Gönderen Konu: Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)  (Okunma sayısı 79710 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)
« : 26 Şubat 2009, 04:37:24 »

Dünyaya ve ahirete ilişkin en sahici bilgi kaynağımız olan Efendimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem), örnek bir eş olarak da, ideal eşin nasıl olması gerektiğini tüm dünyaya öğretmiştir.

Her adımı bir nezaket, bir zarafet ve incelik barındıran Peygamberimiz, nasıl `iyi bir eş` olunabileceğini, huzurlu bir ailenin temelini atmanın toplum için neden önemli olduğunu bizatihi kendi yaşantısıyla göstermiştir.

Müminlerin annesi, Hz. Aişe(ra) validemiz şöyle buyurmuştur: `Resulullah, hanımlarıyla baş başa kaldığında insanların en nezaketlisi ve güler yüzlüsüydü`

`Eve girdiğinizde ev halkına selam verin` diyen efendimiz, evine her girişinde selam verirdi. Gece geç saatlerde geldiği takdirde, uyuyanı uyandırmayacak ancak uyanık olanın işitebileceği bir sesle selam vererek içeri girerdi.

Sevgiyle eşinin ellerinden tutanın günahları dökülüyor

Bir hadisi şerifte efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: `Kişi, hanımının yüzüne baktığı vakit, hanım da efendisinin yüzüne bakarsa, Allah da her ikisine rahmet nazarı ile bakar. Erkek, hanımın ellerini avucuna alınca, o da erkeğinin ellerini tutarsa, parmaklarının arasından günahları dökülür.`

Efendimiz (sav), eşler arasındaki muhabbetin fiziksel temasla da hissettirilmesini istemekteydi. Çünkü biliyoruz ki, eller ve parmaklar, sevginin aktarılmasında önemli bir rol oynarlar. Netice olarak, diyebiliriz ki, eşlerin, ellerinden tutarak birbirlerine sevgiyle bakmaları bile bir sünnet-i seniyye olarak onlara sevap kazandıran bir davranış hükmüne dönüşür.

Aile fertleriyle birlikte olurdu

Peygamber efendimiz (sav), bütün yoğunluğuna rağmen, eşleriyle geçireceği / geçirmesi gereken vakitleri aksatmaz, gün içerisinde mutlaka aile fertleriyle bulunmaya özen gösterirdi. Aile üyelerinin meşru dinlenme ve eğlenme gibi ihtiyaçlarının karşılanmasında onlara kolaylık gösterirdi. Ramazan bayramındaki merasimlere eşlerini ve kızlarını da götürürdü.

Birçok rivayette geçtiği kadarıyla, özellikle Kurban bayramlarında, kurbanın kesileceği sırada, kız Hz. Fatıma`yı da hazır bulundurmuştur. Yine bir bayram günü münasebetiyle Habeşlilerin mescitte sergiledikleri gösterileri izlemek isteyen Hz. Aişe validemize, bu hususta yardımcı olmuş, onun gösteriyi izlemesine imkân ve izin vermiştir. Yine başka rivayetlerde, zaman zaman Hz. Aişe annemizle koşu müsabakaları ve yarışlar yaptığı bildirilmiştir. Efendimiz, özellikle yaptığı şaka ve esprilerle, eşleri için hayat sevinci ve mutluluk kaynağı olmuştur.

Günümüzde çok yoğun gündemi olan (!) Müslüman eşler, çocuklarına ve eşlerine vakit ayıramamakta, gerekli hassasiyeti gösterememektedirler. Bu konularda Müslüman erkekler, sürekli aile fertlerinden fedakârlık beklemektedirler. Eşine ve çocuklarına vakit ayıramayan büyük dava adamları (!) aslında çok şeylerini kaybetmiştirler. Peygamberlik gibi büyük ve meşakkatli bir görevi ifa eden efendimiz, eşlerine vakit ayırmasıyla olması gerekenin ne olduğunu göstermiştir. Zira Efendimiz (sav) şöyle buyurur: `Nefsinizin, ailenizin ve her hak sahibinin, üzerinizde hakkı vardır. O halde her hak sahibine hakkını verin!`

`Bu bağlamda diyebiliriz ki, Müslüman erkek, eşine ve çocuklarına has kıldığı zaman dilimleri oluşturmalı, birlikte ibadet, seyahat ve ziyaret ortamlarına sahip olmalıdır. Böylesi zaman dilimlerinin, bir eğitim-öğretim ortamı olması da sağlanabilir. Zira Sevgili Peygamberimiz özel vakit ayırarak eğittiği eşlerinin birer öğretmen haline gelmelerini sağlamıştı. Hz. Aişe`nin ashabın fakihlerinden bir olmasında ve 2210 hadis aktarmasında, onun için ayrılan vakitlerin önemli bir rolü olsa gerektir.`

Ev işlerinde eşlerine yardım ederdi

`Bir kavmin efendisi ona hizmet edendir` buyuran Efendimiz (sav), âlemlere rahmet olarak gönderildiği gibi, eşleri için de bir rahmet vesilesiydi. Müminlerin annesi, Hz. Aişe validemiz, Efendimizi bizlere anlatırken; `Evinde elbisesini diken, ayakkabısını yamayan, keçileri sağan, kendi işlerini kendisi gören` bir peygamber olarak tanıtmaktadır.

Birçok kimsenin yapmaktan kaçındığı veya kendisi için uygun görmediği bu davranışları yaparken O, çağlar ötesinden bize bir mesaj vermektedir aslında. Müslüman erkek, eşinin ev işlerini kolaylaştıracak bir takım teknolojik cihazları almak için harcayacağı paranın bir sadaka hükmünde olduğunu bilmelidir. Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: `Kişinin Allah yolunda harcadığı paraların en hayırlısı, ailesi için harcadıklarıdır.`

Unutmamak gerekir ki, Efendimiz (sav), bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: `Sizin en hayırlınız eşine hayırlı davrananınızdır`

Efendimiz'in evlilikleri

Peygamber efendimiz (sav), ilk evliliğini mübarek eşi, Hz. Hatice ile yapmıştı. Ve bu evlilik münasebetiyle 25 yıl süren bir zaman zarfında mutlu bir evlilik hayatı olmuştu. Hz. Hatice validemiz vefat edene kadar bir başkasıyla evlenmemişti. Hatice annemizin vefatından sonra bir süre yalnız yaşamış ve sonra yine dul bir hanım olan Hz. Sevde validemizle ikinci evliliğini yapmıştı.

Daha sonraki tarihlerde ise, her biri ayrı bir hikmet ve özel sebep gereği yaptığı evlilikleriyle Efendimiz, eşleri vasıtasıyla mümin kadınlara dinlerini anlatma imkanı bulmuştur.

`Ben onun sevgisiyle rızıklandırıldım`

Hz. Peygamber (sav), ilk eşi Hz. Hatice validemizi vefatından sonra da sık sık hatırlamış ve hayırla yâd etmiştir. Hatta Hz. Hatice validemizin hatırasına gösterdiği derin saygı, Hz. Aişe validemizin dikkatini çekmişti. Hz. Aişe, bir gün Efendimize bunun sebebini sormuştu.

Efendimiz: `Allah bana ondan daha hayırlısını vermemiştir. Çünkü insanlar benim peygamberliğimi inkâr ederken, o bana inandı. Herkes beni yalanlarken o beni tasdik etti. Çevremdekiler benden mallarını esirgerken, o benim için bütün malını feda etti. Ayrıca o, çocuklarımın da annesiydi... Doğrusu ben onun sevgisiyle rızıklandırıldım!` buyurmuştu.

Tarihin en aziz vefa örneği


İslam ordusu büyük bir ihtişamla Mekke`ye girmiş ve şanlı komutanı Efendimiz (sav) da hüzünlü bir şekilde terk ettiği yurduna, muzaffer bir komutan olarak geri dönmüştü. Mekke`nin yöneticileri, İslam ordusunun azameti karşısında savaşmaya bile cesaret edemeden şehri teslim etmişti.

Aynı günün akşamında, karanlık çökmeye başladığında, peygamberimize nerede gecelemek istediği sorulmuştu. Efendimiz de Hacun bölgesinde kendisine bir çadır kurulmasını istemişti. Hacun bölgesinde çadırının kurulmasını istediği yer, Cennetü`l Mualla`yı karşıdan gören bir yerdi. Efendimiz`in çadırının kurulmasını istediği yer; Hz. Hatice`nin kabrinin tam karşısındaki alandı. Muzaffer bir ordu komutanı olarak, Mekke`nin istediği en güzel evinde kalabilecekken, Hz. Hatice`nin kabrinin karşısında çadır kurdurması, Efendimiz'in yıllar önce kaybettiği eşine duyduğu derin aşkın bir yansımasıydı.

Efendimizden eşlere davranış tavsiyeleri

Hakîm İbn Mu`âviye babasından naklediyor: `Ey Allah`ın Resulü! Dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?` Şöyle buyurdu: `Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbih etmemen, evin içi hariç onu terk etmemen.` [Ebû Dâvud]

`Kadınlara ancak kerim olanlar ikram ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.` [İbn Mâce]

`Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.` [Müslim]

`... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur.` [Buhârî, Müslim]

`Mümin, Allah korkusundan ve O`na itaatten sonra, iyi bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini sevindirir, üzerine yemin etse, yeminini doğru çıkarır, başka tarafa gitse, kendisinin bulunmadığı sırada namusunu ve malını korur.` [İbn Mâce]

`Kadın, beş vakit namazını kılar, bir aylık orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: `Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir` denilir.` [Ahmed b. Hanbel]


Milli Gazete
« Son Düzenleme: 25 Şubat 2010, 11:08:14 Gönderen: Tuğra »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı zirve

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 11
Ynt: Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)
« Yanıtla #1 : 27 Şubat 2009, 01:14:45 »
çok güzel hazırlanmış olan bu yazıya müsadenizle duyduğumda beni çok etkileyen bir hadisi şerifi sizinle paylaşmak istedim.
muaz b. cebel (r.a) anlatıyor:nebi(s.a.s)şöyle buyurmuş:''herhangi bir kadın dünyadaki kocasını üzünce,adamın cennet hurilerinden olan zevcesi:''Allah canını alsın.onu incitme ,o senin yanında ancak bir misafirdir.pek yakında senden ayrılıp bize gelecek''dermiş.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)
« Yanıtla #2 : 27 Şubat 2009, 05:50:12 »
İnşaAllah eşler her konuda birbirlerinin hak ve hukuklarına riayet ederek, dareyn saadetine vesile olacak güzel yuvalar inşa edebilirler. Her iki tarafın da sorumluluğunu bildiği, sevgi, saygı dolu, iman ve İslam'ın sarsılmaz surları ile örülmüş huzurlu bir yuvada daimi mutluluk kaçınılmazdır. Hanımlar eşlerine itaat ve huzuru temin adına nasıl görevlilerse, beyler de hanımlarının kendilerine "Allah'ın emaneti" olduğu hakikatini gözardı etmemeli, emaneti en güzel şekilde, imtina ile muhfaza adına azamî gayret gösterme çabası içerisinde olabilmeliler.

Hasılı, iki gözle, bir görebilme sanatıdır evlilik.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Hz. Peygamber (s.a.v)'in Örnek Aile Reisliği
« Yanıtla #3 : 28 Mart 2009, 05:26:02 »
Allah’ın Resülü, iki cihan serveri Hz. Muhammed (sallAllahu aleyhi vesellem) müslümanlar için en güzel örnektir. Hayatımızın bütün rollerinde, Efendimiz bizim için en güzel ve en ideal örnektir.

Siz ideal bir devlet adamı örneği mi arıyorsunuz, işte size en güzel örnek Hz. Muhammed Aleyhisselamın idareciliği. Siz ideal bir arkadaş örneği mi arıyorsunuz, işte size Resulullahın arkadaşlığı. Siz ideal bir aile reisi modeli mi arıyorsunuz, işte size en güzel aile reisi olan Hz. Muhammed aleyhisselam…

Allah-u Teala müminler için Peygamberin bir model olduğunu şu ayetle haber vermektedir: “Andolsun, sizin için Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde en güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
Hiç şüphe yok ki, yeryüzünde gelmiş-geçmiş ve gelecek hanelerin, kurulacak yuvaların en mesudu, en bahtiyarı ve en bereketlisi Allah Resulünün hanesiydi. O'nun hânesinde her zaman burcu burcu saadet kokardı. Onun evlilik hayatı kusursuzdur ve bugünün çiftlerine bir örnektir.

İşte, kısa kısa başlıklar altında Peygamber Efendimizin aile içi davranışları ve hadislerinden yola çıkarak mutlu yuva, mutlu aile için çok önemli reçeteler...

Eşlerine İlgi ve Alaka Gösterir, Neşelendirirdi

Aile, sevgi üzerine kurulur. Sevgi olmadan, mutluluk olmaz. Peygamberimiz, aile bireylerini sever ve onlara değer verirdi. O, çok iyi bir aile reisi, şefkatli ve hoşgörülü bir insandı.

Bir eş ve babanın ailesine olan ilgisinin en önemli göstergesi, onlarla birlikte vakit geçirmesidir. Hz. Peygamber (sas), buna özen gösterir, ne ibadeti, ne arkadaşlarıyla geçirdiği vakit, ne de dünya meşguliyeti buna mani olmazdı.

O, ailesi ile birlikte olduğunda, onlarla sohbet eder, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve eğitmeye çalışırdı.

Peygamberimiz genel olarak bütün hanımlara karşı ve tabii ki kendi hanımlarına da çok nazik davranır, hiçbir şekilde kalplerini kırmazdı.

Başta Hz. Âişe (radıyAllahu anha) validemiz olmak üzere bütün hanımları, Peygamberimizin evde çok sakin, halim ve mütevazı olduğunu söyleyerek, onu her yönüyle mükemmel bir aile reisi, merhametli bir koca, şefkatli bir baba olarak anlatırlar.

Rivâyetler, Hz. Peygamber’in âilevî sohbetinin iki istikamette oluştuğunu göstermektedir: Birincisi, âile fertlerinin her biri ile şahsen teması ve husûsî sohbeti; ikincisi, âile fertlerinin tamamının birbiriyle temas ve sohbeti.

Allah Resulü, hanımları ile oturur, sohbet eder, hatta bir arkadaş gibi onlarla bazı meselelerin müzakeresini bile yapardı. O (sav) her zaman hanımları ile istişare etmiştir. Hâlbuki Peygamberin, onların düşünce ve fikirlerine kat'iyen ihtiyacı yoktu; çünkü O, vahiy ile desteklenmişti. Ancak O, ümmetine bir şeyler öğretmek istiyordu.

Kadını, kendisine o ana kadar hiçbir toplumda verilmeyen üstün bir konuma oturtacaktı. İlk vahyi aldığı zaman, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu hanımı ile istişâre etmiştir.

Hanımlarına faziletlerini söylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile müştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, kendisine yapılan yemek davetine “hanım da olursa” kaydıyla icabet etmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayanın gözyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi gibi Resûlullah’ın (sas) pek çok davranışı hanımlarını memnun etmeye yöneliktir.

İlgi ve alâkanın varlığını gösteren bir husus da kişinin, karşısındakinin ihtiyaçlarını fark etmesi ve bu ihtiyacın giderilmesine imkân tanımasıdır. Aynı şekilde insan fıtratında var olan eğlenme ve şakalaşma ihtiyacını bilen Resûlullah (sas) buna da imkân tanımış ve bizzat eşleriyle şakalaşmıştır.

Peygamberimizin yaptığı şakalar, yerli yerinde ve mesaj doluydu. Lüzumsuz ve yersiz değildi. Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı. Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi.

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber aile içinde gayet toleranslı davranır ve latife yapmayı severdi. Hey şeyden önce yüzü gülerdi. Onun sadece hiddetlendiği husus, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gördüğü saygısızlıktı. O böyle bir durumda, Allah’ın emirlerinin yerine getirilmesi ve haram kıldığı bir şeyden vazgeçilmesi için bütün gayretini sarf ederdi.

Ailenin Nafakasını Temin Etmek Erkeğin Görevidir

İslam'da ailenin yeme, içme, giyim, barınma ve sağlık gibi masraflar aile reisi erkeğin üzerine yüklenmiştir. Günlük ihtiyaçlar konusunda Hz. Peygamber’in (sas) gösterdiği hassâsiyet çok büyüktür. Çünkü Allah, Kur'ân-ı Kerim’de “O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.”(Nisâ, 5) Buyurur.

Hanımının giyecek ve yiyeceği kocanın gelirine uygun olarak sağlanmalıdır. Yedirmenin, giydirmenin ve meskenin yanı sıra, koca, hanımı için hayırseverlik ve cömertlik sayılacak harcamalar da yapmalıdır.

Nezaket ve zarafet timsâli Peygamber (sas) şöyle der: “Erkeğin hanımına harcadığı her şey sadakadır”, “Erkek hanımına su bile içirse onun ecri vardır”, “Kıyâmet günü kişinin mîzânına konacak ilk şey, ailesinin nafakası için harcadıklarıdır.”
Bu hadislerden yola çıkarak şunu anlıyoruz; her aile reisi Hz. Peygamber gibi ailesine geniş davranmalı, cimrilik etmemelidir.
    

Aile Eğitimine Büyük Önem Verirdi

Resûlullah’ın aile ocağı aynı zamanda bir mekteptir. Bu mektep, bir meselesi olan kadın-erkek bütün Medinelilere açık idiyse de talebe olarak, öncelikle müminlerin anneleri sayılan Resulullahın eşlerine aitti. Onlar buranın devamlı ve asli talebeleri idiler.

Allah Resûlü'nün mübarek hanesi, kadınlara ait hususların talim edildiği bir medrese durumunda idi. Efendimizin hususî durumları, hep o mahrem daire içinde öğreniliyor ve orada öğrenilenler de daha sonra ümmete naklediliyordu. Aile hayatına ait hükümlerin %90'ı bize, Allah Resûlü'nün pak zevceleri tarafından aktarılmıştır. Bilhassa İslam tarihinin en büyük fıkıh alimlerinden biri olarak sayılabilecek Peygamberimizin eşi Hz. Aişe (r.anha) validemizin ismini anmadan geçmemek gerekir.

Resûlullah’ın (sas) âilesinde, çocukların eğitimi önemli meselelerden biridir. Doğumla birlikte çocuğun kulaklarına ezanın okunması, eğitim işinin ne kadar erken ele alınması gerektiğini sembolize eder. Eğitimin pratik uygulanmasına ise konuşma yaşında ve Kur'an'ı Kerim’den âyetler ezberletilerek başlatılırdı.

İlk öğretilecek şeyin “Lailahe illAllah” olmasını da emreden Hz. Peygamber (sas), akıl ve muhakemeyle ilgili eğitimin temyiz yaşından itibaren sistematize edilmesini irşat buyurur.

Hz. Peygamberimize göre kişinin ailesiyle geçirdigi vakit, boşa harcanmış bir zaman değildir. Peygamber Efendimiz insanlara, bildiğini anlatacağı ilk kişilerin aile fertleri olduğunu öğretmiştir. O, kendisine gelen heyetlere: "Ailenize dönün ve onlara öğrendiklerinizi öğretin." derdi.

Bir hadislerinde, "Erkek ailesinin çobanıdır ve aile efradından sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve onlardan sorumludur." Buyurduktan sonra; "Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz." Diyerek çerçeveyi en geniş şekliyle göstermiştir. Bu, aile içerisinde edep, ahlâk, fazilet ve bilgi açısından eğitime işaret etmektedir.

Bu konuda, kendi çocukları ile daha sonra evlendiği hanımların önceki evliliklerinden olan çocukları arasında bir fark olmamıştır. Onlara da aynı sevgi ve şefkati göstermiş, zaman zaman da gerekli uyarılarla onları eğitmiştir. Bir defasında Hz. Peygamber, Ümmü Seleme'nin önceki eşi Ebu Seleme'den olan oğlu Ömer'in yemek yerken tabağın her tarafından yediğini görünce onu: "Oğul, besmele çek, sağ elinle ye ve hep önünden ye" diyerek uyarmıştır. (Buhârî, Et’ime, 2.)

Medine döneminde kızı Fatıma ile damadı Ali'nin evlerine (r.anhuma), sabah namazına kalktığı zaman, uğrayıp onları namaza kaldırması da, O'nun, çocuklarının evliliklerinden sonra bile eğitimlerine verdiği önemi göstermektedir. (Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/259.)

Aile Fertlerine İyi Davranır, Şiddet Uygulamazdı

Günümüzde kimi kadınlar şiddetten yakınmaktadır. Şu iyi bilinmelidir ki eğer bir erkek hanımına şiddet uyguluyorsa, bu duruma Kur'an ve hadis kesinlikle izin vermez. Bunu yapan varsa; bu ya cahilliğinden ya kötü adetten kaynaklanıyor demektir.
Peygamberimizin hayatını incelediğimizde, Sevgili Peygamberimizin eşlerine ve çocuklarına gayet şefkatli ve merhametli davrandığını görüyoruz. Peygamberimizin hayatının hiç bir safhasında eşlerini ve çocuklarını dövmemiştir. Peygamberimizin şu hadisleri onun bu husustaki hassasiyetlerini ortaya koymaktadır.

Hanımına darılma konusunda da Peygamber Efendimizin çok ilginç bir hadisi vardır: "Mümin bir erkek, mümin bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa diğer huyundan hoşlanabilir.”

Peygamberimiz, kadınlara anlayışlı davranmayı tavsiye etmektedir: “Aranızda en hayırlı kimseler, kadınlarına, zevcelerine karşı huyu en iyi olanlarınızdır.” Buyurmuştur.

Ayrıca Peygamber Efendimiz: "Kadınlar hususunda Allah’tan sakınınız. Zira siz onları Allah’tan emanet olarak almışsınızdır."
"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin." (Ebû Davûd, Nikah 40-41)

"Harcayacağın tüm harcamalardan dolayı, Allah'ın izniyle mükâfat alacaksın. Hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmanın bile karşılığını alacaksın." (Buhârî, İman, 56)

"Sizden biri hem karısını köle gibi döver, hem de utanmadan sarılıp yatar." (Ahmed, IV, 17)
Kısacası, Peygamber Efendimiz Yüce Allah'ın "Eşlerinizle en güzel bir biçimde geçinin" (Nisa, 19) ayetini en güzel bir biçimde uygulamıştır.

Kendi İşlerini Kendi Görürdü

Bir aile içerisinde, bireyler birbirlerine yardımcı olurlar. Örnek bir insan olarak Hz. Peygamber (sas) de ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırdı. Ev halkı ve arkadaşları onun bütün işlerini yapmaya hazır olduğu hâlde, peygamberimiz bunu istemezdi.
Bir gün birisi, Hz. Ayşe’ye, Peygamberimizin işlerinde neler yaptığını sordu. Hz. Ayşe (r.anha), onun bizzat ev işleriyle meşgul olduğunu söyledi. Peygamberimiz, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, çarşıdan alışveriş yapar, ayakkabılarını ve delik su kaplarını tamir ederdi. Develeri bağlar, onların yemlerini verirdi. Ev işlerine yardım ederdi. Arkadaşlarının da bu konuda kendisini örnek almalarını isterdi.

Eşleri ve Çocukları Arasında Ayırım Yapmazdı

Allah Resûlü’nün kadına verdiği değer, ne o güne kadar ne de o günden sonra, cihanda eşi görülmedik bir seviyede idi. O bir gece kalkıp hanımlarından birinin hatırını sorsa, hemen diğer hanımlarını da dolaşır, onların da hatırını sorardı. Davranış bakımından hiçbirini diğerine tercih eder görünmezdi. Herkes gibi hanımları da, kendilerini Allah Resûlü nezdinde en sevgili sanırdı. Bu da O’nun eşsiz mürüvvetinden kaynaklanıyordu.

Peygamberimizin hayatında, kız erkek evladı arasında adaletsizlik yaptığını göremezsiniz. Peygamberimiz de bir baba olarak, aile bireylerine eşit davranmış, aralarında ayrım yapmamıştır. O, herkese hak ettiği değeri verirdi. Aile içinde kimseyi ayıplamaz, küçük düşürmezdi. Yanlış davranışları bile güzellikle çözerdi.

O dönemde, kız çocukları, erkek çocuklarından ayrı tutulurdu. O, erkek çocukların üstün görülme anlayışını yıkmıştır. Peygamberimiz, aile bireylerinin eğitimine önem vermiştir. Kız erkek demeden tüm çocuklara iyi eğitim vermenin önemi üzerinde durmuştur.
Peygamberimiz (sas), sonradan evlatlık edindiği, Zeyd'i kendi çocuklarından hiç ayrı tutmamıştır. Zeyd'e kendi yediklerinden yedirmiş, giydiğinden giydirmiştir.

Hz. Peygamber, ailede çocuklar arasında ayrım yapmayı kesinlikle uygun görmemiştir. O, şöyle buyurur: “Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın.” Bu konu üzerinde o kadar durmuştur ki, bir defasında şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever.”

Anne ve babalar, Peygamberimizin sünnetine uyarak çocuklar arasında sevgide, ilgi göstermede, ihtiyaçlarını gidermede adaletten ayrılmamalıdır.

Rabbimiz! Yuvalarımıza saadet ver, ömrümüze bereket ver, kazancımızı helalinden eyle! Rızana uygun şekilde yaşamayı nasip eyle. Dünya ve ahiret iyiliklerini üzerimizden eksiltme Ya Rabbi! (Âmin)


HASAN ÇALIŞKAN
Gülistan Dergisi
« Son Düzenleme: 25 Şubat 2010, 11:07:42 Gönderen: Tuğra »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı gülçiçek

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 391
Ynt: Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)
« Yanıtla #4 : 25 Şubat 2010, 07:55:26 »
   Allah razı olsun .Bu güzel paylaşım için.                     
mum  olmak kolay değildir, ışık saçmak için evvela yanmak gerek.

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)
« Yanıtla #5 : 25 Şubat 2010, 10:40:40 »
Çok güzel, Allah c.c. razı olsun.
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı aydeniz

  • yazar
  • ****
  • İleti: 560
  • Hakka kul olmak
Ynt: Örnek bir eş olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v)
« Yanıtla #6 : 25 Şubat 2010, 13:34:41 »
paylaşım için teşekkürler