Gönderen Konu: Öldükten Sonraki Ahval  (Okunma sayısı 4579 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı civan

  • okur
  • *
  • İleti: 62
Öldükten Sonraki Ahval
« : 18 Eylül 2008, 12:51:11 »

Oldukten sonra ruhlar nereye gidiyor?kabir ziyaretlerinde bizleri duyyorlar mi?Ruh bedenden ayrilirsa beden o azabi nasil hissediyor?(bu konuyu tafsilatli bi sekilde anlatabilir misiniz?
« Son Düzenleme: 19 Eylül 2008, 01:11:16 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Öldükten Sonraki Ahval
« Yanıtla #1 : 18 Eylül 2008, 20:03:52 »
İmam-ı A'zam hazretleri buyuruyorlarki ki:

(Kabirde ruhun cesede iadesi, kâfirleri ve bazı günahkâr müslümanları kabrin sıkması ve azap edilmesi haktır.) (Kavl-ül-fasl)

İmam-ı Gazali hazretleri de, (Kabir azabı ruha ve cesede birlikte olacaktır) buyuruyor. (İhya-i ulümiddin)

İmam-ı Süyuti hazretleri buyuruyor ki:

Her ölünün ruhu, cesedine, bilmediğimiz bir halde bağlıdır. Ruhların kendi cesetlerine tesir ve tasarruf etmelerine ve kabirde bulunmalarına izin verilmiştir. Ölü kabirde çürüse de, ruhun bedenle olan bağlılığı bozulmaz. (El-mütekaddim)
« Son Düzenleme: 19 Eylül 2008, 01:11:50 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı civan

  • okur
  • *
  • İleti: 62
Ynt: Öldükten Sonraki Ahval
« Yanıtla #2 : 18 Eylül 2008, 23:40:40 »
 Bu rivayetteki nukteyi bariz bi sekilde fehmedemedim o yuzden tekrar soru sorma luzumunde kaldim!! Yani siz  imami suyuti hazretleri nin buyurdugu seye izafeten ruhlarin kabirde bulanabilecegini mi dile getiriyorsunuz?Ve buna sayan olaraktan ruhlarin bizi duyabilecegine dair bi bilginiz varmi?
« Son Düzenleme: 19 Eylül 2008, 01:12:27 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı civan

  • okur
  • *
  • İleti: 62
Ynt: Öldükten Sonraki Ahval
« Yanıtla #3 : 26 Eylül 2008, 13:32:35 »
Bununla ilgli gelen sorular cok!!ama cevap verecek tam bilgim yok!!.Lutfen bilgilerinizi bekliyorum!! Bununla ilgili net ve bariz bi cevap yoksa onu yazmanizida bekliyorum.

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Öldükten Sonraki Ahval
« Yanıtla #4 : 30 Eylül 2008, 17:59:20 »
Ata Bin Yesar (rahimehullah) bildiriyor ki, Peygamber Efendimiz s.a.v. Hz. Ömer'e

"Ey Ömer üç arşın bir karış boyunda, bir arşın bir karış genişliğinde senin için bir yer hazırlanır, sonra çoluk çocuğun yanına gelir, seni yıkayıp, kefenleyip üzerine ıtır, kafur ve hanüt saçıp, cenazeni yüklenip kabre götürüp defnettiklerinde, üzerine toprak atıp senden ayrıldıklarında ve sana Münker ve Nekir isminde iki meleğin sual sormaya geldiklerinde, onların sesleri şiddetli gök gürlemesi gibi, gözleri ise çakan şimşek gibidir, saçları sallanır, şekil ve duruşları heybetli ve korkunçtur. Bu suretle seni korku ve telaşa düşürdüklerinde, onların korkunç ve şiddetleri ile durumun zorlaşıp kendini unutturduklarında ve sana "Rabbin kimdir? hangi dindensin?" dediklerinde senin halin nasıl olur? buyurunca Hz Ömer  (r.a.);

"Ey Allahın Peygamberi, şimdi benimle bulunan kalp ve ruhum o zamanda benimle beraber bulunur mu?" diye sorunca,

"Evet Ya Ömer, kalp ve ruhun yine seninle bulunur" buyurdu. Hz Ömer (r.a.)

"Öyle ise ben onlara yeterim, onlara cevap veririm" demiştir.

Bu Hadisi Şerif, sualin ruhun bedene iadesinden sonra olacağına delildir. Çünki Hz. Ömer r.a.'ın "şimdi benimle bulunan kalbim ve ruhum o zamanda benimle bulunacak mı?" sualine Rasulüllah s.a.v. tarafından "evet" cevabı verilmiştir.


...



Minhal bin Ömer ve Bera' bin Azib'den (radıyAllahü anhüma) bildirilir ki,

Biz Resülülah ile ensardan birisinin cenazesine gittik. Kabristana vardık. O kimse henüz kabre konmamıştı. Resulüllah (sallAllahü aleyhi ve sellem) oturdu. Biz de, onun etrafında heybet ve büyüklüğünden sanki başımızda bir kuş var imiş gibi tam bir edeble oturduk. Rasulüllahın (sallAllahü aleyhi ve sellem) elinde bir çöp vardı. Onunla yeri karıştırırdı. Mübarek başını kaldırıp iki veya üç kerre:

«Kabir azabından Allahü tealaya sığınırım» buyurdu. Sonra yine buyurdu:

«Mü'min olan kimse dünyadan ayrılıp ahirete gideceği vakit onun üzerine sanki güneş gibi yüzleri beyaz melekler iner, beraberlerinde Cennet kefeni ve güzel kokulu Cennet kokuları bulunur. O mü'minin görebileceği bir yerde otururlar. Sonra can alıcı melek gelip o mü'minin başucuna durup: «Ey mutmainne olan nefs! Allahü tealanın mağfiretine ve rızasına çık» ayeti ile ona hitab eder. Ya'ni ey itmi'nana kavuşmuş ve temizlenmiş nefis Alllahü tealanın mağfiretine ve rızasına çık ve onun tarafına dön der.

Bu durumda o kimsenin ruhu bardaktan su akar gibi, mihnet ve elemsiz hafif ve kolayca bedeninden akıp çıkar. Can alıcı meleğin eline geçer. Yukarıda adı geçen melekler, o ruhu can alıcı meleğin eline bırakmayıp bir anda onun elinden alırlar. Yanlarında bulunan kefene sararlar ve kokular serperler. Bu halde ondan yeryüzünde bulunan misk kokusundan daha güzel kokular çıkar. Onunla göğe yükselirler. Her uğradıkları ve rastladıkları melek toplulukları tarafından, bu güzel koku nedir diye sual olundukta, onlar filan oğlu filanın ruhudur deyip en güzel isimlerle bildirirler.

Birinci kat göğe ulaşıp kapısının açılmasını istediklerinde gök kapısı açılıp onları karşılar ve göğün her kat'ından bir üstte bulunan kata ve böylece yedinci kat göğe kadar karşılarlar ve uğurlarlar. Yedinci kat göğe vardıklarında, Allahü teala, onun kitab ve makamını illiyyin de yazıp "onu yeryüzüne indiririz, zira ben onları topraktan yarattım ve yine toprağa iade ederim, sonra onları yine topraktan çıkarırım" buyurur.

Bu halde ruh cesede iade olundukta,iki melek gelip o ruha "Rabbin kimdir?" diye soralar. "Rabbim Allahü teala, dinim İslam dinidir" cevabını verdiğinde, melekler; gönderilen insan hakkında ne dersin deyince, "O Allahü tealanın peygamberidir. Bize Hak tarafından peygamber geldi" der. "Onun hak peygamberi olduğunu nereden bildin" dediklerinde, "ben Allahü tealanın kitabı, Kur'an-ı azimüşşanı okudum. Kur'anı Kerime iman ettim. Ve onun hak peygamber olduğunu tasdik ettim" der. Bu esnada sema tarafından:

«Kulum doğru diyor ona Cennet yatakları yayınız, Cennet elbisesi giydiriniz,Ona Cennetten, kapı açınız» sesi gelir. Arkasından Cennet kokusu gelir. Kabri gözünün göreceği kadar geniş olur. Bu esnada güzel yüzlü birisi gelip, ben senin salih amelinim, seni sevindirecek şey'i müjdelerim, der.


Kafir olan  kimseye, Allahü teala, yanlarında çuval ve eski şeyler olan siyah melelekler gönderir. Gözü göreceği uzaklıkta, otururlar. Sonra can alıcı melek gelir, başı ucunda durur ve: «Ey habis ruh, Allahü tealanın gadabına çık» der.

Ruhu bütün azalarına yayılır. Can alıcı melek, onun ruhunu, kızgın demir, şiş, ıslak yünden çeker gibi bedeninden çıkarır. Sinir ve damarları kesilir. Diğer melekler, o ruhu o eski çul ve çuvallar içine korlar. Leşten fena kokar, melekler alıp, göğe çıkarırlar. Her karşılaştıkları melek topluluğu tarafından bu çirkin ve pis koku nedir diye süal olundukta, onlar da; «Filan oğlu filanın habis ruhudur» , der ve en çirkin isimlerle beyan ederler. Dünya göğüne çıktıkları vakit kapısının açılmasını isterler gök kapısı bunlara açılmaz" buyurdu

Sonra Resülüllah (sallAllahü aleyhi ve sellem): «Onlara gök kapıları açılmaz», ayet-i kerimesini okudu. Bu halde Alahü teala onun kitap ve makamını Siccin'de yazın buyurur. Onun ruhu fırlatılıp yere atılır,buyurdu.

Sonra Resülüllah (sallAllahü aleyhi ve sellem): «Onun ruhunun semaya çıkarılmasına izin verilmeyip, geri çevrilir ve cesedine iade edilir"  ayeti kerimesini okudu. Bu halde iki melek gelip ona, "Rabbin kimdir?" diye sual eylediklerinde o kimse: "Ah! Ah! bilmiyorum" der, Sonra, "size Peygamber olarak gönderilen kimse için ne dersin?" dediklerinde: "Ah! Ah! bilmiyorum" der.

Bu zamanda sema tarafında "Kulum yalancıdır, ona cehennemden yatak döşeyiniz, ateşten elbise giydiriniz ve ona cehennemden kapı açınız" diye bir ses gelir. Ve onun üzerine cehennem ateşi saçılır. Kabri daralıp kemikleri birbirine geçer.

Ve onun yanına yüzü ve elbisesi çirkin ve kokusu kötü bir kimse gelip, sana hüzün ve keder verecek şey ile seni müjdelerim, "şu gün senin Kuranı Kerimde bildirildiği üzere, Allahü Teala tarafından vaad olduğun gündür"deyince, o kimse "sen kimsin" der. O da "ben seni dünyada işlediğin kötü amelinim, Ya Rabbi kıyameti tez koparma" buyurur.


Gunyetü't - Talibin
« Son Düzenleme: 30 Eylül 2008, 18:05:06 Gönderen: Nakkaş »