Gönderen Konu: "Özel Emanet"  (Okunma sayısı 4348 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
"Özel Emanet"
« : 29 Mayıs 2007, 01:33:29 »

"ÖZEL EMANET"  

  Kapitalist batı,senenin 365 gününü parsellemiş ve her günden bir
değil,
bir çok çıkar elde etmek için akla hayale gelmez "anma günleri" icat
etmiştir.Her anma bir hediye,her hediye bir para kazanma yolu
demek.Hediyesiz anma günleri de yine düzenleyenlere birer rant kapısı
aralamakta.

     Hani bir söz vardır "Bir koyundan, bir post çıkar" diye.Hayır
efendim
bir koyundan bir post değil,birkaç postu çıkarmayı başarmışlardır.Nede
olsa
"KOYUN" ! Ne dersen,ne yaparsan ağzını açmaz, melûl-melûl bakar, hak
verircesine "melerrr "durur.

     Şöyle ki; 365 günün her gününü ayrı ayrı "önemli ve de kayda"
değer gün
ilan ettikleri gibi; Anneler günü,babalar günü,sevgililer günü,
kadınlar
günü,….Allah'ın günlerimi biter? Her Allah'ın günü bir "özel gün". Bu
"birinci posttur"

     Senenin aynı günlerini bir kez de haftalara ayırıp "ikinci postu"
çıkarırlar. Engelliler Haftası,Orman Haftası,Şehitler
Haftası,…….Haftası,Haftası.

     Bitti sanmayın!

     Bir de tüm yılı hasrettikleri anmaları vardır ki ,bu da "üçüncü
posttur"

     Mevlana Yılı,Eğitim Yılı,…… Yılı,Yılı.

     Evine; eşi,çocuğu,kedisi,köpeği,kanaryası sığan, fakat, evinin hiç
bir
köşesine sığdıramadığı Ana-Babasını Kimsesizler Yurdu'na bırakan
"evlat",
senenin bir günü hatırlayarak,parasına kıyıp aldığı hediyeyle
yükümlülüğünü
yerine getirmişçesine,gönül huzuruyla sevinerek evine döner.

     Senenin her günü hır-gür içinde geçen,kafasına estikçe
sövüp-dövmekte
bir beis görmediği, bir kez gülümsemeyi esirgediği
"sevdiceğine-eşine",koştur-koştur bir gül alıp "farz görevini" ifâ
etmenin
gururunu,mutluluğunu yaşar.(Burada her ne kadar hitap erkek eksenliymiş
gibiyse de, aynı şartlara haiz bayanlar da bu katagoride
değerlendirilmelidir)

     Bir hayli yabancısı olduğum bu gün,hafta,yıl parselleyicileri ve  
sevgisini ranta dönüştüren zihniyet beni pekte enterese etmiyor.

     Ancak,Bu haftanın "Dünya Engelliler Haftası" olduğunu basından
okuyunca
şahidi olduğum ve beni derinden sarsan,etkileyen bir olayı
dillendirmeden
edemedim.

     Avrupalılar,19 yy'a kadar zekâ özürlü ve ruh hastalarını hasta
olarak
kabul etmeyip,bu tür insanları "şeytanın ortakları" kabul
ediyorlardı.Haliyle bu zihniyet tedavi yerine ,o tür hastaları
"günahlarından arındırmak" için diri diri yakıyordu.

     Yine sağır ve dilsiz doğanların iman sahibi olamayacaklarına
hükmetmelerinin sebebi "Çünkü  iman, duyulan,dinlenilen sözlerle
oluşur,gelişir" (St.Agustinus.354-430 yaşamış Hıristiyan düşünür)
teziydi.

      Modern,çağdaş Batı zihniyetinin iz düşümü olarak Türkiye'de de
hamilelik boyunca rutin kontrollerde bebeğin gelişimi çeşitli
yöntemlerle
izlenmekte eğer bir anormali bulgusuna rastlanırsa, büyük çoğunluk  
tarafından kürtaj yoluyla yaşamına son verilmektedir.

      Sakat doğacak bebeğin tedavi / bakım giderlerinin külfeti ve
ekonomiye
müspet katkısının olamayacağı göz önünde bulundurularak topluma
vereceği
zarar/gider düşünülerek doğmadan,gebeliği bitirmek, son derece normal
(!)
karşılanabilmektedir.

      Yine, ailesine getireceği maddi külfet ve bakımından dolayı
manevi
yük, aile ve doktor arasında alınan kararla bebeğin hayatına son
verilerek
çözülmektedir. Sanki sağlıklı doğduğunu gördükten sonra, ilerki
yıllarda da
sağlıklı kalabileceği kendi inisiyatifindeymiş gibi!

      İşte bu haftanın Engelliler Haftası olması hasebiyle müslümanın
fitnesi (*) , Allah'ın en güzel emanetlerinden biri olan çocuğuyla
sınavına
örneklik teşkil edecek, çok zor ama bir o kadar da ulvî davranışın
yansıması, örnek bir aileyi gündeme taşıyarak,imanlarına şahitlik
edeceğim.İmanın ne büyük nimet ve direnç kaynağı olduğunun delili güzel
insanlar.Allah'ın terbiye ettiği akıl ve İblis'in terbiye ettiği akıl
arasındaki farkın somut örneği.

     Hacer'le Ahmet iki yıl kadar önce evlenmişlerdi.İkisi birlikte
islami
kitaplar sattıkları  küçük,mütevazı dükkanlarında omuz omuza hem
rızklarının
peşinde koşuyorlar,hem de Allah kaygısını yaşam biçimi olarak
benimsedikleri
davalarının tebliği için çırpınıyorlardı.

     Bir ara uğradığımda sordum;

   -Ne zaman teyze oluyoruz?

   -Allah'tan ayıpsız kusursuz,razı olacağı bir evlat
istiyoruz.Nasibimizde
varsa, hayırsa inşAllah verir.

    Altı ay kadar önce yine sipariş verdiğim bir kitabı almak üzere
uğradığımda;

  -Biliyor musun? Ahmet'in bile haberi yok.İlk Sana müjde
veriyorum.Test
yaptırmıştım. Az önce öğrendim.Allah nasip ederse teyze oluyorsun.

    Söylerken gözlerinin içi gülüyordu.Nasılda yanakları al al
mutluydu.

    Ziyaretine veya bir kitap almaya gittiğimde, bazen elinde bir
patik,bazen bir bebek yeleği örerken görüyordum.Aldığı kilolardan
şikayet
ediyordu.Bebeğinin adı konusunda benim önerimin ne olduğunu sormuştu.

     Bir hafta kadar önce uğradım.Doğumun ne zaman olduğunu ve
cinsiyetinin
belli olup olmadığını sordum.

    -Temmuz sonu nasipse ,erkekmiş dedi.

    -Az kalmış,Rabbim önünü sonunu hayır etsin,yardımcın olsun.Adına
karar
kıldınız mı?

    -Amin.Evet.Muhammed Emin koyacağız inşAllah.

    - Allah,adıyla müsemma etsin.

    -Biliyor musun? bebeğim yaşamayacakmış.

    -Nasıl yani?

    -Her ay ultrasyona girip kontrolleri yapılıyordu.5. aya kadar her
şey
normal görünüyordu. Daha sonra bir anormallik olduğu ama burada
bilemediklerini söyledi doktorum.İstanbul 'da bir bayan Prof.'un özel
muayene hanesine gittik.Yapılan tetkiklerde Beyin sapı denilen omurilik
soğancığının (bulbus) dışarıda geliştiği ve beyinde su toplanmaya
başladığı
tespit edildi.

    Doktor hemen kürtaj edilmesi gerektiğini söyledi.İstem dışı  eşimin
elini sıkıca kavramışım.

   -Hayır,Asla bu mümkün değil. O bana Allah'ın emaneti ben can
vermedim ki
ben yaşamına son vereyim.

   -Kızım zaten yaşaması imkansız.O kadar az rastlanan bir  vak'a ki !
Tedavisi,ameliyatı hemen hemen olanak dışı.Yaşasa bile o süre içinde
hiçbir
şey hissetmeyen,konuşmayan, gülmeyen bir yaratık olacak. İyi düşün
kararını
ver.Beni dinlersen kürtaja izin ver. Daha çok gençsin başka sağlıklı
çocukların olur.

   -Hayır, düşünmeme gerek yok.Benim bu konuda kararım olamaz.Allah
kararını
vermiş, benim sınavım bu yönde olacak dedim.

    Dönüp geldik.Karyolasını,odasını,giyeceklerini hazırlıyorduk
yavaştan-
yavaştan. Her şeye ara verdik.

     Ahmet'le oturduk,doğunca hemen ölürse adı konur mu? Cenaze namazı
kılınır mı? Gibi dini vecibelerin neler olduğunu araştırıp öğrenelim
diye
konuşmaya başladık.Kalbimi yokladım.Hüzün vardı ama hamdolsun asla
isyan,sıkıntı,çaresizlik vb duygular yoktu.

    -Aklıma ne geldi biliyor musun Ahmet?

    - Hayırdır, ne geldi canım?

    - Hani; Rumeysa Kadın (r.anh) ın çocuğunun ölümünde eşi Talha'ya
"Komşu
emanet bir şey verse sonrada istese ne dersin?" sorusuna Talha'nın
cevabı "
Emanet elbette alacaktır." Rumeysa'nın " O halde Allah emanet verdiği
çocuğumuzu aldı" teslimiyetiyle teselli etmesi geldi.

    -Elbette verende,alacak olanda Allah. Her ne kadar çocuğumuz özürlü
görünse de, dilerse sağlıklı doğmasına güç yetirecek olanda O.Her
halükarda
sonuç bizim hayırımıza olacak.Ama ahret ,ama dünya hayatında.Hatta
ikisinde
de.

    Bu arada çocuğumun durumunu öğrenenlerden her birinden bir ses
çıktı.

    Kimisi" Yedi aydır hamallığını yaptın boşuna"

    Kimisi" Şimdi daha doğmadığından seni ne büyük bir zorluk
beklediğinin
farkında değilsin.Kolay mı özürlü çocuğun bakımı?"

    Bir diğeri " Ağrısını,sancısını çekeceksin,özlemle
bekleyeceksin.Ellerin
bomboş kalacak"

    Büyük çoğunluk çocuğumun hayatına son verilmesini kabul etmemin
vebali
olmayacağı yönünde akıl(!) veriyorlardı.

    Son gidişimizde doktorumda ;

    -Kızım kararında ısrarlımısın?

    -Evet.O bana Rabbimin "Özel Emaneti".Umuyorum ki beni Özel Kulları
arasında gördüğünden,herkese verdiği sağlıklı sıradan emaneti
değil,özel
emanetini teslim etti.İnşAllah en güzel şekilde,razı olacağı hal üzere
bu
güne kadar taşıdığım gibi, benden geri alıncaya kadarda özenle
taşıyacağım."Çekemeyeceğiniz yükü yüklemem" diyor.Adını da Muhammed
Emin
koyacağız. O benim "Cennet Çocuğum" olacak. Eğer Rabbim ömür verir
yaşarsa
ona her baktığımda Cenneti göreceğim yüzünde.

    -Tamam kızım.Madem kararını değiştirmeyeceksin, sana bir psikolog
arkadaşımın yardımını almanı öneririm.Doğumun sezaryenle
olacak.Ameliyattan
çıkıp, ayıldıktan sonra bebeğini kucağına vermeyeceğiz.On aya yakın bin
bir
meşakkat çekip beklediğin, annelik iç güdüsüyle özlediğin çocuğuna
sarılamamanın,koklayamamanın üzüntüsünün ne demek olduğunu şu an
kestiremiyorsun. O gün gerçeklerle yüzleşince yıkılırsın,bu acıyı
taşıyamazsın.Dolayısıyla bence tıbbi destek alman gerekli.

   -Hayır,buna da gerek yok.İnşAllah sabredenlerden olurum.

  Hacer bunları anlatırken; İçimde bir yerlerin sızladığını
hissediyordum.Tüm bunları konuşurken ikimizde mahzun, ama birbirimize
güç
veren sözler ediyorduk.Rabbim ne büyük ve zor bir fitneydi!

   Ayrılıp eve geldiğimde, gözleri dolu dolu, lâkin imanla dimdik
duruşuyla,
Hacer sanki yanı başımda dolanıp duruyordu.

    Dul ve yetimler yararına yapmış olduğumuz kermesten beyaz bir şal
satın
aldım. Tüm özel gün kutlamalarına hiç sıcak bakmadığıma
aldırmadan,kendimle
çelişen bir karar verdim.Güzel bir hediye paketi yaptım.İki gün önce
"Anneler Günü"ydü. Hacer'i ziyarete gittim. Her zaman elinde patik vs
bebek
giyecekleri örerken görürdüm.Şimdi kitap okuyorken buldum.

   -Selamun Aleykum "Özel Anne". Bak sana bir emanet getirdim.Bunu sana
Muhammed Emin "Anneler Günü" hediyesi olarak iletmemi istedi.

   Yutkundu.Paketi açtı ve yüzüne bastırdı.İkimizde ağlayarak
birbirimize
sarıldık.

   Selam ve muhabbet ola…

(duaekseni)

(*) Fitne: Lisan-ül Arab'ın 7. cildinin 18-21. sayfalarında verilen
bilgilere göre, "ateşte yakmak" anlamındaki "fetn" kökünden türemiş bir
ismünnevi (tür adı) olan "fitne"; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerin
kendisiyle kaynaşmış olan değersiz maddelerinden (cüruf)
ayrıştırılması,
yani saflaştırılması amacı ile yüksek ateşte yakılması (potada
eritilmesi)
işlemidir.

"Fitne" sözcüğü sadece kıymetli madenlerin saflaştırma işleminin adı
olarak
kalmamış, kişilerin inançlarının, içyüzlerinin ortaya çıkarılmasında
bir
araç olan; mal yokluğu (fakirlik), mal çokluğu (zenginlik), hastalık,
ölüm
gibi durumlar ile körlük, topallık, sağırlık gibi bedensel kusurlar ve
kıtlık, savaş gibi toplumsal olaylar da "fitne" olarak
isimlendirilmiştir.

Sözcük daha sonraları "yakma" anlamı ekseninde; "acı çektirme, işkence,
zayıf düşürme, saptırma, tartışma, deneme ve sınama" anlamlarında da
kullanılır olmuştur.

www.satirbasi.com

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
"Özel Emanet"
« Yanıtla #1 : 29 Mayıs 2007, 10:51:53 »
Elinize sağlık.Paylaşım için teşekkürler.

Hikayenin film versiyonunu bir tv kanalında malum bir programda izlemiştim.

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
"Özel Emanet"
« Yanıtla #2 : 20 Ağustos 2007, 12:01:38 »
Selamun Aleykum,

Çok mutlu olduğum, Rabbime şükrederek öğrendiğim bir haberi siz forum üyesi kardeşlerimle paylaşmak istiyorum.

"ÖZEL EMANET" yazıma konu olan kardeşlerimin çocukları "Muhammed Emin"den aldığım haberi iletmek istedim.Biliyorum en az sizlerde benim kadar şükredip,mutlu olacaksınız.

Hacer ve Ahmet Kardeşlerimin çocukları İstanbul'da bir hastahanede dünyaya geldi.Tüm hamilelik boyunca gözlemlenen bebeğin başının arka kısmındaki parçanın beyincik olmayıp,içinde az miktarda beyin dokusu taşıyan basit bir et parçası olduğu tesbit edildi.

Doktorların söylediğinin/tesbitinin aksine, gülen,ağlayan,tekme atan,annesini emen bir güzel bebek elhamdulillah.Bahse konu et parçasıda ufak bir operasyonla alındı.

Son olarak bugün bir beyin tomografisi daha çekildi.Şu ana kadar herşey normal hamdolsun.Büyük bir ihtimalle Rabbim dilerse yarın (15.08.2007) taburcu olup dönecekler.

Yazımı okuyup durumlarından haberdar oldukları kardeşlerimize dualarıyla güç ve destek veren tüm kardeşlerimden Rabbim razı olsun.

Selam ve dua ile...

(duaekseni)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
"Özel Emanet"
« Yanıtla #3 : 23 Ağustos 2007, 20:52:15 »
Bu güzel haberi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Allah hayırlı ve sağlıklı  uzun bir ömür nasip etsin inşaAllah

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
"Özel Emanet"
« Yanıtla #4 : 24 Ağustos 2007, 00:20:41 »
eyvAllah kardeşim.selam ve dua ile..