Gönderen Konu: Şükür, nimeti vereni görmektir!  (Okunma sayısı 2443 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Şükür, nimeti vereni görmektir!
« : 23 Ekim 2009, 22:46:54 »

Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. Nimeti vereni bilip gereğiyle amel etmektir. Bu amel, kalb, dil ve diğer azâlarla olur. Kalb ile iyiliğe niyet eder. Dil ile hamd eder, şükrünü açıklar. Uzuvlarla şükür ise, Allahü teâlânın verdiği nimetleri yerli yerinde kullanmaktır.

Bişri Hâfî buyurdu ki: “Azaları içinde yalnız dili ile şükreden kimsenin şükrü az olur. Çünkü gözün şükrü, bir hayır gördüğü zaman onu almak, eğer şer görürse onu örtmektir; Kulağın şükrü, bir hayır işittiği zaman onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır; ellerin şükrü, onlarla hak olandan başkasını tutmamaktır; midenin şükrü, ilim ve hilim ile dolu olmak; tenâsül uzvunun şükrü, onu helâl yolda kullanmak; ayakların şükrü de, iyilikten başkasına gitmemektir. Kim böyle yaparsa gerçekten şükredenlerden olur.”

Abdullah ibni Abbâs buyurdu ki: “Bir zevcesi, bir evi, bir binit vasıtası, bir de hizmetçisi olan kimse, hükümdarlardan sayılır. Büyük nimet sahibidir.”
Câfer bin Süleyman hazretleri Lukmân sûresi’nin: “... ve Allah’ın açık ve gizli birçok nimetlerini sizin üzerinize bol bol tamamladığını görmediniz mi?” meâlindeki 20. âyetinin açıklamasında (Açık nimet=İslâmdır. Yaradılış ve rızık olarak sana yapılan ihsanlardır. Gizli nimet ise=Yüce Allah’ın senin ayıp ve günahlarından insanlar için gizli tuttuğu şeydir) buyurdu.

Hasan el-Basrî hazretleri buyurdu ki: “Allahü teâlâ kullarına hüsn-i keremince nimetler vermiş; fakat kullarından halleri miktarınca şükretmelerini istemiştir. “Âdiyât sûresinin: “Şüphesiz insan Rabbine karşı çok nankördür” meâlindeki 6. âyetini açıklarken de “Yâni, musibetleri sayar, nimetleri unutur” demiştir.

Avn bin Abdullah hazretleri de, Nahl sûresi’nin “Onlar, hem Allah’ın nimetini tanırlar, hem yine onu inkâr ederler” meâlindeki 83. âyetini açıklarken “Yâni onlar, nimetin Allah’tan olduğunu itiraf ederler, sonra o nimeti Yüce Allah’tan gaflet ederek halka nisbet ederler. (Falan kişi olmasaydı bu nimet bize ulaşmazdı) gibi lâflar ederler” demiştir.

Mehmet Oruç