Gönderen Konu: 4 Nisan 1953 Dumlupinar Faciasi (Ah Bir Atas Ver)  (Okunma sayısı 14991 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı garsli36

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 186
4 Nisan 1953 Dumlupinar Faciasi (Ah Bir Atas Ver)
« : 31 Aralık 2008, 01:53:16 »

Arkadaslar az önce asagidaki türküyü dinlerken daha önce duydugum fakat teferruati hakkinda bilgi sahibi olmadigim aci bir hatirayi ögrendim ve sizlerle paylasmak istedim..
Kalin saglicakla..garsli36

Çanakkale Boğazı.. Narburnu açıkları...
4 Nisan 1953...Saat 02:15


"Uzun ve yorgun bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Naraburnu açıklarında, İsveç bandralı Nabold şilebiyle çarpıştı...

Sessiz, soğuk ve karanlıktı gece...

Dumlupınar başından aldığı şiddetli darbeyle birkaç saniye içinde sulara gömüldü...

Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dariresine sığındı. Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamadırasıyla denizaltıyla temas kuruldu... Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu... Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için aşağıdakilere gerekmedikçe konuşmamları, şarkı-türkü söylememeleri, sigara içmememleri söylendi... Ancak, saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda, karanlıkta bekleyen 22 kişiye herşeyyine aynı sözcüklerle anlatıldı: Konuşabilirler, türkü söyleyebilirler, hatta cigara bile içebilirlerdi..."

Şamandradaki telefon hattının öbür ucundan tüm Türkiye, denizaltıda tevekkülle ölüme yatmanın hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi:

Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen sallan gel ben boyuna bakayım

Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği

Vur ataşı gavur sinem ko yansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın

Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği ..

TCG DumlupınarTCG Dumlupınar, 4 Nisan 1953 günü I.İnönü denizaltısı ile Akdenizdeki NATO tatbikatından dönerken 81 kişilik mürettebatı ile batan Türk denizaltısı.

3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 2:10 sularında Çanakkale boğazı Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı. Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar'a çarpmıştı. Çarpışmanın şiddetiyle Dumlupınar'ın güvertesinde bulunan 8 kişi denize düştü. 8 kişiden 2 si pervaneye takılarak, biri boğularak yaşamını yitirdi.

Olay yerine ilk olarak Gümrük Motoru geldi. Sağ kalan 5 kişi, Gümrük Motoru tarafından Çanakkale'ye götürülerek hastaneye yatırıldı. Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki geminin içindeki 81 kişiden yalnızca 22'si kıç torpido dairesine sığınabilmişti. Burada mahsur kalan 22 kişi battı şamandırasını su yüzüne fırlattılar. Güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri tarafından şamandıra görüldü. Gümrük Motoru derhal şamandıranın yanına geldi. Gümrük Motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırarak ve "Alo" diyerek cevap bekledi. Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik olduğunu, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu, kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını bildirdi. Selim Yoludüz, Kurtaran gemisinin geleceğini söyledi. Saat 11:00 sularında Kurtaran olay yerine geldi. 72 saat boyunca çalışmalar durmaksızın sürdü. Fakat boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle çalışmalar sonuçsuz kalıyordu. Artık denizaltıdakiler için umutlar kesilmişti.

Denizaltıda şehit olan 81 kişi her yılın 4 Nisan günü anılır.

81 denizciden hazin veda: Vatan sağolsun

Yıl 1953... 4 Nisan pazar günü. Gün henüz ağarmamışken, Eceabat ve Nara kıyıları şiddetli bir çarpışmanın gürültüsüyle sarsıldı. Bu sarsıntı güneşle birlikte tüm Türkiye’yi saracak ve çarpışmanın gürültüsünü sessiz hıçkırıklara dönüştürecekti. Naraburnu açıklarında İsveç şilebi Naboland ile çarpışarak Çanakkale Boğazı’nın sularına gömülen Dumlupınar denizaltında hayatlarını kaybeden 81 denizci ise tarihin sayfalarına ve Türk milletinin kalbine şu sözlerle kazınacaktı: “Vatan sağolsun...”

Akdeniz'de gerçekleştirilen NATO tatbikatına katılan 1. İnönü ve Dumlupınar denizaltı gemileri, manevraların sona ermesinin ardından Gölcük'e dönmek üzere yola çıktılar. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na giriş yapan iki denizaltı gemisi, olacaklardan habersiz eve dönüyordu. Sakin geçen yolculuk saat 02.10 sularında Dumlupınar için son buldu.

Sislerin ardındaki "NABOLAND"
Çanakkale Boğazı her zaman denizciler için zor bir geçiş olmuştu. Özellikle İstanbul yönüne giden deniz taşıtları Naraburnu önünde manevra yaparken büyük dikkat ve özen göstermek zorundadır. O gece Dumlupınar için bir başka şanssızlık da boğazın üstünü kaplayan sis bulutuydu. Dumlupınar Naraburnu açıklarına yaklaşırken geminin güvertesinde Süvari Kıdemli Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hüseyin Yumuk, Astsubay Hüseyin Akış ve Astsubay Hüseyin İnkaya bulunuyordu. Çanakkale Boğazı'nın sularında sessiz sedasız ilerleyen tek gemi Dumlupınar değildi. İstanbul yönünden gelmekte olan İsveç Bandıralı şilep "Naboland" da aynı dakikalarda Naraburnu açıklarına gelmişti. Kaptanlığını Oscar Lorentzon'un yaptığı Naboland ile Dumlupınar, birkaç dakika sonra korkunç bir gürültüyle çarpışacak ve bu çarpışma Eceabat sahilinde dahi duyulacaktı.

Ve o an
Astsubay Hüseyin İnkaya nöbetçi olmamasına rağmen vardiya dışı görevine devam etmekteydi. Nara önlerine gelinirken rotada dikkatini çeken değişiklik üzerine köprü üstüne çıktı. İşte tam bu sırada güvertede bulunan kimsenin ne olduğunu anlayamadığı bir gürültü koptu ve denizciler suya yuvarlandı. Çarpışma sırasında güvertede bulunan 8 denizcden sadece 5'i gözlerini denizde açacak kadar şanslıydı. Bu 5 subay ve astsubayın dışında 2 er pervaneye takılarak, 1 astsubay ise boğularak hayatlarını kaybetti. Naboland, Dumlupınar'a baş torpido dairesinin sancak tarafından bindrmişti. Çarpışmanın gürültüsü Eceabat Limanı'nda demirlemiş olan gemiler tarafından duyuldu. Böylesi şiddetli bir darbe alan Dumlupınar, süratle baş tarafından batmaya başladı. Darbenin şiddetine dayanamayan Dumlupınar, birkaç saniye içinde Çanakkale Boğazı'nın karanlık ve puslu sularına gömüldü. Fakat denizaltı ve hayatta kalan mürettebatının yaşayacakları henüz bitmemişti. Hızla sulara gömülen Dumlupınar'ın santral dairesinde çarpışma sonucu şiddetli bir patlama meydana geldi. Denizaltı'nın tüm elektriği kesilmişti. Gemilerinin baş taraftan itibaren su aldığını gören denizciler hızla kıç torpido dairesine doğru harekete geçti. Kıç torpidoya varana kadar da arkadaşlarının birçoğunu kaybettiler. Dumlupınar batmaya devam ederken 22 denizci de kıç torpido dairesine ulaşmayı başarmış, burada kendine yer bulamayan arkadaşları hayatlarını kaybetmişti. Dumlupınar ilk şehitlerini böylelikle vermiş oldu..............

Gümrük motoru olay yerinde
Aynı gece Eceabat Limanı'nda demirli halde bulunan Gümrük Motoru'ndaki personel, telaş içinde motora gelen bir kişi tarafından uyandırıldı. Bu kişi, Nara açıklarında bir çarpışmanın olduğunu söyleyerek, motorun kaza mahaline gitmesini istedi. Derhal yola koyulan gümrük motoru, kaza yerine vardığında deniz "panayır yeri gibiydi". Naboland, tahlisiye sandallarını indirmiş, fosforlu can yeleklerini denize bırakmış ve birçok uyarı fişeği fırlatmıştı. Gümrük motoru mürettebatı, deniz üzerinde dolaşırken tahlisiye sandallarına çıkmış ve can yeleklerine sarılmış Dumlupınar mürettebatını görerek motora aldı. Bu denizciler hızla Çanakkale'ye götürülerek hastaneye yatırıldı. Fakat hala denizin dibinde 81 kişi vardı ve onların yaşayıp yaşamadıkları bilinmiyordu. Artık onların yaşamasını ummaktan ve denizaltı kurtarma gemisi Kurtaran'ı çağırmaktan başka çare yoktu.


"Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısı burada battı"
Naraburnu'nda gün ağarmıştı. Havanın aydınlanması sayesinde civarda dolaşan balıkçı tekneleri Dumlupınar'ın batarken su yüzüne fırlattığı muhabere şamandırasını gördü. Beklenen haber gelmişti. Haberi alan gümrük motoru derhal şamandıranın bulunduğu yere gitti. Gümrük motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz şamandıraya uzandı ve üzerindeki yazıyı okudu: "Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar Denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve denizaltıyla irtibat kurun." Kapağı açtı, şamandıranın içindeki ahizeyi kaldırdı ve ümitle "Alo" dedi...

"VATAN SAĞOLSUN..."

Sesine karşılık bekleyen gümrük muhafızının yüreğine, karşı taraftan gelen cevap su serpti: "Buyrun, ben Astsubay Selami" Beklediği karşılığı alan Selim Yoludüz astsubay Selami'ye ne durumda olduklarını sordu. Aldığı cevap Dumlupınar'da yaşanan trajediyi açıklar nitelikteydi. Astsubay Selami geminin 15 derece sancak yönünde yatık olduğunu, elektriğin kesik olduğunu ve kendilerinin kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını söyledi. Gümrük motorunun çarkçısı Selim Yoludüz, mürettebata Çanakkale Boğazı'nın Nara Burnu'nda olduklarını ve gemilerinin tahminen 90 derece derinlikte yatmakta olduğunu söyleyerek, "Endişelenmeyin. Kurtaran yolda. Sizi oradan çıkaracağız" dedi. Vatan görevi için denizaltıda bulunduklarını söyleyen Astsubay Selami'nin cevabı ise Çarkçı Selim Yoludüz'ün kulağına ve kalbine işledi:

"Ailelerimize selam söylüyoruz. Bizi kurtaracağınızdan eminiz. Vatan sağolsun... "

Bu, astsubay Selami'nin boğazın yüzeyindekilerle yaptığı ilk konuşma oldu. Saat 11:00 sularında olay mahaline gelen Kurtaran gemisinin çalışmaları sonuçsuz kaldıkça yüzeydekilerin umudu azalıyordu. Bu arada ilk konuşmanın ardından sırasıyla, Çanakkale Deniz Komutanı Albay Zeki Adar, Gümrük Memuru Selim Yoludüz bir kez daha ve 1. İnönü Denizaltısı ikinci kumandanı Üsteğmen Suat Tezcan Dumlupınar'la görüştü. Aşağıda Astsubay Selami ve arkadaşlarının zamanı azaldıkça, su yüzünde bulunanların moralleri bozuluyordu. Buna rağmen, Astsubay Selami'nin sesinde tereddütten ve endişeden eser yoktu. Bir süre sonra bir konuşma daha yapmak için şamandıranın başına gidildi ve ahize kaldırıldı. Aşağıdan gelen sesler hazin sonun acılı haberni verir gibiydi. Ahizenin diğer ucundan sadece dualar, ezan sesleri ve iniltiler geliyordu. Saat 15:00 sularında ise muhabere şamandırasını tutan telefon kablosu koptu. Bir daha Dumlupınar mürettebatından haber alınamayacaktı...

Astsubay Selami Özben'in "Vatan Sağolsun" sözleri, 84 metre derinlikte yatan Dumlupınar'dan yükselen son ses oldu.

Kurtaran Gemisi ve kurtarma çalışmaları
Kazanın ardından olay yerine gelen Amiral Sadık Altıncan, Vali Safaeddin Karanakçı ve diğer yetkililerin gözetiminde kurtarma çalışmaları başladı. Bu arada kaza çok kısa sürede gerçekleştiği için olayın farkına varmayan 1. İnönü Denizaltısı da olay yerine geri dönerek kurtarma çalışmalarında bulundu. Bu gemi dışında denizin üstünde iki muhrip, Kurtaran, motorlar ve Naboland bulunuyordu. Çanakkale Boğazı'nın akıntılı sularında Dumlupınar'ı ve mürettebatı kurtarma çalışmaları aralıksız sürdürüldü, fakat bu çaba mürettebatı kurtarmaya yetmedi. Dalgıçlar birçok defa herşeyi göze alarak Dumlupınar'a ulaşmaya çalışmış, fakat hiçbiri kurtarma çanını denizaltının gövdesine tutturmayı başaramamıştı. Kurtarma işinin tüm gereklerinin yerine getirilmesine rağmen, ne Dumlupınar ne de mürettebatı kurtarılabildi.

Salı günü sabaha karşı ümitler tükendi. Çünkü bir denizaltı, personeline 3 gün yaşama izni vermekteydi. 72 saatten sonra içerdeki hava miktarı denizcilerin yaşamasına zaten izin vermeyecekti. Ve saat 02:15 itibariyle 3 günlük süre dolmuştu. 81 denizciden geriye kalan 22 kişiden artık ümit kesilmişti. Ertesi gün saat 15:00'te Başaran Gemisi üzerinde bir tören düzenlendi ve "Dumlupınar Şehitleri" için denize çelenkler bırakıldı.

Kaynakca
Tanıklar Anlatıyor
Hazin Veda
Faciadan Kareler
Onlar Kurtuldu
Son Tebliğ
1950'de Gelmişti
Ebediyete Kadar
Neden Olmadı?
Ana Sayfa

TCG Dumlupınar'da vefat edenler
Subaylar [değiştir]Kurmay Albay Hakkı Burak,
Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören,
Makine Yüzbaşı Affan Kayalı,
Güverte Üsteğmen İsmail Türe,
Makine Üsteğmen Fikret Coşkun,
Güverte Teğmen Bülent Orkun,
Güverte Teğmen Macit Şengün

Astubay Kıdemli Başçavuşlar]
Astsb. Kd. Bçvş. Ali Tayfun,
Astsb. Kd. Bçvş. Emin Akan,
Astsb. Kd. Bçvş. Mehmet Denizmen,
Astsb. Kd. Bçvş. Ömer Öney,
Astsb. Kd. Bçvş. Sait Yıldırım
Astsb. Kd. Bçvş. Şevki Özsekban,

Astubay Başçavuşlar
Astsb. Bçvş. Cemal Kaya,
Astsb. Bçvş. Cemaleddin Denizkıran,
Astsb. Bçvş. Hüseyin Uçan,
Astsb. Bçvş. Kemal Acun,
Astsb. Bçvş. Naci Özaydın
Astsb. Bçvş. Salahaddin Çetindemir,
Astsb. Bçvş. Zeki Gider,

Astubay Çavuşlar
Astsb. Çvş.Bahri Serseren,
Astsb. Çvş.Hamd Reis,
Astsb. Çvş.İbrahim Altıntop,
Astsb. Çvş.İhsan Aral,
Astsb. Çvş.İhsan Coşkun,
Astsb. Çvş.İhsan İçdemir,
Astsb. Çvş.Mehmet Ali Yılmaz
Astsb. Çvş.Mustafa Doğan,
Astsb. Çvş.Necdet Yaman,
Astsb. Çvş.Samim Nebioğlu,
Astsb. Çvş.Selami Özben,
Astsb. Çvş.Şaban Mutlu,
Astsb. Çvş.Tuğrul Çabuk,
Astsb. Çvş.Zeki Açıkdağ,

Mükellef Çavuşlar
Çvş.Ramazan Yurdakul, (Rizeli)
Çvş.Veysel Saygılı, (Karasulu)

Mükellef Onbaşılar
Emin Süzer, (Bodrumlu)
Mehmet Kızılışık, (Bodrumlu)
Murat Yıldırım, (Trabzonlu)
Niyazi Giritli, (Milaslı)
İbrahim İşlemeci, (İstanbullu)
Züğfer Ceylan, (İstanbullu)

Erler
Ahmet Günal, (Lapsekili)
Ahmet Özkaya, (İnebolulu )
Ali Aslan, (Edremitli)
Ali Gökçü, (Bigalı)
Bekir Sarı, (Şileli)
Enver Uçar, (Çanakkaleli)
Feridan Kırcalı, (İzmirli)
Fikri Ulaştırıcı, (Tekirdağlı)
Galip Yılmaz, (Giresunlu )
Hasan Arslan, (Çarşambalı)
Hasan Bozoğlu, (Çanakkaleli)
Hasan Kelleci, (Göreleli)
Hüdai Çağdan, (Çorlulu)
Hüseyin Kayan, (Bartınlı)
Hüseyin Sayım, (Bigalı)
İbrahim Aksoy, (Bursalı)
İsmail Özdemir, (Ordulu )
Kadir Demiroğlu, (Lapsekili)
Kenan Odacıoğlu, (İzmirli)
Mehmet Aydın, (Rizeli)
Mehmet Demir, (Giresunlu)
Mehmet Demirel, (Çanakkaleli)
Murat Suyabatmaz, (İnebolulu)
Mustafa Özsoy, (Sökeli)
Mustafa Taşçı, (Bartınlı)
Necati Kalan, (Foçalı)
Nurettin Alabacak, (Antalyalı)
Nuri Acar, (Marmarisli)
Ömer Yalçın, (Bandırmalı)
Ülfeddin Akar, (Lapsekili)
Yusuf Demir, (Sürmeneli)
Tarık Gediz (muğlalı)
"http://tr.wikipedia.org/wiki/TCG_Dumlup%C4%B1nar" adresinden alındı.

Not:KIMSE SIGARA ICMESIN VE SIGARAYA ÖZENMESIN..
Kalin saglicakla...garsli36