Yâkub Aleyhisselâm:
zayıflamış,
yaşlanmıştı.
Kaşları, gözlerinin yanaklarının yumrusu üzerine düşer, onları, bezle kaldırırdı.
Bir gün, ona bir komşusu:
"Ey Yâkub!
Sende gördüğüm şu başına gelen hal nedir?"
(İhtiyar olmadan) ihtiyarladın!
Tükendin, gittin!
Sen (bu gidişle)
Babanın, kardeşinin eriştiği yaşa bile erişemeyeceksin!" dedi.
Yâkub Aleyhisselâm:
"Zamanın uzunluğu ve üzüntülerin çokluğu!" dedi.
Yüce Allah:
"Ey Yâkub!
Sen, Beni,
yaratığıma şikâyet mi ediyorsun?!" diye Vahy edince,
Yâkub Aleyhisselâm:
"Yâ Rab!
Ben, bir hatâ işledim!
Onu, bana, bağışla!" dedi.
Yüce Allah:
"Bağışladım!"
buyurdu.
Bundan sonra Yâkub Aleyhisselâm,
derdini soranlara:
"Ben, taşan kederimi ve üzüntümü,
yalnız
Allâha şikâyet ve arz ederim!"
derdi.