Gönderen Konu: İslâm’ı İçinden Çökertmek İstiyorlar  (Okunma sayısı 3629 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
İslâm’ı İçinden Çökertmek İstiyorlar
« : 09 Aralık 2009, 22:01:14 »

İslâm'ı içinden yıkmak istiyorlar... İslâm'ı mihraptan yıkmak istiyorlar... İslâm'ın içini boşaltmak istiyorlar... Türkiye Müslümanlarını doğrudan doğruya kâfir yapamayacaklarını çok iyi bildikleri için onları İslâm içinde saptırmak istiyorlar...

Bu maksatla bir sürü dolap çeviriyorlar. İslâmî müesseselerin yıkılmasından, Hilâfet'in ilgasından, Şeyhülislâmlık makamının kaldırılmasından, Medreselerin ve Tekkelerin kapatılmasından sonra halkın bir kısmı yeterli ve doğru din bilgisinden ve kültüründen mahrum kalmıştır. Şer kuvvetleri bu boşluktan yararlanmak istiyor.

Sevgili Müslümanlar!.. Aşağıdaki hususlara dikkat ediniz:

1. İslâm, Allah katında tek hak ve makbul dindir.

2. Bu husus Kur'ân'da açık ve seçik olarak beyan buyrulmuştur.

3. Hak din olmak konusunda İslâm dini ortaklık (müşareket) kabul etmez. Yani üç hak din yoktur, bir hak din vardır, o da İslâm'dır.

4. Ehl-i Kitab da kurtulmuştur ve Cennete girecektir diyen kişi, Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete aykırı bir söz etmiş ve dinden çıkmış olur.

5. İslâm'ın esası olan Tevhid inancı ile Hıristiyanlıktaki Teslis inancı taban tabana zıttır ve asla uyuşmaz.

6. Hıristiyanlarla Müslümanlar Âmentüde ittifak halinde değildir.

7. Müslümanlar BÜTÜN Peygamberlere (Selâm olsun hepsine) iman ederler. Peygamberlerden birine iman etmeyen kişi Müslüman değildir, kâfirdir.

8.Yahudiler Hz.İsa'yı ve Hz.Muhammed'i (Salat ve selâm olsun ikisine) inkâr ve tekzip ederler. Hıristiyanlar, Hz.İsa'yı tanrı kabul eder ve Hz. Muhammed'i inkâr ederler.

9. Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğunu kabul etmeyen kişi küfür üzeredir.

10. Bugünkü Hıristiyanlık Hz. İsa'nın dini değildir, Pavlos tarafından çıkartılmıştır.

11. İslâm'dan başka bütün dinler tahrife uğramıştır.

12. Kur'ân'dan önce gönderilmiş kutsal kitapların metinleri (tamamen veya kısmen) yitirilmiş ve tahrife uğramıştır.

13. Hz.Musa ve Hz.İsa Efendilerimizin dini, usûl ve temel olarak İslâm'dır.

14. Kelime-i Şehadet iki parçadan ibaret bir bütündür, parçalanamaz.

15. Kelime-i Şehadetin ikinci kısmını lisan ile ikrar etmeyenler Müslüman değildir.

16. Tevhid ile Teslis birdir diyenler dinden çıkar.

17. Tek ibrahimî din İslâm'dır.

18.Üç ibrahimî din vardır diyenler dall ve mudildir.

19. Kur'ân'da açıkça "İbrahim Yahudi ve Nasranî değildi, o hanif ve müslimdi" buyurulmaktadır.

20. İslâm şeriatının gönderilmesinden sonra, önceki şeriatların hepsinin hükmü kalkmıştır.

21. İslâm dininde diyalog yoktur, tebliğ ve dâvet vardır.

22. Ne Kur'ân'da, ne Sünnette, ne de 14 asırlık icmâ-i ümmette diyalog vardır.

23. Diyalog 1960'lı yıllarda Roma Kilisesi tarafından çıkartılmış olup Müslümanlara kurulmuş bir tuzaktır.

24. Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığı diyalog diye bir şey kabul etmez.

25. Mardin'de Kazimiye medresesi avlusunda papazlar ve sarıklı bir müftü bir araya gelecek, çanlar çalınacak, ezanlar okunacak, bu esnada medresenin havuzu üzerine inşa edilmiş salaş köprüden hepsi birden geçecekler, böylece Sırat-ı geçmiş ve cümbür cemaat Cennet'e girmiş olacaklar. İslâm dini böyle gülünç diyalog tiyatrolarını kabul etmez.

26. Hz.Muhammed'in peygamberliğini, Kur'ân'ın hak kitab olduğunu, İslâm dininin ilâhî din olduğunu kabul etmedikçe öteki dinlerle diyalog yapılamaz.

27. Müslümanlar, harbî olmamaları ve İslâm barışını kabul etmeleri şartıyla tarih boyunca Hıristiyanlara ve Yahudilere din hürriyeti tanımışlar, İslâm devletinin himayesindeki reayayı korumuşlardır.

28. Hıristiyanlar, Endülüs Müslümanlarına, ahid vermiş olmalarına rağmen hayat hakkı tanımamışlardır.

29. Hz. Musa İslâm Peygamberidir, Hz.İsa İslâm Peygamberidir.

30. Yüzden fazla hadîsle, âhir zamanda nüzul edeceği bildirilen Hz.İsa efendimiz Müslümanlara katılacak ve onlarla birlikte namaz kılacaktır. (Nüzul-i İsa hadîsleri mânevî tevâtür oluşturur. İnkar eden dinden çıkar.)

Sevgili Müslüman kardeşlerim. İki kere ikinin dört ettiğini söylemek için riyaziye profesörü olmak gerekmez. Tevhid ile Teslisin uyuşmaz ve bağdaşmaz olduğunu beyan etmek için din alimi olmak gerekmez. Sağlam akaid ve ilmihal bilgisi olan herkes yukarıya yazdığım gerçekleri kabul eder.

m.şevked eygi
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: İslâm’ı İçinden Çökertmek İstiyorlar
« Yanıtla #1 : 09 Aralık 2009, 22:13:44 »
Sevgili Müslüman kardeşlerim. İki kere ikinin dört ettiğini söylemek için riyaziye profesörü olmak gerekmez. Tevhid ile Teslisin uyuşmaz ve bağdaşmaz olduğunu beyan etmek için din alimi olmak gerekmez. Sağlam akaid ve ilmihal bilgisi olan herkes yukarıya yazdığım gerçekleri kabul eder.

Amenna!.. Teşekkürler, güzel paylaşım...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: İslâm’ı İçinden Çökertmek İstiyorlar
« Yanıtla #2 : 06 Eylül 2011, 09:57:38 »
Siyonist Konferansı’nda Hristiyan-Yahudi ittifakı

İsviçre’nin Basel Şehri’nde geçtiğimiz günlerde düzenlenen Dünya Siyonist Konferansı’nda Yahudiler ve Hristiyanlar bağımsız Filistin devletinin kurulmasının engellenmesi için birlik olunması kararı aldılar. Konferansta bu devletin sadece Yahudiler için değil Hıristiyanlar için de zararlı olacağı ifade edildi.



İsrailli bir araştırmacı Dünya Siyonist Konferansı’nda Hıristiyanlar ve Yahudiler arasında Uluslararası Toplum’u Filistinlileri bağımsız devletlerini ilan etmeleri hususunda desteklemekten kaçınmaya ikna etmek için geleneksel olmayan bir ittifak kurulduğuna işaret etti. Araştırmacı İsrail açısından oluşturduğu tehlikelerden ötürü bu devletin kurulmasını ya da Kudüs’ün parçalanması engellemek için her türlü çabanın harcandığını belirtti. Araştırmacı Mordechai Kedar aynı zamanda bu ittifakın aslında yeni bir ittifak olmadığını bundan tam 114 yıl önce de buna benzer bir konferansın düzenlendiğini vurguladı.

İsrailli araştırmacı Mordechai Kedar İsviçre’nin Basel Şehri’nde birkaç gün önce düzenlenen Dünya Siyonist Konferansı faaliyetlerinde ilginç veriler elde ettiğini açıkladı. İbranice yayınlanan Macorreshun Gazetesi’ndeki uzun makalesinde Kedar, kongreye alışılageldiği üzere sadece dünyanın dört bir yanından Yahudi temsilcilerin değil bu sefer ayrıca Hıristiyan liderlerin de katıldığına işaret etti.

Bunlar Birleşmiş Milletler Genel Kurulu aracılığıyla ve bu devletin kurulmasının Yahudilerin, İsrail’in ve Hıristiyanların çıkarlarına olumsuz yansıyacağı bahanesiyle İsrail’in Filistin devletinin kurulması ilanını engelleme çabasında Yahudilerle dayanışma içinde olduğunu açıkladı.

1987 yılındaki ittifak

İsrailli araştırmacı Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında Dünya Siyonist Konferansı’nda görülen bu geleneksel olmayan ittifakın yeni olmadığını belirtti. Araştırmacının ifadesine göre ilk Dünya Siyonist Konferansı’nın Toronto’dan Hıristiyan avukat Jack Gotier’in gözetiminde gerçekleştirildi. Gotier bu toplantının yapılmasına İsviçre’nin Basel Şehri’nde bir müzik salonunda Yahudi liderlerle görüştükten sonra karar verdi ve toplantı faaliyetleri 29, 30, 31 Ağustos 1987 tarihleri boyunca devam etti.

Araştırmacı, bu tarihten 114 yıl sonra o konferansın aynısının düzenlendiğini, bu konferansın düzenlenmesi girişiminde de dünyanın çeşitli ülkelerinden bir grup Hıristiyan liderin bulunduğunu ekledi. Kedar, bu liderlerin sadece İbrani devletinin dostları olmadıklarını aynı zamanda İsrail’i hem kalben hem ruhen seven kimseler olduklarını, amaçlarının ise Hıristiyan dünyasını İsrail halkının onaylanıp desteklenmesinin zorunluluğuna, genel olarak toprakları özellikle de Kudüs Şehri üzerindeki hakkının tanınmasına ikna etmek olduğunu dile getirdi.

İsrail Bar-IIan Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Kedar, Hıristiyan avukat Jack Gotier’in onlarca yılını araştırma ve çalışmalara ayırdığını, bu araştırmaları ile Yahudi Halkı’nın İsrail’de daha çok hak sahibi olduğunu ispatlamaya çalıştığını, bu sıkı

araştırmalarını İsrail’de yaklaşık 3000 Yahudi arkeolojik mekanın fotoğrafını içeren 1300 sayfalık bir kitapta topladığını açıkladı.

Gotier araştırmalarının sonuçlarına delil olarak ayrıca Eski Ahit’ten pasajlara ve Filistinlileri 1920 yılında İngiliz mandası altına sokan San Remo kararlarına yer verdi.

Yahudi toprakları iddiası

Begin Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde çalışan araştırmacı Kedar, Gotier’in kitabının San Remo Konferansı’nda ortaya çıkan kararları teyit ettiğini, aralarında Ürdün Nehri’nin (özellikle Ürdün’ün de o dönemde İngiliz mandasına boyun eğmesi ve sadece Yahudiler için ulusal bir ev kurulmasının hedeflenmesi nedeniyle) doğusunda kalan emirlikler kurulması da olmak üzere daha sonraki kararlar hususunda cevap verdiğini iddia etti.

Buna dayanarak İsrailli araştırmacı, BM’nin güvenlik kurulu da dahil olmak üzere hiçbir uluslararası kurulun Yahudi halkının malı olan topraklar üzerinde Yahudi olmayan herhangi bir halk için hakimiyet dayatmasının ya da bu topraklardan herhangi bir kısmı koparmasının hakkı olmadığı görüşünü taşıyor.

Dünya Siyonist Konferansı’nın tartışmaları Filistinlilerin, tek taraflı ya da bir diğer değişle İsrail’le müzakerelere girişmeden bağımsız devletlerini ilan etme kararlarını Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na taşıma azimlerine odaklandı.

İsrailli araştırmacının ifadesine göre konferans için İsviçre’nin Basel Şehri’nde toplananlar; başlarında da Hıristiyan girişimciler bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının İbrani devleti, Avrupa ve genel olarak Batı Dünyası için gerçek anlamda bir felaket anlamına geleceği üzerinde fikir birliğine vardı. Konferansa katılanların inancına göre bu devletin kurulması Ortadoğu’da şu sıra görülmekte olan İslamlaşma sürecinin bir uzantısı olacak. (Arap Baharı’na ve bu baharın sonucu İslami akımların siyasal açıdan büyümesi olasılığına işaret ediyor).

Hıristiyanların endişesi

İsrailli araştırmacı buna karşın ‘Kudüs için hep beraber’ başlığı altında düzenlenen konferansın son oturumunda Hıristiyanların, İsrail’in ‘barış’ kelimesinin yazılı olduğu bir kağıt karşılığında Eski Kudüs’ten taviz vermeye hazır olduklarını gösterecekleri herhangi bir pozisyona karşı artan endişelerinden bahsetti.

Bu kelimenin ve taşıdığı anlamların ağırlığına ve önemine karşın İbranice yayınlanan Macorreshun Gazetesi’ndeki makalesinde araştırmacı Mordechai Kedar Hıristiyanların, Müslümanların Kudüs Şehrini egemenlikleri altına almalarının Hıristiyanlığa olumsuz etki edeceğine inandıklarını ifade etti. Öyle ki Müslümanların bu şehri egemenlikleri altına alması –araştırmacının Hıristiyanlarda oluşan izlenimlere istinaden vardığı kanaat- dünya Hıristiyanlarının Kudüs Şehri’ne düzenledikleri seyahatleri kısıtlayacak. Aynı şekilde eski şehirde yaşamakta olan Hıristiyanların yaşam koşullarına engellemeler ve kısıtlamalar getirecek.

Doğu Hıristiyanları adına konuşan İsrailli araştırmacı makalesinde Hıristiyanların Tunus’tan, Irak’a, Suriye’den Yemen’e, Libya’dan Mısır’a Arap ülkelerinde görülmekte olan devrim ve protesto dalgalarının, nüfuz sahibi kimselere kiliselere tabi topraklar üzerinde kontrol imkanı vereceği değerlendirmesinde bulundu.

Kedar bu sözüne delil olarak Beytu’l Lahm’de olanları, kiliselerin servetlerinin çalınmasını getirdi. Araştırmacı, Hıristiyanların ayrıca bazı Doğu Hıristiyanlarının Arap Ülkeleri’nden göçünün –bu göçü ‘toplu firar’ olarak nitelendiriyor- Hıristiyanların İslami unsurlar tarafından kovalanma endişelerinin direk sebebi olduğuna inandıklarını kaydetti.

Hıristiyanlar için felaket olur

İsrailli araştırmacı Hıristiyanların bu endişesinin, Dünya Siyonist Konferansı’na Hıristiyan liderlerin katılmasına, Kudüs’ün Yahudilerin kontrolü altında kalmasını ve sonsuza kadar ‘barış’ adı altında bile olsa Kudüs’ten taviz verilmemesini desteklemelerine büyük etkisi olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle Hıristiyanlara göre -Kedar’ın makalesine göre- Kudüs Şehri’ne dokunulması ve Müslümanların menfaatine bırakılması sadece Yahudiler için tehlike arz etmeyecek aynı zamanda Hıristiyanlar açısından da büyük bir felaket olacaktır.

İsrail’e destek için seferberlik çağrısı

Dünya Siyonist Konferansı’nda başta Haham Beni Elon ve eşi Amona Alon olmak üzere Haim Zlbraistein, Dr. Moshe Sharon, ünlü Yahudi oryantalist ve makalenin sahibi araştırmacı Mordechai İsrail’i temsil etti. Araştırmacı Kedar konferans esnasında yaptığı konuşmada İsrail’de İslami Hareketin kuzey kolunun başkanı Şeyh Raid Salah önderliğinde görülen İslami hareket faaliyetlerine odaklandı.

Araştırmacı Şeyh Raid ve hareketinin İsrail halkı ile ‘başkentleri’ Kudüs arasındaki bağları koparmak için ellerinden gelen tüm çabayı sarfettiklerine, kendisinin ve arkadaşlarının İsrail halkının eski şehirdeki haklarını azaltma hususunda tereddüt etmediklerine işaret etti.

İsviçre’nin Basel Şehri’nde gerçekleştirilen Dünya Siyonistleri Konferansı’nın sonunda, BM’yi Filistinlilerin bağımsız devletlerini ilanlarını desteklemekten kaçınmaya ikna için çalışmanın zorunlu olduğuna ve bu devletin kurulmaması veya Kudüs’ün taksim edilmemesi –İsrail için tehlikeler doğuracağı gerekçesiyle- için elden gelen her şeyin yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Konferansın sonunda Yahudiler toplantının yapılması girişiminde bulunup düzenleyen Hıristiyanlara teşekkür plaketleri sundu. Yahudiler ayrıca Hıristiyanlardan çeşitli ülkelerde İsrail’e siyasi ve ekonomik anlamda destek için seferber olmalarını talep etti.


05 Eylül 2011 Pazartesi - 22:19

 Betül Akyüz  TIMETURK.