Gönderen Konu: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk*  (Okunma sayısı 8752 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mahi

  • Ziyaretçi
Nazar Boncuğu ve Efsunculuk*
« : 13 Mart 2008, 15:40:48 »

Eshab-ı Kiramdan Ukbe B. Amir  Hazretleri anlatıyor: Hatemen Nebiyyin Efendimiz Hazretlerinin şöyle buyurduklarını işittim: Kim ki nazar boncuğu takar. Allah onun bir işini tamam eylemesin.

Yine aynı zat naklediyor; On süvari olarak Islâmın şerefiyle müşerref olmak için Hazret-i Peygamberin yanına gitmiştik. Dokuzumuza biat için çeşitli mucizelere vasıta olan mukaddes ellerini vermiş, biz de bi'at şerefine erişmiştik. Fakat onuncumuza mübarek elini vermemişlerdi. Sorduk: Bu arkadaşımızın bi'at şerefine nail olmamasının sebebi ne? Buyurdular ki: Kolunda nazar boncuğu taşıyor. O adam derhal bu boncuğu kolundan kopararak yere fırlatıp attı, Resulü Sakaleyn Efendimiz de şöyle buyurdu: Bunları yani nazar boncuğunu asan,  takan kimse,  müşriklik  etmiş  olur.

Nazardan korunmak için boncuk takmak, cahiliyet devrinden devren gelip halen bütün dünyada eşine sık sık rastlanan bir  kötü  âdettir.
Kamus sahibine göre Araplar (Temime) adı verdikleri bu alaca ve benekli boncukları ipe veya sırıma dizerler, nazardan korunmak için çocukların boyunlarına takarlardı. Hadis-i şeriften anlaşıldığına göre Araplar arasında yetişkin adamlar da bu çeşit dizileri kollarına takarlar ve bu boncuk tanelerinden  şifa  umarlarmış...

Bir boncuktan deva ve medet ummak, beşerin cahiliyet devrinden kalma miraslar arasındadır. Ve bu günkü medeniyim diyen hurafelerin aleyhinde bulunanlar dahi henüz bu hurafelerin mirasını   büsbütün   tasfiye  edememişlerdir.

islâm dini ise, tekmil bu hurafeleri tasfiye etmiş ve bunları müşriklik izleri saymış olduğu için bütün Müslümanların bu gibi hurafelere zerre kadar itibar göstermemelerini buyurmuştur. Nitekim islâmın parladığı devrinde böyle hareket edilmiş ve bu müşriklik izleri Müslümanların feyizli elleriyle büsbütün aradan silinmiş  ve kaldırılmıştır.

Naklettiğimiz Hadis-i şerif, Fahri Kâinat Efendimizin nazar boncuğu taşıyan bir kimseye mukaddes elini dahi uzatmadığını anlatarak böyle bir kimseyi adam yerine koymanın caiz olmayacağını belirtmektedir.

İsa B. Hamza rivayet ediyor: Abdullah B, Hâkimin yanına girmiştim. Humresi vardı (Kamusa göre: Hümre, veba çeşidinden bir illetin adıdır) bir nazar boncuğu taksana! dedim. MaazAllah, dedi ve şu hadis-i şerifi rivayet etti: Hazret-i Peygamber Efendimiz buyurdular ki (Kim ki bir şey takar, ona bağlanır) Diğer bir rivayete göre Abdullah B. Hâkin bir nazar boncuğu takması söylendiğinde, onu takmaktansa  ölmeyi  tercih ederim  demişti.

Abdullah B, Hâkim'in eşi Zeynep anlatıyor: Evimize (Humreye) karşı afsunculuk eden bir kadın gelmişti. Evimizde bacakları uzun bir divan bulunuyordu, ben onun üzerinde yatıyordum. O yaşlı hanım da evimizde bulunduğu sırada Abdullah eva girdiğinde öksürmek, seslenmek suretiyle eve geldiğini imâ ederdi' Bu kerre de eve geldiğini ayni şekilde bildirdi, yaşlı kadın da ondan gizlenmişti. O da yanıma gelip oturdu ve elini uzatarak bana dokunduğu zaman bir iptik bularak bunun ne olduğunu sordu Anlattım: (Humreye) karşı afsunlu bir iplik! Derhal ipliği çekerek kopardı ve parçaladı attı.
Sonra bana dönerek: Artık Abdullah'ın ailesi, müşrikliğe sapmayacaktır, Hazret-i Peygamber Efendimiz Hazretlerinden işittim:   Afsunculuk,  boncukculuk  büyücülük; müşrikliktir.
Bunun üzerine Abdullah: Bir gün yola çıkmış, bir adamı görmüş, ve onu görünce gözüm yaşarmıştı. Gözümü, afsuncuya okuttukça yaş diniyor, Abdullah, bunların hepsi şeytan işidir. Hazret-i Peygamberin yaptığını yapmış olsaydın daha hayırlı olurdu ve daha çabuk şifa bulurdun Onun yaptığı gözleri temiz su ile yıkamak ve Allaha dua ederek: Yarabbi, derdi giden şifa buyur, şifa sensin, senin verdiğin şifadan başka şifa yoktur demektir.

İbni Mes'ut Hazretleri, bir gün karısının yanına girmiş ve boynunda düğümlü bir şey görmüş, derhal çekip koparmış ve şu sözleri söylemiştir: Peygamber Hazretleri şöyle buyurmuştur: (Afsunculuk, boncukculuk ve büyücülük; müşrikliktir). İbni Mes'ut Hazretlerini dinleyenlerden biri sormuş: Afsunculuk ile boncukculuğu biliyoruz. Büyücülükten maksat nedir?
Hazret-i  İbni Mes'ut'un büyücülük mukabilinde kullandığı kelime (Tivele) dır. O da şudur:Kadınların kocaları tarafından  şirin görünmek  için  yaptırdıkları  bir  çeşit  büyüdür.

Şimdi buraya kadar naklettiğimiz hadis-i şerif ve onun izahları gösteriyor ki, islâmiyet bütün hurafeleri red etmiş ve hepsini yok  etmek  için  uğraşmıştır.

islâmiyet, müşrikliğin, gericiliğin her şeklini, her izini ortadan kaldırır. Çünki o mukaddes dinin tebliğcisi ve öğreticisi olan yarının ve ağyarının ittifekiyle kâinatın en büyük inkılâpçısı bulunan Habibi-Necibi İlâhi, Hazreti Peygamberin önderliğidir.

islâmiyet, nazar boncuğu, afsumculuk ve büyücülük, benzer gericilikle uğraşmamayı yani yok etmeği her müslümana emir eder. Bunları bilmeyerek değer veren Müslüman varsa terletmesini ister. Çünkü İslamiyyet bu gibi iptidailikten münezzehtir.

Arifler Bahçesi, M. Sefer Uygun 30 Temmuz 1975 Ufuk Gazetesi

« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 00:23:24 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı yoklar

  • okur
  • *
  • İleti: 55
Ynt: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk.
« Yanıtla #1 : 15 Nisan 2008, 13:09:14 »
şekkürler Mahi kardeş Allah (C.C) razı olsun çok güzel bir konuya değinmişsin gerçekten çok saol...
"Biz yıkık değirmende 40 yıl bekler tamir etmeden de ayrılmayız..."

Çevrimdışı ipeknur

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 127
  • Edeb Ya Hu!!
Ynt: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk.
« Yanıtla #2 : 15 Nisan 2008, 17:12:34 »
Cok tesekkur ederiz Allah razi olsun.
BU SEHIR GIRDAP GULUM
GIRDAPTA MEHTAP GULUM
FELEGIN BIR SUYU VAR
SU DEGIL KEZZAP GULUM....

Çevrimdışı maslak

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 454
Ynt: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk.
« Yanıtla #3 : 23 Nisan 2008, 22:02:22 »
teşekkürer kardeş. insanlar saçma sapn şeylerden medet bekliyorlar üzücü bir durum

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk.
« Yanıtla #4 : 21 Haziran 2008, 19:41:35 »
İmam Ahmed, Ukbe b. Nâfi'den merfû' olarak şu hadisi nakleder: "Kim temîme (mavi boncuk) takarsa Allah onun işini tamamlamasın. Kim bir ved'a (katır boncuğu) takarsa Allah onu korumasın" (Ahmed İbn Hanbel, IV, 154, 156).

Kim birşey takarsa bütün işleri o taktığı şeye teslim edilir. Tirmizi, Tıb: 24.


Sahabîlerden Amr bin Rebia, Sehl bin Huneyf’i yıkanırken görür,nazar eder. Sehl çarpılmış gibi yere yıkılır. Alıp Peygamberimizin bulunduğu yere götürürler. Durumu öğrenen Peygamberimiz “Kimden şüphe ediyorsunuz?” diye sorar. Sahabîler, Amr bin Rebia’nın ismini verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz Amr’ı azarlayarak, “Sizden biriniz neden din kardeşini öldürüyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği birşey gördüğü zaman ona mübarek olması için dua etsin (MâşAllah, BârekAllah gibi sözler söylesin)” buyurur.

Daha sonra Peygamberimiz bir miktar su ister ve nazar eden Amr’ın abdest almasını emreder.İbni Mâce, Tıb: 32, Müsned, 3: 447.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Nazar değmesi ve korunma çaresi
« Yanıtla #5 : 20 Aralık 2008, 08:03:33 »
Nazar değmesi ve korunma çaresi

Sağlığı bozan sebepler bulunduğu gibi, vücûdu hasta eden ruh ve beden alâkasını bozan mânevî sebepler de var. Tıbbî âletlerle bilinmeyen bir sebeple insan hastalanır, ruh ve beden acı çeker. Maddî sebebi anlaşılmayan hastalıklardan biri de “Nazar değmesi”dir.

Düşmanlık, hased ve kıskançlıkla bakmak, rûhun penceresi bulunan gözden fırlayan düşmanca bakışlar,  karşıdaki varlığa saplanır. Elektrik şeraresi gibi çarpıcı bir tesir meydana getirir.

Bazı nazar değmeler cereyan çarpmış gibi hasta eder. Ölüme sebep olanlar da var. Ok gibi saplanan bu bakışa “İsâbet-i ayn” göz değmesi, kısaca nazar denir. Nazar insanlarla birlikte ekilmiş ve dikilmiş şeyler üzerinde de tahribât yapar. Nazar haktır. Dağı bile ufalayıp hakir eder.

H.Ş.: “Nazar insanı kabre; deveyi kıdre koyar.” (Feyzül kadir C. 4 S. 397)

Kötü kimsenin kıskançlık ve kinle bozulmuş rûhla bir şeye bakması karşıdaki varlığa zararlı olur. Hadîs-i şerifte: “Baykuş’ta  (uğursuzluk diye ) bir şey yoktur. Fakat nazar değmesi haktır” buyuruluyor. Gözü keskin kimseleri kiralayarak düşmanından intikam alanlar bile olurdu. Mekke müşrikleri gözü dokunaklı bir adamla anlaşma yapmış, Resûlüllah (SallAllahu Aleyhi Vesellem)’i nazara uğratmasını istemişlerdi.

Kin ve kıskançlıkla bakıp güçlü deveyi çökerten bu adam Peygamberimizin geçtiği bir sırada ona küfür, öfke ve hasedle nazar etmişti. Allahü Teâlâ Resûlünü korumuş ve şu âyet-i kerîme nâzil olmuştur:
“Hakikat o kâfirler zikri işittikleri zaman az kaldı seni gözleriyle yıkacaklardı. Hâlâ da (kin ve hasedlerinden) o, mutlaka bir mecnundur, diyorlar” (S. Kalem 51) 

İnsan bir canlıya zarar vermemek için  “MâşAllah lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demeli; kendisine nazar değmemesi için de Kalem Sûresi 51’inci âyetini okumalıdır.
Hz. Esmâ “Ey Allah’ın Resûlü! Câfer’in çocuklarına çabuk nazar değmekte. Onlara okuyabilir miyim?” diye sordu. Resûl-i Ekrem: “Evet, (okuyabilirsin). Şâyet kaderin önüne geçen (kaderi değiştiren) bir şey bulunmuş olsaydı göz (değmesi) olurdu” buyurdu.

Resûlüllah Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e nazar isâbet etmesin diye “Üîzükümâ bikelimâtillâhittâmeh.. min külli şeytânın ve hâmmeh... ve min külli aynin lâmmeh...” duâsını okur ve İbrâhim A.S., oğulları İshak ve İsmâil’i bu duâ ile Allah’a sığınmalarını emrederdi” buyururdu. (Tuhfetül Ahvezî C. 6 S. 220-21)

Hz. Âişe Vâlidemiz “Resûlüllah (S.A.V.) göz dokunmasından dolayı nefes etmemi bana emretti” demiştir. (Buhârî)     
         
İnsana kendi nazarı da dokunur. Aynaya bakınca kendini beğenen, “Yâ Allah! Beni güzel yarattığın gibi, huyumu da güzel yap” diye duâ etmeli. Süleyman bin Abd’ül Melik aynaya baktı ve görünüşü hoşuna gidince “Ben de genç bir hükümdarım”, dedi ve kendi nazarıyla hastalanıp bir ay geçmeden vefat etti.
Hadîs-i şerifte: “Göz değmesinden Allah’a sığının. Çünkü nazar değmesi haktır”. “Biriniz kendi nefsinden, malından ve (din) kardeşinden hoşuna giden bir şey görürse ona bereketle duâ etsin. (Allâhümme bârik fîhi desin.) Zîrâ nazar haktır.”  Şeytan ve ona uyanların hasedi, nazarı değer.

Âyet’ül- kürsî, Muavvezetiyn sûrelerini okuyarak ve “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” diyerek korunmalıdır.

Sehl R.A., yıkanırken yanından Âmir R.A. geçmişti. “Bu günkü gibi (güzel bir vücût) görmedim” dedi. Sehl bayılıp düştü. Resûlüllah’a getirdiler.Resûl-i Ekrem ona: “Biriniz ne sebepten (din) kardeşeni öldürüyor? Biriniz kardeşinden hoşa giden bir şey gördüğünde, ona bereketle duâ etsin (mâşâAllah, bârekellah)” desin” buyurdu.   

incemeseleler.com / Arşiv
www.incemeseleler.com
« Son Düzenleme: 20 Aralık 2008, 09:13:17 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk*
« Yanıtla #6 : 17 Nisan 2010, 11:41:36 »
Teşekkürler arkadaşlar
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ebr-i nisan

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
Ynt: Nazar Boncuğu ve Efsunculuk*
« Yanıtla #7 : 17 Nisan 2010, 20:47:56 »
Nazardan korunmak için çocukların yüzünü kalem ile çizmek, siyah leke yapmak veya iğde ağacından bir parça takmak bunlar da hurafe midir?

Şimdi küçük çocuklara çok nazar değiyor mağlum. Tedbiren böyle şeyler yapılmış olsa bid'at olurmu?