Gönderen Konu: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*  (Okunma sayısı 11342 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ankebut-57

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 908
Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« : 03 Temmuz 2007, 01:04:57 »

Halis ECE

Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!!!!


Mevsim itibariyle baharın başlangıcına rastlayan nevruz ve buna yakın günlerin, hemen bütün eski takvim sistemlerinde ehemmiyet arz ettiği bilinmektedir. Ayrıca 21 mart, gece ile gündüzün birbirlerine eşit denecek kadar yakın oldukları günlerdendir.

Evliyâ Çelebi merhum, Erzurum’dan bahsederken şöyle diyor:

“... Bir kerre bir kedi bir damdan bir dama pertâb iderken (atlarken) muallakta donup kalır. Sekiz aydan Nevrûz-i Harzemşâhî (ilkbahar) geldikte mezkür kedinin donu çözülüp ‘mırnav’ deyüp yere düşer. Meşhûr latîfe-i darb–ı meseldir.”  

Evliya Çelebi merhûmun Nevrûz-i Harzemşâhî dediği tarih, muhtemelen Nevrûz-i Selçûkî olacaktır. Çünkü Celâleddin Harzemşâhî değil, Celâleddîn-i Selçûkî zamanında tertiplenen Celâlî takviminin ilk günü Nevrûz’a denk getirilmiş ve yıl başlangıcı olmuştur. Nitekim Ahmed Cevdet Paşa merhum, bu hususu şöyle anlatmaktadır:

“Hicrî 465 (m. 1072-73) senesinde Celâleddîn-i Selçûkî zamanında servet çoğalıp, hikemî ilimler de pek çok terakkî ederek, bazı yeniliklere girişildiği sırada rasat işine de itina olunup, 467 (m. 1074-75) senesinde meşhur Nizâmü’l-Mülk’ün topladığı hey’etçilerin kararıyla, güneşin hamel (koç) burcuna nakli günü Nevrûz (yeni gün, yeni yıl başı) sayıldı ve 468 senesi yeni nevrûzun mebdei (başlangıcı) itibar edildi. Bununla da iktifa edilmeyerek Ömer Hayyam, Ebu’l-Muzaffer, Meymûn-i Vâsıtî ve Muhammed Hâzım gibi zevât bu işe memur edildiklerinden, 471 (1078-79) senesinden itibaren meydana getirdikleri Şemsî tarihe, ‘Târih-i Celâlî’ adını verdiler. Bunda güneşin hamel burcuna naklettiği nevruzu sene başı itibar eylediler. (Takvîm-i Edvâr, Matbaa-i Ebuzziya, İstanbul 1300 h., s. 49)
***

BERCESTE

Seyreyle ser-i sebzimi, gelsin de bahâr!
Hâk-i siyeh içre kalacak dâne miyim ben?

(Lâ edrî)

Beytin mefhûmu:
 
“Bahar gelsin de sen o zaman yeşil başımı seyret! Hiç kara toprak içinde kalacak tâne miyim ben?” demektir.
***

NEVRÛZ NE DEMEKTİR, DİNİMİZİDEKİ YERİ NEDİR?


Nev-rûz, iki kelimeden mürekkep/birleşik Farsça bir isimdir ve “yeni gün” demektir.

Mart ayının yirmi birinci gününde (rumî takvime göre sekiz mart) güneşin koç burcuna girmesi, eski Türkler’de ve İranlılar’da hususi bir gün sayılmış, çeşitli kutlamalar yapılagelmiştir.

İran’ın ateşperest inancından kalma bir hususiyeti olarak nevrûz, gitgide dînî hüviyet kazanmıştır. Ve hâlen Şîîlik’te nevruzun mühim bir yeri vardır.

Türkler’de ise, İslâmiyet’le şereflendikten sonra, Ehl-i Sünnet’e mensup Müslümanlar arasında, bunun yerini dînî bayramlar almıştır.

Zira Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, “Allah Teâlâ size, o iki bayram günlerine (nevruz ve mihricana) karşılık, onlardan daha hayırlı iki bayram gününü (ramazan ve kurban bayramalarını) ihsân etti.” buyurmuşlardır. Böylece Müslümanlar’ın, ne 21 marttaki nevruz ne de 21 eylüldeki mihrican kutlamaları (!) ile alâkaları kalmıştır.
***

Hâsılı; yılbaşı kutlamaları (!) gibi, bu günlerin de İslâm’da bir yeri ve değeri yoktur. Bilakis dinî bakımdan büyük mahzurları vardır. Zira gayr-i müslimlere ait âdet-an‘âne ve merâsimlere iştirak ve onları taklitten doğan günahların temizlenmesi ancak cehennem ateşiyle mümkündür. (İmâm-ı Rabbânî k.s., el-Mektûbât, 1/266)

O bakımdan mü’minler, bu gibi “kutlamalar”a iştirak şöyle dursun, yapılanları kalben dahi tasvip etmezler.
***

B E R C E S T E

Öyle sis var ki seçilmez geceden gündüzü
Böyle gamlı senenin böyle olur nevruzu

(Lâ edrî)
« Son Düzenleme: 17 Nisan 2009, 20:47:48 Gönderen: Ay Işığı »
Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!!!
« Yanıtla #1 : 03 Temmuz 2007, 01:09:55 »
Alıntı

O bakımdan mü’minler, bu gibi “kutlamalar”a iştirak şöyle dursun, yapılanları kalben dahi tasvip etmezler. :x  

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!!!
« Yanıtla #2 : 03 Temmuz 2007, 09:36:14 »
Allah razı olsun

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!!!
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2007, 19:11:25 »
Hatırlatmalar için sağolun kardeşim.
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!!!
« Yanıtla #4 : 09 Nisan 2009, 02:46:34 »
Alıntı
O bakımdan mü’minler, bu gibi “kutlamalar”a iştirak şöyle dursun, yapılanları kalben dahi tasvip etmezler.
&))

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!!!
« Yanıtla #5 : 09 Nisan 2009, 09:57:06 »
Zira gayr-i müslimlere ait âdet-an‘âne ve merâsimlere iştirak ve onları taklitten doğan günahların temizlenmesi ancak cehennem ateşiyle mümkündür.   (İmâm-ı Rabbânî k.s., el-Mektûbât, 1/266)[/i]
Allah c.c. muhafaza buyursun!


Hâsılı; yılbaşı kutlamaları (!) gibi, bu günlerin de İslâm’da bir yeri ve değeri yoktur. Bilakis dinî bakımdan büyük mahzurları vardır.

Acaba millî bayramlara da (kutlamalar) bir şekilde iştirak etmek sakıncalı mıdır?

 

Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı ganereman

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 11
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« Yanıtla #6 : 20 Mart 2011, 17:23:41 »
Zira gayr-i müslimlere ait âdet-an‘âne ve merâsimlere iştirak ve onları taklitten doğan günahların temizlenmesi ancak cehennem ateşiyle mümkündür.   (İmâm-ı Rabbânî k.s., el-Mektûbât, 1/266)[/i]
Allah c.c. muhafaza buyursun!


Hâsılı; yılbaşı kutlamaları (!) gibi, bu günlerin de İslâm’da bir yeri ve değeri yoktur. Bilakis dinî bakımdan büyük mahzurları vardır.

Acaba millî bayramlara da (kutlamalar) bir şekilde iştirak etmek sakıncalı mıdır?

 


elbette sakıncalıdır Allah (c.c) nün vaz' ettiği bayramlara gösterilen hürmet bunlara gösterilemez. mümkün olduğunca uzak durmalıdır. Çocukları bile göndermemeli.
Aslında bu bayramları bir araştırısak sağlam temellere dayanmadığı ve malum kişinin sırf itibar ve eskiyi kötüleme amaçlı ortaya attığı anlaşılır. Yakın tarihimizi çok doğru bilmemiz gerek.

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« Yanıtla #7 : 21 Mart 2011, 10:39:37 »
O bakımdan mü’minler, bu gibi “kutlamalar”a iştirak şöyle dursun, yapılanları kalben dahi tasvip etmezler.
***

...tv lerden gördüğümüz kadari ile....cahiliye dönemleri.kutlamaları gibi.

Çevrimdışı lale

  • okur
  • *
  • İleti: 85
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« Yanıtla #8 : 21 Mart 2011, 23:28:52 »
Hz.Allah razı olsun

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« Yanıtla #9 : 15 Mart 2012, 23:44:15 »
Nevruz hangi milletin bayramıdır?




Biraz erken bir soru oldu değil mi?

Daha Nevruz bayramına aylar var.

Derin devletimiz “Nevruz Türk bayramıdır” diyecek, dedirtecek..

Kürtlerimiz “bizimde bizim” diye tutturacaklar..

Aslında ben aykırı amma gerçek bir görüşü dile getireceğim..

Nevruz Zerdüşt dinine ait antika bir bayramdır.

Senenin başlangıcı sayılan Mart ayında her yerde, her millette bahar şenlikleri yapılır.. Genellikle kadınlar çocuklarını yanlarına alarak avlu ve çayırlı çimenli kırlara çıkarlar.. Bizim oralarda bizler çocukken /FERFENE/ derlerdi.

Nevruz’u bayram yapan, Kürt-Türk-Arap inatlaşmasıdır..

“Bizim” diyen başkasını yaklaştırmadı..

İslam öncesi Zerdüştler tarafından ihdas edilmiş bayram ki Türkün, Kürdün ve Arabın hazıra konmacı, beleşten bayram bulma sevincidir..

Uzun hikaye.. Çok yazı yazdım bu hususta..

Bir zamanlar ben Hollanda’ya gitmiştim.. Şehrin birinde minareli ve hoparlörlü cami gördüm.. Sordum oradaki Türk’lere.. Hoparlörden ezan okuyabiliyor musunuz?..

Anlattılar:

- Biz bir cami yapmak istiyorduk.. Muvafık bir arsa bulamadık.. Şehrin belediye başkanına durumu arz ettik.. “Siz hangi millettensiniz?” diye sordu.. Türküz dedik..

“Ben de Türküm, ismim Cengizhan Gabor, Macar Türküyüm.. Şehrin hangi arsasını beğenirseniz vereceğim.. Ayrıca Bu gavurlardan caminize yardım parası da alacağım” dedi..

Şehrin en kıymetli arsasını bize tahsis etti.. 65 bin Gulden topladı ve bize verdi..

Şöyle bir hatırlatma yaptı:

“Minarenizi yapın, hoparlörünüzü takın, fakat sabah ezanı ile yatsı ezanı hariç, diğer vakitleri hoparlörden okuyabilirsiniz.. Bizim gavurlar sabah uykusu ile yatsı eğlencesini çok severler.. Bunu böyle idare edersiniz..”

Benim zihin ekranına isim benzerliğinden dolayı Cengiz Çandar düştü.

Sorsanız der ki:

“Nevruz Kürt bayramıdır.. Türklerin gaspına ben karşıyım..”

Cengiz Çandar ile Cengiz Gabor isimli Macar Türkünü birbirine karıştırmamanızı, hatta yaklaştırmamanızı tavsiye ederim.

Çünkü Cengiz Çandar gemi azıya almış aygır misali şaha kalktı açıkça..

Haklıdır doğrusu..

Doğduğunda gözlerini Marksizme açmıştı..

Gençliğini Marksist öğrenci derneklerinde tüketti..

Ne zaman ki yazar oldu, sağı-solu karıştırdı..

Ne olursa olsun kendi kendinin büyük adam olduğuna inanmıştı bir kere..

Büyük adamlar ebediyen hiçbir baltaya sap olmadan beklerler mi? Caiz mi?

Çandarlı torunu, sosyalizmin muharrik gücü, ismi kitaplara yazılmış değerli insan en azından çağrılıp bakan yapılmalıydı..

Gözardı edildi maalesef..

Öyleyse adamımız PKK yandaşlığı yapar..

KCK oynaşlığı ile vaktini değerlendirir..

En azından,

Nevruz ihtilafında Zerdüşt tarafını tutar..

Taş atanları, molotof sallayanları tezkiye eder, Türkiye’nin haksızlığını zılgıtlar..

Eskilerin bir sözü var:

“Otu çek, köküne bak...”

Acaba cinsi sağlam mı?

Benzediği nesnelere hakikaten benziyor mu, yoksa sahteliği de mi sahtedir..

Ben, Cengizhan Gabor’u kendime yakın hissediyorum..

Maalesef görüşemedim.. Çünkü Cengizhan Gabor Bakan yapılmış, Rotterdam’a gitmişti..

Mesela imkan olsa da Karayılan nam herife sorsam, Bahoz Erdal nam Suriye kaçkınına sorsam Cengiz Çandar’ı tercih ederler diye düşünüyorum..

Çandar İngiltere parlamentosunda konuşmuş..

Yakışır, hırsıza kendir yakıştığı gibi..



Köyde YER OYNAMASI şehirde DEPREM adı

HAREKETİ ARZ gitti, ZELZELE de kalmadı

Serçe/sığırcık olduk daldan dala uçarız

FAY ile özdeşleşti içilen çayın tadı..

03 Kasım- 2011 02:05
Abdürrahim -Karakoç
Milli Habe

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« Yanıtla #10 : 21 Mart 2012, 00:52:27 »


Nevruz, Zerdüştlerin bayramı, haramdır

 

Kafkasya Emirliği Dağıstan Vilayeti'nde "Yaran Suvar" olarak adlandırılan "Nevruz bayramı" hakkında açıklama! NEVRUZ Zerdüştlerin pagan bir bayramıdır ve HARAMDIR!
 
Bizi Müslümanlar olarak yaratan doğru yolunda Cihad'la faydalandıran ve bize Cenneti hak etme fırsatı veren Allah'a hamdolsun.
Salât ve selam Mücahitlerin önderi Hz. Muhammed'e (s.a.v), ailesine, ashabına ve Kıyamet Gününe kadar O'nu takip edeceklere olsun.
Yüce Allah, kitabında şöyle buyuruyor:
"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım".
 ("Zariyat", ayet 56)
"Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar".
 ("Enam", ayet 116)
"Andolsun, senden once biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Biz de suç işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır".
 ( "Rum" ayet 47)
Kafkasya Emirliği Dağıstan Vilayeti'nde "Yaran Suvar" olarak adlandırılan "Nevruz bayramı" hakkında bir kaç çift söz söyleyeceğiz.
Bu konu sadece Azeri halkı için değil bir çok Müslüman için ya da Müslüman olmaya çalışanlar için önemlidir. Bugünlerde İslam Allah'ın izniyle ve gayretli Müslümanlar aracılığıyla Azerbaycan'da yayılıyor.
Ancak aynı zamanda bu bölgelerde kâfirlerin pis fikirleri de yayılıyor. Nüfusun çoğunluğu tüm dünyada olduğu gibi kâfirleri takip ediyor.
Azerbaycan, Tacikistan, Özbekistan, Tataristan ve işgal altındaki Kafkasya Emirliği'nin bazı topraklarında ki "en aziz ve iyi bayramlardan" biri Nevruz'dur.
Allah'ın Elçisi (s.a.v) söylediği gibi Müslümanların pagan bayramlarını kutlamaları kesin bir şekilde yasaktır.
"Her kim diğer milletleri taklit ederse, onlardandır"
 
Nevruz nereden geldi? Bu günde meydana gelen "önemli" olaylar nelerdir?
 
Ateşe tapanların bir peygamberi olan Zerdüşt, Tanrı olarak halka mutluluk getirmek için seçildi, efsanevi kral Tahmuras kötü ruhları ve acımasız insanları bir kule zindanına gönderdi. Guştasp, Kaetun kraliçesi ve Jamasp iyilik tanrısı Aharu-Mazda'nın dinini yani Zerdüştlüğü kabul etti vs..
Nevruz'un doğuşu ayrıca, o gün üzerine düşen güneş ışınlarını hisseden efsanevi kral Jamşid'le de bağlantılıdır. Zerdüştlüğün gizli kitabı Avesta'nın ideolojisine göre insanlar her ilkbaharda dünya üzerinde altı şekilde (hava, su, toprak, bitkiler, hayvanlar ve insan) hayatın başlangıcını kutlamak zorundadır.
Bu "bayram" kesinlikle İslam'la çelişmektedir ve pagan bir bayramdır. Bu bayramı bu günlerde "dindar" insanların kutlaması gariptir. Eğer onlara niçin bu bayramı kutladıklarını soracak olursanız size şöyle söyleyeceklerdir:
"Bir keresinde halk Nevruz için Ali bin Ebu Talib (r.a)'e bir hediye getirdi.
Ali sordu "bu nedir"?
Onlar cevap verdi: "Müminlerin Emiri, bu gün Nevruz günüdür".
Ali şöyle söyledi: "O zaman her günü Nevruz yapalım""
(Es-Sünen el- Kübra 9/532 olarak el-Beyhakî'nin kitabında yer alır)
 
Bununla birlikte, onlardan çoğu kitabın ismini vermeyecektir ve onların hiçbiri hikâyenin bir kısmını doğru bir şekilde anlatmayacaktır.
Ali bin Ebu Talip şöyle söyledi "o zaman her günü Feyruz yapalım (Nevruz yerine)!"
İbni Teymiyye (r.a) bu konu hakkında şunu söyledi:
 
"Ali, onların bayramlarına verdikleri ismi dahi kullanmak istemedi. Onların bayramları boyunca yaptıkları şeyler hakkında konuşmayacağız bile"
 (Iqtıda As Sırat Al Müstaqim 1/954)
"Müftü ve imamların" kâfirlere İslami bir imaj sunmak için yaptıkları bütün çabalar yanlıştır. Onlara inan kimselerse yeterli derecede düşünmemektedirler.
İslam ve kâfirlik asla bir araya gelmeyecektir SubhanAllah!
Bütün Müslümanlardan paganlar gibi davranmamalarını istiyoruz. Bu günler içinde, Tataristan'dan başlayarak çok uzaklardaki Hindistan'a kadar insanlar şenlik ateşi yakacak, çocuklar ateşin üstünden atlayacak ve "ağırlıklarından kurtulacaklardır". Bu paganizmin-putperestliğin batıl bir inancıdır.
İnsanlar Kur'an ve hadis okuyarak üzerinde düşünmek yerine çok miktarda yiyecek alarak çoğu zamanlarını harcayacaklardır.
Pek çok okuldaki Azeriler bu kâfir bayramını kutluyor.
Nevruz'dan önceki gün Çarşamba günü yakılan şenlik ateşinin üzerinden karşılıklı olarak yedi defa atlamak mecburidir. Ve İslam'ın emirlerini takip etmeye çalışan gençler emin olabiliriz ki "vahabiler" olarak adlandırılacaktır.
Kaynak: AzeriJihadMedia Kavkaz Center
İslam-tr.net

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Nevrûz ve Nevruz Kutlamaları!*
« Yanıtla #11 : 21 Mart 2012, 17:22:06 »
Zira Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, “Allah Teâlâ size, o iki bayram günlerine (nevruz ve mihricana) karşılık, onlardan daha hayırlı iki bayram gününü (ramazan ve kurban bayramalarını) ihsân etti.” buyurmuşlardır. Böylece Müslümanlar’ın, ne 21 marttaki nevruz ne de 21 eylüldeki mihrican kutlamaları (!) ile alâkaları kalmıştır.

***

Hâsılı; yılbaşı kutlamaları (!)gibi , bugünlerin de İslâm’da bir yeri ve değeri yoktur. Bilakis dinî bakımdan büyük mahzurları vardır. Zira gayr-i müslimlere ait âdet-an‘âne ve merâsimlere iştirak ve onları taklitten doğan günahların temizlenmesi ancak cehennem ateşiyle mümkündür. (İmâm-ı Rabbânî k.s., el-Mektûbât, 1/266)

O bakımdan mü’minler, bu gibi “kutlamalar”a iştirak şöyle dursun, yapılanları kalben dahi tasvip etmezler.


mazhar

  • Ziyaretçi
Nevruzun Dinimizdeki Yeri
« Yanıtla #12 : 20 Mart 2013, 05:09:02 »
NEVRÛZ NEDİR?

Nev-rûz, iki kelimeden mürekkep/birleşik Farsça bir isimdir ve “yeni gün” demektir.

Mart ayının yirmi birinci gününde (rumî takvime göre sekiz mart) güneşin koç burcuna girmesi, eski Türkler’de ve İranlılar’da hususi bir gün sayılmış, çeşitli kutlamalar yapılagelmiştir.

İran’ın ateşperest inancından kalma bir hususiyeti olarak nevrûz, gitgide dînî hüviyet kazanmıştır. Ve hâlen Şîîlik’te nevruzun mühim bir yeri vardır.

Türkler’de ise, İslâmiyet’le şereflendikten sonra, Ehl-i Sünnet’e mensup Müslümanlar arasında, bunun yerini dînî bayramlar almıştır.

Zira Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, “Allah Teâlâ size, o iki bayram günlerine (nevruz ve mihricana) karşılık, onlardan daha hayırlı iki bayram gününü (ramazan ve kurban bayramalarını) ihsân etti.” buyurmuşlardır. Böylece Müslümanlar’ın, ne 21 marttaki nevruz ne de 21 eylüldeki mihrican kutlamaları (!) ile alâkaları kalmamıştır.
***


Hâsılı; yılbaşı kutlamaları (!) gibi, bu günlerin de İslâm’da bir yeri ve değeri yoktur. Bilakis dinî bakımdan büyük mahzurları vardır. Zira gayr-i müslimlere ait âdet-an‘âne ve merâsimlere iştirak ve onları taklitten doğan günahların temizlenmesi ancak cehennem ateşiyle mümkündür. (İmâm-ı Rabbânî k.s., el-Mektûbât, 1/266)

O bakımdan mü’minler, bu gibi “kutlamalar”a iştirak şöyle dursun, yapılanları kalben dahi tasvip etmezler.


B E R C E S T E

Öyle sis var ki seçilmez geceden gündüzü
Böyle gamlı senenin böyle olur nevruzu

(Lâ edrî) Halis Ece.
************************

ESKİ TAKVİM SİSTEMLERİNDE NEVRÛZ


Mevsim itibariyle baharın başlangıcına rastlayan nevruz ve buna yakın günlerin, hemen bütün eski takvim sistemlerinde ehemmiyet arz ettiği bilinmektedir. Ayrıca 21 mart, gece ile gündüzün birbirlerine eşit denecek kadar yakın oldukları günlerdendir.

Evliyâ Çelebi merhum, Erzurum’dan bahsederken şöyle diyor:

“... Bir kerre bir kedi bir damdan bir dama pertâb iderken (atlarken) muallakta donup kalır. Sekiz aydan Nevrûz-i Harzemşâhî (ilkbahar) geldikte mezkür kedinin donu çözülüp ‘mırnav’ deyüp yere düşer. Meşhûr latîfe-i darb–ı meseldir.”

Evliya Çelebi merhûmun Nevrûz-i Harzemşâhî dediği tarih, muhtemelen Nevrûz-i Selçûkî olacaktır. Çünkü Celâleddin Harzemşâhî değil, Celâleddîn-i Selçûkî zamanında tertiplenen Celâlî takviminin ilk günü Nevrûz’a denk getirilmiş ve yıl başlangıcı olmuştur. Nitekim Ahmed Cevdet Paşa merhum, bu hususu şöyle anlatmaktadır:

“Hicrî 465 (m. 1072-73) senesinde Celâleddîn-i Selçûkî zamanında servet çoğalıp, hikemî ilimler de pek çok terakkî ederek, bazı yeniliklere girişildiği sırada rasat işine de itina olunup, 467 (m. 1074-75) senesinde meşhur Nizâmü’l-Mülk’ün topladığı hey’etçilerin kararıyla, güneşin hamel (koç) burcuna nakli günü Nevrûz (yeni gün, yeni yıl başı) sayıldı ve 468 senesi yeni nevrûzun mebdei (başlangıcı) itibar edildi. Bununla da iktifa edilmeyerek Ömer Hayyam, Ebu’l-Muzaffer, Meymûn-i Vâsıtî ve Muhammed Hâzım gibi zevât bu işe memur edildiklerinden, 471 (1078-79) senesinden itibaren meydana getirdikleri Şemsî tarihe, ‘Târih-i Celâlî’ adını verdiler. Bunda güneşin hamel burcuna naklettiği nevruzu sene başı itibar eylediler. (Takvîm-i Edvâr, Matbaa-i Ebuzziya, İstanbul 1300 h., s. 49)


BERCESTE

Seyreyle ser-i sebzimi, gelsin de bahâr!
Hâk-i siyeh içre kalacak dâne miyim ben? (Lâ edrî)

Beytin mefhûmu:
“Bahar gelsin de sen o zaman yeşil başımı seyret! Hiç kara toprak içinde kalacak tâne miyim ben?” demektir.
Halis Ece.ForumAnkebut.
*********************


Nevruzun Dinimizdeki Yeri
  
Nevruzun lügat manası "Yeni gün" demektir. İslâmiyyetten önce İran'da Mecusilik ve Zerdüşlük inançları yaygındı. İran'da ilk devlet kuran Piştami oğullarının dördüncüsü olan Cemşid'dir. Bunun bir diğer adı da Cem'dir. Cemşid, sekiz yüz sene saltanat sürmüştür. Beşyüz yıl İran'da önemli bir hastalık görülmemiştir.
Bu hâlden istifade eden Cemşid, kendisinin tanrı olduğunu ilân etmiş, halkı kendisine taptırmıştır. Cemşid, Mart ayının yirmi birinci günü tahta çıktığı için, bu günü kendine yılbaşı kabul etmiş ve kendi inancına göre "Dini Bayram" ilân etmiştir. Nevruzun bayram olarak kutlanması ilk defa böyle başlamışytır.
Asırlarca "Nevruz" bayram olarak İran'da kutlanmıştır. İran, Müslümanların eline geçtikten sonra da cahiliyye devrinden kalma bu âdetlerine devam ettiler. Ecdat yadigarı diye bu kutlama hâlen devam etmektedir. Gayr-i İslâmi bir gün olan Nevruzun kutlanmasının esas kaynağı budur. Nevruz'un şiilikle de bir ilgisi yoktur.
Nevruz kutlamaları, İran kültürünün te'siri altında kalan ba'zı ülkelere de geçmiştir. Azerbeycan'a nevruz kutlamaları İran kanalıyla girmiştir.
Nevruzun, İslâmiyetle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. İranlıların cahiliye döneminden yâni müslüman olmadan önceki devirlerden kalma âdetidir. İslâmiyet, cahiliyye âdetlerinin hepsini kaldırmıştır. Peygamber efendimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır:
(Ben size iki bayram getirdim. Biri Ramazan diğeri Kurban'dır. Mecûsilerin bayramını kutlamanız, size Allahü teâlâ tarafından yasak kılındı.)
İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde yâni miladi yılda, mubârek gün yoktur. Kutlanan günlerin İslâmiyetle ilgisinin olup olmadığında bu önemli bir ölçüdür.
Müslümanların kutladığı bayramlar, mubârek günler ve geceler hep hicri aylara göredir. Bunun için de yerleri sabit değildir, her sene on gün önce gelir.
Bütün bunlardan açık bir şekilde anlaşılıyor ki, Mart ayının yirmibirinci günü olan Nevruz, Mayıs ayının altıncı günü olan Hıdırellez ve eylülün yirminci günü olan Mihrican günü, dinimizin bildirdiği mubârek günlerden değildir.
Bunun için müslümanlar, asırlardan beri bu günlere hiç bir değer vermemiş, bunları mubârek gün sayıp kutlamamıştır.
Ne hazret-i Ali devrinde ne de diğer dört halife zamanında ve ne bundan sonraki zamanlarda Nevruz kutlaması olmamıştır. Ba'zıları, hazret-i Ali'nin doğumu, halife oluşu ve hazret-i Hüseyin'in şehid edilmesinin Nevruz gününde olduğunu iddia ediyorsa da tarihi kaynaklar bu iddiayı yalanlamaktadır.
Nevruz'u mubarek gün kabul etmek dini bayram olarak kutlamak bid'attir.
Bid'at, sonradan yapılan şey demektir. Peygamber efendimizin ve dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, onlardan sonra dinde meydana çıkarılan, ibâdet olarak yapılmaya başlanan şeylerdir.
Bid'at üç çeşittir:
1- Dinin küfür alâmeti olarak bildirdiği bir şeyi ibâdet olarak yapmaktır. Zaruret olmadan, dinin küfr saydığı bir bid'atı işliyen kimse dinden çıkar.
2- Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği inanışlara uymıyan inanışlar.
3- İbâdet olarak yapılan yenilikler, reformlar, amlede bid'at olup büyük günahtır. Değişiklikler, ibâdetlerde değil de âdetlerde olursa günah olmaz. Meselâ, kravat takmak, masada yemek, çatal, kaşık kullanmak vb. şeyler günah değildir. Çünkü, bunlar ibâdet değil, âdettir ve kullanılmaları mubahtır. Bunları yapmak, dinin emir ettiği şeyi terk etmeğe veya yasak ettiği şeyi yapmağa sebep olmazlar.
 Mehmet Oruc.
***********************

  


mazhar

  • Ziyaretçi
Nevruz yanlışını bırakalım artık
« Yanıtla #13 : 20 Mart 2013, 05:15:48 »

Nevruz yanlışını bırakalım artık   

    21 Mart gününe yeni gün anlamında "Nevruz" diyorlar. Doğru mu bu isim? Halbuki 21 Mart'ta gece ile gündüz eşit sürelidir. Öyleyse ona "Eşit Gün" demek daha uygundur. Nevruz yani "Yeni Gün" her gün için geçerlidir. Çünkü günler birbuçuk dakika ya uzar veya kısalırlar. Takvimler kolay hesap edilmesi için bir veya iki dakika olarak verir bu uzayış ve kısalışları. Dolayısıyla uzunluk veya kısalık bakımından her gün yenidir. 21 Mart ile 23 Eylül'de ise gece ile gündüz eşittir. Öyleyse 21 Mart'a Nevruz, 23 Eylül'e Mihrican demek yerine ikisine de "eşit gün" demek yanlış olmaz.
 
Eşit gün mucizeleri:
 
Her yıl şaşmadan 21 Mart ve 23 Eylül'de gece ile gündüz eşit hale geldiğine göre bunlar ilahi birer mucizedirler. Aslından dünyanın kuruluşundan beri gündüzlerin eşit olarak büyüyüp küçülmeleri ve bu ayarın bozulmaması Allah inancını gerekli kılacak, güçlendirecek mucizelerdendir. Faydalı olan geceyle gündüzü eşit olan bu günlerde bu harika olayı hatırlatmaktır.
 
Dikkat etmiş iseniz eskilerin "Mart dokuzu" dedikleri 22 Mart bir gün önce veya sonra her yıl kendisini gösterir. Soğuk ve sisli, yahut yağmurlu geçer, hatta kar yağar. Bu nedenle atalarımız "Mart dokuzu götürür ahırdaki öküzü" diyerek o günlerde hayvanları öldürecek derecede soğuk geçebileceğini hatırlatmışlardır. (Bir de April'in beşi vardır ki günümüz takvimlerinde 18 veya l9 Nisan'a denk gelmektedir. O gün için de tedbirli olalım diye atalarımız: "Aprilin beşi gitti Camus'un eşi" uyarısında bulunmuşlardır.)
 
Evet! Rumi Takvim 13 gün geriden geldiği için 22 Mart'ta Rumi takvim 9 Mart'ı gösterir ve biraz ileri geri oynayarak mutlaka soğuk veya sisli geçer. Nitekim geçen yıl (2011) bir gün öncesinden yani 21 Mart'ta Batı Karadeniz Bölgesinde çık sisli ve soğuk bir hava gördük. Sanıyorum sağlam olanlardan bile hastalananlar olmuştur. Solunum yollarından rahatsızlığı olanların böyle bir havada evlerden dışarı çıkması bile doğru değildir. Bazı takvimler hâlâ 22 Mart'ta "Dokuz Mart soğuk ve fırtınası" kaydını ihmal etmezler.
 
Nevruz'un tarihi şaibelidir. "Nevruz geleneksel İran düşüncesinde efsanevi İran kralı Cemşid'in ifritlerle (cinlerle) çekilen ilahi saltanat arabasıyla göklere yükselmesi anısına kutlanmaktaydı. Bir başka geleneğe göre Zerdüşt eskiden beri ateşin kutsiyeti anısına kutlanan bahar bayramını Nevruz şeklinde düzenlemiştir. (DIA Nevruz Mad.)
 
Zerdüştlükte ateş tapınmakta çok önemli bir yer işgal eder. Zerdüştlük günümüzde Parsizm adı altında varlığını sürdürmektedir (Günümüz Dünya Dinleri S. 177). Nevruzda ateş yakıp üzerinden atlama adetleri nereden gelmektedir?
 
Eski İran'da Nevruz genelde tabiatın, özelde ise ateşin yaratılışıyla ilgili dini bir bayramdı. Dolayısıyla Mecusilikte Nevruz Ateşin efendisi Aşa Vahista'ya atfedilmiştir (bağlanmıştır). Nevruzda son baharla birlikte yeryüzünden ayrılan "Bitkilerin ve suların koruyucusu ilahi varlık Rapitvin'nin ilkbaharda yeryüzüne dönüşü de kutlanmaktadır. Bundan başka İran geleneğinde Nevruz günü FEREVESİLER (ölü kişilerin ruhları) inancıyla irtibatlı görülür. Buna göre 20 Mart'ta dünyaya dağılan ferevesiler bu günün sonunda yeryüzünden çekilmektedirler. (DİA. Nevruz Mad). Aynı eserin Mecusilik maddesinde (s.283) ise "Mecusilerin bayramları arasında en önemlisi yıllık olarak kutlanan yedi büyük bayramdan biri olan ve Nevruz adı verilen yeni yıl bayramıdır" ifadesi yer almaktadır.
 
Peygamberimiz Medine'ye hicret ettiklerinde Nevruz ve Mihrican bayramı kutladıklarını öğrenince onlara: "Allah sizin için o iki günü daha hayırlı iki gün ile, Kurban ve Ramazan bayramı ile değiştirmiştir" mealindeki hadisiyle İran menşeli bu iki bayramı yasaklamıştır." (DİA Bayram Mad. S. 259)
 
Görüldüğü gibi geçmişinde birçok sapık inanç olan geçmiş yıllarda anarşiye alet edilen bu günü Peygamberimiz de yasak etmiş iken kutlayarak meşru'muş gibi göstermek doğru değildir.
25 Mart 2012 Pazar 12:09.MilliGazete