SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ > MİZAH KÖŞEMİZ

Nükteler...

(1/30) > >>

mice:
Oğlunun okuması için elindeki bütün inekleri satan bir koylu, onun bir şey öğrenemediğini görünce:
- Ne bahtsız adammışım, diye söylenmiş. Bir öküz uğruna ne inekler feda
ettim.


Sair Deyheki, çocuklarını yanına alarak bir dostunu ziyarete gider. Kara,
kuru ve sıska çocukları gören dostu latife olsun diye:
- Efendi, der. Bu gübre böcekleri senin mi?
Sair, tası gediğine koyar:
- Evet efendim! Kokunuza geldiler


Sadrazam Keçecizade Fuat Pasa Paris'te iken, elçiler arasında hangi devletin kuvvetli olduğu tartışılıyordu. Sıra Paşaya gelince, elçilere söyle dedi:
- En kuvvetli devlet, Osmanlı devletidir.
Herkes bu sözler üzerine şaşkınlık içerisinde iken, Pasa sözünü tamamladı:
- Evet o kadar sağlam ve kuvvetli ki, siz dışarıdan biz içeriden
çalıştığımız halde, bir türlü yıkamıyoruz



Sokrat ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksiz yere olduruluyorsun, diye ağlamaya başlayınca Sokrat:
- Ne yani, demiş. Bir de hakli yere mi öldürülseydim?



Tanıdıklarından biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik'e
göstererek fikrini sorar. Neyzen, beğenmediğini ifade edince, adam:
- İyi ama, der. Siz hiç roman yazmadınız ki!
Neyzen Terfik su cevabi verir:
- Ben yumurtanın tazesini bayatini iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç
yumurtlamadım.



Bir konuşmacı "İnkılaplarımızla Avrupa’yı on asır geride bıraktık!" diye
nutuk çekerken, Yahya Kemal esefle dizine vurarak:
- Hay Allah ya! demiş. Su Avrupa’yla da bir turlu beraber olamıyoruz. Ya geri
kalıyoruz, ya onu geçiyoruz.!..




Mahkemede hakim, Necip Fazil'a:
- Bak, der. Seni bundan sonra böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle
değil mi?
Necip Fazıl sorar:
- Hakim Bey, yoksa istifa mi ediyorsunuz?

alıntı: www.ezan.com.tr.tc

alkan_unal:
Çeşitli nükteler


Besmeleyle başlarız, güzel olsun kelamlar,
Allah’a hamdü sena, Resulüne selamlar.
 
İstişare edenler, hiç pişman olmaz elbet
Danışacak bir yerin varsa ne büyük nimet.
 
İstişare sünnettir, danışan dağı aşar,
Danışmayan zavallı, düz yolda bile şaşar.
 
Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp olur,
Ehline soran kişi, hakiki yolu bulur.
 
Meşveretin Türkçesi, ehline danışmaktır,
Başlamadan bir işe sebebe yapışmaktır.
 
Şaşkınlık içindesin, sendeki bu çile ne?
Eğer bin bilsen bile, sormalısın bir bilene.
 
Çabucak öfkelenen, çok yanlış karar verir,  
Demişler, “Keskin sirke, küpüne zarar verir.”
 
Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalırmış,
Gözden ırak olanlar, gönülden de olurmuş.  
 
Mazlum ol, zalim olma, üzül de üzen olma!
Mahşerde hesap zordur, ezil de ezen olma!
 
Kötü cezasız kalmaz, eden bulur sonunda,
Elbette su testisi kırılır su yolunda.
 
Allah için sabreden, Sırat'ta atlı olur.
Sabır acı ise de, meyvesi tatlı olur.
 
Dine hizmet ederken, sıkıntıyı nimet bil!
Herkese nasip olmaz, hizmeti ganimet bil!
 
Kaç kötü arkadaştan, yardan aşağı atar.
Umulmadık bir anda, beş para için satar.
 
Kalbi kara olana, günahlar tatlı gelir.
Kalbi temiz olanlar, günahı zehir bilir.
 
Kötü ile dost olan, umursamaz günahı
Hak sözü duymaz olur, hatırlamaz Allah’ı
 
Soğuk su katmayasın, hiç kimsenin aşına,
Hayır dile komşuna, hayır gele başına.
 
Zararın neresinden dönülse kârdır elbet.
Henüz nefes alırken, hadi hemen tevbe et!
 
Eden kendine eder, belayı bulur azan,
Kendi içine düşer, el için kuyu kazan.
 
Cam sarayda oturan, rasgele taş atamaz
Dünyayı fâni bilen, gâilesiz yatamaz.
 
Sağlığını düşünen, mideyi az doyursun!
Az yersen az uyursun, çok yersen güç uyursun.
 
Pehlivan sayılıyor hasmını yere vuran,
Kim öfkesini yener, odur asıl pehlivan.
 
Kıyamet yaklaştıkça, güçleşir uymak dîne,
Ateş almaya benzer avuçların içine.
 
Cenâb-ı Hak her zaman, sabreden kulu sever.
Resûlü buyuruyor: Sabreden bulur zafer.
 
Gafleti bırakmalı, ömür akar su gibi,
Her yerde ve her zaman, gözetmeli edebi.
 
Paraya gönül veren, bir gün bürünür yasa.
Şifresi unutulur, kilitli kalır kasa.
 
Dünyadan ahirete, ihlaslı amel taşı!
Karıncadan ibret al, yazdan karşılar kışı.
 
Öfkeyle kalkan kişi, ahmak nefsine uyar,
İstediğini söyler, istenmeyeni duyar.
 
İlmihâlini öğren, geçip gidiyor zaman,
Elbette aldanmıştır, iki günü bir olan.
 
Hizmet, ganîmet iken, isteme istirahat,
Dünya mihnet yeridir, salihler etmez rahat

orell:
OTUZ SENEDE NELER ÖĞRENDİN?

•Şakîk-ı Belhî hazretleri talebesi Hatim-i Esam'a sordu: Otuz senedir benden ilim tahsil ediyorsun? Neler öğrendin?
• Sekiz şey öğrendim efendim.
• Neymiş bu sekiz şey?
• Birincisi, halka baktım,herkes kendine bir arkadaş, birdost seçmiş. Herkesin dostu,kabre kadar arkadaş oluyor. Definden sonra çekip geliyor. Dü
şündüm, ben öyle bir dost bulmaluyım ki, devamlı arkadaşım olsun, kabirde de beni yalnız bırakmasın. Böyle bir arkadaş ise ancak sâlih amel olurdu. Ben de onu seçtim.
•Güzel seçmişsin. Diğerleri ne?
•İkincisi, halka baktım, çoğu nefsine esir olmuş. Hâlbuki Kur'ân-ı kerîmde, nefsine hâkim olan kimsenin yerinin Cennet olduğu bildirilmektedir. Kur'ân-ıkerîmin hak olduğunu bildiğim için nefsime esir olmadım, onunla mücâdele edip Hakkın emrine boyun eğmek mecburiyetinde bıraktım.
•Allah seni mübarek etsin!..
Üçüncüsü, halka baktım, dünyanın fâidesiz meşgalesi içine boğulmuş didinip duruyorlar. Bir şey kazandık zannederek onunla seviniyorlar. Hâlbuki Kur'ân-ı kerîmde, insanların kazandıkları ne kadar çok olursa olsun tükeneceği, fakat Allah'ın indindeki-lerin ise bakî olduğu bildirilmektedir. Senelerdir kazandıklarımın tükenmemesi için, âhıret azığı olarak hep bakî kalmak üzere Allah'ın indine emânet ettim. Ya'nî dine hizmet eden müesseselere ve diğer hayır hasenata verdim.
• Çok güzel etmişsin.
•Dördüncüsü, halka baktım, kimisi şerefi akrabasının çokluğunda görüyor, kimisi kibirlenmekle şeref sahibi olacağını zannediyor, kimisi sülâlesi ile iftihar ediyor. Hâlbuki Kurân-ı kerîmdeen şereflilerin takva sahihleri olduğu bildirilmektedir. Ya'nî bütün haramlardan kaçarak Allahemrine uymaktır. Ben de takvasahibi olmayı seçtim.
•Çok güzel...
• Beşincisi, halka baktım, bazısı mal ve makam sevgisi yüzünden birbirine haset ve buğz ediyorlar. Hâlbuki taksimatın ezelde sabit olduğunu ve bunu kimsenin değiştirmeğe gücünün yetmiyeceğini bildiğim için hiç kimseye haset etmedim. Hak Teâlâ-nın taksimatına razı oldum. Kimseye buğz etmeden helâlinden kazanmağa çalışdım.
• Ne iyi yapmışsın ve ne iyi söylüyorsun.
• Altıncısı, halka baktım,bazılan nefsânî garaz ve şeytanî vesveseler yüzünden birbirine düşmanlık ediyor. Hâlbuki Allahü Teâlâ, "Şeytan sizin düşmanınızdır." buyuruyor. Şeytanı kendime düşman bildim. Onun hilesine düşmemeğe çalıştım. Alla-hın emrine uyarak doğru yolda yürümeğe gayret ettim.
• Güzel etmişsin ey Hatim.
• Yedincisi, halka baktım.
Bazısı dünyalık ihtiyâçlarını kazanmak için nefsine esir düşerek haram ve şüpheli şeylerden kaçamıyorlar. Halbuki Kur'ân-ı kerîmde her canlınınrızkının Allahü teâlâya ait olduğu bildirilmektedir. Ben de yeryüzündeki canlılardan birisiyim. Allahın benim de rızkımı tekeffül ettiğinibildim. Bu bakımdan harama el uzatmadım. Rızkımın helâl yoldan gelmesine çalıştım.
• Güzel etmişsin.
• Sekizincisi, halka baktım.Kimi malına mülküne, kimi mesleğine, kimi sanatına, kimi bileğine güveniyor. Kimi diplomasına, kimi oğluna kızına, kimi
kendine bırakılan mirasa güveniyor. Hâlbuki herkesin güvendiği bir şey vardır. Hâlbuki Kur'ân-ı kerîmde, tam bir tevekkül ile Allah'a güvenip dayanan kimseye Rabbimizin kâfi geleceği bildirilmektedir. Sebeplere sarılaraktam bir tevekkül ile AJlah'a itimat edip O'na güvendim.
•En güzelini yapmışsın ey Hatim. Allah seni muvaffak etsin. Hakîkaten dört kitapta mevcut olan ilim ve ma'rifetin bu sekiz temel üzerinde bulunduğunu gördüm. Bu sekiz usûl ile ameleden kimse dünya ve âhıret saadetini kazanmış olur.

mahmud_sami:
NÜKTELER

* Tasavvuf, son nefeste imanla gidebilmek yani Allah diyebilmek ilmidir.
* Sabrın alameti, şikâyeti terk, sıkıntıları ve musibeti gizlemektir.
* Ölümü hatırlamak, Allahû Teâlâ’nın sevgisinin işaretidir.
* Edep; söz dinlemek, itiraz etmeden, yorum getirmeden peki demektir.
* Başarılı olmak için 4 şart vardır: İman, Adalet, Doğruluk, Fedakârlık
* İman, mümin ile ateş arasında büyük bir perde gibidir. Mümini ateşten korur. İmanı olmayan kurumuş demektir. Kurumuş ağaç ne yapılır, kesilip yakılır. Dünyada bile yakıyorlar. Ahireti siz düşünün.
* Kadı [hâkim] karşısında sultan ve çoban aynı saftadır, aynı muameleyi görür. Bu adaletin gereğidir.
* Bize kalana bakın siz. Bizde olana değil. Bize kalan Allah rızası için verdiklerimizdir.
* Sabır acıdır, fakat mutlak şifadır.
* İyilik görmenin yolu, iyilik yapmaktan geçer.
* Önce istişare sonra istihare…
* Bedbahtlığın alametleri: Halinden şikâyetçi olmak, ilmiyle amel etmemek, yaptığı amelin ihlâstan mahrum olması…
* Çok sayıda iyi vardır, ama bunların en iyisi iki şeydir:
1- Doğru iman
2- İnsanlara hizmet, yardım ve şefkat…
*Çok sayıda kötü vardır ama en kötüsü iki şeydir:
1- Kâfirlik
2- İnsanlara eziyet etmek.
* Peygamber efendimizin yoluna uygun olmayan her şey seraptır.
* İslam âlimlerine her gün bir Fatiha oku, hediye et. Onlar da hediyene karşılık verirler. Bu karşılık, seni dünyada ve ahirette saadete kavuşanlardan edebilir.
* Büyüklere dua eden, onların şahsında kendisine dua etmektedir.
* Öfkenin başı geçici cinnet, sonu ise ebedi pişmanlıktır.
* Firavunlar ben ben diye ömür sürmüşlerdir.
* Her kim sıkılıyorsa, dünya işleri içindir, o kişinin dünyayı sevdiğini gösterir.
* Cehennemdekilerin çoğunun zenginler ve kadınlar olduğu bildirilmiştir. Bu, hakaret değil, ikazdır. Kaldı ki, ilk mümin kadındır.(Hz. Hatice annemiz) İlk şehid de kadındır. Hz.Sümeyye)
* İhlâs Allahû Teâlâ’yı çok sevmektir ve sevdiği her şeyi Allah c.c. için sevmelidir.
* Ehl-i sünnet âlimlerinin hayatının esası üçtür:
1-Öğrenmek   
2-Öğrendiğini öğretmek
3-Birlik ve beraberliği sağlamak.
* İlim müminin dünyadaki feneridir. İlim için iki tane ölçü var, öğrenmek ve öğrendiğini öğretmek. Nereden öğrenecek? Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarından. Öğrendiğini öğretmek önemlidir, kendi kafasından kaynaksız konuşandan kaç…
* İslamiyet öğrenmek ve öğrendiğini öğretmektir. Öğretmek değil öğrendiğini öğretmektir. Öğrenmek ve öğretmek değildir. Çünkü kendinden söyleyen mutlaka hüsrana uğrar ve kendisi ile beraber dinleyenleri de helak eder.
* Dört Türlü evliya vardır:
1- Evliya olduğunu kendi de bilir, başkaları da bilir.
2- Evliya olduğunu kendi bilir, başkaları bilmez.
3- Evliya olduğunu kendi bilmez, başkaları bilir.
4- Evliya olduğunu kendi de bilmez, başkaları da bilmez.

Mstfx67:
1- Evliya olduğunu kendi de bilir, başkaları da bilir.
2- Evliya olduğunu kendi bilir, başkaları bilmez.
3- Evliya olduğunu kendi bilmez, başkaları bilir.
4- Evliya olduğunu kendi de bilmez, başkaları da bilmez.
_________________ :oops:  :oops:

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek