Öncelikle kandilinizi tebrik eder hayırlı geceler dilerim.Aslında başka bir konuda bilgi araştırmak için siteyi açtım fakat konu başlığı ilgimi çekti.Yılda bir-iki kez gelerek maydanoz misali yorumlara katılmak istemem ama konu en çok sevdiğim tepelerden biri olunca dayanamadım.
İsim değişikliği nereden akıllarına gelmiş çok merak ettim.Meclis koltuklarında uyuklarken rüyalarında mı görmüşler acaba?O mecliste neler oluyor kanlarına dokunmuyor da küçük bir çay bahçesinin adı mı dokunuyor? Eski ismi ve önerilen isimler de çok manidar fakat sadece keyif için gidilen bir mekana büyüklerin isimlerinin verilmesi de saygısızlık olur gibi geliyor..Bu güne kadar Piyer Loti hakkında olumsuz hiç bir şey duymamıştım ve çok şaşırdım.Adı geçen "Kadir Mısıroğlu" bu konularda mihenk taşıdır ve kendisi "Piyer Loti"yi çok güzel anlatır.Kendisine güvendiğimiz için başka yazarların sözleri beni ilgilendirmez.
Ayrıca; Türk dostu Pierre Loti (Vikipedi) şöyle bir bilgi var:
Birçok kez İstanbul'da bulunmuş olan Pierre Loti, İstanbul'a ilk kez 1876 yılında bir Fransız gemisiyle, görevli subay olarak geldi. Loti, Osmanlı yaşam biçiminden etkilendi ve pek çok eserinde bu etkiyi gösterdi. Aziyadé adlı romanına adını veren kadınla burda tanıştı.[5] İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Eyüp'te yaşadı. İstanbul'a hayran olan Pierre Loti, kendisini her zaman Türk dostu olarak nitelendirdi.[6]
1913 yılında yazdığı La Turquie Agonisante (Can Çekişen Türkiye) kitabıyla Batı politikalarını eleştiren Loti aynı yıl devlet konuğu olarak Türkiye'ye geldiği zaman, Tophane Rıhtımı'nda büyük bir törenle karşılanarak Sultan Reşat tarafından sarayda ağırlandı.[7] Balkan Savaşları'da, I. Dünya Savaşı'nda ve sonrasında Anadolu işgalinde Avrupa'ya karşı hep Türkler'i savundu. Millî Mücadele döneminde Anadolu'daki direnişe destek vermesi ve kendi ülkesi olan işgalci Fransa'yı ağır bir dille eleştirmesiyle Loti, Türk halkının da sempatisini kazandı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 Ekim 1921' de Pierre Loti' ye şükranlarını sunan bir mektup yolladı.[7] Bununla birlikte Pierre Loti, 1920 yılında "İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi" olarak kabul edildi ve onun adını taşıyan bir de cemiyet kuruldu.[4] Daha sonraları İstanbul'da Divanyolu'nda bir caddeye "Pierre Loti Caddesi" ve Eyüp'te bir kahvehaneye de "Pierre Loti kahvesi" adı verildi. Günümüzde bu kahvehanenin olduğu tepe de Pierre Loti Tepesi olarak anılmaktadır. Ayrıca bu tepeye ulaşmak içinde insa edilen Eyüp-Piyerloti teleferiği'de isminde Loti anmaktadır.
Ancak tüm bunlara rağmen Loti, Türk aydınlarını ikiye böldü. Kimi aydınlar onun gerçekten bir Türk dostu olduğuna inanırken, kimileri de onun aslında Osmanlı'nın zayıf ve geri kalmış hâlini acıyarak sevdiğini savunuyorlardı. 1925 yılında Nazım Hikmet yazdığı Şarlatan Piyer Loti şiirinde kendisinden şöyle bahsediyordu:
Henri Rousseau tarafından çizilmiş Pierre Loti portresi, 1891“ Hatta sen
sen Pier Loti!
Sarı muşamba derilerimizden
birbirimize
geçen
tifüsün biti
senden daha yakındır bize
Fransız zabiti! ”
Nazım Hikmet ilerleyen mısralarında da ağır bir şekilde Loti'yi eleştirerek, onu "Çürük Fransız kumaşlarını yüzde beş yüz ihtikârla şarka satan" bir burjuva olarak tanımlıyordu. Diğer yandan yazar Abdülhak Şinasi Hisar, İstanbul ve Pierre Loti adlı kitabında Loti' ye övgüler yağdırıyor ve Loti'nin yazılarının bazı Türklerin yazdıklarından daha millî bir his ve zevk taşıdığını söyleyerek, onun Türkiye ile ilgili bütün eserlerinin Türkçeye çevrilmesini diliyordu.[7]
Nazım Hikmet ismini okuyunca hakkında yazılanlara çok da şaşırmamak lazım..