Gönderen Konu: Peygamber Efendimizin İltifatlarına Mazhar Olan Eser: İhyau ulumi'd-din  (Okunma sayısı 5677 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...

Bağdat’ta bulunduğu sırada ilim öğretip, talebe yetiştirmekle meşgul olan İmam-ı Gazalî hazretleri, kardeşi Ahmed Gazalî’yi yerine vekil bırakarak Bağdat’tan ayrıldı. Şam’a giderek velîlerle görüştü ve sohbet etti.
Bir ara insanlardan tamamen uzaklaşıp, yalnız kalarak, mücahede ederek, nefsin istemediklerini yaptı. Ve riyazet, yani nefsin istediklerini yapmamak suretiyle nefsinin tezkiyesi ve ahlâkının mükemmelleşmesiyle meşgul oldu. Bu inziva esnasında, “İhya-ül-ulûm” adlı meşhur eserini yazdı.
Ebül-Hasan adında bir imam vardı. İmam-ı Gazalî hazretlerinin “İhya” kitabını okuyunca, beğenmeyip, onu yakmayı emretti. Halkın elinde bulunanları da toplayıp, bir cuma günü yakılmasını kararlaştırdılar.
O cuma gecesinde, Ebül-Hasan, şöyle bir rüya görür: “Kendi ders okuttuğu caminin kapısından içeri girdiğinde, bir de ne görsün? Caminin içinde Resulullah sallAllahü aleyhi ve sellem ve yanında Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer oturuyor. İmam-ı Gazalî de orada ayakta durmaktadır ve elinde ‘İhya’ kitabını tutup der ki: ‘Ey Allahın Resulü! Şu kimse benim kitabımı yakmak istiyor. Şu kitaba bakınız, eğer bu kimsenin dediği gibi bunda sünnete uymayan, esasa muhalif bir yanlışlık varsa, ben Allahü teâlâya tevbe ettim. Eğer sizin bildirdiğiniz dine uygunsa, bu adamdan hakkımı alıp, beni sevindirin!’
Resulullah efendimiz şöyle buyurur: Bu elbette güzel bir kitaptır. Adı geçen Ebül-Hasan’a, iftira edenlere vurulduğu gibi had vurun!”
Bu kimse, rüyasında yediği sopaların acısından rahatsız olup, canı yanar ve kan ter içinde uyanır. Hemen tevbe eder. Gördüklerini talebelerine anlatır. Ölünceye kadar sopaların izi sırtında görülür...
İmam-ı Gazalî hazretleri, bir ara Bağdat’tan ayrılıp insanlardan uzak kalmıştı. Bağdat’ta, pek çok ilim talebesi varken, orada ilim neşretmekten, öğretmekten niçin vazgeçtiğini soranlara, şunları anlatmıştır: “İlim öğretmemdeki niyetimi inceledim. Kalbimi dinledim. Hâlis, Allah rızası için olmayıp, belki makam sevdası ve şöhretle beraber karışık buldum. Böylece yakinen helak sahilinde olduğumu anladım. Bir müddet, ‘Eğer hâllerimi düzeltmekle uğraşmazsam helak olur, kendime kötülük ederim’ diye düşündüm durdum...”

Mehmet Oruç

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Çok kıymetli bir malûmat. Allah razı olsun, hakkıyla bu kıymetli hazinelerden istifade edenlerden eylesin.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Çok kıymetli bir malûmat. Allah razı olsun, hakkıyla bu kıymetli hazinelerden istifade edenlerden eylesin.