Gönderen Konu: Parası olanın ibadeti farklı mı?  (Okunma sayısı 5654 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Parası olanın ibadeti farklı mı?
« : 24 Haziran 2011, 05:39:45 »

Türkiye'de 'beş yıldızlı' lüks hac trendi, krize rağmen bu yıl da artarak devam ediyor. 'Standart haccın' maliyeti ortalama 4 bin euroyken, Kabe'ye en yakın lüks otellerde konaklayan zengin hacılar, 14-15 bin euro ödüyor.

Hac, Mekke'ye gitmeyi kastetmektir. Çünkü tavaf ibadeti, sa'y,Arafat'ta vakfe ve diğer hac menasiki, Allah'ın emrine icabet etmek ve onun rızasını kazanmak içindir. Hac hem mali ve hem de bedeni bir ibadet olduğundan hac ibadeti, kişinin maddi durumuna göre değişen bir hal aldı.Bunda en önemli etken Suudi hükümetinin tutumu ve Mekke'de her geçen gün sayısı artan lüks oteller.Ayrıca Ünlülerin 5 yıldızlı umre turlarına ilgi göstermesi turizm acentelerini heyecanlandırıyor. Acenteler kataloglarına, kişiye özel VIP ya da 5 yıldızlı umre turlarını da dahil ediyor. Business classta uçup, lüks otellerin Kabe manzaralı odalarında konaklayanlar hatırı sayılır bir ücreti göze alıyor.

Mekke'nin en lüks otellerinde konaklama, rehberlik, lüks otomobillerle şehir içi transferlerin de dahil edildiği 5 yıldızlı umre turlarının fiyatı 2 bin ila 5 bin euro arasında değişiyor. Umreye Ramazan'da gitmek ise 3 bin 500 eurodan başlıyor.   'Standart haccın' maliyeti ise ortalama 4 bin euroyken, Kabe'ye en yakın lüks otellerde konaklayan zengin hacılar, 14-15 bin euro ödüyor.Ayrıca bu fiyatlar Mekke'nin dönüşüm projesinin tamamlanmasından sonra, daha çok artacak

Meşakkat, ibadetin parçası değil midir?

İbadetin lüks içerisinde ve sıkıntı çekmeden yapılması ne kadar takvaya uygun? bunu anlayabilmek için şu iki ayeti okumamız yeterli.

"İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler."(hac 27)

"Gücü yeten, imkan ve yol bulanların haccetmeleri, Allah'a bir kulluk borcudur”

Buradaki “güç-imkan” meselesi fazla zorlanınca önümüzdeki yıllarda hac ibadetini yerine getirenlerin sayısı gitgide azalacağa benziyor.Belki bu kapitalist maddeci dünyanın kriterlerine uygun olabilir, fakat Anadolu'daki dar gelirli vatandaşın ibadet etme hakkının kısıtlandığı anlamına gelir.

İlahyatçılar'dan "lüks hac" yorumları

‘Hz. Peygamber de deveyle gitti'
Prof. Dr. Saim Yeprem (Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi)

“Bizim hac ibadetiyle ilgili bilgilerimiz Kuran-ı Kerim'de yazanlar ve Hz. Peygamberin uygulamalarıdır. Kuran'da hac lüks içinde değil fakru zaruret içinde yapılır gibi Hint felsefesine uygun bir yorum yok. Düşünün Hz. Peygamber hacca devesiyle gitti ama yürüyerek de gidebilirdi. Buradan bakılarak değerlendirilebilir. Hac ibadetinde önemli olan kişinin niyeti ve ibadeti yapma şeklidir. Onun ötesi kişisel yaklaşımlardır.”

‘Bu kadar aç varken olmaz'
Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu:

“Yani İslam dünyası bu kadar perişanlık çekerken, açlık, hastalık, yoksulluk, sefalet içinde yaşayan bu kadar müslüman varken; Suudi Arabistan yetkililerin bu şekilde yaşaması haramdır. Kesinlikle tasvip etmiyorum. Zaten Suudi Arabistan'da bir çok lüks oteller var ve işadamları çok para kazanıyor. Bence lüks içinde yaşarken bir de hac farizasını bu tür lüks otellerde kalarak yerine getirmek 10 üzeri 10 haramdır. Türk hacıları lüks otellere gitmez. Bizde lüks hacı yoktur ama bunlara heves edenler çıkabilir. Türkiye'den hacca gidenler eğer zengin kişiler ise ülkede yoksulluğun önlenmesi için çaba harcamaları gerekir. Yoksulluğu önlemek hacca gitmekten çok daha önemlidir.”

‘Kabe'yi stadyuma çevirdiler'
Prof. Dr. İlyas Çelebi

“Mimari olarak bakıldığı zaman zaten bu lüks oteller Kabe'yi boğmuşlar bir stadyuma çevirmişler. Mekke'ye giden bir insan adeta tepeden çim sahaya bakar gibi hisseder kendini. Bu ne Kabe'ye saygıyı ifade eder. Ne estetiktir ne de kutsala karşı saygılı bir davranıştır. Kutsala saygı açısından yapılan binaların tasvip edilecek hiç bir bir yanı yok. Kabe bu binaların yanında çok mütevazi ve boynu bükük bir tarihi eser olarak kalıyor. Hiç bir Müslümanın kabul edemeyeceği bir tarz orada gelişiyor. Dini boyutuna gelince ise bir Müslümanın elinde imkanı varsa ve varlık sahibiyse masraflarını karşılayarak hac ibadetini yapması gerekir.

Ancak İslam dünyasında çok derin bir sefalet çekilirken, hatta Mekke'de fakir insanları yollarda görerek bir müslümanın böyle kapitalist bir mantıkla 'benim malım var yerim'demesi hiç doğru değil. Peygamberimiz diyor ki 'komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir'. Lüks hacca hukuki olarak bir engel yoktur ama takva açısından çok engel var.”

Mekke'ye 3 milyar dolarlık otel tartışma yarattı



Kabe'nin hemen yanında yükselen Clock Tower Royal Hotel'in 2010'da hizmete girmesi bekleniyor. Ancak otel, şimdiden Mekke'nin en çok tartışılan yapıları arasına girdi. 577 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek ikinci kulesi olacak otelde 1005 ultra lüks oda bulunuyor. Suitler 1200 metrekare, kral dairesi ise 3 bin 600 metrekare. Kral dairelerinin zemini altın kaplama. İçinde 76 asansör bulunan otelin yapımı için 3 milyar dolar harcandı.

habervaktim

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Parası olanın ibadeti farklı mı?
« Yanıtla #1 : 24 Haziran 2011, 09:22:18 »
"Kabe'yi stadyuma çevirdiler'
Prof. Dr. İlyas Çelebi
"

"Ancak İslam dünyasında çok derin bir sefalet çekilirken, hatta Mekke'de fakir insanları yollarda görerek bir müslümanın böyle kapitalist bir mantıkla 'benim malım var yerim'demesi hiç doğru değil. Peygamberimiz diyor ki 'komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir'. Lüks hacca hukuki olarak bir engel yoktur ama takva açısından çok engel var.”




   Müslümanların dünya da neden parça parça olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor...
Kıyamet alametlerinden olan yüksek binalar bir tek mekke ve medineye gitmemişti,şimdi gökdelenleri oralara da götürdüklerine göre,Allah'u alem şimdi bekliyelim görelim...

   Şimdi moda (bütün ünlüler) de dahil Umre yapmak !


 "Ünlü şarkıcı Ebru Gündeş eşi Reza Zerrab hep hayali olan Umre ziyaretini özel uçakla gerçekleştirdi Ünlü şarkıcı özel uçakla umreye gitti, ...
"Umreye giden ünlüler kervanına Ozan Güven de katıldı. Ünlü Oyuncu, Türkan Derya'dan boşandıktan sonra Beşiktaş'ın eski yöneticilerinden ...
"

"Umreye giden ünlüler arasında işadamı Ali Koç, Cem Yılmaz, futbolcu Hamit Altıntop ve bir dönem Galatasaray'da oynayan Frank Ribery dikkat çekiyor. "


" ! - Umreye giden ünlüler muhteşem duygularla döndüler. Peki kutsal topraklar hayatlarını ne yönde değiştirdi?"


"
"Jet sosyete Umre'de! Jet sosyete Umre'de, frank ribery umrede "


"Umreye giden ünlüler` kervanına son katılanlar ise Emel Sayın ile önceki gün Umreden dönen Sibel Can oldu. Umreye Ebru Gündeş ile Demet Akalın da gidecek. ...
"



Bunları çoğaltabiliriz.Türkiye'de İslamı yaşama ve  müslümanlara örnek olma noktasın da İslam dışı  yaşama ve uygulamaları olan kimselerin Yükselen İslam'i  değerleri,Türkiyede de olduğu gibi, sulandırmaktan başka bir şey değil.yani Türkiye de İslam yaşanacak sa biz Yaşatırız Demeye getiriyorlar...(istisnalara lafım yok).Bir zamanlar ünlü bir politikacının ""Türkiy'ye komünizm gelecekse biz getiririz" dediği gibi bir şey...


O kutsal topraklar, Vahhabi zihniyetinin elinden kurtulmadığı müddetce çok daha şeyler görürüz.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Parası olanın ibadeti farklı mı?
« Yanıtla #2 : 16 Ekim 2013, 11:17:26 »
Bayram bayram mı, Mekke Mekke mi?
 
     
     Bir Kurban Bayramı daha idrak ediyoruz. İslâm dünyasının bugününde bayramın ne anlama geldiğini düşünmeden edemiyoruz. Doğudan batıya İslâm dünyası kıyımlar, kırımlar, katliamlar, işgallere maruz kalıyor. İslâm dünyasının her tarafından müslümanlar hac maksadıyla Mekke’ye akın ediyor. 3 milyonluk bir kitle mukaddes beldelerde hac ibadetini yerine getiriyor. Bu vesileyle bir araya gelen dünyanın dört bucağından gelmiş müslümanlar görünüşte güçlü bir birlik şuuru resmediyorlar. Fakat, bu şuurun gerçek dünyamıza yansımasını göremiyoruz.
   
      Suudiler bu sene, Harem-i Şerif’teki inşaat faaliyetleri yüzünden hac kotasında kısıtlamalara gittiler. Nitekim, Kâbe çevresindeki devasa yapılaşma canlı yayınları takip edenler tarafından fark edilebiliyor. Düzenlemeler bu sene hacca yetişmedi. Gelecek sene tamamlandığında nasıl bir manzara ile karşılaşacağız?
İnternette gördüğümüz resimler, Harem-i Şerif ve çevresinin nasıl bir şekil alacağı hususunda fikir veriyor.
Allah’a adanan ilk mabed olan Kâbe, dağlık ve kayalık Mekke’nin irtifaı en düşük yerinde bina edilmiş; mabudlarını yüceltmek için yüksek tepeleri seçen putperest dinlerin aksine. Yüzyıllar boyunca Kâbe ve etrafının düzenlenmesi tabii ölçüler içinde olagelmiş. Büyük binalar, yüksek yapılardan bilhassa kaçınılmış.
Suudilerin benimsediği dini görüş, Vehabilik tarihe ve tarihî olana düşman bir akım. Bu yüzden mukaddes beldelerdeki birçok tarihî eser hoyratça tahrib edilmiş, hatta yok edilmiştir. Halen ayakta kalabilenler de sırasını bekliyor!

20. yüzyılda devletleşen Suudilik, kendisinden öncesini umursamıyor. Ama kendi kısa tarihini önemsediğinden şüphe yok. Her yerde Suudi kırallarının isimleri ve resimleri var. Resimle arası iyi olmaması gereken bu anlayışın, resmi dairelerde ve işyerlerinde kıralların resimlerinin asılmasını nasıl kitabına uydurduğunun bir açıklaması olmalı.
Mekke’de sadece tarihî yapılar ortadan kaldırılmıyor, tabiî çevre de bu müdahaleden nasibini alıyor. Tepeler, dağlar düzleniyor. Modern dünya şehirlerinden bir şehir haline getiriliyor mukaddes belde. Harem’in karşısındaki saat kulesini görenler kendilerini İngiltere’de zannediyor!
Eski bir belediye başkanı şehircilik gözüyle bakınca Harem etrafındaki yapılaşma için şunları söyledi: “Kâbe’yi kuyunun içine atmışlar!”
Doğru bir tesbit: Kuyunun başına varmadan içindekini göremiyorsunuz!
Suudilere gelinceye kadar, Kâbe Mekke’nin en görünür yapısı idi. Onun etrafına yapılanlar Kâbe’yi asla örtmüyordu. Hele Osmanlıların yaptığı (önce Kanuni zamanında, sonra şiddetli bir sel yüzünden 4. Murat zamanında) revaklar, Kâbe dikkate alınarak hem daha alçak, hem de sade, basit ve süssüz olarak yapılmıştı. “Osmanlı kemerleri Kâbe’yi kapatmıyor, çevreliyor; bütünlüyor, Önemini böylece ortaya çıkarıyor.
1950’den sonra ilk Suudi yapıları Mekke ile Kâbe’nin ilişkisini kesti. Artık Kâbe Mekke’yi göremiyor, Mekke’de Kâbe’yi… Mekke Kâbe’ye hasret, Kâbe de Mekke’ye.
Son yapılaşmalar tamamlanınca, bu hasretin daha da büyüyeceğini tahmin etmek zor değil.
Nasıl bayramlarımız bayram olma vasfını kaybettiyse, Mekke’de Mekke olma niteliğini yitirdi.

D.Mehmet Doğan.Yeni Akit. Habervaktim.com

Çevrimdışı ücharfbeşnokta

  • Tarih öğrenmek farzdır...
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 180
  • Kabı ayrı olanın Tadıda ayrı olur
    • zat-ı muhterem
Ynt: Parası olanın ibadeti farklı mı?
« Yanıtla #3 : 19 Ekim 2013, 14:50:33 »
İtikat bozuk olursa olacağı bu, neyse.....
İhmal ihanete eşittir...

Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...