ـ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ : مَا تَعُدُّونَ الصُّرْعَةَ فِىكُمْ؟ قَالُوا:الَّذِىلاَ تُصْرِعُهُ الرِّجَالُ. قَالَ:لاَ.وَلكِنَّهُ الَّذِى يَملِكُ نَفْسَهُ عِنْدَ الْغَضَبِ.أخرجه مسلم وأبو داود
- İbnu Mes'ud (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün):"Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab (radıyAllahu anhum):"Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):"Hayır, dedi, gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir." [Müslim, Birr 106, (2608); Ebû Dâvud, Edeb 3, (4779).]
وَلِلثلاََّثَةِ عَنْ أبِي هُرَيرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه:أنَّ رَسُولَ اللّهِ قَالَ: لَيْسَ الشَّدِىدُ بِالصُّرْعَةِ، إنَّمَا الشَّدِىدُ الَّذِى يَمْلِكُ نَفْسَهُ عِنْدَ- الْغَضَبِ
- Hz. Ebû Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir." [Buhârî, Edeb 76; Müslim, Birr 107, (2760); Muvatta, Hüsnü'lhalk 12, (2, 906).]
ـ وَعَنْ أبِي وَائِلٍ قَالَ:دَخَلْنَا عَلى عُرْوَةَ بْنِ مُحَمَّدٍ السَّعْدِىِّ فَكَلَّمَهُ رَجُلٌ فَأغْضَبَهُ فَقَامَ فَتَوضَّأ فقَالَ: حَدَّثَنِى أبِي عَنْ جَدِّى عَطِيَّةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ:إنَّ الْغَضَبَ مِنَ الشَّيْطَانِ، وَإنَّ الشَّيْطَانَ خُلِقَ مِنَ النَّارِوَإنَّمَا تُطْفَأُ النَّارُ بِالْمَاءِ. فَإذَا غَضِبَ أحَدُكُمْ فَلْيَتَوَضَّأ. أخرجه أبو داود .
- Ebû Vâil (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Urve İbnu Muhammed es-Sadî'nin yanına girdik. Bir zât kendisine konuştu ve Urve'yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve:"Babam, dedem Atiye (radıyAllahu anh)'den anlatır ki, o, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini nakletmiştir:
"Öfke şeytandandır, şetyan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın." [Ebû Dâvud, Edeb 4, (4784).]
وَعَنْ أبِي ذَرِّ الْغِفَارِىِّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ:قَالَ لَنَا رَسُولُ اللّهِ:إذَا غَضِبَ أحَدُكُمْ وَهُوَ قَائِمٌ فَلْيَجْلِسْ فإنْ ذَهَبَ عَنْهُ الْغَضَبُ وَاِّلاَ فَلْيَضْطَجِعْ. أخرجه أبو داود
- Ebû Zerr el-Gıfârî (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize buyurmuştu ki:"Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne âlâ geçmezse yatsın." [Ebû Dâvud, Edeb 4, (4782).]
وَعنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ:اسْتَبَّ رَجَُلانِ عِنْدَ النبِىِّ حَتّى عُرِفَ الْغَضَبُ فى وَجْهِ أحَدِهِمَا.فقَالَ: إنِّى لاعْرِفُ كَلِمَةً لَوْ قَالَهَا لَذَهَبَ عَنْهُ مَا يَجِدُ مِنَ الْغَضَبِ: أعُوذُ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ.
- Hz. Muâz İbnu Cebel (radıyAllahu anh) anlatıyor: "İki kişi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):"Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinden zuhur eden öfke giderdi; Eûzu billahi mineşşeytanirracim" buyurdular." [Tirmizî, Da'avat 53, (3448); Ebû Dâvud
وَعَنْ أبِي هُريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه:أنَّ رَجُلاً قَالَ يَا رَسُولَ اللّهِ: أوْصِنِي وَلاَ تُكْثِرْ عَلَيَّ لَعَلِّي لاَ أَنْسى.قَالَ: لاَ تَغْضَبْ. أخرجه البخاري ومالك والترمذي .
- Hz. Ebû Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki nasihatini unutmayayım" demişti. [ve birkaç kere tekrar etmişti]. Aleyhissalâtu vesselâm (bir kelimeyle):
"Öfkelenme!" cevabını verdi!" [Buhârî, Edeb 76; Tirmizî, Birr 73 (2021); Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 11, (2, 906).]