Gönderen Konu: Nasıl Hala Dolandırılıyorlar?  (Okunma sayısı 4033 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Nasıl Hala Dolandırılıyorlar?
« : 11 Ocak 2014, 00:59:13 »

Nasıl Hala Dolandırılıyorlar?



“Kurban Bayramı öncesi 20 bin lira kredi çekmişti. Ertesi gün 5 bin lirayı yanına alıp Çerkezköy’de kurban bakmaya gitti. Geri kalan 15 bin lirasını evde bıraktığından hanımı ve kendisinden başkasının haberi yoktu. Dolandırıcıların bunu nasıl öğrendiği de muamma. Polis, dolandırıcıların bankada ortak iş yaptıkları bir elemanlarının olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
Kimse ne olduğunu tam anlamadan Recep Bey 20 bin lirasını dolandırıcılara kaptırıyor. Trajik hikâye şöyle cereyan ediyor.”

Dolandırıcılar ilk olarak 118′li numaralardan Recep Bey üzerine ne kadar kayıtlı hat varsa bütün numaraları alıyorlar.

İlk aradıkları numarada Recep Bey’in hanımı çıkıyor. Kendilerinin polis olduğunu söyleyen dolandırıcılar ‘Dün şu saatlerde, Topkapı şubeden 20 bin lira çekmişsiniz doğru mu?’ Doğru eşim dün belirttiğiniz saatlerde 20 bin lira çekti, diyor kadın şaşkınlıkla. Polis olduğunu iddia eden dolandırıcılar; kadınla yaptıkları uzun bir konuşmanın ardından adamın 15 bin lirayı evde bıraktığını ve 5 bin lira ile Çerkezköy’e hayvan satın almaya gittiğini öğrenmişler.

Bu bilgileri alır almaz, eşini aramasına fırsat vermeden, diğer numarayı aramışlar ve mağdura ulaşmışlar: Yine polis olduklarını söyleyerek, ‘Dün şu saatlerde, şu bankadan 20 bin lira çekmişsiniz, hatta o paranın 15 bin lirasını evde bırakmış, 5 bin lirasını yanınıza almışsınız. Fakat

o    paralar sahte, acilen belirttiğimiz noktaya paraları getirmeniz gerekiyor. Banka size sahte para vermiş. Paraları kontrol edip tekrar size geri vereceğiz.’ Her şeyi bilmeleri beyefendiyi şaşkınlığa uğratmış. Mağdur Çerkezköy için yola çıkmış; fakat Mahmutbey gişelerden dönüp evine gelmiş ve diğer 15 bin lirayı da alıp dolandırıcıların söyledikleri noktaya bırakmış.”

2013 dolandırıcıların yılı oldu

Gün geçmiyor ki dolandırıcılık hadiseleri duyulmasın. Yukarıda anlatılanlar, dolandırıcılık
vakalarından sadece bir tanesi. Bugünlerde sıklıkla yaşanılan dolandırıcılıktan insanlar oldukça muzdarip. Profesöründen ev hanımına, öğrencisinden iş adamına kadar çoğu kimse, yankesicilerin çelmesine takılmış durumda. Kendilerini savcı ve polis gibi tanıtarak yüzlerce kişiyi dolandıranlar, bir yılda 14 milyona yakın haksız kazanç elde ettiler. Polis kayıtlarına göre tele-dolandırıcılar 2013’te sadece İstanbul’da 815 kişiyi dolandırdı.

Bunlar yaşanırken medyanın takındığı tavır ise felaket tellallığı yapmanın ötesine geçmedi. Profesörden sonra, şu ünlü futbolcu da dolandırıldı, gibi haberlerle insanların dolandırıcılığı kabullenmelerini sağlamaktan başka yaptıkları bir şey de yok aslında. Dolandırıcılara karşı neler yapılması gerektiğini belirten kamu spotları çekilmedi, herhangi bir açıklama da yok. Peki, “Profesörü bile dolandırıyorlarsa biz ne yapalım?” diye meseleyi çaresizce kabullenip dolandırılmayı beklemek mi gerekiyor?

Çok eski tarihlerden beri var olan dolandırıcılık, toplumların en kadim problemlerinden. Bu, nüfusun artışına ve teknolojinin gelişmesine bağlı olarak günümüzde bir hayli artmış durumda. Teferruatlı bir şekilde incelendiğinde mesele hırsız-polis halini çoktan aşmış görünüyor. Dolandırılanların, dolandırıcıların psikolojilerini, suç sosyolojisini ve mağdurların sesini hep bir arada masaya yatırmak gerekiyor. “Dolandırılma hikayesi, yardımcı doçent sosyoloğun gözlemleri, psikoloğun değerlendirmesi ve emniyete yıllarını vermiş dolandırıcılık masasından polis memurunun tavsiyeleri.”

Dolandırıcının sözlükteki manası “Birini aldatarak mal veya parasını alan kimse, tokatçı.” Kendini devamlı yenileyen dolandırıcılar; her gün farklı bir kılıkta ortaya çıkıyor. Bazen “Para puan kazandınız.” diyerek insanların duygularından istifadeyle kontör çalıyorlar; bazen de ‘Hesabınızdan otomatik ödeme talimatıyla terör örgütüne yüksek miktarda para aktarılmış. Düzeltebilmemiz için size söylenilen yolu izleyin.’ şeklinde terör örgütünün adı kullanılarak; insanların korkularından faydalanılıyor. Oyunlar, hikâyeler farklı olsa da sonuç hep aynı.

Dolandırıcılığın analizi

“Bir yıl içerisinde İstanbul’da bin kişiye yakın dolandırıcılık hadisesi yaşandıysa mesele toplum nazarında ele alınmalıdır.” görüşü doğru olabilir. Dolandırıcılığın toplum yönünü Yrd. Doç. Dr. Vehbi Bayhan şöyle izah ediyor: “Toplumda değerlerin yozlaşması sonucu bu tür olaylar yaşanmaya başladı ve neticesinde ‘güven’ duygusu erozyona uğradı. Bütün bunların Türkiye’nin arafta bir ülke olmasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki Türkiye ne tarım, ne sanayi, ne de bilişim toplumu. Tarım toplumunun kültür modeli geleneksel yöntemler, sanayi toplumunun kültür modeli modernleşme, bilişim toplumunun kültür modeli de postmodernitedir. Ülkemizde bu saydıklarımızın hepsi var. Yani köydeki biri gelip şehirde sütün içerisine su katıp bunu organik diye satarken şehirdeki insanın bu yapılandan nasıl ki haberi olmuyor, bunu anlamıyorsa; tam tersinde şehirli de sulu süt satan taşralıyı henüz yeni tanıştığı teknolojiyle kandırabiliyor. ”

Psikolog Ali Yücel ise bu söylenilenlere katılmıyor. Bu yaşanılanların sosyal bakış açısıyla incelenmesinin doğru olmayacağını düşünen Ali Yücel, dolandırıcılıkların temelinde şartlanmanın ve hayat boyu edinilen yanlış sosyal öğrenmenin tesirinin büyük olduğu kanaatinde.

Başından kötü hadise geçenlerin ortak tespiti “Sanki hipnoz olmuştum.” değerlendirmesi.

Hatta bununla ilgili “korku oto hipnozu” bile türetildi. Ancak uzmanların ortak kanaati, bunun hipnotik bir hadise olmadığı. Hatta hipnozun batıl bir akademik inanç olduğunu söyleyenlerin yanında, öne çıkan görüş “Koşullanma ve sosyal öğrenme.” Telsiz, üniforma gibi sözel ve görsel çağrıştırıcıların polis zannedilmesine; korku, endişe, hüzün gibi bir süreç eşlik ediyor. Korku gelince mantık devre dışı kalıyor. Bununla birlikte hayatımızda sıradan görülen ya da hayatımızın herhangi bir alanında gösterdiğimiz akıl yürütme süreçleri de buna paralel olarak devre dışı oluyor.”

Dolandırıcılık vakaları mercek altına alındığında ortaya çıkan durum oldukça manidar. Çünkü dolandırıcıların kullandığı tuzak, aslında toplum olarak bizim zaafımız. Bu zaaf da, kollektif
alt şuurumuzdaki polis algısından kaynaklanıyor. İnsanlar da buna paralel olarak inanmaya daha meyilli oluyorlar. Toplum olarak polis otoritesine ya da savcı otoritesine bu kadar boyun eğilmesi, polis denilince korkulmasının sebebi; yıllardır süren sınırsız ve olumsuz kullanılan yetkilerin insanlarda oluşturduğu çaresizlikten başka bir şey değil aslında. Bu korkuları pekiştirmek için telsiz sesi, güvenilir ve ikna edici bir konuşma da eklendiği anda, ikna için bütün argümanlar hazırlanmış oluyor.

Peki, dolandırıcıların bunca taktiğini öğrendikten sonra dolandırılmamak için nelere dikkat etmek gerekiyor. Bu hususları emekli Komiser Ahmet Durmaz’la görüştük.

Dolandırılmamak için uygulanması gereken basit yöntemler

Emekli olan Komiser Ahmet Bey, ‘Polis hiçbir zaman bir insanı arayarak telefonda bilgi almaz ve para istemez.’ diyor. Polislerin telefonda arayanlara söyledikleri en fazla “ Beyefendi şu karakolda görevliyim, şu hususla alakalı olarak emniyete gelmeniz gerekiyor.”

Ben polisim diyen bir telefon geldiğinde, karakolun sabit numarası ve arayanın ismi alınmalı. Daha sonra, söylediği karakol aranarak söylenilen isimde bir polis memuru var mı, diye sorgulanmalı.

155, sadece çağrı kabul eden bir hat

Dolandırıcıların polis telsizi kullanarak korku vermeleri basit bir numara. Ondan önce kullandıkları tuzak şu: ‘Bilgisayar programları var ve o programlar sayesinde ‘155’ arıyormuş gibi gösterebiliyorlar. Şunu unutmamakta fayda var: ‘155’ aranıp ihbar edilir; fakat ‘155’den geri arama yapılmaz. ‘155’ sadece aranır.”

Dolandırıcılara çare açık hat uygulamasının engellenmesi

Dolandırıcıların kullandıkları telefon hatları ‘Açık Hat’. Bu açık hat nasıl oluyor? GSM operatörlerine gittiğinizde ve hat çıkartmak istediğinizde kimliğinizi istiyorlar. Kimlik fotokopisi alınıyor, hat çıkıyor buraya kadar her şey normal. Fakat sonrasında kimlik fotokopileriyle diğer operatörlerden hat çıkarmak mümkün. Kişinin haberi olmadan adına birçok hat çıkarılabiliyor ve dolandırıcılar bu hatları kullanıyorlar. Hat çıkarmak istiyorsanız operatörlerin merkezlerine ve yıllardır hizmet veren bilindik yerlere giderek hattınızı çıkarın. Oralara gidildiğinde de şu hususa dikkat etmek gerekiyor. Kimlik fotokopisinin tamamını kapatacak şekilde, “Şu operatör ve şu telefon numarasının çıkarılması için kullanılabilir.” ibaresini not etmek önemli. Buna dikkat etmeyip hat çıkartmış olanlar da “hat-sorgulama.btk.gov.tr” adresinden adına çıkartılmış hat var mı, diye sorgulatabilirler. Eğer haberleri olmadan üzerlerine açılan bir hat varsa hemen iptal ettirebilirler.

Telekonferans olduğunu unutmayın

Telekonferans yöntemi dolandırıcıların kullandıkları tuzaklardan biri. Dolandırıcılar ekip halinde iş bölümü yaparak çalışıyorlar. Önce mağdurun ev telefonunu arayıp, bayandan eşinin adı soyadı ve ne iş yaptığını soruyor ve telefon numarasını istiyorlar. İkinci gurup, eşinden almış olduğu numara ile müştekiyi arayarak aynı yöntem ile para istiyor. İkna etmek için de kendilerinin evinde olduklarını ve eşi ile görüştürebileceklerini beyan ediyorlar. Telekonferans sistemi ile eşler ve dolandırıcı aynı anda birbirleri ile konuşuyorlar. Müşteki bu konuşmalardan sonra evde polislerin olduğuna ikna olunca kendisini arayan dolandırıcılara istenilen parayı veriyor.


Haber Merkezi | 03 Ocak 2014 | http://insanvehayat.com/nasil-hala-dolandiriyorlar/