Hayalperest olmak, putperest olmaktan, putperest olmak, ateşe tapmaktan, buzağıya, aya, güneşe tapmaktan daha berbattır. Zira puta tapmak küfür olmakla beraber bâzı insanı fitneye sevketmez. Hevâ ve hevese tâbi olmak kibir, ucub ve hased ile beraber insanı fitneye sevkeder ve orada bırakır. Fikir edip gör ey kardeş! İnsanı şeytan azdırır. Peki şeytanı kim azdırır? Şeytan kendi kendiliğinden azmadı ya? Nefsine ve hevâsına tâbi oldu da ondan azdı. Kibir, hased ve kendini beğenme illetine tutuldu. Âdem Peygambere tâzim secdesi etmedi, azdı. Allah-u Teâlâ (cc)'nın emrine muhalefet edip şeytan oldu. Sonra Hak Teâlâ (cc) şeytana dedi ki:
- Hevâ ve hevesine uyma. O hevâ ve heves seni benim yolumdan çevirir, saptırır.
Azizim! Sen de hevâ ve hevesini terk et. O zaman gör ki kör şeytan seni azdırır mı, yoksa azdırmaz mı? Hak budur ki, azdırmaz. Şeytan bütün yolları hattâ insanın eti ve derisi arasındaki damarlara kan yürür gibi yürür. İnsanı azdırır amma hevâ yolundan gelir de azdırır.
Bel'am ibni bâûre'ye hevâ ve heves yoluyla şeytan geldi, avret telkin etti. Hz. Musa (as) üstüme gelmesin, diye dua eden bel'amı işte bu tarikle iğvâ edip azdırdı. Bel'amı dünyadan imansız olarak çıkardı. Hevâsına uydu. Fitneye arkadaş oldu. Sonunda dünyadan imansız gitti. Bunca ulemâ, sulehâ, meşâyih ve avamı, şeytan hevâ yolundan girip azdırdı, saptırdı. Her kim hevâya uyarım da şeytan beni azdıramaz derse, yalan söyler. Şimdi her kim şeytandan emin olmayı isterse hevâyı terk etsin.
<< Nefsin isteklerinden hedefin fânilik içinde fânilik olmalıdır ki, beka içinde bekayı elde edebilesin...>>
Ey işini bilmeyen bi çare! Sen nefsinin hevâsından geçemezsin.
Bu it nefsini alıp meşâyihin kapısına var. Meşâyihin himmetinin suyuyla susuz kalmış gönlünü sulayasın.