Gönderen Konu: Nahiv alimlerinden kissalar  (Okunma sayısı 6539 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Nahiv alimlerinden kissalar
« : 01 Şubat 2009, 00:36:29 »

Sibeveyhî

Nahiv imamlarının âlimidir. Asıl adı Amr b. Osman b. Kanber ou Bişr'dir. Sibeveyhî lakabıyla tanınır. Beni Haris b. Ka'b'ın azad¬adır. Rebi b. Ziyad ailesinin azadlısı olduğu da söylenir. Annesi
çocukluğunda onu oynatırken kendisine sibeveyh dediği için bu laka bı almıştır. Sibeveyh, elma kokusu anlamına gelir.
Sibeveyhî, ilim tahsiline başlarken hadisçi ve nkıhçılara refakat etti. Hammad b. Seleme'den hadis ve fıkıh öğrendi. Bir gün hatalı ha¬dis okuyunca Hammad onun okuyuşunu reddetti, kendisi bundan ra¬hatsız oldu. Halil b. Ahmed'in ders halkasına devam etti. Nahivde mesafeler katetti. Parlak bir seviyeye ulaştı, Bağdat'a gitti. Kisaî'yi araştırdı. Sibeveyhî; yakışıklı, temiz ve güzel bir gençti. Yaşının kü¬çüklüğüne rağmen her aileden bir hisse edep ve her ilimden de bir miktar öğrendi. Nahivde öyle bir kitap tasnif etti ki, onun seviyesine ulaşılamaz. Ondan sonra nahiv âlimleri onun kitabını şerh ettiler de¬nizinin derinliklerine daldılar. Denizinin derinliklerindeki incileri çı¬karmaya çalıştılar, ama denizinin dibine ulaşamadılar. Sa'leb'in iddi¬asına göre o, bu eserini yalnız başına tasnif etmemiş, aksine kırk ka¬dar kimse bu eserin hazırlanması için katkıda bulunmuşlardır. Ken¬disi bu kırk kişiden biriymiş. Bu kitaptaki kaideler Halil'in ortaya koyduğu kaidelermiş ve güya Sibeveyhî bunların kendisine ait oldu¬ğunu söylemiş. Fakat Sayrafî, "Tabakatü'n-Nühât" adlı kitapta bu¬nun asılsız olduğunu ifade etmiştir. Lügat ilmini Ebü'l-Hattab, Ahfeş ve diğerler âlimlerden aldığını söylemiştir.
Sibeveyhî şöyle derdi: "Said b. Ebi'l-Arube. Arube kelimesi cuma günü demektir. Bu kelimeyi lam-ı tarifsiz olarak telaffuz eden kimse hata yapmış olur." Bunu Yunus'a anlattıklarında Yunus: "Sibeveyhî doğru söylemiştir. Allah onun hayrını versin." demişti.
Talha b. Tahir'in yanında derece kazanmak için Horasan'a gitti. Çünkü Talha b. Tahir, nahiv ilmini severdi. Sibeveyhî orada hasta¬landı ve bu hastalığı sonunda vefat etti. Ölümü esnasında şu şiiri okudu:
"Kendisine ebedi kalsın diye dünyayı arzuluyordu; Ama arzulayan, arzuladığı şeyi elde edemeden öldü. Kendisi için kalıcı olsun diye bir fidanı yetiştirir; Ama fidan yaşar, eken Ölür."
Anlatıldığına göre, can çekişirken başını kardeşinin dizi üzerine koymuştu. Kardeşinin gözleri yaşannca gözyaşı Sibeveyhî'nin yüzüne damladı. Sibeveyhî uyandı, kardeşinin ağladığını görünce şöyle dedi:
"Biz hep birlikte bir aradaydık. Zaman bizi birbirimizden ayırdı, ebede kadar, sonsuza kadar.
Kim'artık zamana güvenebilir?"


  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik