Gönderen Konu: Obama’  (Okunma sayısı 20631 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı feyiz

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 436
Ynt: Obama’
« Yanıtla #30 : 12 Nisan 2009, 20:12:09 »

 Dokunduğu her şeye zarar mı veriyor ne... :hihi

 Türkiye'nin sonunu düşünemiyorum,Hani ABD ile müttefik ya sürekli ilişki halinde.Türkiye ile müttefikiz diyorlar ama sağ gösterip sol vuracaklar,bu gün gibi ortada.Tek istekleri Türkiyeyi yumuşak lokma yapıp sonra da kolayca yutmak.ABD yine aynı ABD. Rabbim onlardan gelecek tüm şerlerden bizleri ve tüm islam alemini muhafaza eylesin...Amin
"Allah'ın elinden daha üstün el yoktur.Zulmünün cezasını çekmeyen hiçbir zalim yoktur".

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Obama show mu yaptı?
« Yanıtla #31 : 13 Nisan 2009, 09:45:41 »

Siyah ince ve uzun bir adam bugüne kadar alışageldiğimiz lider, başkan, büyük adam imajını sildi gitti... Peki Obama gerçekten bu mu? İşte uzman gözüyle Obama...

Hüseyin Barack Obama'yı yakından görünce ABD'nin yeni başkanında bir haller olduğunu daha iyi anladık. Uçağından yalnız başına inerken bir çocuk gibi heyecanlı, Sultanahmet'i gezerken bir Müslüman kadar edepli olan Obama, sadece diliyle değil bedeniyle de çok şey söyleyip gitti…

Siyah ince ve uzun bir adam bugüne kadar alışageldiğimiz lider, başkan, büyük adam imajını sildi gitti... ABD gibi mağrur bir ülkenin başkanı olmasına rağmen hiç de ülkesine ait gibi durmadı bizim ülkemizde.. Son yıllarda güneş, doğuda şahitlik ettiği kanlardan aldığı ışıkla batıyı kızılca ışıtırken ABD'nin yüzünü biraz daha karartmıştı.

Oysa ince ve uzun adamın yüzüne siyahlık katan sanki aynı güneş değildi… Onun yüzünde bizim güneşimizden izler vardı. İşte o izleri doğru okumak için bir rehbere başvurduk: Davranış Bilimleri Uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı. “Bir Gönül Yolculuğu- Hizmetkar Liderlik” isimli kitabının dumanı hala tüten Fındıkçı ile Obama'nın geride bıraktığı karelere birlikte baktık. İşte gördüklerimiz:

LİDER Mİ HİZMETÇİ Mİ?

Dr. Fındıkçı, her şeyden önce Obama'nın lider ve yöneticiler için çok önemli bir örnek oluşturduğunu söylüyor. Obama'yı iletişim kurma konusunda çok etkili bulan Fındıkçı, Obama'nın mesajlarını hem sözel hem de sözel olmayan iletişimle doğrudan aktarabildiğine dikkat çekiyor. Obama'nın tavrını 'doğrudan iletişim ve kendini oynama' olarak niteleyen Fındıkçı, Obama'nın sözlü iletişimde açık, anlaşılır, tonlama ve vurguları yerinde, konuya hakim bir görüntü verdiğini, içerik bakımından da zengin, yoğun, renkli, bir o kadar da hassas bir liderlik vizyonu sergilediğini söylüyor.

Cümlelerin ve mesajların özenle seçildiğini, bütün tarafları rahatlatacak, geliştirecek, tamamlayacak nitelik taşıdığını ifade eden Fındıkçı, “Böylece sözel iletişimde “kazan kazan” tekniği ile kişileri yanına çektiğini, taltif ettiğini, önemsediğini görüyoruz. Bu çok az liderin başarabildiği bir iletişim modeli. Liderler, genelde kendilerini anlatır ve prim yapmaya çalışır. Oysa muhatabı onu yüceltmek, kısacası “ben”e odaklanmamak lideri yüceltir. Bu, hizmete odaklanmış liderlerin en önemli özelliğidir. Obama bunu başarıyla yapıyor.”

OBAMA SADAKAYI BİLİYOR MU?

Kazan-kazan stratejisinde amacın kişileri gereksiz yere yüceltmek olmadığını anlatan Fındıkçı, Obama'nın 'Dilin kemiği yoktur' atasözüne uygun davrandığını, sözlerindeki muhtemel yanlış anlamalara karşı beden dilini hazır tuttuğunu anlatıyor. Boy avantajı ve atletik bir vücuda sahip olan Obama'nın sade bir duruş sergilediğini, takıntılı yürümediğini kaydeden Fındıkçı, şunları söylüyor: “Herhangi bir insan gibi, kendi gibi, sade olmayı başarabiliyor. İşte esas farklılığı da buradan geliyor.

Nitekim O ABD'nin başkanı, önemli lider gibi özelliklerinden çok insani değerleri, iyiliği, ahlakı, başarıyı, değişimi, dinamizmi savunan, tavsiye eden bir lider olarak öne çıkıyor. Ağırlıklı olarak beden dili ile sağlanan bu doğal duruş, onu hem farklılaştırıyor ve kitlelere yakınlaştırıyor. Kim olursa olsun sonuçta bir insan. Yeri geliyor kedi seviyor, ani top sesi ile irkiliyor, tokalaşmayı unuttuğu kişilerden özür diliyor.

Hepimiz gibi. Buradaki hassasiyet şudur: Üstün ve farklı olduğu yönünde bir algı oluşumunu zorlamıyor.” Dr. Fındıkçı, tüm karelerden yoğun bir özgüven fışkırdığını, bu özgüvenin otorite kökenli değil, insanlara kendini kabul ettirmenin sağladığı bir güven olduğunu ifade ediyor. Dr. Fındıkçı sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bunun yolu insanları olduğu gibi kabul etme hoşgörüsünden geçiyor. Modern liderlik yaklaşımlarında aşırı özgüven zararlıyken kendini olduğu gibi oynamanın ve başkası olma ihtiyacı hissetmemenin önemi büyüktür.” diyor.

Gülmenin önemini biliyor

Obama'nın şov yapmadığını dile getiren Dr. Fındıkçı, şunları söylüyor: “Suratının asılması gereken sorular karşısında bile sıkılmıyor. Ama mesajlarını da vermekten geri kalmıyor. Empati yapmaya özen gösteriyor. Geleneksel liderlerde ağır, otoriter, gülmez, eğilmez, soğuk bir duruş vardı. Oysa ki Obama'nın beden dilinin en çarpıcı ve yoğun mesajı gülümsemektir. Gülümsüyor ve böylece hoşgörülü, kabul edici, benimseyici, takdir edeci bir mesaj vermiş oluyor. Gülmenin sadaka yerine geçtiğini biliyor sanki. Oysa ki birçok liderin yüzü, güçlü duracağım diye gülmeye hasret kalıyor.”

Herkes gibi insanım!

Dr. Fındıkçı, Obama'nın uçağına binerken ve inerken yalnız olmaya özen göstermesini ise şöyle yorumluyor: “Ben belirli bir konumdayım belki ama sizin dışınızda biri değilim”i hissettiriyor. Hizmetkâr lider, tarihi şahsiyetlerden öğrendiklerini göz önünde bulundurur, onları bilir. Ama bildikleriyle liderlik yapmaz. Öğrendiklerinin yardımı ile kendini oynar. Bir anlamda hal dilini konuşturur. Hal dili yoluyla çevresindekilerle ham hal olur, yeni söylemle onların frekansını yakalar.”

Zarafet ile otorite aynı kefede

Dr. İlhami Fındıkçı Obama'nın giysileri için de şu yorumları yapıyor: “Renk seçimi de liderlik vizyonunu tamamlar özellikte. Sade, koyu takım elbise ile otoriteyi, çoğunlukla taktığı kırmızı tonlardaki kravat ile gücü, beyaz gömlek ile şeffaflığı, samimiyeti ifade ediyor. Böylece yan yana bulunması zor olan zarafet ile otoriteyi aynı kefede buluşturuyor.

Hizmetkâr Lider

Liderliği insanları etkileme ve etkilenme sanatı olarak tarif eden Dr. Fındıkçı, “Obama'nın dikkat çeken yönü “Hizmetkâr Liderlik” özelliklerinin özünü oluşturan ahlak, nezaket, mütevazılık, adalet gibi temel insani değerleri şaşırtıcı düzeyde sergilemesi.” diyor. Fındıkçı, Obama'nın karelere yansıyan hallerini ise şöyle yorumluyor:

“Ellerini önde kavuşturması, mutahaplarına dokunmaya önem vermesi, şemsiyesini kendisinin tutması, herkese denk mesafede durması, üstten bir duruş sergilememesi, gurur yapmaması ve belki de en önemlisi siyasi değil insani kaygılarla samimi olması. Tüm bunları yapmak için uğraşmıyor. yaşadığı gibi yapıyor ve yaptığı gibi yaşıyor.

Recep Yeter / Yenişafak
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Hz. İsa ve haç işaretini kapattırdı
« Yanıtla #32 : 18 Nisan 2009, 20:37:20 »
ABD Başkanı Obama, Georgetown Üniversitesi’nde Hz. İsa’nın adının yazılı olduğu panoyu ve haç sembolünü kapattırarak konuşunca ortalık ayağa kalktı.



Amerikan NBC, Fox televizyon kanalları, Wall Street Journal gazetesi gibi yayın organlarında geniş yer alan habere göre Katolik dernekleri tepki gösterdi, öğrenciler okul yönetimini Georgetown’ın Hristiyan mirasına saygısızlıkla suçladı.

Vatan gazetesinin haberine göre George W. Bush’un başkanlık döneminde, kiliselerde dev haç sembollerinin önünde yapılan konuşmalara alışmış olan ABD'de yeni Başkan Barack Obama'nın Georgetown’daki konuşması sırasında Obama’nın kürsünün arkasında yer alan Hz. İsa sembolünün ve haçın kapatılmasını istemesi krize yol açtı.

1789’de Katolik Cizvit rahiplerinin kurduğu Georgetown’ın yetkilileri, Beyaz Saray’ın isteği doğrultusunda Obama’nın konuşma yaptığı kürsünün hemen arkasında Hz. İsa’nın isminin Latince yazılışı olan IHS (Iesus Hominum Salvator-İnsanlığın kurtarıcısı İsa) sembolü ve haçı örtüyle kapattı. Ancak olayın basına yansımasının ardından tepkiler çığ gibi büyüdü.

Cumhuriyetçiler’e yakın Fox televizyonu Obama’nın aynı kürsüde senatörken yaptığı konuşmanın kayıtlarını yayınladı ve sembollerin o dönemde kapatılmadığını gösterdi. Georgetown Öğrenciler Birliği de okul yönetimini Georgetown’ın Katolik kimliğini feda etmekle suçladı. Hristiyan Savunma Koalisyonu adlı örgüt de, “Şok içindeyiz. Bari Noel’de İsa bebeklerini mi yasaklasınlar” açıklamasını yaptı.



 
Hürriyet

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Obama'ya türbanlı danışman!
« Yanıtla #33 : 24 Nisan 2009, 10:12:19 »
Obama'ya türbanlı danışman!

Obama yönetimi, İslam dünyasıyla ilişkileri düzeltmek için yeni bir adım daha attı. Başkan'ın danışman kadrosuna türbanlı bir isim katıldı.

Gallup Müslüman Araştırmaları Merkezi'nde çalışan Mısır asıllı Dalia Mogahed, Obama'ya Müslümanların karşılaştıkları önyargı ve yaşadıkları sorunlar konusunda danışmanlık yapacak.

Mogahed yaklaşık 30 yıl önce ailesiyle birlikte ABD'ye göç etmişti.

Atama, Arap ülkelerinde genellikle memnuniyletle karşılandı, ama Araplar yine de temkinli.

Bu adım, Obama'nın, Bush döneminde İslam ve Arap dünyasında oluşan olumsuz imajını giderme girişiminin bir parçası olarak görülüyor

haberturk
Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Flistin, Obama'nın açıklamasından memnun
« Yanıtla #34 : 19 Mayıs 2009, 00:50:17 »

ABD Başkanı Barack Obama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da bir araya geldi.


Obama, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistin arasındaki sorunun iki devletli çözüm çabaları çerçevesinde giderilmesine yönelik desteğini vurguladı.

ABD Başkanı, İsrail'e de, 2003'te kabul edilen yol haritası gereğince Batı Şeria'daki yerleşim birimlerinin inşasını durdurmakla yükümlü olduğunu hatırlattı.

Netanyahu ile görüşmesinde, İsrail ile Filistin arasındaki sorunların ciddi şekilde masaya yatırılma olasılığını ele aldıklarını belirten Obama, taraflara, "anı ve tarihi fırsatı değerlendirmeleri" çağrısında bulundu.

Açıklamasında İranla ilişkilere de değinen Obama, bu ülkeyle yaşanan sorunlar konusunda diplomatik çözüm için yapay bir mühlet belirlenmesi fikrini benimsemediğini, ancak ilişkilerde bu yıl sonuna kadar bir ilerleme sağlandığını görmek istediğini ifade etti.

Netanyahu da yaptığı açıklamada, "Filistinliler ile barış görüşmelerine bir an önce başlamaya hazır olduklarını", ancak Filistinlilerin İsrail'i, bir Yahudi devleti olarak tanıması gerektiğini söyledi.

Netanyahu, Obama'nın, "iki devletli çözüm çabalarına" desteğini vurgulamasına karşılık, Filistinlilerin kendilerini yönetmeleri gerektiğini söyledi, ancak bu ifadesiyle iki devletli çözüme işaret edip etmediğine açıklık kazandırmadı. Netanyahu, "Filistinlileri yönetmek istemiyoruz" diye konuştu.

FİLİSTİN: "OBAMA'NIN AÇIKLAMASI CESARET VERİCİ"

Filistin tarafından yapılan açıklamada da, Obama'nın "iki devletli çözüm çabalarına desteğini vurguladığı  konuşmanın" cesaret verici olduğu belirtildi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yardımcılarından Nebil Ebu Rdainah, Obama'nın açıklamasından memnuniyet duyduklarını, Netanyahu'nun ise hayal kırıklığı yarattığını söyledi.

haber7
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Obama'nın yol haritası
« Yanıtla #35 : 23 Mayıs 2009, 06:35:38 »
Obama, bölgede statükonun değişmesini istiyor. İran'la 30 yıldır süren buzlanmanın artık sona ermesini ve ilişkilerin rayına girmesini arzu etmektedir. Öte yandan, Filistin cephesinde de iki devletli formülün hayata geçirilmesini istiyor. Bu hususta Obama'nın yaklaşımına ve tutumuna en yakın ülkenin İran olduğunu söylemek galiba şaşırtıcı gelecektir. Sadece İran ile Obama'nın konumları birbirine daha yakın gözükmektedir. İki taraf da statükonun değişmesinden yanadır. Buna mukabil, Araplar Filistin cephesindeki statükonun değişmesi gereğine katılırken ve buna destek verirken ABD ile İran arasında yeni bir sayfa açılımına tereddütle ve onun ötesinde endişeyle bakıyorlar. Lakin Beyaz Saray'da Obama'nın Netanyahu'ya aktardığı gibi Araplar nükleer programı nedeniyle İran'ın vurulmasına karşı çıkıyorlar.

Daha önce Mübarek birkaç defa buna alenen karşı çıkmış, Ürdün Kralı Abdullah II de bunun doğuracağı vahim sonuçlara dikkat çekmişti. İsrail yönetimi ise İran karşısında İsrail'i aynı cephede ve hendekte göstermeye çalışıyor. Bunu Obama nezdinde de pazarlamaya çalıştığı anlaşılıyor. Hatırlanacağı gibi, Gazze saldırısı sırasında hemen hemen bütün İsrailli liderler Hamas'ın tedip edilmesini Arap liderlerin istediğini söylemişlerdi. Şimdi de Netanyahu aynı oyunu İran karşısında oynuyor. Lakin Roger Cohen'in yazdığına göre, Obama, Arapların çifte standarta karşı çıktıklarını ve İsrail'in nükleer silahları gündeme gelmeden ve sökülmeden İran'ın nükleer programını gündeme getiremeyeceklerini kendisine söylediklerini Netanyahu'ya aktarmış. Gerçekten de görüşmenin arefesinde Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa da kendileri için asıl meselenin İsrail'in nükleer silahları olduğunu söylemişti. Dolayısıyla Amr Musa da Netanyahu karşısında Obama'nın elini güçlendirmiş oldu.

Filistin meselesinin çözümsüz kalmasıyla İran'ın etkisini ve nüfuzunu artırması arasında ilişki ve paralellik kuran Obama'ya Netanyahu itiraz etmiş ve bunun üzerine Obama özel olarak yani bizzat Arap liderlerinden duyduklarını ona aktarmış: "And you know what the Arabs tell me in private? That Israeli use of force against Iran would be a disaster. And that it's impossible to tell Iran it can't have nukes when Israel has them. They say that's a double standard. And you know what? They may have a point." Kısaca Araplar, İsrail'in İran'a karşı güç kullanmasının felakete neden olacağını iletmişler. Bununla da kalmamışlar ve İsrail'in elinde nükleer silahlar dururken İran'a 'yapma' diyemeyeceklerini de aktarmışlar.


Bunun çifte standart olacağını ifade etmişler. Tabii ki Netanyahu şişmiş. Netanyahu ile Obama arasındaki görüşme beklendiği gibi sona erdi. 6 temel noktada pek de anlaşamadılar. Bu noktalar şunlar: İki devlet formülü, önce İran, yerleşim merkezlerinin sökülmesi, Gazze'ye yönelik ambargonun hafifletilmesi, İran'a nasıl mukabele edileceği ve Özerk Yönetimin geleceği ve ne yapması gerektiği! Netanyahu için bu soruların cevapları belli. Filistin Özerk Yönetimi için teklifi ekonomik iyileştirme ve çift devlete izin vermeme yönünde. Zaten İsrail çift devlet formülünü kabul etse bile bu fiiliyatta özerklik seviyesini aşamayacaktır. Obama ile Netanyahu özellikle İran ve Filistin meselesi konusunda anlaşamadılar. Ama bu görüşmede Filistinlilerle Obama arasındaki makası daha da açmış oldu.

Bunun temel nedenlerinden birisi Obama'nın çift devlet formülüyle ilgili yaptığı yeni teklifler veya sunduğu yeni yol haritası. Bu yol haritası hem Filistinliler hem de Araplar açısından geri adım sayılıyor. Zira Doğu Kudüs'ün statüsünü tartışmalı hale getiriyor. Bunu Filistinliler değil hiçbir Müslümanın kabul etmesi mümkün değil. Filistinli yetkililerden Sabri Saydam'a göre, Obama Filistinlilerden dönüş hakkından vazgeçmelerini istiyor. Ve kurulacak Filistin devletinin silahlardan arındırılmasını şart koşuyor. Yani İsrail yönetimi ile aynı anlayışı paylaşıyor. Buna göre, Ürdün Nehri'nin batısında yani Batı Şeria'da İsrail ordusundan başka bir ordunun kurulmaması. Onun da ötesinde Kudüs'ün uluslararası karakterli bir şehir haline getirilmesi. Haham Menahem Foreman gibi bazı hahamlar BM merkezinin Kudüs'e taşınmasını istiyorlar.


 Şimon Peres de Doğu Kudüs'ün BM vesayeti altına girmesini ve uluslararası karakterli bir şehir haline getirilmesini talep etmektedir. Bu durumda şüphesiz İsrail, hedeflerine daha kolay ulaşacaktır. Zira uluslararası camia İsrail'in istekleri karısında daha esnek ve kırılgan olacaktır. Lakin maalesef Türkiye'de de bu teze destek veren kimi 'hocaefendi' kılıklı adamlar vardır. Bunlar da bilerek veya bilmeyerek zaman zaman bu planları seslendiriyorlar. Bu, Siyonist işgale bir de Haçlı işgalinin eklenmesi demektir. Kimilerine göre Papa 16'ncı Bendiktus da Kudüs üzerinde yeni bir Roma hakimiyetini hayal etmektedir (El Kuds ve acandetü el Vatikan, Al Bayan dergisi, başyazı, Mayıs 2009). Keşke Obama barış adına ortalığı daha da karıştırmasa. Obama'nın Kahire'de İslâm alemine hitap etmesinden önce Netanyahu'dan kopardığı tek taviz 'gelişigüzel' serpilen bazı yeni yerleşim merkezlerinin sökülmesidir. Netanyahu, Obama'nın ağzına bir parmak bal çalarak vaziyeti kurtarmıştır. Obama da o balı Kahire'de Müslümanların ağzına çalmaya hazırlanmaktadır!

Mustafa Özcan  - M. Gazete
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim