Gönderen Konu: Nerde Haya?  (Okunma sayısı 2012 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mamur

  • okur
  • *
  • İleti: 58
Nerde Haya?
« : 26 Eylül 2007, 10:30:47 »

İnsanların en şerlisi, iki yüzlüsü gururlu gezer.
Güya krallık tacının siparişini vermiş meğer.

Eşeğin ayaklarından çıkan tozu bahane ederek.
Elbisesiyle burnunu tıkadı, yüzünü ekşiterek.

İnandığı gibi mi? İnanacağız diye itiraz eder.
İki sürü arasında gidip gelen koyuna benzer.

Vahiy alan Peygambere karşı vermez özünü.
Gözler kör, taştan da katı söyler sözünü.

Kur'an nuruna karşı aciz kalan münafıklar,
Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar.

Üşenerek namaza gitmek, döneklik onların işi.
Kalpleri,verimsiz tarla, ebu Cehil karpuzu gibi.

‘Sen sâdık isen, biz eşeklerden beter olalım.’dediler.
Oldular, olacakları kadar vay saygısız herifler.

Mahşer ve hesap verme az kaldı yakın.
Bu iki yüzlülüğün iğrenç inceliğine bakın.

Görmedim senin gibi, ayak direten Ey melül,
Sen daha önce imanı küfür ile sattın Ey Selül.

Kur’an’da onları kınayan ayetler var ya,
Nerde kerem nerde ayıp örten nerde haya.

‘Ey hile bazlar susunda sırlarınızı söyleyeyim,
Size mi yoksa Allah’ın kasemine mi inanayım? ’

Mescidi Dırar! Diye mabet kurdular kin ve inatla,
Takva üzeri kurulan mescid var iken Kuba da.

Kur’ana gündüz inanın akşamleyin inkar edin.’
‘Kur’an okurken gürültü yapın O’nu dinlemeyin.

İçi dışından karanlık zümreler, yarasa gözler,
Onlar Kur’ana, sünnete her cihetten yan gider

İftiralarından dolayı onları büyük azap çarpacak.
Allahın dini ve peygamberi daim üstün kalacak.

‘Allah şahiddir ki, Münafıklar şüphesiz yalancıdır’
Gürültü koparanlar var ya Asıl düşman onlardır.

Menfaatlerinden sekiz köşe olurlar her an.
'Gövdeleri hoşuna gitmesin gördüğün zaman'.

Başka bir şeyleri yoktur, kara yüzlülüklerinden,
Dilleriyle iman, kalpleriyle inkar etmelerinden.

‘Allah fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.’
Bu ilâhi bir teşhistir ki, kıyamete kadar değişmez.

Onların hilelerini görüp gözeten birileri var.
Elbette Allah, meleklerle Resulü’ne arka çıkar.

Sağır olanlar ikaz edildikleri zaman duymazlar.
Ektiklerini biçecek, kalplerine kilit vuranlar.

‘Halkı zalim olan şu mescide gidin, onu yıkın.
Süprüntülük, küllük, gübürlük yapın, onu yakın.’

Hala sonsuz hayra dudak bükenler varsa da.
Eritildiler, inananların dev ahlâk ufuklarında.

Bilirmisin günahla sevap aynı terazide tartılmaz.
Her azgın,her zalim çekecek yanına kar kalmaz.

Akar su nerdeyse, tepeden uca orası yeşerir.
Vicdan ve gönül ahengi dengeleriyle kesişir.

Yer yüzü beşik dağlar direk yaratılmadı boşuna,
Selam veriyor Resule dağlar taşlar yana yana.

Bu Medine’de, akıl almaz ahlâk, kalp arınması.
Bu aşkın bir parçası, ilâhi duygunun bir ihdası.

Arınmış parlak gözler, aşina olmuş nur yüzler,
Başka kandillere hacet yok, O’nun nuru bize yeter.

İki şey bir arada bulunmaz Haktan ayırma özünü.
Çevirme Ondan, gönlünü dayanılmaz ela gözünü.

Medine-i Münevvere / Kuba 1400H.
 

Ali Kılıç Kakiz