Gönderen Konu: "Noel"-"Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası  (Okunma sayısı 63835 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı rését

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 302
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #30 : 02 Ocak 2008, 05:37:41 »

Alıntı
hani diyorsunuz ya nasıl girersek öle gideriz die buda o mesele yani  Çevir de görelim benim gibi.. Çevir de görelim benim gibi.. Çevir de görelim benim gibi..

  bız dıyoruz dımı  :p sızlerde desteklıyorsunuz  &)  nıye sızlı bızlı olduk anlamadım :S   ;)  ama canınsaolsun o ankı psıkolojık durumuna verıyorum s4))

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Noel'in Tarihçesi ve Yılbaşı
« Yanıtla #31 : 11 Aralık 2010, 23:46:30 »

Tarihi kaynaklar incelendiğinde Hz. İsa'nın doğum tarihine dair kesin bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Bu konuda, farklı rivayetler olup, Hıristiyan kaynaklarında da farklı tarihler yer almaktadır.

Hz. İsa’nın doğum tarihinin yıl olarak milattan önce dört ile altı yıl evvel olduğu, doğum günü olarak da Batı'da bulunan kiliseler 25 Aralık gününü doğum tarihi olarak kabul edip kutlarlarken, Doğu kiliseleri ise bu tarihi 6 Ocak olarak kabul etmektedir.

Hz. İsa’nın doğum tarihindeki bu ihtilafların sebebini ise Meydan Larousse ‘Noel’ maddesinde şu şekilde açıklanmaktadır: Milattan önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi.

25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneşin kendileri ile kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu kutlamalar sırasında dans ederler, içki içerler ve ışıklandırma yaparlardı.

O günde hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi ve birbirlerine çeşitli hediyeler vermeyi gelenek haline getirmişlerdi. Ayrıca Güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralık’ta özel kutlama törenleri yaparlardı.

Yeni Rehber Ansiklopedisi’nde ise konuyla ilgili olarak şunlar anlatılır: O dönemde Hz. İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların Hz. İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu.

Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde Güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperest iken miladın 313 senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hıristiyanlığa soktu.

Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralık’ı yılbaşı kabul etti. Hz. İsa’nın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hıristiyanlar da, Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler. Sonunda bu geceyi miladi yılbaşı ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.

İşte 25 Aralık–1 Ocak arası bu sebeple eğlence günleri ve tatil olarak kabul edilmiştir.

Bütün bu anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere İmparator Konstantin mağlûp edilemeyen güneş kültüyle Mitra kültünü Hıristiyanlık’la birleştirmiş, böylece onun zamanında Noel ortaya çıkmıştır. İmparator Aurelion’dan itibaren güneş kültü Hıristiyanlık inançlarıyla bir sentez oluşturmuştur. Böylece Noel, Roma Katolikleri tarafından Hıristiyanlığa adapte edilmiştir ve onlar da bunu eski pagan geleneğinden almışlardır.

Tüm bu bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz ki; aslında yılbaşının Hıristiyanlıkla ve Hz. İsa ile hiçbir alakası yoktur. Katolik dünyası sadece 25 Aralık gecesini kiliselerde ayinler yaparak geçirmektedirler.

Fakat 31 Aralık’ta yılbaşı geceleri ise kiliselerde ne ayinler yapılmakta ne de o gece bir takdis havası içinde kutlanmaktadır. Papazlar da o akşam onlarca küp kutsanmış şaraplarını içmekte ve içip içip sızmaktadırlar.

O halde burada şunu sormak gerekiyor; Peygamberlerin en fakirlerinden biri olarak yaşadığı Hıristiyanlarca da ifade edilen Hz. İsa ile bu gecenin sefahatinin, israfının ve çılgınlığının ne alakası olabilir?

Hem Hz. İsa (hâşâ) çam kesmeyi, içki içmeyi, domuz yemeyi veya fuhuş yapmayı mı emretti?

Türkiye’de ise daha yakın zamana kadar çok fazla itibar görmeyen yılbaşı kutlamaları popülaritesini televizyon ile kazandı. Özellikle kendilerine sosyete denilen bir kesim, televizyonun oluşturduğu bu şaşalı havaya uyarak ihdas edilen yılbaşı haftasını 25 Aralık'ta kutlamaya başlamaktadırlar.

Nefsine hoş gelen her şeyin peşinden koşmaya alışmış olan şuursuz veya kendilerini şuurlu zannettikleri halde nefislerinin esaretinden kurtulamayan gafletteki Müslümanlar ise karnavala dönüştürülmek istenen bu kutlamalara 31 Aralık günü iştirak ediyor.

Nasıl iştirak edildiğini merak edenlere o günlerde yapılan hazırlıklardan örnekler vermemiz yeterli olacağı kanaatindeyim.

Hıristiyan Batı dünyasında olduğu gibi ülkemizde de Aralık’ın son günleri yaklaştıkça mağazaların vitrinleri süslenir, özel hediyelik yılbaşı sepetleri hazırlanır, bu arada işyerlerinin sunduğu çeşitli eşantiyonlar, takvimler, vb. piyasayı hareketlendirir. Çam ağacı satanlar, yılbaşına has hindi sürüleri ortaya çıkar.

31 Aralık'ta doruk noktasına ulaşan hazırlıklar resmî ve özel televizyon kanallarının sunduğu ucube programlarda şehvet ve arzularının esirleri olan insanlarda hayâ duygusunun nasılda yok olduğunu görebilmek mümkündür. Kendilerince sanat icra eden insanların durumu böyleyken, peki onları izleyenler ne haldedir?

İşte kendini bu çarkın içerisine bırakmış insanımızda o akşam için hazırladığı kuruyemiş, meyve ve en önemlisi belki sene içerisinde hiç aklına gelmediği halde o gün satın aldığı hindi ve yaş pastasıyla kendilerince masumane hazırlıklar yaparlar.

Kimileri bu hazırlıklara çam ağacını da ekler.

Ayrıca içki müptelası olmuş kimseler için 31 Aralık tarihi eşi bulunmaz bir gecedir. Çünkü yılbaşı geceleri içki satışının ve kullanımının had safhaya yükseldiği bu gecede devlet sarhoş vatandaşlarına yardımcı olmak için seferber olmaktadır.

Sabaha kadar devam eden televizyon yayınları ve eğlenceler günün ilk ışıkları ile yerini derin bir sessizlik ve yorgunluğa bırakır ve Türkiye’de yeni yıl yani 1 Ocak, öğleden sonra başlar.

Efendimiz (s.a.v.): “Kim bir kavme benzerse, o onlardandır” (Ebû Davud, H. no: 4031) buyurarak davranışlarımızda, hal ve hareketlerimizde, Yahudi ve Hıristiyanlara, müşriklere benzememizi yasaklamıştır.

Kaldı ki; Yılbaşı ve Noel eğlenceleri Hıristiyanlık geleneğinden bile gelmemekte, Romalıların güneş tanrısına taptıkları putperestlik döneminden kalma bir gelenektir. Müşrik bir toplumdan kalan bu geleneğe mâsumâne de olsa bir nebze uymak imanlarımıza ne kadar zarar verebileceğini vicdanlarımıza havale ederek sormak lazım.

Zira İbn-i Ömer (r.a.) teşebbüh hakkında şöyle buyururlar: “Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak sûretiyle onlara benzerse, o kimse kıyâmet günü onlarla berâber haşrolunur.” (Feyzü’l-Kadir, 104)

Muhammed MASUM

« Son Düzenleme: 12 Aralık 2010, 00:24:09 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Noel'in Tarihçesi ve Yılbaşı
« Yanıtla #32 : 12 Aralık 2010, 22:51:27 »
Allah razi olsun.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Noel'in Tarihçesi ve Yılbaşı
« Yanıtla #33 : 14 Aralık 2010, 00:09:26 »
Teşekkür ederiz.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Ynt: Noel'in Tarihçesi ve Yılbaşı
« Yanıtla #34 : 14 Aralık 2010, 01:13:05 »
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #35 : 16 Aralık 2010, 00:55:07 »
Hadis-i Şerif:
Ömer İbnu'l Hattab (R.A.) der ki; Allah'ın düşmanlarının bayramlarından sakınınız! (Beyhakî, Sünenü'l-Kübra)

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #36 : 16 Aralık 2010, 10:40:11 »
   

Enes b Mâlik (ra)’den rivâyet edilmiştir Bir adam Rasûlullah (sav)’e gelerek: Ey Allah’ın Rasûlü kıyamet ne zaman kopacaktır? Diye sordu Rasûlullah (sav), namaza kalktı ve namazını bitirince; “Kıyametin kopmasını soran kimse nerededir? Buyurdu Adam: Benim Ey Allah’ın Rasûlü dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu Adam: “Kıyamet için fazla namaz ve oruç hazırlayamadım fakat ben Allah’ı ve Rasûlünü seviyorum” dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kişi sevdiğiyle beraberdir, sende sevdiğinle beraber olacaksın buyurdu Müslümanların Müslüman olmaları dışında bu söze sevindikleri kadar başka bir şeye sevindiklerini görmedim” (Ebû Dâvûd, Edeb: 113; Müslim, Birr: 50)
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #37 : 21 Aralık 2010, 17:24:18 »
Fatihan, Rahmani, Hadis-i şerifler için teşekkür ederiz. Allah razi olsun.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #38 : 28 Aralık 2010, 14:44:34 »
Fatihan, Rahmani, Hadis-i şerifler için teşekkür ederiz. Allah razi olsun.

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #39 : 31 Aralık 2010, 16:56:41 »
Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde meâlen şöyle buyurur: “Ey îmân edenler. Yehûd ile Nasârâyı dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin (Yahûdiler, yahûdilerin, Hiristiyanlar hiristiyanların) yârânıdırlar ve siz müminlerden her kim, onları dost tanır, velî tutarsa, şübhe yok ki o da onlardandır. (Onlara temessül etmiş, onların huyunu kapmıştır. O artık Hakk’a değil onlara ve hevâsına hizmet eder. Netîce îtibâriyle onlardan sayılır. Âhirette onlarla berâber haşrolunur...)” (Mâide, 51 Elmalılı, 3/1712),

 “Mü’minler, mü’minleri bırakıpta kâfirleri evliya ittihaz etmesin (dost edinmesin)...” (Al-i İmrân, 28 )
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ehl-i küfre teşebbühten tahzîr (benzemekten korkutmak) için; “Kim bir kavme benzemeye azmederse, o ondandır.” (Feyzü’l-Kadir)
Diğer bir hadîs-i şerîflerinde; “Bir kişi diğer bir kişinin ameline, yoluna ve âdetine râzı olursa, muhakkak ki o onlardandır.” buyur-muşlardır. (Kenzü’l-Ummal, 9/10)

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: Noel'in Tarihçesi ve Yılbaşı
« Yanıtla #40 : 31 Aralık 2010, 17:00:56 »

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: "Yılbaşı kutlamaları!" ve İslâmî kimliğin muhafazası
« Yanıtla #41 : 31 Aralık 2010, 17:19:30 »
Kâfirûn Sûresi (Kulya...)

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ يَا اَيُّهَا الْكَافِرُونَ ﴿﴾ لاَ اَعْبُدُ ماَ تَعْبُدُونَ ﴿﴾ وَلاَ اَنْتُمْ عَابِدُونَ ماَ اَعْبُدُ ﴿﴾ وَلاَ اَنَا عَابِدٌ ماَ عَبَدْتُمْ ﴿﴾ وَلاَ اَنْتُمْ عَابِدُونَ ماَ اَعْبُدُ ﴿﴾ لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِىَ دِينِ ﴿﴾

�Bismillâahi'r -rahmâani'r-rahiym

Kul yâa eyyühel kâafiruun
Lâa e'büdü mâa te'büdüün
Velâa entüm aabidüüne mâa a'büd
Velâa ene aabidüm mâa abedtüm
Velâa entüm aabidüüne mâa e'büd
Leküm diynüküm veliye diyn�

Meali:

�(Habîbim söyle) de: Ey kâfirler, ben, sizin tapmakta olduklariniza tapmam. Benim (kendisine) ibâdet (de devam) edecegime de siz kulluk ediciler degilsiniz. Ben (zâten) sizin taptiklariniza (hiçbir zaman) tapmis degilim. Siz de benim kulluk etmekte olduguma (hiçbir vakit) kulluk ediciler degilsiniz. Sizin inandiklariniz size, benim dinim bana.�
Hasan Arikan - www.ihya.org - Muhtasar Ilmihal
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı Denizfeneri

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Noel'in Tarihçesi ve Yılbaşı
« Yanıtla #42 : 01 Ocak 2011, 03:14:40 »
Kardesimiz dogru yazmiz. Ben Almanyada yasadigim icin, biraz daha aciklik getiriyim.Noel kutlamalarin yilbası kutlamalari ile Avrupada hic bir alaka yoktur. Noel 24-26 aralikta kutlanir, 24 arife kabul edilir. Yilbasi kutlamalarin kristiyan din ile hic bir alakasi yoktur, ve noel kutlamalar 26 Aralikta bitmis oldugundan, yilbasi farkli kutlaniyor. Daha ziyade sadece yeni bir yilin baslangic oldugu icin kutlaniyor. Havay fisek, icki vs. ile kutlanir.
Turkiyede maalesef halkimiz bu noeli yıl basi ile karistirmis vasiyette. Noel babadan noel agaca  ve hediyeleri kadar hersey var, ki bunlar tamamen kristiyanlik ile alakali sembolik seyler. Mesela 30 sene evvel Turkiye de boyle noelden kopia edilmis kutlamalar hic yoktu ( tabi kristiyanlar veya ortodoks kristiyanlar haric ). Ucuzu bir durum bu.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yılbaşı Felaketi
« Yanıtla #43 : 27 Aralık 2011, 23:40:21 »
YILBAŞI FELAKETİ
(EVELEM YEKFİHİM)
KUR'AN ONLARA YETMEDİ Mİ?

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

"Bizim sana indirdiğimiz bu kitap, (bu kur'an) onlara yetmedi mi ki, karşılarında okunup duruyor? Şüphesiz ki onda, iman edecek bir topluluk için rahmet, ilâhî ibret ve ikaz vardır" (Ankebut S.403 Elm.6-226)

Başka delil, başka mucize mi istiyorlar? Karşılarında okunup duran mucizelerle dolu kur'anı kerim dururken nasıl o’na sarılmazlar, nasıl ondan istifade etmezler?..Bu mübârek âyet-i kerime, âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafâ sallellahu aleyhi vesellem efendimize inzâl edilen kur’anı kerim’in hükümlerine itâat ve teslimiyetin önemini bildiriyor.

Bu temel esâs ve sünnetin dışına çıkanların, taklitçiliğe kapılanların düşeceği büyük felâketi haber veriyor. Son peygamber Muhammed Mustafâ sallellahu aleyhi vesellem ve ona ihsan edilen kur’anı kerim geldikten sonra insanların ebedi kurtuluşu için TEK REHBER, Allah’ın yüce kitabı kur’anı kerim olduğu bildiriliyor. Geçmiş ve geleceğe ait bütün ilim ve hikmetler kur’anda toplanmış olduğu hükmü ferman buyuruluyor.

Bu sebeple bir kimse, Tevrat veya İncil’den bir ibâre veya meselâ Yusuf aleyhissalam’dan bir kıssa bulup; Kur’anda zikredilmeyen bir kıssayı benimseyerek okumuş olsa, Hak dinden uzaklaşmış ve sapıklığa düşmüş oluyor.

 Y E T-İ K E R İ M E’ N İ N G E L İ Ş S E B E B İ

Bu âyet-i kerimenin nâzil olma sebebi şöyle olmuştur : Kur’an-ı kerimin ilk nâzil olduğu günlerde, müslümanlardan bazıları, yahudilerden işittikleri bazı şeyleri yazmış oldukları bir LEVHA ile Resulüllah’ın huzuruna gelmişlerdi, bunun üzerine Hazret-i peygamber :

“Bir kavmin, kendi peygamberinin getirdiğini bırakıp da başkasının, başkalarına getirdiğine rağbet etmeleri, sapıklıklarına kâfidir” buyurdu. (Sadeleşmiş Hak dini kur’an dili 6-227)

Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu ve Hz. peygamberin mübarek sözünü şöyle tasdik ve teyid eyledi.

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

“Bizim sana indirdiğimiz bu kitap, (bu kur’an) onlara yetmedi mi ki, karşılarında okunup duruyor? Şüphesiz ki onda, iman edecek bir topluluk için rahmet, ilâhî ibret ve ikaz vardır” (Ankebut S.403 Elm.6-226)

HZ. HAFSA (radiyAllahu anha) VÂLİDEMİZ :

Mü’minlerin annesi Hazret-i HAFSA radiyAllahu anhâ vâlidemiz, bir levhâ üzerine Yusuf aleyhisselam kıssasından bahseden bir yazı eline geçirmiş ve onu peygambere okumuştu. Resulüllah’ın mübarek yüzü, renkten renge girerek buyurdu ki :

“Nefsim, kudret elinde olan yüce Allah’a yemin olsun ki, ben aranızda iken, size Yusuf aleyhis-selam gelse de siz ona uyacak olsanız, sapmış olursunuz. Ben, sizin peygamberden payınıza düşenim, siz de benim, ümmetlerden payımsınız”

HZ. ÖMER radiyAllahu anh :

Hz. Ömer bin Hattâb, radıyAllahu anh hazretleri de, bir gün bir adama uğramıştı, bir kitap okuyordu. Bir saat kadar dinledi, hoşuna gitti ve o adama :

“Bana bu kitabı yazıver” dedi, o da, peki deyip bir deri aldı, onu hazırlayıp içine dışına yazıverdi. Sonra Hz. Ömer onu alıp peygamber aleyhisselam’a getirdi ve memnun olur zannederek elindekini okumaya başladı. Bu arada, Resulüllah aleyhisselâm’ın mübârek yüzünde acâyıp bir renk peydâ olmaya
başladı. Ensâr’dan olan bir zât hemen eliyle kitaba vurdu ve:

“Anan kaybetsin seni ey Hattâboğlu, bu gün sen bu kitâbı okuyalı-beri, Resulüllah’ın yüzüne bakmıyor musun?“ dedi. Hz. Ömer ara verdi. O zaman peygamber aleyhisselam buyurdu ki :

“VAllahi Şayet Musâ (aleyhisselam) hayatta olsa, bana tâbi olmaktan başka yapacağı bir şey olmaz” .. “Ben, hem ilk ve hem son peygamber olarak gönderildim. Ve bana hem Allah kelâmının tamamı, hem sonuncusu verildi. Ve bana söz sadeleştirildi. Ve kısaltıldı da kısaltıldı. Dikkat edin, sizi mütehevvikler helâk’e sürüklemesinler” (Hak dini kur’an dili 6-227)

MÜTEHEVVİK demek ; her işe dalan, kararsız, seviyesiz ve hayrette kalmış ve şaşırmış, özenti meraklısı kişiler demektir. Görüldüğü gibi, Resul-i Ekrem sallellahu aleyhi vesellem :

“Bana Allah kelamının tamamı verildi” buyurmuştur. Yani daha önce nâzil olmuş bütün kitapların ilmi, kendisine verilmiş ve kur’an-ı kerîmde hepsi özetlenmiştir. Geçmiş zamanların ve geleceğin bütün ilmi, kur’anda toplanmıştır.

HZ. ÂİŞE (RadiyAllahu anha) VÂLİDEMİZİN İLİM VE HASSÂSİYETİ Rivâyet edildi ki, Abdullah bin ÂMİR, Hz. Aişe radiyAllahu anhâ vâlidemize hediye
vermişti. Hz. Aişe (r.a) vâlidemiz, bu kişiyi Abdullah bin AMR zannedip, reddetmiş ve şöyle demişti :

“O, başka kitapları okuyor, Allah Taâla ise :

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

“Bizim sana indirdiğimiz, kendilerine okunup duran bu kitap onlara yetmedi mi ki?” buyurmuştur. Dedi. Bunun üzerine yanındakiler; size hediyeyi veren Abdullah bin AMR değil, Abdullah bin Âmir’dir, dediler ve o zaman hediyeyi kabul etti. (6-228)

Bu kıssada, mü’minlerin annesi Hz. Âişe vâlidemizin, kur’an hükümlerine olan vukufu, hemen kendini gösterdiği gibi, âhir zaman peygamberine gelen âyetlere rağmen gereksiz yere eski kitapların, kur’anda yer almayan hüküm ve beyanlarına itibar edenlerin düşeceği felaket hakkındaki hassâsiyeti de, kıyamete kadar ibret olacak şekilde ortaya çıkmıştır. Demek ki, değil hırıstiyanların sapık âdetlerine uymak, evvelki ümmetlere nâzil olmuş fakat bu gün hükmü kalkmış ilahî kitaplardan bir bahsi ele almak bile sapıklık olacağı Hz. peygamber aleyhisselam tarafından bizzat ifade buyurulmuştur.

Ayet-i kerimenin son kısmında şöyle buyuruluyor :

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Şüphe yok ki, kur’anda, iman edenler için, mutlak bir rahmet ve ilâhi bir ibret ve ihtar vardır.

Allahın yüce kitabı kur’an-ı kerim, son olarak nâzil olduktan sonra, başka levhâlardan ve kıssalardan ve bu gün hırıstiyanların elinde bulunan İncil ve Tevrat’tan fayda ummak kesinlikle haramdır, yanlıştır, sapıklıktır. Bu gibi sapmalar, Allah’ın son kitâbı olan kur’an hükümlerini anlamamak ve ona inanmamak demektir ki, “müslümanım” diyen bir insan için tam bir felâket olur.

................................
« Son Düzenleme: 29 Aralık 2011, 18:52:45 Gönderen: Miftahulkuluub »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yılbaşı Taklitleri
« Yanıtla #44 : 27 Aralık 2011, 23:47:12 »
Y I L B A Ş I  T A K L İ T L E R İ

Yılbaşı âdetlerine özenen ruh çöküntüsüne uğramış insanların davranışlarını bu âyet-i kerime ve hadîs-i şerifler çerçevesinde tahlil etmek gerektiğinde hiç şüphe yoktur. Ve bu taklit meselesi, son derece ciddi ve tehlikeli bir iştir.

Hazret-i Allah, bir başka âyet-i kerime’de bakınız ne buyurulmaktadır :

لَقَدْ أَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

“Şânım hakkı için (ey insanlar!) size öyle bir kitap inzâl ettik ki, bütün zikriniz (şânınız), şerefiniz, kurtuluşunuz, ebedî saâdetiniz ve her ihtiyâcınız) onda! Aklınızı hâla toplamazmısınız?” (21.Enbiya 10 S-323 D.oğ.ve Elm)

İşte gönüllerde LEVHA olacak bir ilâhî cümle!. Evet, ey insanlar! zikriniz bunda, muradınız bundadır, muhtaç bulunduğunuz nasihat.. ve destan olacak şân ve şerefiniz, Allahın bu kitabında, kur’an-ı kerimdedir. Geçmiş kitaplara göre hareket etmek aslâ mümkün olmadığı gibi, haktan sapmış insanların ve ehl-i kitap diye bilinen şirke saplanmış insanların âdetlerini taklit etmek de son derece tehlikelidir. Ve bu işin aslâ şakası yoktur. Çünkü, bu bir inanç ve itikat bozukluğu meselesidir.

İman sermayesini yok edecek bir felâkettir. Nitekim Cihân peygamberi Nebiyyi Zîşan efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde bakınız ne
buyurmaktadır :

Her kim, (hareket ve davranışları ile) bir kavme benzerse o onlardandır. Mü’minler için İslâmî kandil ve bayram , nasıl büyük kazanç günleri ise, müslümanların inançları için tehlikeli olan kötü âdet ve sapıklıkların yaşandığı günler de, ebedî felakete düşürecek tehlike anları olduğu aslâ unutulmamalıdır.

Kendi peygamberinin doğum kandilini bilmeyen, islâm AY’ları ve İslam YIL’larını hiç hesap etmeyen zavallı müslümanlara acımaktan başka yapabileceğimiz şey yoktur. Ancak, “hakikaten müslümanım” diyen kıymetli kardeşlerimize tavsiyemiz; hırıstiyanların YILBAŞI âdetlerinden yangından ve ölümden kaçar gibi kaçmalarıdır.

Bunun için de; Bırakın HİNDİ modası ile küfre saplanma özentisini!.. Eve et alacak olanların ve çocuğuna ayakkabı, zevcesine bir manto alma ihtiyacı olanların bile onu, o günlerde almayıp, üç gün sonraya tehir etmeleri, hakîki imânın bir gereği olmalıdır.

Yılbaşı gecesinde vicdanları sızlatan münâsebetsiz yayınlardan ve TV. Programlarından şiddetle kaçınmak ve hatta akraba ziyaretleri ve komşu sohbetlerinde BİRİLERİNE benzer vaziyette kahkahalar içinde çerez yemek gibi hallerden inzivâya çekilip, o gecelerde yapılan büyük ısyanlar sebebiyle insanlık âlemine bir felâket gelmemesi için yüce Allaha yalvarmak ve af dilemek lazımdır.....
〰〰〰〰🐠