Gönderen Konu: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )  (Okunma sayısı 79072 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #75 : 16 Ağustos 2017, 13:56:43 »

Efendimiz (sav) buyururlar ki:
<<Dünyayı isteyene ahiret haramdır, ahireti isteyene de dünya haramdır. Allah-u Teâlâ (cc)'yı isteyene ise ikiside haramdır.
Arifler demişler:
<< Dünya fahişe bir kadın gibidir. ( kim o kadını istese isteyenin koynuna girer. Sakalına güler, fakat hiç kimseye vefa etmez.) Böyle kadına gönül verip sohbet etmek kadınlığa özenenin işidir.
Resûlullah Efendimiz (sav) buyurur;
<< Allah-u Teâlâ (cc) dünyayı üç kısma ayırmıştır. Birinci kısmı müslümanlara, ikinci kısmı münafıklara, diğer kısmınıda kafirlere vermiştir. Mü'min payına bağışlanan dünyayı âhiret için azık yapar. Münafıklar, kendilerine bağışlanan dünya ile süslenirler. Kafirler ise; gece gündüz yemek içmek, ahiret amellerini terk etmek, bu dünyada zevk u safa sürmektedirler.>>   
Ey okuyucu! Diyecek olursan ki bu dünya bizlerden önce peygamberlere verilmiştir. Onlar ne yaptılar?
Dinle: << Peygamberler gerçi dünyaya mâlik oldular. Fakat ona gönül vermediler. Zevk u safâsını sürmediler. Allah onlara dünyayı verdiyse onlarda dünyayı Hak yoluna verdiler. Kendileri arpa ekmeği yer aba giyerlerdi, diye cevap veririm.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #76 : 29 Temmuz 2018, 10:34:39 »
İbrahim Peygamber'in (as) kıssası
İbrahim peygamber (as) bir defasında kendisine :
-Allah-u Teâlâ (cc) seni afvetsin, diyene bir deve verdi. Kâ-beyi yaptı. Misafirlere çeşitli yemekler verdi. Kendisi daima arpa ekmeği yerdi.
Süleyman peygamber (as) her tarafa hükmederdi. Bütün dünyaya padişahtı. İnsanlar, cinler, vahşi hayvanlar ve kuşlar O'nun eli altında idi. Kendisi zenbil örmek suretiyle nafakasını te'min ederdi, aba giyerdi. Peygamberlere dünya verildi. Lâkin yaşayışlarında daima sadeliğe riayet ederlerdi.
Bir gün Süleyman (as) saltanat ve azamet ile tahtının üzerinde uçuyordu. Bir fakir ağacın altında ibadetle meşguldü. Süleyman (as)'ın yolu bunun  üzerinden geçti. Âbid kimse Süleyman (as)'a baktı. Bu azameti içinde seyretti. Ve Süleyman (as)'a şöyle dedi:
- Ya Süleyman (as) Hak Tealâ sana ne azamet verdi ki tahtını havada kuşlarla yürütürsün ?
Süleyman (as) kuşlara emir verip tahtını bu abid'in yanına indirdiler. Süleyman (as) bu âbide:
- Ey Allah'ın kulu! Sana bir söz söyleyeyim de dinle. Sen bir kere sadakatla <<sübhanAllah>> diyecek olsan o sözün Allah-u Teâlâ (cc)'nın katında kabul olsa benim saltanatımdan üstündür. Benim sultanlığımın zevali var ve fânidir. Senin teşbihin bakidir. Fâni olmaz, âhirette hazırdır.
Nitekim, ayet-i kerimede buyurulur.
<< Âhiret daha hayırlı ve ebedidir>> ( El A'lâ suresi 17 )
Benim sultanlığımdan bana bunca korku vardır>>dedi.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #77 : 12 Aralık 2019, 15:43:33 »
Hazreti Muhammed Mustafa ( sallAllahü aleyhi vessellem)'ın bir kıssası :
Muhammed Mustafa (SAV) bunca muharebelerden bir çok ganimet malları elde etti, fakirlere verdi. Kendi öyle zamanlar oldu ki dokuz günde bir arpa ekmeği yer idi. Peygamberimiz (SAV), peygamberlerin ve velilerin en cömerdi idi.
Peygamberlerin itikadı böyle idi. Yâ sen, bir kaç kuruş için SübhanAllah demeyi terk edersin. Bir ömrü yok yere çürütür ve Kur'an'ın bir süresini yarım veya bir akçeye okursun. Sonunda pişman olacağını sen düşün. Aklını başına al. Şimdiden pişman ol. Bu murdarın muhabbetini gönlünden çıkar. Para endişesi seni helak edebilir. Dünyalığa ehemmiyet verene şeytan daha çok musallat olur. Şeytan ister ki sana  dünyayı sevdirsin. Neticede dünyayı sevenler dünyadan ahirete pişman gider.
Hasan-ı Basri'nin müridleri Hasan-ı Basri'ye dediler ki:
- Ya Şeyh! şeytandan pek incindik. Gelir bizi yaramaz işlere iter.
>- Elinize giren dünyayı sıkı tutun. Size gereken de budur.<< der, hayırdan da men'eder.
Şeyh cevap verir ve derki:
- Şeytan şimdi burada idi. Sizden çok şikayet etti ve dedi ki: << Şu Âdem oğullarına öğüt versen de benim hakkıma tamah etmeseler. Kendi haklarına kanaat etseler. Allah-u Teâlâ (cc) dünya ve cehennemi bana mülk olarak verdi. Cenneti ve kanaat etmeyi de insanlara vermiştir. Şimdi insanlar kendi haklarını bıraktılar. Benim mülküme tamah ettiler. Ben bunların imanlarını almayınca dünyayı onlara vermem.>>
Eğer siz şeytanın hile ve desisesinden emin ve salim olmak isterseniz varın dünyayı terk edin. Dünya endişesini gönlünüzden çıkarın. Emin olun.>>
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #78 : 09 Nisan 2020, 20:32:47 »
Bir gün sahabeler Resul-i Ekremi (sav) gördüler ki kendinden bir şey'i kovar ve der ki:
- Benden uzak ol.
Dediler ki :
-Yâ Resûlullah (sav) Mübarek nefsinizden neyi uzaklaştırıyorsunuz?
Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav)
-Dünya bana gösterilip kendisini arz etti. Bende ona kendimden uzak olmasını söyledim. İşte yaptığım budur.
İşte şimdi pergamberler sultanı dünyayı kendisinden uzaklaştırdığına göre, bizim de kendimizden uzaklaştırmamız veya kendimiz dünyadan uzaklaşmamız gerekir.
Bir gün Efendimiz (sav), Ebu Hureyre (ra)'ye der ki:
-Yâ Ebu Hureyre (ra)! Gel, sana dünyanın misalini göstereyim.
Eline yapıştı. Ebu Hureyre (ra)'yi bir dereye götürdü. O dere mezbelelikle ağzına kadar dolmuştu.
- Bu dereye bak, dedi.
Ebu Hureyre (ra) baktı, gödü ki; kuru insan başları, eski bez parçaları, hayvanların cifeleri, kemikler atılmış.
- Yâ Ebâ Hureyre (ra)! İşte gördüklerin şu başlardan kimi yeni, kimi eski, kimi kadın, kimi genç çocukların başları ve kemikleridir. Bunlar da bizim gibi canlıydılar bir zamanlar. Bunların da hırsları vardı. Bunlar da nefis yemekler yiyip güzel elbiseler giyerlerdi. Dört bir yana seyirtirlerdi. Şimdi sessiz, sadâsız birer kuru kemikten ibarettirler. Etleri, derileri çürümüş, toprak olmuşlardır. O nazenin tenleri ve şirin ağızları çenelerinden ayrılmış, yatıyorlar. Bunların içinde öyle kimseler vardı ki; helâl - haram demezlerdi. Bulduklarını yerlerdi. Servetler yığarlardı. Kalın ve yumuşak döşeklerde yatarlardı. Saraylarda otururlardı. Şimdi gör ki; bu mezbelelikte cife olup yatıyorlar. Gelen geçen üzerlerine basıyor. Kimi bunlardan iğreniyor, fakat akıl sahipleri bunlardan ibret alıyorlar. Gördüğün şu yatanlar ki onları yeller savurup dağıtmaktadır, hep bunlar kimi yün, kimi kaftan, kimi bez parçaları idi. Ve bu vatanların giyecekeleri idi. Bunları giyerlerdi. bu giyeceklerle böbürlenir gururlanırlardı. Şimdi rüzgarlar savurup çürütmüştür. Şu gördüğün hayvan kemikleri de at, katır, deve ve merkep kemikleridir. Bu hayvanlara onlar binerlerdi. Diledikleri yerlere giderler ve gelirlerdi. Şimdi gör ki dökülüp yatıyorlar. İbret al ki, dünyanın neticesi budur. Bu mutlaka böyle olacaktır.
YÂ Ebu Hureyre (ra) Sen ve ben bunlardan ibret alalım. İşimizin sonunun böyle olacağını düşünelim. Bizim elimizde olanlar hep bizim değildir. Bizden evvelkilerin her birininin de vardı. Bizden sonra gelenlerin de olacaktır. Sen öyle zannedersin ki, şimdi onların hepsine sen sahipsin.
Yâ Ebâ Hureyre (ra) Var şimdi, ölmeden önce bu dünyanın terkine kendini hazırla. Dünya seni terk etmeden, sen dünyayı terk et. Elinde olandan fakirlere ver. Yoksa senin akıbetin de böyle olmaktır. >>
« Son Düzenleme: 12 Nisan 2020, 01:00:59 Gönderen: Togika »
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #79 : 11 Nisan 2020, 05:16:00 »
Allah razı olsun

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #80 : 15 Nisan 2020, 02:42:56 »
Şimdi bu dünyaya aldanma. Bunun rahatına mağrur olma. Bu dünyaya kim geldiyse sonunda anlamadan göçtü gitti. Bu dünyada kim rahat olduysa mihnet onu bırakmadı. Her kim bu dünyaya meyleder bağlanırsa ve bu dünyanın zevklerine dalarsa neticede gam ve gussa onun yakasını bırakmaz.
Ey azizim! Bu dünyada hiç gamsız ve kedersiz olan var mı ? Herkesin kendine göre gam ve kederi var. Sultan İbrahim ibn-i Edhem, bu sebeple sultanlığı bırakıp dervişliği tercih etti. Mürşidliğe kendisini hasretti. Cihanın tasalarından kurtuldu.
Lokman Hekim oğluna şöyle vasiyet ederdi:
- Asla ve asla âhireti verip dünyayı satın alma. Sakın âhireti dünyaya verenlerden olma.
Bir nasihat daha vereyim ki kanaat cübbesini başına çekip Hakka teveccüh ile oturasın.
Elinde olanlardan fakirlere veresin.
Bil ki bu dünyanın bir misâli de şudur:
- Bu dünya bir gölgeye benzer. Sen onu durur sanırsın, fakat o yürür, lâkin yürüdüğünü göremezsin. Birazdan görürsün ki kaybolmuş.
Bu hususta Efendimiz (sav) buyururlar ki :
<< Dünya bir saattir. Onu tâat ve ibadetle geçirip değerlendir. >>
Bu dünyanın bir diğer misali de şudur. Bir kimse rüyasında kendini padişah olarak görür. Tahta çıkar oturur. Sağında - solunda  vezirler, izzetler, ikramlar hürmetler ederler. İnsalar huzuruna müsaade ile girer çıkarlar. Rü'yayı gören sanır ki bunlar gerçektir. Bu halde iken uyanır, birde ne görsün ki rü'ya değilmiymiş ? Gördükleri asılsızmış. Ne beylik var ne de vezirlik. Ne kapıcı var, ne de hükümranlık.
Şimdi düşün! Bu insan nasıl bir sultandır? Neticede üzülür. Bir gün gelir kendisini kabre koyarlar, yalnız başına bir yere koyarlar, terkedip giderler. O yerde salih amellerin nûr'u olmazsa halin ne olur? Nefs-i emmârenin çirkin sıfatları birer heybetli canavar halinde gelip hûcum ederler. Üstüne üşüşüp yerler. Avazı çıktığı kadar bağırır, lâkin avazı da çıkmaz. Kendisi çukurun içinde kıvranır. Mezarda çeşitli canavarlar vardır. Kimi yılan, kimi çıyan, kimi sıçan,kimi kurbağa... Bunlar bu nazenin ni'metlerle beslenen tene üşüşüp yerler. Nefs-i emmare de korkulu sıfatlar ve canavarlar suretinde kişiye saldırıp azabına vesile olurlar. Bu duruma mâruz kalanlar kendileri hayıflanır ve nedamet ederler ki ömürlerini boşuna geçirmişler.


Amin Ecmain, Rabbim (cc) cümlemizden Razı ve Memnun olsun inşaAllah.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #81 : 19 Mayıs 2020, 23:57:59 »
İnsaf ile düşünmek gerekir. Önünü ve sonunu düşünmek icab eder. İnsanın evveli bir damla kan, sonu da bir yığın et ve kemik.  Sen öldükten sonra senin çok sevdiklerin seni bir gün dahi yanlarında tutmazlar. Hemen toprağın altına sokarlar. Seni bir kaç gün evde bıraksalar kokudan kimse senin yanına gelemez olur.
Nefs-i emmârenin kötü huylarından olan kibiri, ucubu, mal sevgisini, hırs ve hasedi, nifakı,  buna benzer kötü huyları bırakman gerekir ki kabrin dehşetinden emin olasın. Eğer bu kötü huyları terk etmezsen her biri korkulu canavarlar halinde sana arkadaş olurlar.
Ne kadar büyük, ne kadar rahat, ne kadar hükümdar olursan ol, neticede Azrail ( as)'ın elinde hor ve zelil olacaksın. Allah (cc)'ın huzuruna varıp halini anlayacaksın.
BEYT
Şunlarki kendilerini sultan sanırlar
Ölüp toprak olunca utanırlar.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #82 : Bugün, 01:34:05 »
Ey azizim! bir de salih kimselerin halini gör ki: Birisi kendisini, rü'yasında hapsedildiğini görür. Türlü türlü mihnet ve meşakkatler içinde kıvranır, durur. Yiyecek içecek vermezler. Âciz kalmıştır, ne yapacağını bilmez. Nihayet uyandığında görür ki yumuşak döşekte rahat rahat, evinde, barkında, köşkünde, sarayında yatmaktadır. Gördüğü belâ ve mihnet bir rü'yadan ibaretmiş. Bu kimse sevinir.
>> Elhamdülillah, gördüğüm bir rüya imiş.<<  der.
Fakir ve salih kimseler de şuna benzer ki, öldüğünde kabrine koyarlar. Canı ve ruhu bedenine gelir. Uykudan uyanır gibi uyanır. Görür ki bir latif makamda hoş döşekler döşenmiş, güller açılmış, bülbüller öten bahçede kendisi güzelce pâdişahlar gibi oturur. Etrafında güzel
güzel cariyeler hizmetinde âmâde durur. Fakir sevinip der ki :
- O benim zahmet ve mihnetim dünyada imiş. Elhamdülillah! dünyadaki mihnetten kurtuldum.
Nitekim Efendimiz ( SallAllahû Aleyhi Vessellem ) buyururlar ki:
>> Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir, veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.<<
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.