Gönderen Konu: İBADETTE İHLAS  (Okunma sayısı 7302 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sıddık-birgüvi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
İBADETTE İHLAS
« : 29 Ocak 2007, 03:06:23 »

İBADETTE  İHLAS


       Canlı ve cansız bütün varlıklar sebepsiz, gayesiz ve boş yere yaratılmış değildir. Allahü Teala her şeye bir vazife yüklemiştir. Zerresinden küresine kadar her şeyin bir vazifesi olurda, yaratılmışların en şereflisi bulunan insanın vazifesi olmaz mı? Ademoğluna vazifelerin en ağırı yüklenmiştir. Dağların, taşların, yer ve göklerin yüklenmekten korktuğu mukaddes emaneti insanoğlu yüklenmiştir.
       Bu vazifenin ne olduğunu yüce Mevla’mız zâriat süresinin 56. ayetinde “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” ve mülk süresinin 2. ayetinde de “O (yüce Allah) ki hanginizin daha güzel amel (ibadet ve kulluk) yapacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O aziz ve gafurdur” Yüce kelamıyla beyan etmiştir.
     
  İbadet, mükellef bulunan insanın rabbini tazim maksadıyla yaptığı işe denilmektedir. İbadet Cenabı Hakkın kulu üzerinde bulunan bir hakkıdır. Kalbinde iman bulunan insana ibadet farzdır. Yani Allah’ a kulluk demek olan ibadet, iman ile başlamaktadır. Peygamberlerin ve kitapların gönderilmesinden maksat bu vazifeyi insanlara tebliğ ve öğretmektir.
     
 Yapılan şeyin Allah teala yanında ibadet olabilmesinin iki şartı vardır.
1-   Sünneti Rasulullah’a ( dînî ölçülere) uygun olması. Sünneti Rasülullah’ a uygun olmayan şey ibadet niyetiyle de yapılmış olsa ibadet olmayıp bid’at olur. Sevaba değil günaha vesile olur.
2-   Yaptığı ibadeti sırf  Allah rızası için yapmaktır ki buna ihlas denir.  

       İhlas ibadetin ruhudur. İhlas Allah Tealaya ibadet ederken onun rızasını  kazanıp, ona yaklaşmayı düşünüp makam, mevki, menfaat ve halka iyi görünmek gibi şeyleri asla düşünmemektir. İhlas, Allah ile kulu arasında bir sırdır. Onu melek bilmez ki yazsın, şeytan bilmez ki bozsun onu yalnız insanın nefsi bozar.
     
  Mevla’mız; “Halbuki onlar ancak dinde ihlas sahipleri ve müvehhitler olarak ibadet etsinler ve namazı dosdoğru kılsınlar ve zekatı versinler diye emrolundular. Ve işte en doğru din budur” (Süre-i beyyine 5). “Kim Rabbinin huzuru manevisine ulaşmak (rızasını kazanmak) isterse Salih (ihlaslı) amel işleyip, rabbinin ibadetine başkasını ortak etmesin” (Sürei kehf 10).  Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuşlardır; “Amelinizi (ibadetlerinizi) ihlaslı yapın. Çünkü Allah Teala ancak ihlaslı yapılan ameli kabul eder” “İhlaslı ol! (o zaman ) az amel sana yeterli olur”  “Ameller niyete bağlıdır. Herkes için niyet ettiği şeyin karşılığı vardır” Buyurmuşlardır. (Feyzül kadir, Etterğıb, Buhari, Müslim)
     
 “Bir müminin ebedi kurtuluşu, yani kulluk vazifesini hakkıyla yapabilmesi için ona üç şey lazımdır. İlim, amel, ihlas. İhlas diğerlerinin ruhu gibidir. Hakiki manada ihlasın tahsili sofiye tarikatına girmeye bağlıdır. Avamdan olan müminler için de bir nebze ihlasın tahakkuku mümkün olabilir. Lakin bizim üzerinde durduğumuz ihlas, bütün fiillerde, sözlerde, duruşlarda ve hareketlerde hiçbir zorlama olmaksızın (devamlı) olan ihlasdır. Bu ihlas, enfüsî ve âfakî ilahların yok olmasına bağlıdır ki, fenafillah, bekabillah ve velayeti hassaya nail olmaya bağlıdır. Birinci kısım ihlasın sahiplerine muslis, ikinci kısım (hakiki ihlas) sahiplerine muhlas denir. (Mektubat c.1 s71 M 59)
       Kur’an-ı Kerim’ de Mevla’mız, kıyamet gününde şeytanın “Ya Rabbi! Beni azdırdığından dolayı ben de her halde onlar (müminler) için yeryüzünde (bir takım masıyetleri ve dünyanın fâni varlığını) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım. Ancak onlardan muhlas olan kulların müstesna” (süre-i hicr 39/40) yani muhlas kulları azdıramam dediğini beyan ediyor.
       İnsanın nefsine en ağır gelen şey ihlastır. Çünkü ihlasta nefsin nasibi yoktur.
       Hakiki ihlasın alameti üçtür:
1-   İnsanların methetmesine sevinmez, zem edip kötülemesine de üzülmez. Çünkü o her şeyi Allah rızası için yapmaktadır. İnsanların onun hakkındaki düşüncesi onu ilgilendirmez.
2-   Yaptığı ibadetleri unutup günahları unutmaz, ibadetlerine güvenmez, devamlı günahlarına üzülür.
3-   Muhabbet sarayı olan gönlünden Allah sevgisi ile Allah için sevdiklerinden başkasının sevgisini çıkarıp atar. Çünkü bir ayeti kerimede “De ki; Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallarınız, kesata uğramasından (geçmez olmasından) korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Rasulünden ve Allah yolunda cihat etmekten sevgili ise artık Allah, emrini (belasını) getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez” buyrulmuştur. (sürei tevbe 24)

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
İBADETTE İHLAS
« Yanıtla #1 : 30 Ocak 2007, 01:21:26 »
birgüvinin torunu ellerine saglik cok güzel olmus.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
İBADETTE İHLAS
« Yanıtla #2 : 30 Ocak 2007, 04:29:13 »
ellerinize sağlık Allahrazı olsun