Kafiye ve Nureddin ibni Abdurrahman
Kafiyenin musannifi ibni hacib lakabi ile maruf olan Nureddin ibni Abdurrahman Hazretleridir.
Hicri 570 senesinde Horasanin cam kasbasinda dogmus 646 senesinde Iskenderiyede vefat etmistir.
Muhammed bahauddin sahi nagsi bend hazretlerinin müridlerindendir.
* * *
Mâliki mezhebinin meşhur fıkıh Alimlerinden, ismi, Osman bin Ömer bin Ebû Bekr'dir. Künyesi Ebû Amr, lakabı Cemâleddin'dir. (Ebu Amr Osman bin Amr bin Ebu Bekir). 570 (m.1174, senesinde Mısır'ın Kavs eyâletinde bulunan İsnâ kasabasında doğdu. 646 (m.1248, de Iskenderiyye'de vefat etti. (Deniz kapısının dış kısmında defnedilmiştir). Babası aslen kürt olup, Emir Izzeddîn Selâhî'nin hâcibi olduğu için Ibn-i Hâcib denildi.
Önce Kâhire'de Kur'an-ı kerimi ve kıraat ilmini öğrendi. Sonra Mâliki mezhebi fıkıh bilgilerini, nahiv ve edebiyat ilmini öğrendi. Kendilerinden ilim öğrendiği hocaları şu zâtlardır:
Ebu'l-Hasen el-Ebyâri, Ebü'l-Hasen bin Ceyd,
kıraat ilminde İmâm-ı Şâtibî, el-Gaznevî, Ebü'l-Cüd, İmâmı Ebu'l-Hasen Şâzilî ve diğer âlimler.
İlimde yetiştikten sonra Şam'a gitti. orada Emeviyye Câmii'nin Mâliki zâviyesinde ders okuttu. Derslerinde çok talebe toplandı. Daha sonra Kahire'ye dönüp, bir müddet orada kaldıktan sonra lskenderiyye'ye gitti.
Ibn-i Hâcib fıkıh ve aruz ilminde âlim olduğu gibi, ayrıca meşhur bir nahiv âlimidir. Şihâbuddîn ed-Dımeşki Zeyl-i Ravdateyn adlı eserinde onun hakkında şöyle demiştir:
"O, dinde meşhur bir âlimdir. Usûl ilimlerinde, Arabi ilimlerde, Mâliki mezhebinde derin âlim ve üstün zekâ sahibi idi. Sağlam, mütevazi, çok haya sahibi, sıkıntılara tahammüllü, ilim ehlini sevim bir âlim idi."
Kendişinden çok kimse ilim almıştır. Bir kısmı şu zatlardır:
Şihâbüddîn el-karâfi, Kadı Nâsirüddin İbni Münir ve kardeşi Zeynüddin, Kâdi Nasirüddin el-Ebyâri, Nasirüddin Zevâvi ve Şeref ed-Dimyâti'de ondan hadis-i şerif rivâyet etti. Meşhur kelâm âlimi Seyfüddin Amidi'de ondan ilim almıştır.
Ibn-i Hâcib'in eserleri çok tanınmış ve okunmuş olup, başlıcaları şunlardır:
01- EI-Kâfiye (Nahiv ilmine dâir meşhur bir eserdir)
02- El-îzâh
03- Şâfiye (Sarf ilmine dâirdir, Merâh kitabından sonra gelir)
04- El-Maksad-ül-celil, aruz ile ilgilidir.
05- El-Emâli
06- Risâle fil-uşr
07- El-Kasîdet-ül-müvaşşaha
08- Münteh-es-sual
09- Muhtasârül-müntehâ
10- Muhtasar fıl-fürû'
11- Câmi-ul-ümmihât.
Ibn-i Hâcib'in bir şiirinin tercümesi şöyledir: "Saçlarıma düşen aklar bana çok güzel nasîhatçı oldu. Her ne kadar günahım olsa da, Rabbimin affından asla ümit kesmem. Çünkü O, nice günahları affetmiş, örtmüştür. Eğer Rabbimin affı sâdece iyilere has olsaydı, günahkâr kimseler O'ndan başka kimden af diler, kime yalvarabilirdi?"
Hacı halife Keşfüz-zünün isimli eserinde Kâfiye üzerine yazılan arapça türkçe ve farsça olmak üzere şehr, hâşiye, tâlikât şeklinde 80 küsür eserin varlığından bahsetmektedir.
Allah ondan razi olsun ve bizlerin sefaatina nail eylesin.