Gönderen Konu: Mus'ab RadıyAllahu anh  (Okunma sayısı 2751 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mahi

  • Ziyaretçi
Mus'ab RadıyAllahu anh
« : 04 Mart 2008, 01:40:28 »

HAZRETİ MUS’AB’ın

İRŞAD ve TEBLİĞİNDEN İNSANLIĞA DERSLER


Mus'ab radıyAllahu anh; inancını, inandığı gibi yaşayabilmek için hicret etti.
Mus'ab radıyAllahu anh; davetçi ve eğitimci sıfatıyla başka beldeye gönderilen ilk sahabedir.
Mus'ab radıyAllahu anh'ı Medine'de misafir eden Es'ad Ibn Zürâre radıyAllahu anh ona hem ev sahipliği yaptı, hem de davet merhalelerinin her anında bu aziz misafirinin yanında yer aldı.
Mus'ab radıyAllahu anh'a Ümmi Mektûm radıyAllahu anh destek oldu, onunla omuz omuza davet ve hizmette bulundu.
Mus'ab radıyAllahu anh; Medine halkına tebliğ ettiği İslâm kardeşliği, cahiliye kavgalarını ortadan kaldırdı. İslam kardeşliği müminlerin önünde birlik, beraberlik, izzet ve şerefe doğru uzanan yeni ufuklar açtı.
Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in Mus'âb'a olan sevgisi, güveni, gayretlerini takdiri; hem Bedir, hem de Uhud'da İslâm Sancağını ona teslim edişi ile görülmektedir.

Mus'ab radıyAllahu anh'ın; doğru olduğuna inandığı dâvâsı için dünya nimetlerini, anne–baba ve akrabayı terk etmesi…
Mus'ab radıyAllahu anh açısından Akabe Biatları'nın önemi ve sonraki hayatlara tesiri.
Mus'ab radıyAllahu anh; güzel ahlâkı, güzel Kur'an okuyuşu, insanlara içten ve uyumlu yaklaşımı, bitmez tükenmez gayretiyle elde ettiği büyük başarılar.
Yahudilerin, birçok beldede olduğu gibi kendi varlık ve müreffeh yaşantılarını başkalarının acı, ızdırab, ayrılık ve düşmanlıkları üzerine bina ettikleri.
Bu aziz insanın güzel ölümü ve defnindeki ibretleri…
Defin esnasında meydana gelen hadisenin, onu eski ve yeni tanıyanların üzerinde bıraktığı tesirler…

 

İMÂNI DALÂLETE HAKKA HİZMETİ

DÜNYA VARLIĞINA TERCİH...


Mus'ab İbn Umeyr radıyAllahu anh, asırlar boyu daha çok iki özelliğiyle anıla gelmiş, hem kendisiyle birlikte yaşayan sahabelere, hem de sonraki asırlara ibret olmuş, ışık tutmuştur. Bu iki haslet, onu hatırlayan her insanı duygulandırmış, hayatına yön vermesine sebep olmuştur.
Bunlardan birincisi;
İslâm'dan önceki hayatı, yaşantısı ile İslâmla şeref bulduktan sonraki hayatı ve yaşantısı.
İkincisi; öğretmen, davetçi olarak elde ettiği başarıdır.
Bu iki hayat arasındaki farkın, bu derece dikkat çekici olması, bu aziz sahabenin güzel ahlâkı, fedakârlıkları, örnek davranışları, alçak gönüllülüğündedir. Sonuçta mümin gönüllerde taht kurmuştur. Mus'ab radıyAllahu anh'ın hayatının her safhası gıpta edilecek güzelliklerle doludur.

* * *
Mus'ab radıyAllahu anh, birçok dünya nimetini imanı uğruna terk edip, geride bıraktı. Dâvâsı için çıktığı yolda, karşısına çıkan yokluklara razı oldu. Fedakârlıklarla dolu hayatı şahadetle sona erinceye kadar, dünya nimetlerinden kendi hayatına düşen pay çok azdı. Şehit olduğu ve defnedileceği sıradaki elbisesinin vücudunu örtmeye yetersizliği, kaba dokumalı ve yer yer yamalı oluşu, gençliğindeki giyinişini yakından bilenlerin elbette ki yüreklerini dağladı, onun kabre yerleştirilmesine şahit olup ta gözünden yaş akmayan yoktu.

* * *
O, iki hicretin ikisine de katıldı. Dünyalığa önem vermedi, dâvasını anlatmak, yaymak ve yaşatmak için her yokluğa katlandı, kimseden dünyaya yönelik bir beklentisi olmadı. O, İslâm'ın ilk gurbetçi davetçisi oldu. Savaşlarda ki; ilk sancaktarı oldu. İslâm şehidi olarak izhir otlarıyla kefenlenerek dünyayı terk etti. Başkalarında bulunmayan hâller onu kıyamete kadar unutulamayan bir örnek olmasını sağladı.
O, gerçekten de unutulmadı, unutulmayacak da...

* * *
Abdurrahman İbn Avf, hayatta Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. O, düşüncelere sığmayacak kadar cömert, vefakâr, varlıklı ve dünya varlığına hükmetmesini bilen biridir.
Çokça oruç tutardı. Yıllar sonradır. Medine'nin ve müminlerin bolluk günlerinden bir gündür. Abdurrahman İbn Avf radıyAllahu anh oruçludur. İftar için önüne yemekler konmuştu. Önüne konan yemek çeşitleri dikkatini çekti. Bir anda müminlerin yokluk ve cefa günlerini hatırladı. İftar anının da verdiği duygular içinde şunları söyledi:
"Mus'ab İbn Umeyr, benden daha hayırlı bir kişidir. Şehit edildiğinde onun kefeni bile olmadı. Elbisesiyle başı örtüldüğünde ayakları, ayakları örtüldüğünde baş tarafı açık kalıyordu... Sonra dünya ve dünya nimetleri önümüze serildi... İçime korku geliyor; acaba bizim yaptıklarımızın karşılığı bize dünyada iken peşin mi veriliyor!?"
Sonra göz yaslarını tutamadı.(1)
Mus'ab radıyAllahu anh'ın hayatı, bütünüyle göz önüne getirilerek müminler hayatlarını çok ciddî bir muhasebeye tabi tutmak zorundadır.

DÜŞMAN OLARAK GELEN
DOST OLARAK AYRILIYORDU

Bunu unutmadan, asla gözden ve gönülden ırak etmeden, üzerinde titizlikle durmamız, örnek almamız gereken Mus'ab'ın diğer bir yönü de dâvetçilik vasfıdır. Dâvâsını insanlara anlatmak, gönülleri kazanmak için gayreti, takip ettiği üslup ve elde ettiği başarı dikkat çekicidir.
Okuyor, okutuyor, anlatıyor, dinliyor; konuştuğu her kelime kulaklara hoş geliyor, gönüllere ayrı bir tat veriyordu. Ev ev dolaşıyor, herkesle tanışıyor, imanın hayata aksedişinin en güzel meyvelerini veriyor, onun samimiyeti, candan üslûbu gönüllerde derin izler bırakıyordu. Dudaklarından dökülen cümleler, insanların yüreklerine işliyordu.
Tilâvet ettiği Kur'ân–ı Kerîm, sesindeki letafet ve samimiyet; edebî inceliklere düşkün, mâna derinliklerinden ayrı bir haz duyan dinleyicilerin gönlüne işliyor, kalpler yumuşuyor, tutulamayan yaşlar göz pınarlarından süzülüyor ve iman kervanına yeni katılanlar her geçen gün çoğalıyordu. Yanına düşman gelenler bile, ayrılırken çok daha değişik duygularla ayrılıyordu.
 

İSLÂM'A GİRMEK İÇİN NE YAPILIR?

Evs kabilesinin ileri gelenlerinden biridir. Sa'd İbn Mu'âz ile birlikte oturuyorlardı. Mus'ab'ın yakınlarındaki bir bahçede bir grup insana dini tebliğ etmeye geldiğini duymuşlardı. Onu bu bahçeye getiren Es'ad İbn Zürâre idi. Es'ad, Sa'd İbn Mu'âz'ın teyzesinin oğluydu. Bu yüzden onu susturmaya Sa'd değil, Üseyd İbn Hudayr gidiyordu. Harbesini almış, bahçenin yolunu tutmuştu. Sinirli ve hırslıydı. Mus'ab ve Es'ad'ın bu kadar cüret göstermesi bardağı taşırmıştı.
Onlara, öyle bir ders vermeliydi ki bir daha yakınlarına yaklaşmaya cesaret edemesinler. Es'ad onun geldiğini görmüş; "Yandık! Bu gelen, kavminin efendisi, en zekisi, şahsiyeti en kuvvetlisi ve en çok sözü dinleneni... Bu gelen, Üseyd İbn Hudayr!" diyor ve ekliyordu; "o Müslüman olsa, niceleri onu takip eder..."
Üseyd geldi, sağa sola bakmadan direk Mus'ab'a yöneldi. Harbesini sımsıkı tutarak; "Sizi bizim diyarımıza getiren, zayıflarımızın aklını çelmenize sebep ne? Eğer canınızı seviyorsanız, bizim beldemizden uzak durun!" dedi.
Kızgınlığı her halinden belli oluyordu. Kullandığı kelimelerde öfkenin derin izleri vardı. Üslubu emredici ve kararlıydı. Ortalık gerginleşti. Mus'ab radıyAllahu anh, gülümseyen gözleriyle ona baktı. Her davranışından iyi niyet ve samimiyet akıyordu, içten ve sakin bir sesle ona hitabetti:
"Ey kavminin efendisi! Bundan daha hayırlı bir şey yapmak ister misin?"
"Nedir o?"
"Yanımıza oturursun. Söylediklerimizi dinlersin. Söylediklerimiz doğruysa, hoşuna giderse kabul eder; hoşuna gitmezse hoşlanmadığını söylersin. Biz de buradan gider, bir daha da sizi rahatsız etmeyiz."
Şaşırmıştı…
Söylenilen, doğru olandı. O da; "doğru!" dedi. Mızrağını yere saplayarak oturdu...
Mus'ab radıyAllahu anh, konuşmaya başlamıştı...
Dikkatle bakan gözler, dinleyen kulaklar, yumuşayan kalbler... Ardından okunan Kur'ân–ı Kerîm, değişen sîma, gönülde rahatlık ve dudaklardan dökülen kelimeler:
"Ne kadar güzel sözler! Tilâvet ettiğin ne kadar tatlı, ne kadar güzel! İslama girmek için ne yapılır?"(2)
Üseyd İbn Hudayr radıyAllahu anh, gerçekten İslam'a büyük hizmetleri olan bir sahabidir.
Üsdü'l–Ğabe'de Mu'sab radıyAllahu anh için; "Üseyd İbn Hudayr ile Sa'd İbn Mu'âz'ın İslâm nuruna kavuşmasına o vesile olmuştur ki, bu İslâm yolunda gerçek bir iftihar vesilesi ve en güzel eserlerdendir," (3) der.
O, Medine'ye geldiği günlerde anıldığı gibi; "Mekkeli Genç, Mekkeli Dâvetci, Mukri' (Kur'ân Muallimi) idi.
O, davet aşkı taşıyan her mü'minin örnek alması gereken bir insandı. O, hicret yurdunun hazırlanmasında büyük emekleri olan biriydi. O, ilk sancaktarımız, unutulmaz şehidimizdi...

Dipnotlar:
1–(Sahîh–i Buharı. Meğazi (Umdetu'i–Kârî 14/140–141) Suverun min Hayâti's–Sahabe (4/ 55)
2–( Sîretü İbn Hişam, (1/435–436) Delâilü'n–Nübüvve (2/437–440), Suverun miri Hayâti's Sahabe (3/ 25–28)
3–Siretü ibn Hişam, (1/435–436) Delâilü'n–Nübüvve (2/437– 440) Suverun min Hayâti's Sahâbe (3/25–26) Useyd İbn Hudayr radıyAllahu anh, gerçekten islama büyük hizmetleri olan bir sahabedir.