbni Abidini okumadım.Ama İbni Arabi yi ,anahatları ile okudum.
İmam Gazali de eleştirdi İbni Arabi yi .Elbette O Velilerin  bir sebepleri vardır.
Benim İtirazım Başka .
Tasavvuf u mutlak din gibi gösterip,gayrisini cehenneme atma anlayışına.
Sanki cennet ve cehennemin tapusu insanların elindeymiş gibi.İstediğimizi cennete ,istemediğimizi cehenneme atan anlayış.Yanlış olan bu.
Tasavvufa neden itiraz edeyim ki.
Tasavvuf (PİR AHMET YESEVİ DERGAHLARI) Milletimizin islam anlayışını bu günlere kadar getirdi.
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #39 : 20 Ekim 2005, 01:44:10 »
sevgili pamfilya kardesim..

ibni abidin hazretleri tasavvufa bagli bir zattir.. alimdir.. müctehid derecesindedir.. bu zatlara temyiz ehli denir.. evliyadir.. mevlana halidi bagdadi hazretlerine baglidir.. tasavvufu muhakkak bizden iyi bilir.. mevlana halid hazretlerinin cenaze namazini da kendi kildirmistir..

sevgili yusufum kardesim..

ibni abidin hazretlerinin eseri, hanefi mezhebinin en muteber eseri olup, bu eserin hali hazirda bulunmasi durumunda osmanli ulemasi baska kitaba bakmazdi genelde fetva verirken..

Eserin 5, 10, 14 vs. ciltlik baskilari mevcuttur.. Kah ibni abidin diye tesmiye edilir, kah reddul muhtar diye.. Bendeki baskisi ibni abidin diye hazirlanmis mesela..

Bu kitab, Haskefi hazretlerinin Dürrilmuhtar kitabinin serhidir..

Dürrilmuhtar'da, Ebussuud Efendinin Maruzat risalesinden naklen, Ibni Arabinin eserlerinde seriate ters ibarelerin oldugu yazilidir.. Ebussuud Efendi müftiyyussekaleyndir.. Tasavvuf erbabidir.. Ikinci ebu hanifedir..

Kaldiki yine Ebussuud Efendi'dir, Sultan'in o kitaplari okumayi yasaklayan emir cikardigini nakleden.. Ibni Abidin degildir.. Bunlar Dürrilmuhtar'da yazilidir.. Ibni Abidin ise Reddülmuhtar kitabinda bu hususu serhetmistir..

Yine Muhyiddin Arabi hazretlerinin "Bizden baskalarinin eserlerimizi okumai haramdir" dedigi Reddülmuhtar hasiyesinde yazilidir..

Imam Suyuti hazretleri de "Tenbihulgabi bi-tebrieti Ibni Arabi" isimli eserinde "Ibni arabinin veli olduguna inanip, kitaplarinin okunmasinin haram olduguna inanilir" buyurur..

Bilhassa Fusus kitabinda yazanlar malumdur..

Imami Rabbani Hazretleri, mutasavviflarin bastaci olarak buyurmustur ki:

"Onlarin fususu varsa, bizim de nususumu var; onlari futuhati mekkiyeleri varsa, bizim de futuhati medeniyemiz var"..

Hicbir alim bu mübareklere dil uzatmadi.. Ancak zahirdeki hatalarini söylediler.. Buna riza gösterilmez.. Sekr halinde velilerin seriate ters hata yapabileceklerini Mektubat'tan okuyabilirsiniz.. Ancak peygamberler bundan muhafaza buyrulmustur.. Onlardan hicbir surette ve seyr halinde seriat disi hareket cikmaz..

Aciklama yeterlidir umarim..

Selam ve dua ile..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #40 : 20 Ekim 2005, 03:34:56 »
Alıntı

Aciklama yeterlidir umarim..

Allah razı olsun
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Çevrimdışı sıddık-birgüvi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #41 : 18 Ocak 2006, 01:43:40 »
dü cihanda tasarruf ehlidir ruhu veli .
deme kim mürdedir bunda nice derman ola.
ruh simsiri hüdadir ten gilaf olmus ona.
dahi ala kar eyler bir tig ki uryan ola

kutbul aktabin [kutuplar  kutbunun] mürsidi kamilin vafatindan sonrada
tasarrufunun devam ettigine dair ne güzel söylenilmis söz.

sadelestililmisi:

IKI CIHANDA TASARRUF EHLIDIR VELININ RUHU
DEMEKI BU ÖLÜDÜR BUNDAN NE FAYDA GELIR
VELININ RUHU AllahIN KILICIDIR VUCUD KILIF OLMUS ONA
TABIIKI KILIFINDAN CIKMIS OLAN KILIC DAHA IYI KESER

Çevrimdışı hy120

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 125
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytanmı ?
« Yanıtla #42 : 13 Şubat 2006, 13:26:54 »
katılyoruz veya katılmıyoruz, birde su açıdan bakalım.

 bir söze katılıp katılmamak için ilk önce  ne için söylendiğine bakmak  lazım. ehli tarik değilim ama katılıyorum.  burda kast ya  mürsid ol yada tabii dir.
yani ya bil yada  bilene uy....
katılandan da katılmayandan da Allah razı olsun
yyühe’l-aziz! Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdut, ömrünün günleri madud ve herşeyin fanidir. Öyleyse, şu kısa, fani ömrünü fani şeylere sarf etme ki, fani olmasın. Baki şeylere sarf et ki, baki kalsın.

Çevrimdışı _313_

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 106
    • http://www.hidayet.forumup.com/
Selamun Aleyküm Kardesler
« Yanıtla #43 : 13 Şubat 2006, 22:34:06 »
"Seriat cevizin kabugudur, Tasavvuf ise özü.
Kabuk olmadan özü muhafaza edilemez,
özü olmayan kabuk ise bir ise yaramaz."

Çevrimdışı hy120

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 125
Re: Selamun Aleyküm Kardesler
« Yanıtla #44 : 14 Şubat 2006, 19:34:58 »
Alıntı yapılan: "_313_"
"Seriat cevizin kabugudur, Tasavvuf ise özü.
Kabuk olmadan özü muhafaza edilemez,
özü olmayan kabuk ise bir ise yaramaz."


yani ehli tarik olmadan seriat olmaz mı demek istiyorsun?
yyühe’l-aziz! Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdut, ömrünün günleri madud ve herşeyin fanidir. Öyleyse, şu kısa, fani ömrünü fani şeylere sarf etme ki, fani olmasın. Baki şeylere sarf et ki, baki kalsın.