Gönderen Konu: İnsan konuştuklarından sorumlu mudur?  (Okunma sayısı 2367 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mukarrir76

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
  • Sadakat Forum "Seviyeli İslami Forumunuz.."
İnsan konuştuklarından sorumlu mudur?
« : 18 Haziran 2017, 17:59:02 »

   Kelamın bazısıyla sevap kazanılır; tesbih (SubhanAllah), tahmid (Elhamdülillah) ve tekbir (Allahu Ekber) gibi. Ve Nebi (Aleyhisselâm)’a salavat-ı şerife, Kur’an tilaveti, hadis-i şerifler ve fıkıh ilmi gibi. Nitekim Hak Subhânehu ve Teâlâ Hazretleri’nin:


 وَالذَّاكِرِ ينَ اللّٰهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظِيمًا... 

“… Allah-u Teâlâ'yı çokça zikreden erkekler ve zikreyleyen kadınlar (var ya), onlar için Allah Teâlâ bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfaat hazırlamıştır.”

   Kelamın bazısıyla da günah kazanılır. Bu konuda hadis-i şerifler çoktur. Günah meclisinde bulunan bir kimse, kendisi de o günahı işlediği halde, tesbih ile kelam eylese, bu kelam kendisiyle alay edilmeyi ve muhalefeti gerektirir. Ve vaki olur ki, o tesbih ile günahkar olunur. Eğer o tesbih, ibret için ve günahkârların fiillerini inkâr için olursa, müstehabtır.  Ve buna benzerdir ki, bir kimsenin pazarda tesbih ve tahmid eylemesi (SubhanAllah ve Elhamdülillah demesi), pazarın dışında yalnız tesbihinden efdaldir.  Nitekim Nebi (Aleyhisselam):


ذَاكِرُ اللّٰهِ فِى الْغَافِلِينَ كَالْمُجَاهِدِ فِى سَبِيلِ اللّٰهِ

“Gafiller içinde Allah’ı zikreden, Allah yolunda cihad eden gibidir”

buyurmuştur. Yani; gafiller içinde Allah (Celle Celâluhu)’yu zikretmek, Allah (Celle Celâluhu) yolunda cihad etmek gibidir.
  Tüccar taifesi, ticaret malını açtığında, “La ilahe illAllah” yahut “SubhanAllah” yahut “Allahumme Salli Ala Muhammed” dese, günahkar olur. Zira o, bu kelam ile para kazanır. Ama gazi, savaş anında ve alim ilim meclisinde tekbir getirse, ecir almışlardır. Zira onların maksatları, ta’zim ve dinin alametlerini açığa çıkarmaktır. Nebi (Aleyhisselam)’dan rivayet olundu ki, kıraat mahallinde sesi yükseltmeyi mekruh görmüşlerdir. Ve cenazenin yanında, harpte ve vaaz meclisinde sesi yükseltmeyi mekruh görmüşlerdir. 

  İmam-ı Âzam kabrin yanında Kur’an okumayı kerih görmüştür. İmam-ı Muhammed kabrin yanında Kur’an okumayı caiz görmüştür.  Fetva da buna göredir. Zira kabir üzerine Ayete-l’Kürsi ve İhlas-ı Şerif ve Fatiha-i Şerife okumakta nice eserler varid olmuştur. Bazı kelamın da, ne ecir ne de sevabı vardır; kalk-otur, yedim-içtim gibi. Bu kelam, ne ibadettir ve ne de günahtır. Melekler (Kirâmen Kâtibîn) ancak sevap ve günah olan kelimeleri yazarlar.  Bazıları da “söylenen sözü yazarlar, lakin cezası olmayan dünyada yok olur, cezası olan baki kalır” buyurdular. Bazı kelamlar vardır ki, kişi günahkar olur: yalan,  gıybet,  söz taşıma,  sövme gibi. Bunların tamamı, akıl ve nakil ile haramdır.  Temelluk (yaltaklanma, yağcılık) dahi haramdır.  Ve temelluk, adetten ziyade tevazu ve kendini zelil kılmaktır.

Beyit:


اَلتَّوَاضُعُ مَحْمُودٌ وَالتَّذَلُّلُ مَذْمُومٌ

“Tevazu övülmüş,  tezellül (kendini zelil kılmak) ise zemmolunmuştur”

Ve Nebi (Aleyhisselam):

لَيْسَ مِنْ اَخْلَاقِ الْمُؤْمِنِ التَّمَلُّقُ اِلاَّ الْمُتَعَلِّمَ
لِاُسْتَاذِهِ وَالْوَلَدَ لِوَالِدِهِ وَالْعَبْدَ لِمَوْلَاهُ

“Yağcılık mü’minin ahlakından değildir, ancak talebenin üstadına, çocuğun ana-babasına, kölenin de efendisine (yağcılığı) müstesna”

buyurmuşlardır.
 
   Yalan, aklen ve naklen haramdır.  Ancak savaşta düşmanı aldatmak için yalan söylemek haram değildir. Ve dahi iki insanın arasını düzeltmede ve bir kimsenin karı-koca arasını düzeltmesinde, zalimin zulmünü def’etmekte yalan haram değildir.  Zira halis niyeti, ıslah içindir.  Ta’riz ile (üstü kapalı) yalan söylemek mekruhtur. Ancak bir hâcet için olursa mekruh olmaz.  Ta’riz, tasrihin (açık söz söylemenin) zıddıdır. Sözü örtülü söylemektir. Mesela, bir kimseye “gel bizimle yemek ye” desen, o “yemek yedim” diye yalan söylese, bundan muradı bir hâcete binâen, “dün yemek yedim” demekse, mekruh değildir.

   İnsanlara söz ve hareketleriyle zulmeden kimse için söylenen söz gıybet değildir.  O zalim için hâkime varıp, zulmünü bildirmek günah değildir, belki sevaptır.  Nehy-i ani-l’münker (kötülüğü engelleme) babındandır ve gıybet değildir. Yalnız bilinmesi içindir.

Bu takdirce, köy halkı hakkında konuşmak gıybet değildir.  Zira bundan kastedilen meçhuldür. Boşa konuşulan söz gibi olmuş olur. Durer’de bildirilmiştir ki, bir müslüman kardeşinin kötülüğünü, dikkat edilsin diye söylemek gıybet değildir. Gıybet, gazaplı bir şekilde söyleyip, kötülemektir.

[Muhibbu-l'Fıkıh-DİNİ MUHAFAZA ETMEDE FIKHIN ÖNEMİ, Ömer IŞIKTEKİN: 8]