RAMAZAN AYI ve KUR’AN
03/01/1997
Muhterem Mü’minler,
İnsanlığın üstüne çöken zulmet bulutlarını sıyıran İslam’dır. İslam’ın insanları doğruya , hakka , dostça ve kardeşçe yaşamaya sevkeden mukaddes kitabı Kur’an’dır. Kur’an’ın nur incilerini cihana saçmaya başladığı şerefli ayda Ramazan’dır.
Bu sebeple , Ramazan ayı , kâinatın her zerresini kucaklayan , beşeriyeti lekesiz bir inanca , eşsiz bir imana , zaman ve mekan hudutlarını yırtan gerçek bir hidayet ve kurtuluşa götüren mubarek aydır.
Evet , bu ay , mü’minler için rahmet ve mağfiret ayıdır. Bu ay , şifa ayıdır , huzur ayıdır. Bu ay , orucu , sahuru , iftarı , teravihi , dolan camileri , dinlenen vaaz ve mukabeleleri ile bereket ayıdır, şefaat ayıdır, hidayet ayıdır. Bu ay öz ifade ile Kur’an ve Oruç ayıdır.
Ramazan ayı , Kur’an ayıdır. Çünkü; insanları doğru yola ileten , insana insanca yaşamayı , çalışmayı , ilerlemeyi öğreten, insanı ahlâklı, faziletli, dürüst bir hayata sevkeden Kur’an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Bu hususta şanı yüce Allahımız şöyle buyurur :
“ Ramazan ayı öyle bir aydır ki , Kur’an-ı Kerim onda indirilmiştir. ( O Kur’an ki ) , insanlara hidayettir. Doğru yolun , Hak ile batılı ayırd eden hükümlerin nice açık delilleri vardır O’nda. O halde içinizden kim O aya erişirse orucunu tutsun , Kim hasta olur , yahut bir sefer üzerinde bulunursa , o zaman başka günlerde oruç tutmadığı günler sayısınca ( orucunu kaza etsin ). Allah size kolaylık diler , size güçlük istemez… ”
Aziz Mü’minler,
O Kur’an ki , kalblere nur , gönüllere sürûr , dertlere şifa, ruhlara gıda , mü’minlere rahmettir.
Yüce Allahımız Kur’an için, Kur’an’da şöyle buyurur :
“ Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerde olan dertlere bir şifa, mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. ”
O Kur’an ki, Peygamberimiz (s.a.v)’in vahiy yoluyla Allah’tan aldığı ve insanlığa yudum yudum sunduğu eşsiz bir hayat kaynağı , emsalsiz bir ahlâk ve fazilet hazinesi , benzersiz bir Rabbani bir nizamdır. Bu nizama dalan , bu nizama inanan kimse , ilmin hakikatine , ebediyyetin sırrına , imanın şuuruna, irfanın nuruna, birlik ve kardeşliğin mutluluğuna erer. Zira ,Kur’an’la konuşan doğru konuşur, Kur’an’la yaşayan dürüst yaşar, Kur’an’la hükmeden adaletle hükmeder, Kur’an’la yürüyen kurtuluş ve huzura yürür. Doğruluğun, dürüstlüğün, adaletin huzurun olduğu yerde ise mutluluk vardır, birlik ve kardeşlik vardır.
İnsanlık kur’an’a sırt çevirdiği an, kur’an’ın yolunda gitmediği an, çökmeye, çürümeye mahkumdur. Ahlakını kaybetmiş, huzurunu kaybetmiş, güvenini kaybetmiş, ümidini kaybetmiş, ızdırap ve sıkıntılar içinde felaketten felakete sürüklenmiştir.
Bunun içindir ki , Yüce Mevlamız Rabbani fermanında şöyle buyurmuştur :
“Size Alla’dan hakiki bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir ki , Allah-u Azimüşşan, rızasına uyanları O’nun sebebiyle selâmet yollarına doğrultur, onları kendi iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp, dosdoğru yola iletir.”
Tarihi bir gerçektir ki, Kur’an’a inanan , Kur’an’ı yaşayan fert ve cemiyetler, daima yükselmişler, ilerlemişler , cihana ahlak ve
fazilet , medeniyet ve saadet örnekleri vermişlerdir. Orada yalan yoktur, hile yoktur, dolandırıcılık yoktur, dedikodu yoktur, rüşvet, adam kayırma yoktur, düşmanlık yoktur, koğuculuk yoktur, iftira ve haksızlık yoktur. Böyle bir cemiyet elbette yükselecektir. Bu durumda olmayı istemeyen bir mü’min düşünülemez. O halde, yapılacak tek iş Kur’an’a dönmektir.
Muhterem Mü’minler,
Ramazan ayı oruç ayıdır demiştik. Evet, o , mü’minlere rahmetin saçıldığı, cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların bağlandığı oruç ayıdır.
Sevgili Resulümüz (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar:
“(Ey mü’minler), mubarek ay, şehr-i Ramazan geldi. Allah, onda oruç tutmanızı size farz kıldı. O ayda gök kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve azgın şeytanlar zincire vurulur. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. O gecenin hayrına nail olamayan büyük mahrumiyete uğramıştır.”
Başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır :
“ Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, ve şeytanlara zincir vurulur.”
İşte oruç, böyle bir ayda tutulmak üzere farz kılınmıştır.
Oruç ki, tam anlamı ile tutulursa, kalpleri kir ve paslardan, gönülleri kin ve hasedden, nefisleri çirkin ve kötü isteklerden temizler. Günahları yakar, isyan duygularını söndürür. Zengine fakir ve yoksulların halini hatırlatmak suretiyle, servet gururunu kırar ve yardımlaşmanın luzumunu anlatır.
Oruç ki, şuuruna erilerek tutulursa, elleri harama uzanmaktan, gözleri harama bakmaktan, dilleri yalan, dedikodu, çekiştirme gibi haram konuşmaktan, ayakları harama koşmaktan, mide ve cepleri haramla doldurmaktan kesinlikle alıkoyar.
Dünya hayatında insanı, islami hayata büründüren, âhiret hayatında ise, ebedi saadet ve mutluluğa götüren oruç budur, böyle olmalıdır. Ancak böyle oruçtur ki, gerçek değerini bulur ve tam anlamıyla tutulmuş olur. Bundan dolayı, Peygamberimiz (s.a.v.) mü’minleri tam bir teslimiyetle oruç tutmaya sevketmek için hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır :
“ Kim kötü sözleri, kötü işleri bırakmazsa, Allah-u Azimüşşan’ın, O’nun yemesini, içmesini terketmesine ihtiyacı yoktur.”
O halde mü’minler,
Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluşa vesile olan Ramazan ayının kıymetini bilelim. İnanarak ve yalnız Allah rızası için oruç tutalım. Tam bir teslimiyyetle Allah’a güvenelim, yalnız O’na sığınalım. Oruçlarımızı Allah’ın emrine uygun olarak her türlü haram ve kötü davranışlardan sakınarak, bütün uzuvlarımızla tutalım. Bol bol Kur’an okuyalım. Allahımıza dua ve niyazda bulunalım. Farz namazlarımızla birlikte teravih namazlarınıda kılalım. Aramızdaki dargınlık ve kırgınlıkları giderelim. Zekât ve sadakalarımızı tam verelim. Başkalarının haklarına daima saygılı olalım. Bütün kalbimizle Yüce Allahımıza niyaz edelim ki :
Ramazan, imanımızı pekiştirsin,
Oruç, günahlarımızı döksün,
Kur’an, ebediyyen yolumuzu aydınlatsın !