Gönderen Konu: Babamın bana en değerli hediyesi: Aile...  (Okunma sayısı 9423 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Babamın bana en değerli hediyesi: Aile...
« : 07 Kasım 2008, 20:59:06 »


Çocukluğum, güvenli ve sevgi dolu bir aile ortamında geçti. Bazen bu huzur dolu cam fanus öyle çevremi sarardı ki, dışarıdaki büyülü dünya gözüme daha çekici ve davetkar görünürdü. Babamın bana verdiği bu hediyenin değerini ise yıllar sonra anladım. O sadece annemi çok sevmişti...
 
Yıllar önce henüz bir lise öğrencisi iken her yılbaşı olduğu gibi babama gelen ajandalardan birkaçını kendime ayırmıştım. İşte bu ajandalardan birinin sayfalarını çevirirken rastlamıştım Theodore Hesburgh'un sözüne: "Bir babanın çocuklarına yapacağı en büyük iyilik, annelerini sevmektir." Aradan geçen yıllarda edebiyat fakültesi sıralarından geçmenin de etkisiyle pek çok önemli kişiliğin sözlerine rastlamış olsam da hiçbiri bu söz kadar belleğime kazınmamıştı.

Çocukluğumun korunaklı dünyasını fazla güvenli bulup yuvasından atlamaya can atan kuşlar gibi aile hayatımı çoğu zaman bir cam fanusa benzetirdim. Bu huzur dolu fanus öyle çevremi sarmış görünürdü ki gözüme, dışarıdaki büyülü dünya, içerinin sıcaklığından daha çekici, daha davetkâr gelirdi çocuk aklıma. Anne ve babamın her konuda söz birliği etmişçesine aynı fikirde oluşu, her birinin hayatımdaki en küçük detayla yakından ilgilenişi, tüm boş zamanlarımızda ailecek yapabileceğimiz bir etkinlik bulmaları fazla gelirdi bana. Bizim dışarı çıkmaya üşendiğimiz anların aksine onların her hafta sonu götürecek farklı bir park bulmalarına bir anlam veremezdim bir türlü. Basit ama nedeni anlaşılamayan, biraz daha büyüyüp her şeyin sorun algılandığı yaşlara gelince sırf beni mutsuz etmek için düzenlenmiş faaliyetlerdi bunlar. Anne ve babamın bu kadar iyi bir iletişim içinde olması ise benim tüm planlarımı altüst ediyordu.

Şimdi aradan geçen yıllardan sonra gerek artık doğruyu-yanlışı daha iyi kavrayabilmenin verdiği mantıkla gerekse anne olmanın verdiği sorumluluk ile aslında tüm yapılanların ne kadar doğru olduğunu görüp o anlardaki halime gülebiliyorum. Benim için o yıllarda çok mantıklı gelen istekler, bugün çok gülünç olsa da o devirden almam gereken en önemli dersin aile bireylerinin fikir uyumlarının ne denli önemli olduğunu fark ediyorum. Anne ve babamın sağlıklı bir iletişim içinde olmasının bizleri, o çalkantılı ve hataya açık dönemlerden nasıl koruduğuna ve ruh sağlığımıza nasıl katkı sağladıklarına ancak bugün şahit olabiliyorum.

Günümüzün çok çalışmak zorunluluğunda olan, zihinleri her daim -ellerinde olmayan nedenlerle olsa da- meşgul babaları ile ev-çocuk ve kendi bireysel ihtiyaçları arasındaki dengeyi korumaya çalışan anneleri arasındaki iletişim ne kadar zayıf ise çocukların ruh sağlıkları o denli zarar görüyor, hata yapma oranları bununla doğru orantılı artıyor. Ekonomik hayat yükünün büyük bölümünü sırtlanan babalar en azından çocukların yükünü taşımamak adına bu sorumluluğu annelere veriyor. Onlarla akşamları geçirilecek bir saatin, anlattıklarını dinlemenin, en önemlisi de anne-baba arasındaki muhabbetin ne denli önemli olduğu ise ancak yıllar sonra ortaya çıkıyor.

Pek çok kişi iyi bir doktor, iyi bir esnaf, iyi bir mühendis olabilir. Bunlar her ne kadar emek ve zaman gerektirse de iyi bir anne-baba olmak çok daha zor ve gereklidir. "İhtiyacı olan parayı kazanıyorum, ne istiyorsa alıyorum" mantığı ile sadece tatminsiz, anne-baba ihtiyacını giderememiş, toplumda kendi ayakları üzerinde durmayı başaramayan bireyler ordusu oluşturmak dışında bir şey yapmış olmayız. Çocuklarımızın ihtiyacı olan daha fazla oyuncak değil, birbirleriyle ve kendileriyle daha iyi iletişim kurabilen, ilgili ebeveynlerdir.

Hatice Özdemir Tülün   
zamanus.com

Çevrimdışı dört mevsim

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 278
Ynt: Babamın bana en değerli hediyesi: Aile...
« Yanıtla #1 : 07 Kasım 2008, 21:08:12 »
teşekkürler ay ışığı,
anne-babamıza her namaz arkasında dua ettiğimiz gibi, hayırlı oldukları içiz bu konu açılmışken de duamızı  unutmayalım, Allah onlardan razı olsun.
bu konuda şunu söylemek isterim;
hayırsız evlat yoktur, hayırsız anne-baba vardır diye düşünüyorum
bunun tam tersini düşündüren güzel bir yazı.
« Son Düzenleme: 09 Kasım 2008, 14:41:33 Gönderen: asker »

Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Babamın bana en değerli hediyesi: Aile...
« Yanıtla #2 : 08 Kasım 2008, 02:17:14 »
bunu anca her çocuk anne baba olunca anlar

anne baba olmadan hiç kimse onların düşüncesini anlıyamz..

hiç bir anne ve baba evladının kötü ve mahrum olmasını istemez

dünyada en zor meslek anne baba olma mesleğidir..
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Kanaat duygusunu özledik
« Yanıtla #3 : 09 Kasım 2008, 12:35:09 »

90'lardan önce doğan pek çok kişinin çocukluk kışları, tüm aile bireylerinin bir arada olduğu, evin en sıcak odasında, kibrit kutusundan yapılmış arabalar gibi el yapımı oyuncaklarla, biraz daha şanslılarsa yurtdışından gelen akrabaların getirdikleriyle oynayarak geçerdi.

Pek çok oyuncağımız yoktu ama yine de annelerimiz bizleri oyunların başından kaldırıp yataklarımıza zorla gönderene kadar zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmazdık.

Yeni çağın çocukları bilgisayarından PlayStation'ına, oyuncakların her türlüsünden odaların en sıcağına sahip olsalar da geçen anların sıkıcılığından dem vurup oynayacak bir şeyler bulamamaktan yakınıyor. Kendi anne-babalarımız bizden çok daha zor şartlarda büyümüş olsalar da biz bugünün anne-babaları da kanaat günlerinde büyüme şansına sahip olmuş bireylerdeniz. Öyle ki günümüzün istenilen her şeye, istenildiği anda sahip olabilme zamanları, gerek bizdeki gerekse çocuklarımızdaki "elde olan ile mutlu olabilme" yeteneğini ortadan kaldırır hale geldi.

Hâlbuki zenginliğin her şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymak olduğu öğütleriyle büyütüldük bizler. Her istediğini yiyebiliyor olmanın, ara sıra yediğiniz güzel tatların kıymetini azalttığı, her istediğinizi giyebiliyor olmanızın, giydiğiniz kıyafetlerin değerini gölgelediği öğretildi bizlere.

Kanaat devirlerinin çocukları olan biz bugünün ebeveynlerine, bu duyguları çocuklarımıza aktarmak için büyük görevler düşüyor. Bizler bizzat bu öğretilerle büyüdüğümüz için belki çok da gerek yok yapılabilecekleri anlatmaya, yeter ki kendimiz örnek olalım bizden sonrakilere. Evlerimizde en ufak bir yiyeceği bile israf etmediğimizi, ihtiyacımız olmadıkça yeni bir giysi almadığımızı, çok çöp üretmek değil her akşam en az çöpü çıkarabilmenin bir yetenek olduğunu görsün küçük gözlemciler.

Böylelikle onlar da farkına varsın çok oyuncağın değil, oyuncaklarla geçirilen zamanların değerli olduğunu ve tadabilsin kanaat denilen bu muhteşem duyguyu.

Hatice Özdemir Tülün 

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Babamın bana en değerli hediyesi: Aile...
« Yanıtla #4 : 27 Kasım 2010, 13:39:26 »
Teşekkürler
〰〰〰〰🐠