Gönderen Konu: "Nazar Ber Kadem" Göz Ayakta Gönül Allah (c.c.)'de  (Okunma sayısı 5280 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

"Nazar Ber Kadem" Göz Ayakta Gönül Allah (c.c.)'de

Göz, gönlün dışa açılan penceresi ve habercisidir. Gönül en çok gözden etkilenir. Gözün her hareketi gönlü ilgilendirir. Gönül göz yüzünden pek çok şey kazanır veya kaybeder. Gözden gelen şeylerle gönül sevinir veya ah eder. Onun için gönlünü düşünen kimse gözüne sahip olmalıdır.

Arifler göz ile gönül arasındaki irtibata çok önem vermişlerdir. Her insanın asıl niyeti, gerçek sevgisi, ulaşmak istediği hedefi gönlünde gizlidir. Gönülle kalp aynı şeydir. Gönül, değerini ölçemeyeceğimiz bir cevherdir. Çünkü gönül, kainatta Yüce Allah(celle celalüh)’ın nazar ettiği çok özel bir yerdir. İnsan gönlü ile Yüce Allah(celle celalüh)’ı tanır, sever ve O’nun yakınlığını hisseder.

Allah(celle celalüh) dostları bu konuda bütün hak yolcularını uyarmışlardır. Hedefe ulaşmak için bir çok usül öğretmişlerdir. Bu usüller, Kur’an ve Sünnet edebinden alınmıştır. Bu usüllerin hepsi, hedefi Allah(celle celalüh) rızası olan herkesi yakından ilgilendirir. İşte bu usullerden birisi de “nazar ber kadem”dir.

Nazar Gönülün Bakışıdır

“Nazar ber kadem” Farsça bir tabirdir. Kelime manası, nazar ayak üzerinde olacak; göz, önüne bakacak demektir. Nazar, gönlün bakışıdır. Bu, gözün tabii görüşünden farklıdır. Nazarda niyet ve ciddiyet vardır. Nazar, gelişigüzel bir bakış değil, gönülle iradeli bir yöneliştir. Bu yöneliş iyi olursa iyi sonuç verir, kötü olursa kötü sonuç verir. Mesela Allah(celle celalüh) dostlarının nazarı kalbi diriltir, hasetçinin nazarı kemikleri eritir. Birisi saadet, diğeri felakettir.

Kadem, ayak ve adım demektir. Ayak yürüyüşü, adım davranışı anlatır. Adımını dikkatli at demek, gidişat ve davranışlarına dikkat et, sakat iş yapma demektir. “Şeytanın adımlarına uymayın” (Bakara, 164, 208) ayeti de bu manadadır. Kadem uğur ve bereket manalarına da gelir. Bereket ve huzura sebep olan kimseye “kademi uğurlu geldi” denir. Kadem denge, sağlamlık ve sebatı da çağrıştırır. Sözünden caymayan, işinde sağlam olan, sabırlı ve güvenilir kimseler için “sabit kadem bir insandır” denir.

Arifler, “nazar ber kadem” tabiriyle hak yolcusunun hem zahirine hem de batınına ait pek çok edebi anlatmak isterler. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

Edep İçinde Yürümek

Hak yolcusu, yolda yürürken gözü ayağı üzerinde ve yolunca yürümeli, edepli olmalı, adımlarını sakin atmalı, sevimsiz hal ve hareketlerden, kibirli tavırlardan şiddetle sakınmalıdır. Bu konuda Sünnet’e uymalıdır.

Alemlere rahmet olan Rasulullah s.a.v. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) yolda yürürken sağa sola bakmazdı. Önüne nazar buyurur, gideceği yöne yönelirdi. Yürüyüşü çok dengeli ve intizamlı idi. Kibirli bir şekilde, el kol hareketi yaparak ve sallanarak yürümezdi. Adımlarını hızlı fakat sakince atardı. Yüksekçe bir yerden iniyormuş gibi yürürdü. Adımlarını atarken yeryüzü saadetli ayakları altında dürülüyormuş gibi olurdu. Bir kimseye yöneleceği zaman sadece mübarek başını çevirmez, bütün vücuduyla ona yönelirdi. Kimseye arkasından ve uzaktan seslenmez, yanına varınca konuşurdu.

Gözü ve Gönlü Haramdan Çekmek

Hak yolcusu, gözünü haramdan ve kalbini karıştıracak şeylerden korumalıdır. Kendisini ilgilendirmeyen şeylere takılmamalıdır. Gözünü haramdan korumayanın gönlü ilâhi muhabbetten mahrum kalır. Bu yolda ciddi olmayan kimseden ciddi işler çıkmaz.

Allahu Tealâ, bu konuda bizlere şu emri vermiştir: “Rasulüm! Mümin erkeklere söyle gözlerini harama bakmaktan çeksinler, namus ve iffetlerini korusunlar. Böyle yapmaları kendileri için daha temiz bir davranıştır. Hiç şüphesiz, Allah(celle celalüh) bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini harama bakmaktan çeksinler. Namus ve iffetlerini korusunlar.” (Nur, 30-31)

Hazreti Rasulullah s.a.v. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam), harama bakmayı şeytanın kalbe fırlattığı zehirli bir ok olarak tanıtmıştır. Kalbi bu okların zehirinden ve zararından korumanın tek yolu gözü muhafaza etmektir. Bunun için kalbe katılık verecek işlerden, görüntülerden, şekil ve suretlerden gözü uzak tutmalıdır. Gözünü ve dilini haramdan korumayan kimse veli olamaz.

Tek Hedefe Yönelmek

Hak yolcusunun gözü ve gönlü aynı hedefte toplanmalıdır. Buna himmetini bir noktaya toplamak, işine yoğunlaşmak, hedefine kilitlenmek denir. Dünya ve ahiret işlerinde başarılı olmak isteyen herkes, bu hali elde etmelidir. Yoksa yolda kalır. Aklı, fikri, kalbi ve kalıbı aynı noktaya yönelmeyen kimselerin bütün işleri verimsiz olur. Kalp ve kalıbın birleşmediği ibadet tatlı olmaz, hizmet başarıya ulaşmaz, iş güzel sonuç vermez.

Hak yolcusunun kilitleneceği biricik hedefi Allah(celle celalüh) rızası olmalıdır. Bütün gayretini bu yolda kullanmalıdır. Allah(celle celalüh)’tan gayri şeylere iltifat etmemelidir. İbadet, zikir ve hizmetinde insanlardan bir şey beklememelidir. Hatta ahiret nimetlerini bile düşünmemelidir. Hayır olarak her ne yaparsa, sadece Yüce Allah(celle celalüh)’ın rızası ve sevgisi için yapmalıdır. Gönlünü keşif, keramet, cezbe gibi manevi nimetlere takmamalıdır.
 
Devamlı Hareket ve İlerleme Halinde Olmak

İmam Rabbanî k.s. der ki:

Nazar ber kadem, hak yolcusunun gözü ayağını ileri geçmez şeklinde anlaşılmamalıdır. Bu anlayış vakıaya aykırıdır. Bundan anlaşılması gereken şudur: Göz devamlı ileri bakmalı, ayak da onu takip etmelidir. Çünkü yüksek makamlara önce göz dikilir, sonra adım atılır. İnsan gözünü yükseklere dikmeli ki, gayretini ona göre kullansın. Maneviyat yolunda aza kanaat eden az kazanır. Oturan yol alamaz. Çalışan mahrum olmaz.”

Hak yolcusu, ibadet, vazife ve hizmetlerinde adım adım ilerlemeli, bir noktaya çakılıp kalmamalıdır. “İki günü eşit olan kimse zarardadır” hadisi, hak yolunda yürüyenleri ve ebedi saadetini kazanmak isteyenleri uyarmak içindir. Çünkü Yüce Allah(celle celalüh)’ı tanımanın, manevi makamların ve güzel ahlâkın bir sonu yoktur. Bu yolculuk ölene kadar sürer, ahirette farklı bir şekilde devam eder. Her gün yapılan ibadet ve amelin miktarı devamlı değişmez, fakat kalbin muhabbeti, huzuru, edebi, Yüce Allah(celle celalüh)’a yöneliş şekli her an değişip artabilir. Bütün vazifeler az da olsa devamlı yapılmalıdır. Başlanmadan iş bitmez, adım atmadan yol gidilmez.

Hak yolcusu, bu yolda kendinden ileri gidenleri örnek almalıdır. Zayıf ve geride kalanlara ise şefkat gösterip yardım etmelidir.

Adımını Sağlam Atmak

Hak yolcusu, bütün gidişatının ve manevi hallerinin Kur’an ve Sünnet’e uyup uymadığına çok dikkat etmelidir. Çünkü, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam)’in gösterdiği ve öğrettiği edeblere uymayan hiçbir fikir, fiil, hal ve gidişatın sonu Yüce Allah(celle celalüh)’a çıkmaz. İtikadı sağlam olmayanın ameli salih olmaz. Hak yolcusu Ehl-i Sünnet inancının dışında bir inanca sahip olmamalıdır. Seyr u sülûk esnasında elde ettiği bütün manevi halleri ancak Kur’an ve Sünnet’le kontrol edip kabul etmelidir. Onlara uymayan bütün tevil, yorum ve izahlardan kaçınmalıdır.

Rehbere Sıkı Sıkı Sarılmak

Hak yolcusu, manevi terbiye esnasında gözünü ve gönlünü önündeki kâmil mürşidine dikmelidir. Onun adımlarını güzel takip etmeli, emir ve işaretlerini yerine getirmeli, mürşidinin gösterdiği usülden ve çizdiği yoldan çıkmamalıdır. Ayrıca peşinden gittiği rehberine güvenmeli, onun izini takip etmeden kendi başına hedefe gidemeyeceğini bilmelidir.

Müridin kademi mürşidin kademine uygun olmalıdır. Mürşidin kademi, onun hal ve ahlâkıdır. Buna meşrep de denir. Meşrep, su kaynağı demektir. Hak yolcusunun gidip-gelip su alacağı tek kaynağı önündeki mürşididir. Bütün alem mürşid dolu olsa, hak yolcusu gönlünü önündeki kâmil mürşidinde toplamalıdır. Gönlü bir ona bir buna kayan, her gördüğü veya duyduğu mürşidin peşine takılan kimse hiçbirinden doğru dürüst istifade edemez; ancak kalbini dağıtır, yolda kalır. Bir de kâmil ve mükemmil olmayan kimseye mürşid diye tabi olmamalıdır.

Şah-ı Nakşibend k.s., Seyyid Emir Külal Hz.lerinin terbiyesinde iken, mürşidi kendisini bir işe gönderdi. Yolda önüne Hazreti Hızır a.s. çıkıp, kendisiyle konuşmak ve arkadaşlık yapmak istedi. Şah-ı Nakşibend k.s. ona hiç iltifat etmedi, arkadaşlık kurmaya da yanaşmadı. Hazreti Hızır a.s. kendisini tanıtınca, Şah-ı Nakşibend k.s. dedi ki:

- Ben senin Hazreti Hızır olduğunu biliyorum. Fakat seninle muhabbet edemem. Benim bir gönlüm var, onu da mürşidim Seyyid Emir Külal Hz.lerine verdim. Artık ondan başka kimseye verecek bir gönlüm ve sevgim yok. Sen işine bak, ben de kendi işime bakayım.

Dönüşte durumu mürşidine anlattı, Hazret memnun oldu ve:

- Güzel etmişsin, buyurdu.

Her Halde Edepli ve Mütevazi Olmak

Hak yolcusu, manen ilerledikçe nefsin afetlerinden korkmalıdır. Bunun için her halde edebe sarılmalı, boynunu bükmeli, kibirden ve benlikten Yüce Allah(celle celalüh)’a sığınmalıdır. Bir başarıdan sonra bunu kendine mal eden ve insanlara burun büken nice başlar, baş aşağı gitmiştir.

Arifler der ki: Bir insanın ilmi artar da edebi artmazsa, onun Allah(celle celalüh)’dan uzaklığı artar. İbadeti çoğaldığı halde tavazusu çoğalmayan kimsenin benlik deresinde boğulmasından korkulur. İnsan, işin başından çok sonunu düşünmelidir. Onun için devamlı yalvarış içinde olmalıdır. Kalp ümit ve korku içinde bulunmalıdır. Ümidin korkudan biraz fazla olması iyidir, fakat ben artık kurtuldum, cenneti garantiledim, insanlar helâk oldu demek, tehlikenin ta kendisidir.

Hak yolcusu ibadet ve ameline değil, Yüce Allah(celle celalüh)’ın rahmetine güvenmelidir. İlâhi destek olmadan kendi başına bir yol alamayacağını bilmelidir. Bu yolda asıl sermaye, kendinde bir varlık görmemektir.

Bütün alemlere rahmet kılınan Rasulullah s.a.v. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam)’in her gün yüz defa istiğfar etmesi, onun izinden gidenlere çok şey öğretir. Allah(celle celalüh)’a giden yol bu edeple başlar, bu edeple devam eder. Bu edep hiçbir zaman terk edilemez. Edebi terk eden kimse, kendi haline terk edilir. Her konuda biricik rehberimiz ve örneğimiz olan Hazreti Muhammed s.a.v. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam), Miraç’ta manevi yolculuğu esnasında bu edebe bürünmüştü.

Büyük arif İmam Sühreverdî k.s. bu mühim edebe şöyle dikkat çeker:

“Bütün edepler Rasulullah s.a.v. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam)’den öğrenilir. Çünkü O, zahiren ve batınen bütün edeplerin kaynağıdır. Allahu Tealâ, O’nun Miraç gecesinde ilâhi huzurdaki edebini bize şöyle haber vermiştir: “Onun gözü (sağa sola) kaymadı, haddi de aşmadı.” (Necm, 17)

Allah(celle celalüh) Rasülü s.a.v. ilâhi huzura yükselirken kalb-i şerifleri bütünüyle Yüce Allah(celle celalüh)’a bağlanmıştı. Gözü, o yüce makamlarda sağa sola kaymamış, hep önüne bakmış, ulaştığı güzellikler karşısında haya ve edebinden terlemiş, başını önüne eğmiş ve bu hal içinde bütün makamları geçip ilâhi huzura alınmıştı. Ulaştığı manevi makam ve güzellikler onun sadece tavazu ve edebini artırmıştı. İşte onun izinden giden arifler de böyledir. Edebi korumayan kimse, geldiği yere geri gönderilir.”

Hak yolcusu edeple Hakk’a yaklaşır. Bu yolun her geçit ve durağında tek levha asılıdır:

Edep Ya Hû...


zehirliok.net


Çevrimdışı psefıjın

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 8
Gözler kalbin aynasıdır
« Yanıtla #1 : 24 Mart 2011, 22:33:41 »
Göz kalbin elçisidir…Onun tarafından görevlendirilir. Güzel ve manzaralı bir şey bulmuşsa memnuniyet duyar. Fakat göz çoğu defa kalbin başını belaya sokar. Zira öyle güzelleri haber verir ki, ne hepsini elde etmeye , ne de ayrılıklarına tahammüle kalbin gücü yeter…
Bakışlarını, Allah’ ın izni haricinde salıverenlerin hasretleri devamlı olur. Çünkü bakmak sevgiyi doğurur ve kalp bir alakaya sahip olur. Sonra bu alaka kuvvetlenir; vurgunluk derecesine varır. Ve kalbi kaplar. Göz bakmaya devam ettikçe vurgunluk hali kalpten ayrılmayacak bir sevgi halini alır. Artık kalp köle olmuştur ve layık olmayana kulluk yapmaya başlar. Bütün bunlar bakmanın cinayetleridir…
Bir kral iken şimdi bir esirdir o…
Kalp düştüğü haller için, gözden dert yanar. Göz ise: “Ben senin memurundum. Bana görev veren sendin.” der…
Bütün bunlar, Allah’ın sevgi ve bağlılığından boş kalan kalplerin belasıdır…Kalp Allah’ı sevmek için yaratılmıştır. Bu yüzden, sevgilisi “O” değilse kulluğu başkasınadır…
« Son Düzenleme: 24 Mart 2011, 22:35:29 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Herhangi bir sıkıntı anında okunacak dua
« Yanıtla #2 : 13 Ağustos 2011, 06:45:07 »
HERHANGİ BİR SIKINTI HALİNDE OKUNACAK DUA.
Müşkil vaziyette kalındığında o işin hal ve âsân olması için boy abdesti ile 1001 Salat-ı Münciye ve günde 500 Kelime-i Tevhid getiren kula, Mevlâ avuç açtırmaz  müşkilini âsân eder.



Ahbab Hoca



Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Nazar duası
« Yanıtla #3 : 13 Ağustos 2011, 06:47:27 »
NAZAR DUASI
Euzü billahi mineşşeytanir raciym bismillahirrahmanir rahiym.ve in yekadülleziyne keferu leyüzliguneke bi ebsarihim lemma semiuzzikra ve yegulune innehü lemecnun. vema hüve illa zikrul lil alemiyn.
Bu ayetler nazar değmelerine karşı okunur başta hasan-ı basri hazaretleri olmak üzere ulema-i islam göz değmelerine karşı okumuştur.Bu ayeti kerimeler Peygamber efendimizi ( s.a.v.) nazara uğratarak çatlatmak ve göz değdirmek suretiyle O yüce peygamberin mübarek vücudunu yok etmek için kafirler hain gözleriyle Resulullah’a baktıklarını bildirmek için nazil olmuştur.
Cenab-ı Hak”:Ey Resulüm!o kafirler az kaldı ki çıkası gözleriyle seni devireceklerdi sana çatlatacak gibi çok hain baktılar” buyurdu.
Ayrıca peygamber efendimiz ( s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Fatiha suresini ve ayetel kürsi yi bir kimse herhangi bir evde okursa o gün o evdekiler insan ve cin nazarı değmez.Deylemi den rivayet edilmiştir.Bu dualara ek olarak ihlas,felak ve nas sureleri nazil olduktan sonra efendimiz bu duaları da okurdu.
Bir başka nazar duası: maşa Allah,barekAllah,la havle ve la guvvete illa billah
Manası: Allahü Teala mübarek etsin,Allahü Teala diledi de böyle iyi ve güzel oldu,güç ve kuvvet yalnız ve yalnız Allahü Teala nındır.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: "Nazar Ber Kadem" Göz Ayakta Gönül Allah (c.c.)'de
« Yanıtla #4 : 10 Aralık 2011, 09:38:59 »
"Sizden biri kendinde,malında veya kardeşinde hoşuna giden bir şey görürse ona(MaşAllah,Allah mubarek etsin gibi) bereketle dua etsin.zira nazar haktır." (Hadis-i Şerif,Hakim el-Müstedrek)