Gönderen Konu: Önce Can Sonra Canan / Bencillik Üzerine  (Okunma sayısı 5202 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Önce Can Sonra Canan / Bencillik Üzerine
« : 22 Mayıs 2009, 12:08:31 »


Her insan az da olsa bencildir. Eskilerin dediği “Önce can sonra canan” deyimi de bunun açık bir itirafı bence. Çocukluktan itibaren insanı yöneten temel güdülerden biri de bu. Oyuncaklarla oynayan üç beş çocuğu izlediğinizde bu duygunun doğuştan geldiğini anlamak hiç de zor değil. Farklı bir durum ya da ilgisini değiştirecek farklı bir seçenek yoksa çocuk oyuncağını paylaşmak istemez. Her şeyin en cazibini kapmak ister. Çoğu zaman elindeki birkaç şekerinden birini bile arkadaşına vermek istemez.

Yaş ilerledikçe bencillik duygusu birçok insanda yerini yavaş yavaş paylaşmaya bırakır. İnsan sosyalleştikçe bencilliğini bastırır. Ama bu durum bencilliğin tümüyle ortadan kalkması anlamına gelmez. Bazılarında hissedilmeyecek kadar azalsa da bazı insanlarda belirgin bir biçimde kalır.
İnsanların bencillik düzeyini anlayabilmek için onlarla içli dışlı olmak gerekir.

Hani eskiler “Bir adamı tanımak istiyorsan ya ortaklık yap ya yolculuk yap ya da aynı evde otur.” derler. Bu üç durumun ortak yanı çıkar çatışmalarının yaşanılabileceği ortamlar oluşturması ve ilişkilerin içli dışlı olmasıdır.

Çoğu insan uzun yıllar aralarından su sızmaz ilişkiler yaşadıktan sonra evleniyor. Ama eşinin evdeki davranışları onu hayal kırıklığına uğratabiliyor. Kur yapma ya da kendini beğendirme dönemlerinde gizlenen bencillik kendini beğenmişlik nezaketsizlik gibi özellikler bir anda ortaya çıkabiliyor. Tabii ki bu davranışlar evlilik sonrası oluşmuyor sadece gizlenen duygular üzerindeki baskıdan kurtulup su yüzüne çıkıyor.

Bencillik yaşamın farklı anlarında çok değişik boyutlarda boy gösterebilir. Bencil kendini evrenin merkezine koyar. Herşeyin ona göre şekillenmesini bütün varlıkların bir güneş sistemi düzeniyle onun etrafında dönmesini ister.

Örneğin; o herşeyin en iyisini almalıdır. O başkasının malını rahatlıkla isteyip kullanabilir ama kendi malını kimseye koklatmaz. İşine herkes yardım etmelidir ama kendisi boş otursa da kimsenin işine el atmaz. Olumsuz giden herşeyi başkası yapmıştır. Doğru sonuçlanmış bir iş varsa onu mutlaka kendisi yalnız başarmıştır.

Yaşamın her anında bir köşeden karşımıza çıkan bencillerin birçok özellikleri ortaktır. En belirgin özellikleri kendilerini özel hissetmeleri bu nedenle de ayrıcalık beklentisi içinde olmalarıdır. Onlar asla sıra beklemez kuyruğa girmezler. Her işlerini başkalarının halletmesini beklerler. Trafikte adeta onların geçiş üstünlüğü vardır. Onların vakitleri her zaman daha kıymetlidir. Başkaları için geçerli olan yasaklar onlar için geçerli değildir. Onlar başkalarıyla alay edebilirler ama onlara şaka bile yapılmaz.

Kirlettiklerini mutlaka başkaları temizleyecektir. Onlar dağıtırlar sadece toplamak gibi görevleri yoktur. Herkes uyurken onlar şarkıyı son ses açabilirler ama onlar uyurken kimsenin çıt çıkarmaya hakkı yoktur.

Bencilleri kimse üzmemelidir. Ama onların herkesi üzebilme ve üzüntüyle başbaşa bırakıp gitme hakları vardır. Kin öfke ve kıskançlık duygularını abartabilirler ama başkasında bu duyguların zerresine bile tahammül edemezler. Hatta acıma ve bağışlama gibi duyguları bile kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlar.

Alçakgönüllülükleri bile egoizm kokar. Karşıdakiyle asla empati kurmazlar. Herhangi bir olumsuzlukta karşıdakinin ne hissettiği hiç de önemli değildir onlar için.

Bencil arkadaşlarıyla buluşacaksa herkes buluşma gününü ve saatini ona göre ayarlamalıdır. Gidilecek mekanı da çoğu kez o seçer. Bir yemeğe gidilecekse gruba bir anda onun beğenileri hakim olur. Canı et istiyorsa et lokantasına balık çekiyorsa balıkçıya gidilmelidir. Hatta gruptakilerin tümünün beğenileri rafa kaldırılabilir onun güzel hatırı için.

Konuşmaya başlarsa herkes onu dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır. Onun sözünü kimse bölemez. Ama o kimseyi dinlemek zorunda değildir. Başkalarını dinlemek durumunda kalınca ya çok yorgun olur ya da çok işi vardır.

Kendisi ders çalışmıyorsa hiçbir arkadaşı ders çalışmamalıdır. Kendisinin canı kitap okumak istiyorsa herkes susmalıdır. Televizyon kumandası ona zimmetlidir. O hangi kanalı izlemek istiyorsa odadakiler de ona uymalıdır.

Maçsa maç diziyse dizi. Önemli olan başkalarının değil onun neyi sevdiğidir. Geçen gün havaalanında en az yirmi kişi bir haberi izliyorduk. Orta yaşlı bir hanımefendi görevliden kumandayı istedi ve bizi bir diziyle baş başa bıraktı. İçimizden bir teşekkür etmek “Ne iyi oldu hanımefendi bizi bu sevimsiz konulardan uzaklaştırdın.” demek geçti ama “La havle” çekip oturduk hepimiz.

Neyse uzatmayayım eminim ki hepiniz yakın çevrenizde böyle örneklerin yüzlercesini görüyorsunuz. Ben anlatırken gözünüzde birçok örnek canlanıyor.

Biraz yumuşatmak için espri katsam da bencilliğin aşırısı önemli bir hastalık. Psikolojide bencilliği ilerlemiş kişilere “narsist” diyorlar. Normalden uzaklaşmanın önemli bir türünü oluşturuyor narsizm.

Bencillik çoğu kez insanları öne çıkaran bir avantaj gibi görünse de dostlukların erimesinde ve bireyin yalnızlaşmasında en önemli sebep durumunda. Turgenyev “Bencil insan tek başına kalmış meyvesiz ağaç gibi kurur gider.” diyor. Günlük yaşamda ben bunun çok belirgin örneklerini gördüm. Nice dostluk arkadaşlık evlilik ortaklık akrabalık bu hastalık nedeniyle yıprandı.

İlk cümlede de belittiğim gibi “bencillik” her insanın doğasında var biraz. Önemli olan bunu kontrol edebilmek hastalık haline dönüştürmemek. Keser gibi hep kendine yontmamak testere gibi olabilmeyi denemek. Mutlulukları imkanları sıkıntıları paylaşabilmek. Yazımı Balzac’ın bir sözüyle bitirmek istiyorum; “Bencillik dostluğun zehiridir.”

İbrahim Taşel


〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Önce Can Sonra Canan / Bencillik Üzerine
« Yanıtla #1 : 22 Mayıs 2009, 12:22:46 »
Teşekkürler Tuğra.

Alıntı
Eskilerin dediği “Önce can sonra canan” deyimi de bunun açık bir itirafı bence.

Bu deyim bana biraz ithal gibi geliyor.Yani bizim eskilere ait olabileceğini zannetmiyorum ya da kabul etmek istemiyor insan.

Alıntı
Oyuncaklarla oynayan üç beş çocuğu izlediğinizde bu duygunun doğuştan geldiğini anlamak hiç de zor değil.
Bu duygunun doğuştan gelmesi fıtraten olması kafa karıştırıyor.Yazının ilerleyen kısımlarında insan büyüdükçe paylaşıma daha açıktır diyor yazar amma hep büyüklerin bencil hareketlerinden bahsediyor.

Bence doğuştan gelen bir duygu değil.Doğuş ve yaş ilerlemesi arasında çocuğa doğrudan ya da dolaylı olarak ne kazandırılmışsa kişi  ileriki hayatında onu uyguluyor.Ama her insanda bu duygunun az da olması maalesef doğru.


fasulye

  • Ziyaretçi
Ynt: Önce Can Sonra Canan / Bencillik Üzerine
« Yanıtla #2 : 05 Eylül 2009, 23:59:27 »
Güzel.
İbrahim Taşel bukadar güzel yazdığını bilmiyordum.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Önce Can Sonra Canan / Bencillik Üzerine
« Yanıtla #3 : 24 Şubat 2010, 01:19:58 »
bu kadarınada pes dedirten bencil insanlarda var maalesef

Çevrimdışı günce

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Önce Can Sonra Canan / Bencillik Üzerine
« Yanıtla #4 : 24 Şubat 2010, 03:27:32 »
rahatsız olduğum konulardan biri gençler,çok benciller(çoğu diyelim buna).evli kayınvalideyi,anneyi,kullanıyor.gencim gezmeli tozmalıyım,çocuğuma bakmalısın,işlerime yetişip yardım etmelisin.bir de çalışıyorsa zaten tamamdır.çevreme bakıyorumda sohbete gidemiyo,neden diye soruyosun,toruna bakıyorumda çıkamam.bence bu çok büyük bir fedakarlık.gençlerin kullanması ve bencilliği başka bişey değil.bu konudan çok rahatsızım içimi boşaltmış oldum.
İnmemeştir hele kuran   
bunu hakkıyla bilin 
ne mezarlıkta okunmak
ne de fal bakmak için.
            M.Akif Ersoy